JoomlaLock.com All4Share.net

EL HELÂL KÂRDA GÖNÜL İSE HAKÎKÎ YÂRDADIR

Gönül verme Hâce kâinâta
Geçip fânîden er bâkî hayata
Sefa bul gark olup envâr-ı Zât’a
Yürü bülbül yürü dost illerine
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

Sâlih insanların yaşadığı beldeye bir vali atanır. Bu vali bir süre sonra halkına zulmetmeye başlar. Zulümler artınca bu beldedeki Müslümanlar ellerini duaya kaldırır… Ertesi gün valinin minareden salası okunur. Vali ahirete göçmüştür. Bu valinin yerine başka bir vali gelir. O da bir süre sonra ölen vali gibi zulmetmeye başlar. Dayanamayan halk ellerini yine duaya kaldırır… Ertesi gün sala okunur. Bu vali de ölmüştür. Temiz insanların duasıyla bu beldede zulüm çok sürmez, bitermiş…

Bu beldeye bir vali daha atanır… Bu vali kendinden önceki valilerin başına gelenleri işittiği için temkinli davranır. İlanlar verir, herkesin yumurtayla şehrin meydanında toplanmasını ister. Halk bir anlam vermese de denileni yapar. Söylenilen saatte meydanda toplanır. Getirilen yumurtalar bir meydanda toplanır.

Vali halka selamlama konuşması yaptıktan sonra, halka geldikleri için teşekkür eder. Getirdikleri yumurtaları itaatlerini ölçmek için istediğini, herkesin yumurtasını geri almasını söyler… Yumurtasını almaya giden halktan bazıları getirdiğini değil de başka yumurtaları alır. Kırık getiren sağlam, tavuk yumurtası getiren kaz yumurtası, az getiren çok alır… Halk meydandan dağılır.

Ertesi gün bu vali de zulmetmeye başlar. Zulümler artınca halk ellerini duaya kaldırıp, valinin salasını beklemeye başlar. Sala okunmaz… Eller yine duada ama yine sala okunmaz… Vali de vergiyi, zulmü arttırmaktadır.

Beldenin âlim insanları bir araya gelip bu durumu müzakere ederler. İçlerinden biri onlara meydandaki günü hatırlatır. İnsanların yumurtaları karıştırdığı için üzerlerinde hakları kaldığını, helalleşmeden duaların kabul olunmayacağını söyler. Beldenin halkı bir araya gelir, helalleşir, birbirlerinden özür dilerler. Hep beraber Hakk’a (cc) yalvararak dua ederler. Ertesi gün bu valinin de salası okunur.

Peygamber Efendimiz (sav) “Bir kimse (Allah için) uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Saçları darma dağınık, toza toprağa bulanmış bir vaziyette ellerini semaya uzatarak: ‘Ya Rabbi! Ya Rabbi!’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram kısacası kendisi haramla beslenmiş olursa böylesinin duası nasıl kabul edilir?” buyuruyor.
Allah (cc) temizdir ve temiz olanları sever. Temiz olmayan şeyler Yüce Mevlâ’ya ulaşmaz. Dualarımızın kabul olunmasını istiyorsak temiz olmalıyız… Müslüman her yönden temiz olmaya çalışmalıdır. Aklıyla, kalbiyle, midesiyle ve şekliyle temiz olmalıdır.

“Ancak Allah’a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer).” buyuruyor Yüce Mevlâmız.  “Kalbe giden yol mideden geçer.” diye halkın arsında bir söz vardır. Söylenilme amacı farklı olsa da bir yönüyle hakikattir. Mideye helal lokma giderse, kalpte iman, sevgi yeşerir. Haramla beslenen bir insanın sâlih amel işlemesi zordur… Hem haram yiyip hem de hayır işlediğini düşünen varsa, bilsin ki en başta kendini kandırıyormaktadır.

“Ey peygamberler! Temiz (helâl) şeylerden yiyin ve sâlih amel işleyin! Şüphesiz ki Ben, ne yaparsanız hakkıyla bilenim.” buyuruyor Yüce Mevlâmız.

Ğavs Hazretleri’nin (ks) halifelerinden Şeyh Muhammed Lütfi Norşini (ks) Hazretleri bir süre sohbetlerine devam eden birine “Ne iş yaparsın, ne yiyip içersin?” diye sorarlar. Adam da yurt dışından emekli olduğu parasını bir bankaya yatırdığını, oradan gelen faizle geçindiğini söyler. Şeyh Lütfi (ks) adamın bu halini tasvip etmez ve “Sohbetimize gelmek istiyorsan bu faiz işini terk etmelisin.” der. Adam bir süre ortalıkta görünmez. Şeyh Lütfi’nin (ks) müritlerinden biri o adama rastlayınca halini sorar. O da, “Öyle bir hocaya gidiyorum ki, ne parama ne puluma karışıyor.” der. Bugünün Müslümanları haramlarına kılıf bulmak için hoca hoca dolaşmaktadır.

“Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur; eğer o bozulursa cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.” buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav).

“Biz bir harama düşmek korkusundan, yetmiş helâli terk ederdik.” buyuran Hz. Ebubekir’le (ra) karşılaşsak bize neler söylerdi acaba?.. O ki kölesinin getirdiği bir sütten içti ve hemen kölesine dönerek: “Bunu nereden aldın?” diye sordu. Köle: “Kehanette bulundum, yani gaybden bazı haberler verdim de ücret olarak bu sütü aldım.” dedi. Bunun üzerine Ebubekir (ra), içtiği sütü midesinden çıkarmak için boğazına parmak saldı ve boğulacak şekilde istifra ederek, çıkarmaya çalıştı, sonra da: “Allah’ım, midemde kalıp damarlarıma karışan kısmından Sana sığınırım.” dedi. Hz. Ebubekir’in (ra) anlayışı sende oluşursa senin de miden haramı bilir… Harama düşmek korkusu sende oluşursa, İmamı Âzam’ın (ra) babasının bir elma için düştüğü çileyi anlayabilirsin.

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle uyarmıştır: “Öyle bir zaman gelecektir ki, kişi malını helalden mi haramdan mı elde ettiğini önemsemeyecek.”
Bir havuz dolusu temiz, berrak bir suya bir damla necaset bulaşırsa kirlenir o su… O sudan içmezsin. Müslüman kazancına haram bulaştırmamaya çalışır. Bilir ki bir damla necasetin suyu kirlettiği gibi haram da kazancını kirletir.

Haram nefsin hoşuna giderken, helal müminin hoşuna gider. Haramla, şeytan insanı kandırmaya çalışırken, mümin alın terinin ve helalin peşindedir. “Kişiye en hayırlı rızık alın teriyle kazandığı rızıktır.” buyrulmuş. Bu zamanın yiyecekleri hormonlu ve ilaçlı... İnsan sağlığına çok zararlı gıdalar var. Bu gıdaların bedenimize zarar verdiği gibi, haramlar da hem bedenimize hem de maneviyatımıza zarar verir. Kalbini korumayı unuttu Müslümanlar. Kalbini unutunca dikkat etmesi gereken helal ve haramları da unuttu…
Hâce Hazretleri (kuddisesırruh); “Aklımızı fikri sahih ile bedenimizi helal ile kalbimizi iman ve sevgi ile korumalıyız.” buyuruyor.

Bir insanın alacaklarından elli bin lira kadar eline para geçer. Bu paraya acil ihtiyacı vardır. Sıkışmış, borçları var… Ödemeyi birkaç gün sonra yapacak. Parayı bir türlü saklayamaz. Yastık, yorgan derken evden de rahatsız olurlar. Dışarıda bir yer arayıp bulmaya çalışır.

İnsan kendince değerli gördüğü şeyi saklar, onu korumanın telaşı içerisinde olur. Hayatımızda korumayı, saklamayı düşündüğümüz nelerimiz var? Korkma, nasibini almadan bu dünyadan gitmezsin! Paranı koruduğun gibi, çocuğunu koruduğun gibi, kalbini, mideni de koru… Hakk’a giden yolun kalbi selimden geçtiğini unutma kardeşim.

Temiz bir kalpte İslam, iman ve aşk yeşerir… Yolumuzun büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrâr (ks) Hazretleri buyurdular ki: “Bizim yolumuzda el helâl kârda, gönül ise hakîkî yârdadır.”
Allah’ım! Helal rızıklarınla rızıklanmayı, haramlardan uzak durmayı bizlere nasib eyle…

“Allah’ım! Sen’den Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allah’ım! Senin sevgini, bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.” Sevdiklerini bize sevdir, bizi de sevdiklerine sevdir… Âmin…

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort