JoomlaLock.com All4Share.net

…YİNE İŞİNİZ ALLAH'A DÜŞECEKSE…

yine işiniz Allaha düşecekse

... Yine İşiniz Allah'a Düşecekse... - Sâlik-i İrfân

Sayı : 105 - Eylül 2016

 

... Yine İşiniz Allah'a Düşecekse...

 

Hamd Âlim olan, Kâdir olan, Kahhâr olan, Seriyy-ul Hisâb (Hesabı Tez Gören) Allahımıza…

Salât ve selâm ise ümmetine çok düşkün, Rauf ve Rahîm olan, Şefaatçimiz Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz hazretlerinin üzerine olsun.

Büyüğümüz Mevlana Hâce Hazretleri iletişimin yaygınlaşmasının hak ve batılın ayrışmasında olumlu bir rol oynayacağını ifade etmişlerdi bir sohbetlerinde. Tarihe geçen 15 Temmuz günü, iletişimin önemi bir kez daha görülmüş oldu. Yaşananlarla ilgili ayrıntılar geldikçe büyük fotoğraf daha bir netleşmekte. 

Büyük şeytan ABD’nin Ortadoğu ve İslam ülkeleri üzerinde yıllardır tasarladığı-uyguladığı bilinen ılımlı İslam projesinin en önemli unsuru FG hareketi idi. Mısır’dan Orta Asya’ya, Libya’dan Endonezya’ya uzanan okul açma ve o bölgelerin zeki çocuklarını eğiterek geleceğin yöneticilerini oluşturma projesi CIA’nın postmodern bir işgal hareketi idi. Bunu ılımlı İslam görüntüsü altında FG eliyle gerçekleştirmek istediler; çünkü hiçbir batılı bu coğrafyalarda kendi kimliğiyle kalamaz. Oysaki biz Türklerin tarihten gelen bir güvenilirlik imajı var ve “akıncı Türkler” imajı altında CIA’nın bu projesi pekala uygulanabilirdi.

İslam dünyasına halife olarak dönecek olan yarı İsa yarı Mehdi, Kainat İmamı FG, ABD’nin yeryüzü iktidarını pekiştirmek için elinden geleni yapacaktı. 50 yıllık bir plandı bu. Olmadı, tutmadı, yürümedi… 

ABD’nin Fuller’i, İzmir Yahudisi Barkey’i, Vatikan temsilcisi Moroviç’i, büyükelçileri Abromowitz’i, Ricciardone’si… vs.,vs. bir sürü isimle beslediği-büyüttüğü hareketin köküne 15 Temmuz günü kibrit suyu döküldü. 

17/25 Aralık operasyonları tutmadı, 15 Temmuz kalkışması akim kaldı ve bundan sonra yaşayacağımız ABD operasyonlarının hiçbiri de Rabbimizin izni, lütfu, keremiyle tutmayacak. Altını çizerek söylüyoruz: tut-ma-ya-cak. İşte bu gerçeği bir kez daha belirtmek istiyoruz. Peki neden tutmayacak? 

Mevlana Hâce Hazretleri’nin buyurduğu: “Bunlar Allah’a karşı savaşmaya çalıştıklarını bilmiyorlar, ama öğrenecekler!” hakikatinden hareketle, içimizdeki hainlerin göremediği Batılı gavurların gördüğü gerçeği bir kez daha ifade edelim, önceki yazımızda da nakletmiştik:

Çanakkale Savaşı’ndaki İtilaf Devletlerinin komutanı İngiliz General Hamilton, şu gerçeği itiraf etmiştir: “Bizi Türklerin maddi gücü değil, manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz gökten inen güçler ile mücadele ettik.”

Yine mağlup olduğu için mahkeme heyetinin karşısına çıkan İngiliz Harbiye Nazırı (Savaş Bakanı) W. Churchill, ağır sorgular karşısında iyice daraldığı vakit şöyle diyecektir: “Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil, Tanrı ile harp ettik! Dolayısıyla da yenildik...” Düşmanın bu sözleri Çanakkale’de yaşananların özeti olarak bize yeterli bilgi vermektedir.15 Temmuz’daki ilahi yardımlar da zamanla gündeme gelecektir. Kalplerin birleştirilmesi, umulmadık cesaret örnekleri belirgin lütuflar olarak zaten öne çıkmaktadır.

“…Biz o günleri insanlar arasında evirip çeviririz. Allah’ın sizden iman edenleri bilmesi ve sizden şehitler alması, şahitler tutması için böyle yaparız. Allah, zulmedenleri sevmez. (Âl-i İmran 140) 

Türkiye çöküş-yıkılış dönemlerini atlatmış ve artık diriliş-yükseliş dönemine geçmiştir. Bu yükselişi geciktirebilirler ama engelleyemezler. Şehitler kazandık, gazilerimiz var. Ya Rabbimizin yolunda şehit olmayı ya da o izzetli günlere, Rabbimizin kudretine şahit olmayı Mevlayı Müteal olan Allahımız lütfetsin inşallah. Hace Hazretleri “Ya cihat meydanında şehit ya da sohbette şahit” diye dua buyurmuşlardı.

“...halbuki izzet, Allah’ın ve Rasulünün ve müminlerindir ve lakin münafıklar bilmezler.” (Münafikûn 8)

Kuvveti kudreti Batı’da görüp sırtını oraya dayamak isteyenler Kâdir-i Mutlak olan Mevlamızın kudretini görecekler. Rabbimiz o izzetli günlere bizi de erdirsin inşallah.

İslam dünyasının ana omurgası ehli sünnet anlayışıdır. Bu anlayış bir taraftan Şia, bir taraftan sözde Selefi asılda Vahhabi anlayışıyla kuşatılırken yine Amerikan-İngiliz istihbaratları eliyle üretilen el-Kaide, DAEŞ, Boko Haram, Şebab gibi maşalar İslamın sert-radikal-tekfirci-ölümcül yüzü olarak önümüze çıkarılmaktadır. Bunların da tutma imkan ve ihtimali yok. Nasıl ki kafa kesen DAEŞ’i bize gösterip ılımlı İslamcı-diyalogcu FETÖ’ye toplumları yönlendirmeye çalışsalar da tutmamıştır ve tutmayacaktır.

Sahibimiz Rasûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allah katında dünya, bir sivrisineğin kanadına denk olsaydı, kâfire dünyada bir yudum su içirmezdi.” (Tirmizi, zühd babı 13, hadis no: 2320; İbn Mâce, zühd babı 3, hadis no: 4110)

Rabbimizin gavuru önemsediği yok. Asıl sorun iman edenlerin kendilerini sorgulamasında. Tevbe ile Mevla’yı Müteal olan Rabbimize dönme vaktindeyiz. Bir zafer kazanıldı. İçimizdeki hainler püskürtüldü. Peki, olması gereken ne? 15 Temmuz gecesi günahımıza, gafletimize bakmadı Mevlamız. Kalplerimizi birleştirdi, cesaret verdi; gavuru püskürttük. Ülkemiz cennete dönse de bizden istenecek şey tek kelime ile: Kulluk.

Mekke fethi sonrasında zaten ömrü tevbe-zikir ve şükür üzerine kurulu olan Peygamberimiz Sahibimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’den istenen şey: 

“Allah’ın yardımı ve zaferi geldiğinde/ insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğünde/ Rabbine hamd ederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr Suresi)

Burada bizim hamd etmemiz, tesbih etmemiz, mağfiret istememiz emredilmektedir. Biz bu adımları atarsak Hakk’ın yardımı Efendimizin (sav) eliyle bizlere ulaşır.  

“Sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir, O sizin üzerinize/size çok düşkündür. Mü’minlere Raûf ve Rahîm’dir.” (Tevbe 128) 

O yeter ki bizden yardımını esirgemesin, lütuf elini bizden kesmesin. Her iş kolaylaşır. Biz de Rabbimize verdiğimiz sözü ikrar edelim, kendimizi gözden geçirelim.

Gazneli Mahmud savaşın çok kızıştığı bir zamanda galibiyet bir düşmana bir bunlara dönerken ellerini açmış, yalvarmış, yakarmış: “Ya Rabbi! Zaferi lütfedersen bütün ganimeti fakir fukaraya dağıtacağım!” diye söz vermiş. Savaşı kazanmışlar. Ganimet ortaya gelmiş fakat o güne kadar görülmemiş ölçüde bir ganimet. Sultanın, vezirlerin içleri karışmış. İleri gelenler “Bu kadar büyük ganimet bir daha ele geçmez, şu kadarını dağıtalım, şu kadarını ayıralım…” derlerken vezirlerden biri şöyle der: “Sultanım siz Allah’a bir söz verdiniz. Eğer bir sonraki savaşta yine Allah’a işiniz düşecekse sözünüzde durun. Yok, daha O’na işiniz düşmeyecekse bildiğiniz gibi yapın!”. Bu söz Gazneli Mahmud’u kendine getirir ve tüm ganimeti fukaraya dağıtır. 

Şimdi, Mevlamız yardım etti de bu kalkışmayı-işgali püskürttük; fakat sonraki zamanlarda da O’nun yardımına ihtiyacımız varsa -ki yerden göğe kadar ihtiyacımız var- öyleyse sözümüzde duralım. Rabbimize bir kulluk sözümüz var. Efendimize (sav) bir ümmet olma sözümüz var. İman-ahlâk ve amel noktasında kendimize çeki düzen verelim. 

Evet, sahabe efendilerimizden bahisle Hz.Ali (kv) efendimizin hayatından kesitler sunmaya çalışıyorduk. Geçen yazımızda Ali efendimiz zamanındaki fitneci Abdullah ibni Sebe ile FG arasındaki benzerliğe vurgu yapmıştık. “Geçmişle gelecek suyun suya benzemesinden daha çok birbirine benzer.” hakikati fehvasınca bugünü anlamaya çalışmıştık. Yazımıza çok olumlu tepkiler aldık. Elhamdulillah büyüğümüz Hace Hazretlerinin “FG, Hz. Ali zamanında yaşasaydı adı İbni Sebe olurdu.” sözü o günkü fitnecilerle bugünkülerin aynı mantıkla hareketlerine işaret etmekteydi. 

Bu yazımızda da Ali efendimizin nasihatlerine kulak vererek kulluğumuzu güzelleştirmeye çalışalım; çünkü kulluk kulak vermekle başlar. Müminin temel vasfı işitmek ve itaat etmektir. 

Hariciler önceleri Ali efendimizin askeri iken sığ görüşlü-bedevi zihniyetli-fitneci olup onun ordusundan ayrılırlar. İşte bu Harici hainlerin haklarından geldikten sonra Ali efendimizin kendi askerlerine yaptığı bir nasihati paylaşacağız:

Hz. Ali (ra) Nehrevan’da Harici ayaklanmasını bastırdıktan sonra ağladı ve şu konuşmayı yaptı:

“Ey insanlar! Amel etmeden ahirette cenneti umanlardan olmayın! Tûl-i emel (ileriye yönelik sonu gelmeyen arzular) yüzünden günahlarına tevbe etmeyi geciktirenlerden olmayın! Zahitler gibi konuşan fakat hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlananlardan olmayın! 

Dünya için çalışanlara ne kadar verilse doymazlar; verilmediği zaman da kanaatkâr olmazlar; elindekilerin şükrünü ifa edemedikleri halde daha da isterler; başkalarına emreder fakat kendileri yapmazlar; başkalarına yasakladıkları şeylerden kendileri vazgeçmezler; sâlih kimseleri severler fakat yaptıklarını yapmazlar; zalimlere buğz ederler fakat kendileri de onlardandır. Onlar şüphe ettikleri şeylerde nefislerine galip gelirler de yakinen bildikleri şeylerde ona mağlup olurlar; zengin olurlarsa nefislerine uyar, hastalanınca üzülürler; fakir düştükleri zaman umutlarını keserek gevşerler; günahla nimet arasında otlarlar; sıhhatte oldukları zaman şükretmezler; başlarına bir belâ geldiği zaman sabretmezler; sanki başkaları ölüme karşı uyarılıyor, sanki tehdit edilenler, zorlananlar onlar değil de başkaları!

“Ey ölümlere hedef olanlar! Ey ölümün elinden kurtulamayacak olanlar!

Ey tehlikelere maruz kalanlar! Ey günlerin getirdiklerine hedef olanlar! Ey zamanın ganimetleri! Ey ölüm mahkûmları! Ey âfetler içinde kalan çiçek! Ey sorguya çekildiğinde dili tutulacak olanlar! Ey etrafı fitnelerle sarılı olanlar! Ey ibret alınacak olaylarla arasına perde gerilenler! 

Hakikati söylüyorum: sadece ve sadece kendini bilenler kurtulabilmişlerdir! Helâk olanlar, sadece elinin altındakiler yüzünden mahvolmuşlardır. Allah Teâlâ da bu hususta şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ehlinizi koruyunuz!” (Tahrim 66/6) (Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hadislerle Müslümanlık, s.1837)

Cenabı Mevlamız Ali efendimizin himmetini üzerimizden eksik etmesin. İmanımızı ahlâkımızı güzelleştirsin. Salih amellerde muvaffak eylesin. Rabbimiz, Hz. Ali nesebi büyüğümüz Hace Yakub Haşimi hazretlerinin kerem ve inayetiyle, lütuf ve merhametiyle yaşayıp şahitliğiyle ruh teslimini bizlere nasip eylesin. Amin velhamdu lillahi Rabbil alemîn.

 

Yazar: Sâlik-i İrfân

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort