JoomlaLock.com All4Share.net

HADİSTE TEDVİN ve TASNİF

Tedvin, sözlük anlamı olarak dağınık malzemenin bir araya toplanması demektir.

 

Hadis tarihi içindeki ıstılahi anlamı ise, dillerde ve/veya değişik yazı malzemeleri üzerinde dağınık halde bulunan hadis metinlerinin herhangi bir sınıflandırmaya tabi tutulmaksızın bir araya getirilmesidir. Bu demektir ki, tedvin;

 

Henüz yazıya geçmemiş, rivayetleri yazıya geçirmek,

 

Eskiden yazılmış veya yeni yazıya geçirilmiş olan hadis metinlerini ayrıma tabi tutmadan bir araya toplamak, gibi iki ayrı işi ifade etmektedir.

 

Ayrıca tedvin edilen malzemenin, müdevvin tarafından bizzat yazılmış olması gibi bir şart da söz konusu değildir. Müdevvin kendi yazdıkları ile birlikte başkalarının yazdıklarını da pek tabii olarak toplayabilir.

 

Aslında dikkat edilirse kitabet, tedvin ve tasnif kelimelerinde ortak nokta “toplanmak” tır. Ama bu üç terim anlam, kapsam, sistem ve zaman bakımından farklı “toplama” işlemlerine delalet etmektedir. Şöyle ki:

 

Kitabet, herhangi bir sahabinin bizzat Hz. Peygamber’den duyduğu hadisleri kendisi için yazıp bir araya getirmesi olayıdır. Bunlar, hatırlamak maksadıyla tutulmuş özel notlar (müzekkirat)dır. Hadisleri yazı ile tespit eden sahabilerden herhangi birinin, bir başka sahabinin rivayetlerini yazma girişiminde bulunduğuna dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Sahabileri, ellerinde hadis yazılı vesikalar dolaşırken de görmemekteyiz.

 

Kitabet anlamındaki bu tedvin, kapsam olarak “kendi işittiği hadisler”i herhangi bir sisteme bağlı olmaksızın Hz. Peygamber ve ashab devri sınırları içinde kalarak yapılan “en dar anlamda, toplama”dır.

 

 

Tedvin belli bir sisteme bağlı olmasa bile zaman olarak büyük tabiiler devri diyebileceğimiz birinci asrın sonları, ikinci asrın başlarına ait bir “umûmi ve resmi toplama”  olayıdır.

 

 

Tasnif ise tedvin edilmiş (müdevven) malzemenin, ya sahabi ravisine ya da ilgili alanlarına göre belli bölüm ve bab/konularda  “toplanması”nı ifade etmektedir. Tasnif, zaman olarak, tedvinden sonra ki bir döneme ait, “kitaplaştırma anlamında bir toplama” faaliyetidir.

 

 

Hadis tarihi içinde, hadis edebiyatına başlangıç teşkil eden resmi ve sistemli bir tedvin faaliyetinin hicri birinci asrın sonları ve ikinci asrın başlarında Ömer b. Abdilaziz’in (101/719) emriyle başladığı kabul edilmiştir. Onun Medine valisi, Ebu Bekr b. Hazm’a (120/738) ve ülkenin her tarafına (ila ehli’l-afak) gönderdiği resmi yazı şudur.

 

“Hz. Peygamber’in hadislerini, sünnetlerini (Amra bint Abdirrahman’ın rivayetlerini) araştır ve yaz; zira ben ilmin kaybolmasından ve âlimlerin yok olup gitmelerinden endişe ediyorum.

 

Tedvin faaliyetinin en meşhur ismi İbn Şihab ez-Zuhri’dir. İbn Şihab için “Hadisi ilk tedvin eden kişi” denilmektedir. Nitekim Halife Ömer b. Abdilaziz’in emrini ilk gerçekleştiren ez-Zuhri’dir. Ebu Bekr b. Hazm, derlediklerini göndermeden halife vefat etmiştir. Neticede de İbn Hazm’ın topladıkları kaybolmuştur.

 

Emevi halifesi Velid b. Yezid’in öldürülmesinden sonra, Mervan ailesi için, ez-Zuhri’nin yazdığı hadislerin kitaplar halinde hayvanlarla taşındığı görülecek ve Zuhri’nin tedvin konusundaki çalışmalarının boyutları hayranlık uyandıracaktır.

 

Zuhri’nin bu yazdıkları arasında sahabe kayilleri de bulunmaktaydı. Çünkü Zuhri -bunları da “sünnet” içinde mütalaa ediyordu.

 

Tedvin, sünnet malzemesini herhangi bir ayrım söz konusu olmaksızın ve yok olmaktan korumak maksadıyla yazılı olarak bir araya getirmek şeklinde gerçekleştirilmiştir.

 

Tedvin hicri ikinci asrın ilk çeyreğinde bitmiş, tasnif dönemi onu takip etmiştir.

 

Tasnif devrinde başlayıp süregelen iki ana tasnif sistemi görülmektedir. Bunlardan biri hadislerin onları rivayet eden sahabi ravilerinin isimlerine göre sıralanması (ale’r-rical), ikincisi de konularına göre (ale’l-ebvab) tasnife tabi tutulmasıdır.

 

Hiç kuşkusuz tasnif sistemleri, toplumdaki ihtiyaca ve musanniflerin amaçlarına uygun olarak ortaya çıkmıştır. Musannif ve müelliflerin maksatları ise, tabii olarak farklılıklar arzedecektir. Biz burada bu ilişkiyi de dikkate alarak tasnif sistemlerine kısaca temas edeceğiz.

 

Ale’r-Rical Tasnif:

 

Bu sistemde sahabi raviler muhtelif kriterlere göre sıralanır ve her birinden rivayet edilen hadisler, konularına bakılmaksızın isimleri altına dercedilir.

 

Kriter olarak da sahabilerin Müslüman olmakla kıdemi, Hz. Peygamber’e yakınlık derecesi gibi hususlar benimsenir. Mesela Ebu Davud et-Tayalisi ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned’lerinde aşere-i mübeşşereden ilk halife Hz. Ebu Bekr’in Müsned ilk sırayı alır.

 

Bu sistem hadis metinlerini olduğu gibi korumak ve ricale ait rivayetleri bir yerde toplamak maksadından kaynaklanmaktadır.

 

Müsnedlerden başka etraf kitapları ve mu’cemler de bu sisteme sahiptir. Ancak mu’cemlerde musannafın hocaları ya alfebetik ya kabilelerine göre sıralamaya tabi tutulmak suretiyle onların rivayet ettiği hadisler peş peşe verilir. Et-Taberani’nin el-Mu’cemu’l-Evsat ve el-Mu’cemu’s-Sağir’ i bu gurubun en meşhur örneğini teşkil eder. El-Mu’cemü’l-Kebir ise müsnedler gibi sahabi isimlerini esas alır.

 

Ale’l-Ebvab Tasnif:

 

Bu sistemde hadisler ravilerine bakılmadan konularına göre taksim ve tasnife tabi tutulur. Herhangi bir konunun esas ve tali noktalarıyla ilgili hadisleri bir arada bulmak mümkün olur. Zaten bu sistemin temelinde yatan ana gaye; hadisleri delil oldukları konularda zikretmek ve onlar için birer bab/konu tahsis etmektedir. Bu sistemle meydana getirilmiş eserlerin genel adı Musannef’tir.

 

Hemen işaret edelim ki bilhassa tasnif devri edebiyatı içinde Abdurrezzak b. Hemmam gibi musanniflerin eserleri de bu genel adı taşımaktadır.

 

Hadis edebiyatı içinde ilerideki sahifelerde tek tek tanıtacağımız Camiler ve Sünenler ve buna bağlı olarak müstedrek, müstehrec, zevaid vs. gibi isimlerle meydana getirilmiş eserlerde bu türe dâhildir.

 

Sistematik olarak kolaylıkla yaralanma imkanı veren musannef türü, hadis edebiyatının hâkim sistemidir.

 

Diğer Tasnif Sistemleri:

 

İlk örneklerini tasnif devrinden itibaren gördüğümüz bu ikili temel tasnif sistemleri yanında musanniflerin amaçlarına paralel olarak yeni bazı sistemlerde geliştirilmiştir. Bu alanda ilk teşebbüs, bahis konusu iki sistemi karma olarak uygulamak şeklinde görülmüştür. Baki b. Mahled Müsned’inde her sahabinin rivayetlerini o ismin altına (konularına göre) fıkhî tertibe koymuştur. Böylece Ale’r-Rical sistem içinde Ale’l-Ebvab sistemi uygulanmış ve onun kitabı musannef niteliği kazanmıştır.

 

Daha sonraları da daha çok Ale’r-Rical sisteme yakın gözüken Ale’l-Ahruf (alfabetik) bir sisteme geçilerek hadisler ilk kelimelerine göre tasnif edilmiştir. Bunun en yaygın örneği Süyuti’nin el-Cami’u’s-Sağir’ i olmuştur.

 

Hadis edebiyatı içinde çok daha değişik amaçlara bağlı olarak değişik isim ve muhtevada eserler meydana getirilmiştir. Prensibi; İbnu’l-Esir el-Cezeri’nin dilinden belirtmekle yetiniyoruz:

 

“Değişik amaçlar, değişik eserlerin ortaya çıkmasının sebebidir.”

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

globerx24.com

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort