JoomlaLock.com All4Share.net

VUKUF-İ ZAMANİ: VAKTİNİ HAKK’A DÖNDÜR

“Dünya ömrünüz üç gün. Birisi doğduğunuz gün, biri yaşadığınız gün, biri öldüğünüz gündür.” buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav).  Bu üç günlük ömrümüze neler sığar? Dünya, ahiretin tarlasıdır, buyrulmuşken neler ekiyoruz bu tarlaya? Hayatımıza muhabbet, iman, ihsan, İslam ekinlerini ne zaman ekmeyi düşünüyoruz?

Ekin, baharda ekilir, mahsulü sonra alınır. Kışa bırakılan ürünler telef olur…  Hayatımızın kışı yaklaşmışken eli boş, gönlü boş Allah’ın (cc) huzuruna gitmekten korkmuyor muyuz? O, (cc) selim bir kalp isterken bizden, biz hangi gönülle gidiyoruz O’nun (cc) huzuruna…

En değerli hazinemizi (gönlümüzü) leşe benzetilen dünya ile doldurmanın acısını ne zaman hissedecek bu yürekler… Şehvet ekip, Cemalullah arzulamanın garabetini ne zaman fehmedecek bu akıllar… “İki günü eşit olan ziyandadır.” buyrulmuşken, biz zamanın gaflet çukurundan ne zaman kurtulacağız…

Allah (cc) rızkımıza kefil olmuşken, terazinin dünya tarafına çalışmak nereye kadar… Hayatımızda önemli yer tutması gereken şeylerle ne zaman meşgul olmaya başlayacağız…  

Bir âlim öğrencilerine hayat dersi vermek istemektedir. Yanında boş bir kova ve büyük taşlar vardır. Taşları kovanın içine doldurur. Kova ağzına kadar dolmuştur. Öğrencilerine sorar: “Kovaya bir şey koyabilir miyiz?”  Öğrencileri kova ağzına kadar dolduğu için: “Hayır!” cevabını verirler. Masasının altından bu sefer küçük çakıl taşları çıkarır ve kovanın içine atar. Kovanın ağzı doluncaya kadar doldurma işlemi devam eder. Kova ağzına kadar çakıl taşı ile dolar. Tekrar öğrencilerine sorar: “Kovaya bir şey koyabilir miyiz?”  Öğrencileri bu sefer de: “Hayır!” cevabını verirler. Bu sefer de masanın altından kum taneleri dolu bir kap çıkarır ve kovanın içine boşaltır. Kovayı ağzına kadar doldurur. Büyük taşların arasına giren çakıl taşları, onların da arasına giren kum taneleriyle kova tıklım tıklım dolmuştur.

Âlim tekrar sorar: “Kovaya bir şey koyabilir miyiz?” diye. Öğrenciler hayret etmişler, çünkü kovada bu sefer hiç boşluk kalmamıştır.  Âlim onların hayret bakışları arasında masanın altından su dolu kap çıkarır ve kovaya doldurmaya başlar... Sıvı bir madde olan su, kumların, çakılların, taşların arasından geçerek kovanın ağzına kadar dolmasını sağlamıştır. Kova bu sefer ağzına kadar su, çakıl, kum ve kayayla dolmuştur. Kovaya bir damla atılsa artık taşacak noktaya gelmiştir.

Âlim onların hayret bakışları arasında onlara unutamayacakları hayat dersini verir. “Hayatınız da bir kovaya benzer. Önemli ve büyük yer tutan meselelerinizi önce yapmazsanız, sonradan onları hayatınıza sığdıramazsınız. “

Gerçekten âlim kovaya önce kumu ve suyu koysaydı, diğerlerini sığdıramazdı. Dünyaya kulluk için, Allah’ı(cc) bilmek ve sevmek için gönderilmiş bizler, hayat kovamızı nelerle doldurduğumuzu kontrol etmeliyiz…

Peygamber Efendimiz (sav) yıllar öncesinden haber vermiş “İnsan boş vakit yönünden hüsrandadır.” diye. Allah (cc) zamana (asra) yemin ederek insanın hüsranda olduğunu bildiriyor.  Ve bize “Bir işte yorulduğun zaman başka bir işe koyul.”  diye fermanda bulunuyor. (İnşirah Suresi)

“Sen nefsini meşgul etmezsen o seni meşgul eder.” düsturuyla insan, vaktini zikirle, fikirle, salih amelle değerlendirmelidir. Vukuf-i zamani kendini devamlı murakabe ederek halini muhasebe etmenin adıdır. İnsan hayatı değişkenlik arz eder. Bazen mutlu olur, bazen hüzünlü, bazen coşkulu olur. Bazen durgundur, bazen (kabz) sıkıntılı haldedir, bazen (bast) genişlik halinde… Ama insan hangi hal üzere olursa olsun unutmamalıdır ki Allah(cc) onunla beraberdir.

Rabıta Allah’ın huzurunda olduğunu unutmama halidir. Vukuf-i zamani her an rabıtalı olmanın adıdır. Büyüklerimiz yirmi dört saat rabıta az buyurmuşlar. Peygamberlerin ve evliyaullahın hayatlarına baktığımızda onların her hallerinde Allah ile beraberliklerinin şuurunda olarak yaşadıklarını görürüz.

Hz. Yusuf (as) kuyulara atılır, köle diye satılır, iftiralara uğrar, zindanlara atılır... Her nerede olursa olsun Allah’a (cc) kulluğunu en güzel şekilde sunmaya çalışır. Köleyken de ibadet eder, sultanken de ibadet eder. Kulluğunu erteleyenler, değişik bahanelerin arkasına sığınanlar bu hallerinden ne zaman kurtulacaklar…

Hz. Eyyub (as) yıllarca hastalıkla mücadele eder. Malı, mülkü, evlatları, arkadaşları, her şeyi elinden gider. Ama o kulluğunu bırakmaz. İnsanın en büyük serveti Rabbi’dir. Onu kaybederse bütün hayatı mahvolur.

Evliyaullah, hayatlarında O’ndan (cc) gafil kalmaktan çok korkmuşlar. Sebeplerde müsebbibi aramışlar, eserde hep müessiri görmeye çalışmışlardır. Vakitlerini hep sohbet ve zikir meclislerinde değerlendirmişlerdir. Bu meclislerde Allah’la (cc) vuslatın zevkini yaşamışlardır.

Vukuf-i zamani kendini hesaba çekmektir. Muhabbetini, zamanını, amel defterini, dünyasını, ahiretini ölüm gelmeden hesaba çekmektir. Hayat sağlamasını zamanı geçmeden yapmaktır vukuf-i zamani.

Kanma tatlı rüyalara
Dalma derin hülyalara
Düşme bitmez davalara
Kabir kefen sarar bir gün.
Hâce Hazretleri (kuddise sirruh)

Cüneyd-i Bağdadî (ks) der ki: “Vakit sermayeni iyi kullan. O bir kere ele geçer. Kaçırdın mı bir daha ele geçiremezsin. Kâinatta vakitten daha kıymetli bir servet yoktur.”

Arifler, sûfiyi “ibnü’l vakt” olarak tarif ederler. Anlamı: zamanın çocuğu olmak… Zamanını iyi değerlendirip, o anın en hayırlı işini yapmaya çalışmak…

Vukuf-i zamani kendini bilmek olduğu gibi, yaşadığı zamanı da bilmektir.   

Günümüzü tanımak, zamanı tanımak zamanımızın sahibi mürşidi kâmili tanımakla mümkündür. Zaman onları geriden takip eder. Zamanın gereklerini en iyi bilen o zamanın mürşidi kâmilleridir. Hâce Hazretleri (kuddise sirruh) Müslümanları “ebu’l vakt” olmaya çağırır. Zamanın babası olmak… “Müslümanları, ameliyle, anlayışıyla gündemi takip eden değil, gündemi belirleyen olmalıdır.” anlayışına davet eder. Müslümanlar yaşadığı zamana Hakk’ın mührünü ameliyle, ahlakıyla, anlayışıyla, duruşuyla vurmalıdırlar…

Rabbim bütün vaktimizi sevginle doldur. Gönlümüzü kendine ve sevdiklerine rabt eyle. Arzumuz sana kul olmaktır. Kulluğumuzu daim eyle. Verdiğin nimetlere şükretmeyi bizlere nasib eyle. Rabbim sevdiklerini bize sevdir, sevdiklerine de bizi sevdir… Âmin…

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort