JoomlaLock.com All4Share.net

UYAN EY GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN

Gönül bahçesinin gülü solmadan,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan,
Kâseyi ömrümüz isyan dolmadan,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan.
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

Hâce Hazretleri’nin çok sevdiği ihvanlarından biri askeriyede teğmen olarak görev yapmaktadır. Görevine başlayacağı kışlasına gider. Komutanlarından biri bayandır. Bayan, “Hoş geldin!” diyerek elini uzatır. Binbaşı olan komutanın elini tutmaz… Neden tutmadığının gerekçesini anlatsa da bayanın çok zoruna gider. Durumu üst rütbeli albaylara bildirir.

Yeni başladığı görev yerinde komutanlarından bir ton nasihat dinlese de rahattır. Teğmen o kadar düzenli ve gayretli çalışmaya başlar ki, bölüğünde en çok iş yapan askerlerden biri olur. Başta tavır alan komutanlar (bayan binbaşı da dahil olmak üzere) onun bu çalışkanlığını takdir ederler…

Sosyal çevreye uyum sağlamak adına neleri terk ettik? “Zaman sana uymazsa sen zamana uy.” mantığıyla hareket edip neleri bıraktık hayatımızda… Biz Müslümanların uyması gereken bir zaman vardı: O da asrısaadet… O zaman hiç eskimeyen bir zamandı… Asrısaadetten izler taşıdığımızda, Yüce Mevlamız’ı ve Peygamber Efendimiz’i (sav) razı edecektik…

Nedense vazgeçtiğimiz hep dinimiz oldu… Sıkıştık, vaktimiz dar dedik, işimiz yoğun veya şartlar müsait değil dedik namazı terk ettik. Sonra zekât zor gelmeye başladı Müslümanlara… Fırsatı bulan orucu terk etti. Dünyayı terk etmek zor gelirken bize, dinimizden uzaklaşmanın kılıfları hep hazırdı…

Siyasetin büyüsüyle başlarını devekuşu misali kuma gömenler gerçekleri göremezler. Türkiye’deki Müslümanların konumu daha çok dünyevi anlamda iyileşmektedir. Manevi halimizi konuşmaya kalksan hep çok aşırıgiden veya gerici oluyorsun. “Bu çağda, bu zamanda…” diye başlayan masalları hazırdır.

Allah’ın (cc) dini değişmedi. Allah’ın (cc) insan için koyduğu sınırlar, insanın maddi ve manevi sıhhati içindi. Bu sınırları insan kendisi belirlemeye başlayınca hayatı mayın tarlasına dönüşür… Bir gün gelir bu mayınlardan biriyle son bulur imanın.

Peygamber Efendimiz (sav) “Erkekle kadın bir yerde yalnızlarsa üçüncüleri şeytandır.” buyuruyor. Bu ölçü sen ne olursan ol değişmez… Mesnevi’de geçen Rahip Barsisa kıssası çok ibretliktir. İsrailoğulları zamanında yaşayan bu zat, âlim ve takva sahibi biridir. Duası makbuldür. Duasıyla nice ağır hastaları bile iyileştirir. Şeytanın tuzağıyla yanına gelen genç ve güzel bir kıza bir süre sonra meyleder. Nefsine uyup yanlış şeyler yapar. Bu kız padişahın kızıdır. Yanlışını kapatmak için kızı öldürür. Kızı öldürdüğü anlaşılınca, idam edilmesine karar verilir. Şeytan boş durmaz, idam sehpasından ona secde etmesi şartıyla kurtaracağını söyler. Barsisa boynunda ip secde etmeye kalkınca, bu ip boynunu keser ve imansız bir şekilde ölür…

Nice Müslümanlar vardı… Çok ihlaslıydılar, çok gayretliydiler… Hayatın kurallarını kendileri belirlemeye başlayınca kimi Bel’âm’ın, kimi Karun’un, kimi Sa’lebe’nin, kimi Barsisa’nın talebesi olup onların yollarında ilerlediler… Kimini para, kimini makam, kimini kadın bozdu…

Hâce Hazretleri (kuddise sırruh) Ğavs Hazretleri’nden (kuddise sırruh) sonra cemaat içinde hizmetine devam etmektedir. Bulunduğu bölgede cemaatin önde gelen büyük ağabeylerinden biriyle bir ihvanın evine sohbete giderler.  İhvanın ailesi bu işlere karşıdır. Eşinin Müslüman cemiyetlere katılması onu rahatsız etmektedir. Niyetleri sohbet ve hatme yaparak manevi bir tesirle bu evde huzur ve muhabbet oluşturmaktır. Eve sohbete giderler. Evin hanımı onlar sohbet yaparken içeri biraz açık olan bir kıyafetle girip hem eşini müşkülde bırakmak hem de ortamı bozma planları yapar.

Elinde kahveyle içeri girince, onun kasıtlı davranışı gayrete dokunur. Hâce Hazretleri (kuddise sırruh) başını öne eğer yapılması gereken tepkiyi oradaki abiden bekler. Tepki gelmez. Sohbette oluşan manevi havanın cezbesiyle hareketlenirler… Ayağa kalkmasıyla kahveler kadının başından aşağı dökülür. Kadın can havliyle içeri kaçar. Sohbeti yapan, Hâce Hazretleri’ne kadının hidayetine engel oldun diyerek tepki gösterir. Durum büyüklere arz edilince, asıl yanlışı tepki vermeyerek sohbeti yapanın yaptığı yüzüne ağır bir şekilde söylenir. O kadının hidayetine Hâce Hazretleri’nin hareketlerinin vesile olacağı söylenir. Yıllar sonra o ihvanla karşılaşan ve eşinin tesettüre büründüğünü gören Hâce Hazretleri (kuddise sırruh) çok sevinirler.

Tebliğ bir vazifeydi… Ama hidayeti veren Allah’tır (celle celaluhu). Niyetin ne kadar meşru olsa da ona giden yolların da meşru olmalı. Hz. Nuh (aleyhisselam) dokuz yüz elli sene tebliğde bulundu. Müslüman olan çok az bir topluluktu…

“Bir kötülük gördüğünüz zaman elle düzeltin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışın. Buna da gücünüz yetmezse kalben buğzedin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” buyuruyor Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem).

Birilerini kazanma adına onun yaptığı yanlışlara nasihat etme yerine, bunları meşru göstermeye başlayanlar, başkalarını kazanacağız derken kendileri kaybedilenler oldu. Yahudiler bir yanlışı için bir kardeşlerine nasihat ederler, biraz sonra onun yaptığını yapmaya başlarlardı.

Müslümanlar imanlarını, ihlaslarını, ahlaklarını Rabbimizin belirlediği ölçüler içinde kalarak muhafaza edebilirler. Evinde, işinde, mahallesinde, sokağında Müslüman kimliğine zarar verecek her şeyden uzak durmalıdır. Yaşadığı hayatla Rabbi’ni razı etmenin derdini hep taşımalıdır.

Bugün bu din yaşanmaz anlayışında olanlara en güzel cevabı hayatıyla vermelidir Müslüman. Kimliğinden utanma kardeşim… Namazından utanırsan, günahından utanmayanlara bak. Onlar kendilerini yaratana, nimet veren Allah’a isyan edip utanmazken, sen O’nun emrini yerine getirmekten utanma. Kıyafetinden utanma kardeşim… Sakalından, çarşafından, tesettüründen utanma… Onlar senin süsün, onlar senin takvan, onlar senin kimliğin…

“Müslüman kimliğinden utanan değil, kimliğine layık olamadığı için kendinden utanandır.” buyuruyor Hâce Hazretleri (kuddise sırruh).

İlahi emirler bir yük değil de, zevke dönüşsün sende… Unutma seni yıllar öncesinden ashabına müjdeleyen, seni özleyen, sana “kardeşim” diyen bir Peygamberin var.

“Allah’ım! Senden Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim.

Allah’ım! Senin sevgini, bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.”

Sevdiklerini bize sevdir, bizi de sevdiklerine sevdir… Âmin!…

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort