JoomlaLock.com All4Share.net

EY ALLAH’IN KULLARI KARDEŞ OLUN

Uhuvvet sözlük manası kardeşlik… Muhabbetten gelen bir yönü var. Tasavvuf terimi “ihvan”, o da kardeş anlamında. Hâce Hazretleri (ksa) yarenlerine tasavvuf terimi olan “sûfi” yerine ihvan demeyi tercih ederler. Sûfilik kul ile Allah (cc) arasında özel bir ilişki… Gizlilik var sûfilikte. İhvanlık (muhabbetle oluşan kardeşlik) Allah’ın emridir. Müslümanlar bu kardeşliği dışarı yansıtmalı.

“Aynı dili değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır.” buyuruyor Hz. Mevlana. Günümüzde Müslümanların duyguları aynı değil. Belki Kur’an, Sünnet, Hadis diyor hepsi. Ama bu kelimelerden, kavramlardan anladıkları ve hissettikleri şeyler çok farklı. Bu kelimelere yükledikleri anlam ve duygu çok farklı…


Duygular değişince kardeşlik bağları da azaldı Müslümanların. Cenâbı Hak Kur’an-ı Kerim’de kâfirler arasındaki bağı örümcek ağına benzetiyor… Kâfirler aralarındaki örümcek ağını sağlamlaştırmaya çalışırken, Müslümanlar oluşturdukları binanın tuğlalarını bir bir kırıyorlar, parçalıyorlar, dağıtıyorlar…

Hâce Hazretleri kardeşlerini namusu gördüğünü belirtiyor.
Kardeşini namus görürsen ona olan muamelen farklı olur. Onun derdiyle dertlenirsin. Müslümanlar kardeşlerini unuttular. Onların dertlerini, sıkıntılarını unuttular…  Dünyanın dört bir tarafında çile çeken Müslümanları unuttular.

Hani biz bir vücudun azaları gibiydik… Hani bir yerimize bir şey olsa, onu bütün azalarımız hissederdi.

Afganistan cihadının yoğun olduğu günlerde cihad liderlerinden Rabbani, sayıca çok kalabalık olan bir Müslüman cemaate gider. Onlardan babaları savaşta şehid olan çocukları alıp onlara İslami bir eğitim vermelerini ister.


Cemaat lideri olan zat bu teklifi siyasi nedenlerden dolayı reddeder. Bunun üzerine Rabbani, dualarında unutmamalarını, dualarıyla yardım etmelerini ister… Bu isteği de geri çevrilir… Üzgün bir halde oradan ayrılır.


Duasında dahi Müslümanları anmaktan korkan anlayış… Kardeşinin derdini duana bile almayacaksan bu eller Allah’ın huzuruna nasıl kalkacak… Kalbinde kardeşine sevgi yoksa bu kalpler Allah’a nasıl yönelecek…


Enes bin Malik’den (ra) rivayete göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Ey Müslümanlar! Birbirinize buğz etmeyeniz, birbirinize hased etmeyiniz, birbirinizden (yüz çevirip arkalaşarak) ayrılmayınız. Ey Allah’ın kulları! Birbirinizle kardeş olunuz. Bir Müslümanın din kardeşini üç günden fazla bırakması (küs durması) helal değildir.


Peygamber Efendimiz (sav) Ey Allah’ın kulları kardeş olun, buyuruyor. Kardeş olun… Birbirinize sımsıkı sarılın… Namazda omuzlarınız birbirine sürtünmekten aşınsın…  Saflarınız sık olsun… Şeytan ve şeytani düşünceler aranızda gezmesin… Musafahalaşın… Birbirinizi günahlardan temizleyin… Selamlaşın… Muhabbet yayılsın aranızda… Gülümseyin… Sadakanız olsun bu muhabbetiniz… Erisin aranızdaki buzlar.


“Bizim için birbirini sevenleri sevmek bizim üzerimize vaciptir.” buyuruyor Hadisi kudside Cenâbı Hak (cc).


İmamı Azam (rha) hapiste kırbaçlanırken aynı anda talebeleriyle oturan İmam Hanbel (rha) de acıyla kıvranmaktadır. Kırbaçların acısını o da çekmektedir. Talebeleri İmam Hanbel’in sırtını açarlar. Sırtında kızarıklıklar olduğunu görürler. İmam Hanbel, “Onlar kardeşim İmamı Azam’ın kırbaç izleridir. O kırbaçlanırken ben rahat olamam” buyurur…


Aranızdaki mezhep, cemaat, tarikat taassuplarını yıkın artık ey Müslümanlar… Birbirinizle görüşün, sohbetlerinde bulunun, zikirlerine katılın… Nerede olursanız olun siz Hakk’ın yanındasınız.


Müslümanların kardeşliği insanların İslamiyete ilgisini artırmıştır. Onların birbirlerine düşkünlüğü düşmanlarına karşı heybetli yapmıştır müminleri. Müslümanların heybeti azalmışsa, ilgi çekmiyorsa hayatları kardeşlikleri zayıfladığı içindir.

Bugün Müslümanlardan yüz çevirenler, yarın hangi yüzle Allah’ın huzuruna çıkacaklar? Papanın elini sıkıp Müslümanlardan uzaklaşanlar Peygamber Efendimiz’in (sav) yüzüne nasıl bakacaklar?

Dünyada arkadaş olan iki Müslüman ahirette hesap günü karşılaşırlar. İkisinin de günah terazisi ağır gelmiştir. Anne, baba, eş kendi derdindedir… İkisi de arkadaşı için iyiliklerini feda etmeye hazırdır. Onların kardeşliği, muhabbeti ve fedakârlığı Cenâbı Hakk’ın rahmetini gayrete getirmiştir. İki kul da günahlarından affedilmiştir… Cenâbı Hakk’ı (cc) gayrete getirecek olan Müslümanların kardeşliğidir, muhabbetidir.


Topluca Allah’ın ipine sarılın buyrulmuşken, bu bölünmüşlük niye? Muhabbetsizliğimiz, ayrılığa düşmemiz rahmet yerine celal tecellisini çeker Müslümanların üzerine…

Ensar ve Muhacir dünyada emsali görülmemiş bir kardeşliği yaşadılar asrısaadette. Bu kardeşlik Allah’ı (cc) razı etmiştir… Allah’ı razı edecek amelleri unuttuk… Hizmette dahi şöhret peşinde koşmaya başladık… Gündemde olmayan, göz önünde bulunmayan hizmetler hep rafa kaldırıldı… Kurumlar ve binalara yatırım artarken en büyük yatırım olan insan unutuldu…


Müslümanlar hep etiketin ve etiketli insanların peşinden gitmeye başladı. Oysa günümüz etiketinin kıstasını Kur’an ve sünnet belirlememişti… Bol ünvan kazanıldı hayatta. Ama ihlâs, samimiyet, takva, sevgi ve kardeşlik öz değerler olmaktan çıkmaya başladı.


“Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” buyurmuş Yunus Emre. Yaratanını sevmeyi unuttuysa bu insanlar, yaratılanı nasıl sevsinler?


Allah’ı seversen, O’na ait ne varsa sevmeye başlarsın. Karıncayı incitemezsin O’na ait diye. Bir çiçeği koparamamış büyüklerimiz Hakk’ı zikrediyor diye. Mevla ile ilişkin düzelirse değil insanlar, bütün mahlûkatla aran düzelir.


Allah’ı kullara, kulları Allah’a hep Peygamberler sevdirmiş… Bu miras, kâmil varislerle devam ediyor… Onlar Hakk’ı hoşnut ve razı edecek bir topluluk oluşturmanın gayreti içerisinde olmuşlardır…


Peygamber Efendimiz ashabının içinde onları eğitti. Onlarla ağladı, onlarla güldü… Onlarla yedi, onlarla aç kaldı. Yoruldu, çalıştı ashabı gibi…


Bu yaşanmışlıkta öğrenildi her şey… Ashab O’nda (sav) gördü güzelliklerin hepsini… Kardeşliği, dostluğu O’nunla öğrendiler… Kardeşini kendine feda etmeyi yaşayarak öğrendiler… Kardeşlikleri imanlarından ayrı bir şey değildi. Kardeşlerine duydukları sevgi ve fedakârlıkları güzel bir erdem olsun diye değildi… Onlar imanları gereği kardeş oldular…


Kardeşlik imanî bir tavır olunca öyle kolay zedelenmemeliydi. Emri bil maruf ve nehyi anil münker (iyiliği emir, kötülükten men etme) gerekliydi. Bunlar yapılırken alınganlıklar olmamalıydı.

İncinmemek ve incitmemek kardeşliğin en önemli vasıflarından biridir. Hz. Ebubekir’in bütün vücuduyla cehennemi kaplamayı istemesi gibi sen de sevgini öyle büyüt ki, kardeşine küsme, darılma kapısı kalmasın kalbinde… Uhuvvet (kardeşlik) duygusu kalbine yerleşirse ortaya çıkan problemleri çözmeye çalışırsın. Yoksa problemleri bahane ederek Müslümanlarla olan ilişkini koparamazsın.


Nefsini ve şeytanı dinlersen bin dereden su getirip ikna etmeye çalışır seni… İmanını dinlersen böyle bir tercihin olmayacağını söyler sana.

Bu sevgi bağları kopmuşsa, kardeşlik zayıflamışsa gideceğin yer bellidir… İnsanlığa Allah’ın (cc) kurtuluş ipi olan, Peygamberimiz’in (sav) kâmil varislerinin yanına gidelim…

Hakk’ın hikmet meşalesi
Cemalullah’ın şulesi
Üveysiler efendisi
Hâce Yâkûb karşındadır.
Hâce Hazretleri (ksa)

Onlarda sevginin, kardeşliğin bitmediğini,  en mutlu anlarında, insanın kendinden geçtiği yerde bile seni unutmadıklarını göreceksin.

Hâce Hazretleri (ksa) evlerinde tefekkür halindeyken Peygamber Efendimiz’in (sav) mübarek sırtları gözlerinin önüne gelir. Peygamber Efendimiz’in sırtı açıktır. Ve Peygamberlik mührü bütün güzelliğiyle ortadadır. Hâce Hazretleri sarılıp öpmek isterler. Söyleyemezler, gönülden isterler. Olumlu yanıt alınca, Peygamber Efendimiz’in (sav) mübarek sırtlarına sarılırlar ve Peygamberlik mührünü öperler. Muhabbetin doruklarını yaşadıkları o anda arkadaşları, kardeşleri aklına düşer. Onlar için de müsaade alır. Peygaberimiz’in (sav) “ümmetî” deyişinin mirasıdır bu anlayış. Yaşadıkları cennete seni de götürmek isterler.


Yakın arkadaşlarından başlayarak Peygamber Efendimiz’in (sav) sırtındaki mührü öperler. Hâce Hazretleri bütün arkadaşları için öpmek istemektedir… Peygamber Efendimiz beyaz bir çarşaf isterler… Çarşafı dörde katlayıp sırt üstü çarşafa yatarak sırtlarındaki mührün çarşafa geçmesini sağlarlar… Bunu dört parçaya kesip arkadaşlarına götür, bunları ziyaret etsinler, buyururlar.


Hâce Hazretleri (ksa) o sevinçle kendilerine gelirler.


Ya Rabbi, bizi bizden çok seven,

Bizi bizden çok düşünen,
Bizi bizden çok koruyup kollayan,
Bize bizden çok vefa gösteren, Habibin Peygamber Efendimiz’i (sav) ve O’nun kâmil varisi, mürşidlerimizi bize gönderdiğin için sonsuz hamd u senalar olsun… Bu nimetin için ne kadar şükretsek azdır…

Biliyoruz ki; onları üzersek, ne yapsak bizden razı olmazsın…  Onları sıkıntıya sokarsak, celâllenirsin…  

Yine biliyoruz ki; biz onları hoşnut    edersek, Sen de bizden hoşnut olursun… Biz onları razı edersek, Sen de bizden razı olursun… Biz onları seversek, Sen de bizi seversin… Biz onlara dost olursak, Sen de bize dost olursun…

Ya Rabbi, dostluğumuzda ve kardeşliğimizde samimi olmayı bize nasip eyle… Dostlarımızdan ve kardeşlerimizden bizi ayırma. Sevdiklerinden bizi ayırma…

Mevlâm Senden temennamız, budur

Bizi güzel Muhammed’den ayırma
Bize şefaatçi ancak O’dur
Adı güzel Muhammed’den ayırma.
Yunus Emre                                  

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 HAZİRAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort