JoomlaLock.com All4Share.net

SALİH KOMŞU İNSANI BAHTİYAR EDER

Salih Komşu İnsanı Bahtiyar Eder

Salih Komşu İnsanı Bahtiyar Eder - Burcu Kul

Sayı : 134 - Şubat 2019

 

Salih Komşu İnsanı Bahtiyar Eder

 

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Komşusu, zararından emin olmayan kimse cennete giremez.” (Buhari, Edeb 29)

Muâviye b. Hayde şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Rasulü! Komşumun benim üzerimdeki hakları nelerdir?” diye sordum. Şöyle buyurdular: “Hastalandığı zaman onu ziyaret edeceksin. Öldüğünde cenazesinde bulunacak, onu mezarına varıncaya dek teşyi edeceksin. Senden borç istediği zaman verecek, ihtiyacı olduğunda ihtiyacını karşılayacaksın. Kendisine bir iyilik dokunduğunda onu kutlayacak; başına bir felaket geldiğinde de başsağlığı dileyip teselli edeceksin. Ayrıca onun evinin havasını bozmamak ve rüzgârına engel olmamak için evini onunkinden yüksek yapmayacaksın. Birde eğer ona bir şeyler vermeyeceksen yemeğinin kokusunu kendisine duyurmayacaksın.” 

Zamanımızda evler apartman tipinde oluyor. Ondan çok fazla aile bir çatı altında yaşamak durumunda. Bu nedenle daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. İslam’da güzel ahlaka, insan ilişkilerine ve dolayısıyla komşuluk hukukuna çok önem verilmiş. Yemeğinin kokusuna kadar dikkat istenmiş.

Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına da yapmamalıyız. Evimizi temiz tutmalıyız fakat bu temizlik anlayışımız başkalarına zarar vermemeli. Misal temizlik yapacağız diye çok fazla çamaşır suyu gibi ağır kimyasallar kullanırsak, banyo derzleri zamanla erir ve alt kattaki komşumuzun banyosuna su sızıntısı yapar. Ona elimizle eziyet vermiş oluruz. Halılarımız temiz olsun diye uygunsuz vakit ve belirsiz yerlerden silkelemek diğer dairelerin kirlenmesine sebep verir. Çok yüksek ses ile konuşup etrafı rahatsız etmek ve yüksek ses ile bir şeyler izleyip dinlemek uykusuz hasta yorgun komşularımızın hakkına girmemize neden olur. Hal böyleyken komşularımızın kalibnde bize karşı nahoş düşünceler hâsıl olabilir. Neticede apartman sakinlerinin huzuru bozulur. “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.” Allah korusun cennetten mahrum olmamıza sebep olabilir.

Bu mevzular tam ters bir şekilde de hâsıl olabilir. Biz ne kadar dikkat etsek te komşumuz hukuksal anlamda bize rahatsızlık verebilir. Döküntüye, sese, temizliğe dikkat etmeyerek bizi rahatsız edebilir. Bu durumda güzelce uyarılır ve sabretmek gerekir. Onun bu hasletlerini açığa vurmadan beklemek lazım. Müslüman biri kardeşinin hatasını kapatır ve açığa vurmaz. Bu onun güzel ahlakını gösterir. 

Komşumuzun bir hatasını diğer o bütün güzelliklerine değişmeyelim. Komşu yerine göre ailemizden en önce bize koşan kişidir. Allah korusun bir kötü hadise başımıza gelse ilk çaldığımız kapıdır. 

Ebu Bekir Sıddık bir gün oğlu Abdurrahman’ın bir komşusuyla çekişmekte olduğunu gördü ve ona şunları söyledi: “Sakın komşularınla çekişme! Bütün insanlar gittiklerinde komşularınla baş başa kalacaksın.” 

İslam alimlerinin büyüklerinden Malik ibn Dinar’ın Yahudi bir komşusu vardı. Yahudi, evinin kanalizasyon çukurunu, düşmanlık olsun diye Malik hazretlerinin odasının arkasına yapmıştı. Odadan içeri sızıntı oluyor, pis koku çok rahatsız ediyordu. Malik ibn Dinar, her gün sızıntıları temizler, pis kokuyu giderici güzel kokulu şeyler yakardı.

Yahudi, Malik’in rahatsız olduğunu anlıyor fakat şikayete gelmemesine hayret ediyordu. En sonunda kendisinin sabrı taştı. Hazreti Malik’in evine geldi. Pis kokuyu duyunca dedi ki:

-Ey Malik, bu koku ne?

-Burada kokulu şeyler yakıyorum.

-Hayır, bu koku kanalizasyon kokusudur. Bak duvardan sızıyor. Ne diye bana söylemiyorsun?

-Eğer söyleseydim, sen üzülebilirdin. Bizim dinimizde, komşuyu üzmemek ve ondan gelen eziyetlere katlanmak vardır. Komşuyla kavga ve gürültü etmek yoktur.

Yahudi bu sözler karşısında sarsıldı. Dedi ki:

-Ben bugüne kadar İslam dinine düşmandım. Şimdi İslamiyet’e hayran kaldım. Böyle güzel ve tatlı hükümler ancak hak olan bir dinde bulunur. Ey Malik! Müslüman olmak için ne lazımsa derhal yapmaya hazırım.

Yahudi, kelime-i şehadet getirdi ve Müslüman oldu.

Bizler etrafımıza karşı dikkatli olmaya çalıştığımız gibi, etrafımızdaki insanlara da dikkat etmeliyiz. Güzel ahlaklı bir komşu sözüyle muamelesiyle etrafındakilere huzur saadet verir. Her çeşit insanın iç içe yaşadığı bu toplumda iyi insanlar olduğu gibi kötü niyetli insanlarda maalesef ki var. Atasözlerimizde dedikleri gibi “Ev alma komşu al.” Müslümanlar olarak bu mevzu bizi daha da ilgilendiriyor. Ailemizin yaşayacağı zemin, mekân ve çevre çok önemli. Komşuluk ilişkilerinde buna da çok dikkat etmeliyiz. Bizim imanımıza, ihlasımıza, amelimize, ahlakımıza zarar veren komşulardan uzak durmalıyız. Allah korkusu olmayan, sünnetten, namazdan, kurandan yüz çeviren başkalarını çekiştirmekten hoşlanan, eşlerinin hallerini ortaya konuşan insanlarla oturup kalkmamalıyız. Onların halleri bizlere tesir ederse onlara benzeyerek kalbimiz katılaşır ve bizlerde ibadet sevgisi azalabilir.

Hılyetü’l-Evliyâ’da anlatıldığına göre, Ebu Müslim camiye giderken tekbir alarak evinden çıkar, namaza yönelirdi. Hanımı da onu tekbirle uğurlar, yine tekbirle karşılardı. 

Ancak, bir gün durum değişti. Ebu Müslim, cami dönüşü evinin avlusuna girdiği halde tekbir sesi işitmemiş, bunun bir sebebi olacağını düşünmeye başlamıştı. Halbuki hanım evden dışarıya da pek çıkmaz, habersiz bir yere gitmezdi. 

– Hayırdır inşallah, diyerek kapıdan giren Ebu Müslim, az sonra elinde yemeklerle hanımının geldiğini gördü. Sofrayı hazırlayan hanım şöyle bir köşeye “Offf!” diyerek yığılı verdi. 

Ebu Müslim şüphelenmeye başladı: 

– Hanım, sende bir değişiklik var, nedir bu oflamalar? 

– Ne olacak, yorgunluk, bitkinlik! Bütün gün ev işleriyle meşgul oluyor, yorulup bitkin düşüyorum. Halbuki sen halifenin huzuruna girince bir hizmetçi istesen, seni kırmaz hemen verirmiş. 

– Hanım, halifenin bana hemen bir hizmetçi vereceğini nereden biliyorsun? Benim böyle itibarım var mı ki? 

– Varmış! 

– Nereden biliyorsun? 

– Nereden olacak, işte komşu kadını! O, senin böyle yüce bir itibara sahip olduğunu söyledi. Hem halifeden sadece hizmetçi değil, başka daha neler istesen alırmışsın. Onun için nüfuzunu kullanmanı, hizmetçi ile kalmayıp biraz da maddî yardım taleibnde bulunmanı istiyorum. 

Kendisini tekbirlerle namaza uğurlayıp, yine tekbirlerle karşılayan hanımının birden fikrinin bozulup dikkatinin dağıtıldığını gören Ebu Müslim, buna çok üzülür, ne yapacağını şaşırır. 

Halife Hz. Muâviye’den böyle bir talepte bulunmayı asla istemez ama kadın da bunda ısrar eder: 

Bu defa gazaba gelen büyük Velî, elini açar ve bedduasını yapar: 

– Allahım, beni tekbirle namaza gönderip yine tekbirle karşılayan bu sâliha kadının kim fikrini çeldi, aklını bozdu ise, onun gözünü kör eyle! 

O anda evin öteki köşesinde bir feryat kopar! 

– Ortalığı aydınlatın, gözlerim görmüyor! 

Meğer geçim bozup, yuva yıkmakla meşhur olan komşu kadını henüz evdeymiş, birdenbire dünyasının karanlığa gömülmesini ışığın sönmesine hükmetmiş. 

Ancak, bunun ansızın gelen körlükten başka bir şey olmadığını anlayınca başlamış büyük Velîye yalvarmaya:

– Ben ettim, sen etme!... 

Bundan dolayı derler ki: 

“Dindar hanımlar, dindar olmayan kadınların verdikleri yanlış fikirleri dinlememeli, yanlış fikir verenler de, bir gün mutlaka bir belâya uğrayacaklarını hatırdan çıkarmamalıdır!”

Kıssada anlatıldığı gibi görüştüğümüz kişilere çok dikkat etmeliyiz. Müslümana yakışır bir ahlakla muamele ettiğimiz gibi kötü ahlaklı insanlardan kendimizi ve ailemizi korumalıyız. 

Allah azze ve celle bizi, ailemizi ve bütün ümmeti maddi manevi bütün kötülüklerden muhafaza eylesin. Allahu Teala kendi sevgisine, Peygamber Efendimiz’in sevgisine, Kur’an’a ve sünnete muhabbetle bağlı kalmayı bizlere lütfeylesin.

Amin.

 

Yazar: Burcu Kul

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort