JoomlaLock.com All4Share.net

TESLİMİYET SEVENLERİN HÂLİDİR

Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür
Aşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lutfun da hoş  
Yunus Emre

“(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve rahmet edici/esirgeyicidir. (Ve yine) De ki: Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah kâfirleri sevmez.“ (Ali İmran 31-32) buyuruyor Yüce Mevla’mız Kur’an-ı Kerim’de .

İslâm ve teslimiyet aynı kökten gelir. İslâm Allah’ın (cc) emirlerine, Peygamberimiz’in yoluna teslimiyetin adıdır… Bu yoldan sıddıklar, şehitler, salihler yürüdüler… Sana da açıktır bu yol…


Hâce Hazretleri (ks) en yakın dostları benim Ebubekir’im dedikleri Mustafa  Abi’ye (20 yıl önce) sorarlar: “Beni bildiğin, tanıyabildiğin kadarıyla benimle var mısın?” Cevap:

-Evet, varım. (Ahlâk, feda, fena, hizmet, sorumluluk… Hepsi bu “varım”ın içinde.)


Sana sorulduğunda teslimiyetin ne olur? Sen de var mısın?


Birçoklarıyla başlandı bu yola… Samimiydiler, muhabbetliydiler, Allah (cc) için buradaydılar… Dünyayı, menfaatini, nefsini araya koyan uzaklaşıp gitti.


Tarık Bin Ziyad İspanya’yı fethetmek için Cebeli Tarık boğazını gemilerle geçer. Karaya çıktıktan sonra bütün gemilerin yakılması emrini verir. Geriye dönüş yoktur artık… İspanya fethedilir, Endülüs olur.

Sen de gemileri yak kardeşim… Nefsin ve şeytan geriye dönüşün olmadığını görsün. Hâce Hazretleri (ks) gemilerin yanında bulunan ufak filikaları da yakın, buyuruyor. Nefsin senden ümidi kalmadığını bilsin artık… İmandan sonra küfür ne acıdır bir mümin için. Sevginle bütün gemilerini yak ki gönlünde fethi gerçekleştiresin…


Sevgi itaati doğurur sende. Necip Fazıl’a üstadı Abdülhakim Arvasi Hazretleri (ks) “Benimle nereye kadar varsın? diye sorar. Necip Fazıl’ın üstadına cevabı  “Cehenneme kadar!” olur. Bu imanı, bu teslimiyeti sende sağlayacak olan şedit bir muhabbettir.


Seversen Bedir’de sayıca düşmana karşı az olduğun halde Mikdat bin Esved (ra) gibi Allah Rasulü’ne (sav) sen ne emredersen onu yaparız… Sen nereye gidersen biz de ardından geliriz, dersin. Yahudiler gibi Hz. Musa’ya  “Sen ve Rabbin gidin savaşın.” demezsin.


Etlerin demir taraklarla da ayrılsa, ateş çukurlarında yansan da dininden, imanından, sevginden vazgeçmezsin… Korkmazsın, gidişinin Hakk’a olduğunu bilirsin.


Hubeyb Bin Adiy (ra) misali müşriklerin elinde şehadete giderken, “Değil benim ye-rimde olmasını, O’nun (sav) ayağına bir diken batmasını bile istemezdim.” dersin.


Hz. Ali (ra) misali kendi hayatını feda edip, Rasulullah’ın (sav) yatağına yatmak istersin. Teslimiyet doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden ne taraftan gelirse gelsin saldırı, atılan silâhlara dostuna değmesin diye kendini siper etmendir. Böyle olunca Ebubekirleşirsin… Ebubekir kapısı açılır sana… Böyle bir anda naz makamında dua yükselir Hakk’a (cc) senin için…

Teslimiyet kulluğunu unutmamaktır. Rabbini unutmamaktır. Kendini sevdiğine feda etmendir.

Teslimiyetinde zayıflarsan, sana anlatılanları dinle. Hz. İbrahim’i (as) dinle… Ateşe atılırken Cebrail’i (as) bile istemedi... Ateş gül bahçesi oldu ona… İsmail’i (as) kesmedi bıçak… Yunus (as) balığın karnından kurtuldu… Bıçak kesmez, ateş yakmaz, su boğmaz… Allah (cc) izin vermezse bütün dünya bir araya gelse sana zarar veremez.

Kulluğun Hak’la pazarlığa dönüşmesin… Teslimiyetinin sonucu ateş yakmaz deyip Hz. İbrahim’e (as) verilen gül bahçesini bekleme… Bıçak kesmez deyip koç bekleme… Hz. Zekeriya (as) misali ağaç kovuğunda kesilsen de Hak’tan yine razı ol. Yunus Emre’nin dediği gibi ne olursa olsun “Lûtfun da hoş, kahrın da hoş” diyebilmelisin.

Hoştur bana senden gelen
Ya hil’at-ü yahut kefen
Ya taze gül, yahut diken   
Kahrın da hoş lütfun da hoş...
Teslimiyet başına ne gelirse gelsin Allah’tan (cc) razı olmaktır. Hz. Hacer’in kıssasını dinle… Çöl ortasında yapayalnız bir kadın… Susadığından ağlayan bir çocuk… Gayret, teslimiyet ve bunun sonucunda ona ikram edilen dünyanın en güzel suyu… Zemzem… Teslimiyetin muhabbetinden gelirse kulluğun kemale gelir. Teslimiyetin dilinde zemzem olur Hacer misali…

Kulluk mutlak itaattir… İtaat edeceğin yeri bilmektir. Peygamber Efendimiz (sav) Ramazan’da Hz. Ali’den karpuz ister. Hz. Ali (ra) hiç tereddüt etmeden emri yerine getirir. Karpuzu getirdiğinde Peygamber Efendimiz sorar:

-Ramazan olduğunu bilmiyor musun ya Ali?
-Biliyorum Ya Rasulallah. Ancak bize orucu siz bildirdiniz. Biz oruç tuttuk. Siz yiyin derseniz biz orucu yeriz.

Teslimiyet emrin sahibini bilmektir. Emrin sahibini bilirsen tereddütsüz uyarsın. Emri, senden isteneni kendine göre yorumlarsan yerine getirmekte gevşeklik gösterebilirsin, Uhud’daki sahabeler misali okçular tepesini terk edebilirsin.

Hz. Ali (ra) Peygamber Efendimiz’in (sav) emriyle Mekke’ye haber götüren bir kadını yolda yakalar. Kadın bu durumu inkâr eder. Yanındaki sahabeler eşyalarını ararlar, bulamazlar. Hz. Ali kesinlikle bu mektubu bulacağını söyler. Ona bu emri Peygamber Efendimiz (sav) vermiştir. O (sav) kesinlikle yalan söylemez. Kadın durumun ciddiyetini görünce saç örüğüne sakladığı mektubu verir.

Takva, istenileni istenildiği gibi yapmaktır, buyuruyor Hâce Hazretleri (ks). “İşittik ve itaat ettik” ayetinde: işittik, anlayış; itaat, hizmet olup kulluğa dönüşmeli…
Ğavs Hazretleri (ks) bir gün mürşidleri Ahmed Haznevi Hazretleri (ks) ile yolculuk yapmaktadır. Bir yere gelirler, mürşidi Ğavs Hazretleri’nden (ks) beklemesini ister. O da tereddütsüz, hiç soru sormadan bekler. Mürşidi de bir şey söylemez. Ğavs Hazretleri’ni (ks) orada bırakıp yola devam ederler. Aradan uzunca zaman geçer. Ğavs Hazretleri mürşidim gelir de beni bıraktığı yerde bulamaz endişesiyle oradan ayrılmazlar. Aşırı rahatsızlık verecek derecede abdestlerine sıkıştıkları halde oradan uzaklaşmazlar. Hâce Hazretleri (ks) O’na bu ânı sorsaydım, belki hayatının en güzel dakikaları olduğunu söylerdi diye buyurmuşlardı.

Onun bu edebi, teslimiyeti çok hoşa gider. Abdülhakim Bilvanisi Hazretleri’ne Ğavslık burada verilir. Mürşidi hayatta olduğu için edeben ilân edilmez...

Hâce Hazretleri (ks) Ğavs Hazretleri (ks) dünyasını değiştikten sonra muhabbetinin şiddetinden ayrılık ateşiyle yanmaktadır…  O’nun yoluna kendini feda etmek istemektedir… Canının kıymeti yoktur…  O’nsuz bir dünyada yaşamanın anlamı kalmamıştır… Fedanın eşiğinde baygın düşen Hâce Hazretleri (ks) bu halden uyanınca başucunda Ğavs Hazretleri’nin terliklerini bulur. Terlik yolu, izi simgeler…  Bu yolu devam ettirmesi istenmiştir Hâce Hazretleri’nden (ks). Teslimiyet sevenlerin işidir… Sevmeyenin ameli düzgün olsa da niyeti Hakk’a ulaşmaz.

Bir hristiyan kızına âşık olup her şeyi terk eden şeyhlerinin durumunu Abdülkadir Geylani Hazretleri’ne (ks) bildirirler. Geylani Hazretleri onlara, “O zaman siz niye buradasınız, bu nasıl bağlılık?” diye sorar. Mü-ridlerin ısrarı üzerine onlara şu nasihatte bulunur:

“Gidin oralarda zikir halkaları kurun. Oralarda Allah’ı (cc) zikredin. O, zikrin sesini duyarsa özündeki hakikati tekrar hatırlayacaktır.”

Müridler gider ve Geylani Hazretlerinin dediği gibi yaparlar. Zikri işiten şeyh kendine gelir ve tekrar eski haline kavuşur.

Müslümanlar ölüm anındayken onlara zikir telkin edilir imanını kaybetmesin diye… Ölü kalplerimizi diriltecek sesi bulmalı değil miyiz? Rabbimizle ilk buluştuğumuzda  “Elestü bi Rabbiküm” sorusuna verdiğimiz “Belâ” cevabını, bu gaflet dünyasında unuttuysak zikir, sohbet meclislerine gidelim… Allah nidaları, yakarışları bize özümüzdeki kulluğu hatırlatacaktır…

Müslüman İslam’da, imanda, sevgide kemale ulaşmak istiyorsa bir mürşidi kamilin nazarına, sohbetine ihtiyacı olduğunu unutmamalıdır. Onun özü susamıştır buna… Bu dünya çölünde seraplarla kandırılan insanlara mürşidi kâmiller vaha gibidir… Tertemiz, berrak su fışkırır oradan. Sana ikram edilen abı hayattır. Özün bununla hayat bulacaktır…  

Bütün eşya senin hizmetine sunulmuşken, sen Allah’a hizmet edesin diye yaratıldın. Bir müslümanın Cenabı Hakk’a sunacağı en büyük hizmet O’nun sevgilisi Peygamber Efendimiz’e (sav) benzemektir, O’nun ahlâkıyla ahlaklanmaktır…

A’dan Z’ye her şeyiyle bütün hayatını ittiba edeceğin yaşam Üsve-i Hasene olan Peygamber Efendimiz’le  (sav) belirlenmişken sen kime tabi oluyorsun…  Tarikat-ı Muhammediyye nesli pak varisi kâmil olan mürşidlerle sana ulaşmışken hangi yoldan gidiyorsun Hakk’a… Peygamber’i rehber    edinmeyen, sünneti hayat düsturu yapmayan yollar Hakk’a vasıl olmaz.

Hâcegân yolu Peygamber’i rehber edinenlerin, O’na teslim olanların yoludur. Senden önce bu yolu Ebu Bekir’ler, Ali’ler, Hasan’lar, Hüseyin’ler yürüdü… Onların amelini işlersen sen de onlar gibi olursun.  Hz. Ebu Bekir’in teslimiyetini gösterirsen Ebu Bekirleşirsin…

Cemalin şûlesinden âlemler gülşen oldu,
Sünnetinle iktida edenler hep necat buldu,
Kimi Sıddık, kimi Faruk, kimisi Zinnur oldu,
Sen şefiel müznibin’sin dahilek ya Resûlallah...

Hâce Hazretleri (ks) ihvanlarına sünneti yaşamayı, sünnete teslim olmayı, sünneti aşka dönüştürmenin yolunu öğretir sohbetlerinde… Onlardan birer Muhammedcik olmalarını ister…


Ya Rabbi sevgilinin ahlakıyla ahlaklanıp birer Muhammedcik olmayı bizlere nasib eyle… Anlayışımızda, imanımızda, amelimizde O’na (sav) tabi olmayı bizlere lûtfet…Sevdiklerinin yolundan bizleri ayırma… Sevdiklerine hizmet edebilmeyi bizlere nasib eyle… Senin bize sevgin O’nu(sav) seçip rahmet olarak bize göndermendir. Bizim sana sevgimiz O’na (sav) olan bağlılığımızdır.

“Muhammed” Allah ile kulu arasındaki aşk kelimesidir. Ya Rabbi Bu kelimeden (aşktan) tatmayı bizlere nasib eyle… Ve bu nimetini daim eyle..

Amin...

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 MAYIS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort