JoomlaLock.com All4Share.net

GÜZEL AHLAK GÖNLÜN CİLASIDIR..!

Güzel Ahlak Gönlün Cilasıdır

Güzel Ahlak Gönlün Cilasıdır - Mine Şimşek

Sayı : 135 - Mart 2019

 

Güzel Ahlak Gönlün Cilasıdır

 

“Girdim ilim meclisine, aradım kıldım talep.
Dediler ilim geride, illa edep… illa edep…”

                                                  Yunus Emre

Ahlak denildiğinde edep ile beraber zikredildiğini duyuyoruz. Çünkü ahlakı güzel olan kişilerin bir çokları edepli ve saygılıdır. İnsanoğlunun bu dünyada da öbür dünyada da en büyük ve sonsuz hazinesi, sahip olduğu güzel ahlakı ve edebidir. Kimlere karşı edepli olmalıyız, diye akla gelebiliyor. Tabi ki bizi yaratanımıza, yaşatanımıza karşı (günah işlememek ve isyan kelimeler kullanmamak ile) edepli olmalıyız. Peygamberimize (sav) edep, Kur’an-ı Kerim’e edep, ilim öğretene edep, mürşide edep, anaya babaya edep, büyüğüne, sofraya, misafire edep... vs bunlar İslam’ın güzellikleridir, olmassa olmazlarıdır. 

Bu ayki yazımızda ise bu başlığın üzerinde durmaya çalışacağız inşaallah. Bizim anladığımız ahlak, alimlerin anladığı ahlak, toplumun anladığı ahlak bir de Kur’an’ın bizlerden istediği ahlak anlayışı vardır, bunları kısaca sıralayalım.

Allah dostlarına göre ahlak: “Kulluk görevimiz dışında bir şey değildir, Allah’tan razı olmak, hayrı da şeride Allah’tan bilmek, nimetlere şükür belalara sabretmek. Yaptığı iyilikleri başa kakmamak, karşılık beklememek, insanlara ve zararsız hayvanlara şefkatli olmaktır. Ahlak iman ışığıdır, imanın çarkıdır. Kamil imanın dışa yansıyan cilasıdır. Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklardan sakınmak, Rabbimizi gereği gibi sevip fazlasıyla korkmak. İnsanın dini değerlerine bağlı olmasıdır. Ahlak, Rasulullah Efendimiz’in yaşantısının dışında olmaksızın imanın ortaya konmasıdır.” diye buyrulmuştur. 

Toplumun ahlak anlayışı ise: Herkese iyi davranır, kaba ve sert olmaz, sözünde dürüst, olup kalp kırmaz vs. Bunlar güzeldir, bunların yanın da Hakk’ın emirlerini/farzları eksiksiz yerinde yaparsa ahlak imanın yani gönlün cilasıdır veya ışığıdır da diyebiliriz. Kibar demek şiveni değiştirmek değildir. Bir şey isterken “ver” demek var. Bir de “verir misin” demek var. İlki emirdir, ikincisi ricadır. Tevazu, alçak gönüllülük güzel ahlaktır. 

Müminin vasıflarından biri de emin olmaktır. Yani Müslüman müslümanın elinden, dilinden, gözünden, kulağından emin olunması. İşte islam’ın bizlerden istediği güzel ahlak budur. İlki farzları yerinde yapmak, yasaklardan sakınmak diğeri ise elinden yani ona bir şey emanet ettiğinde o emaneti iyi korumaktır. Dilinden derken, ona bir sır verdin, o kişi o sırrı muhafaza edecek onu başkalarıyla paylaşmayacak. Bunu ikimizin arasında sır bilecek, o sözü emanet bilecek. Gözünden emin olunacak, kendini ilgilendirmeyen şeylere bakmayacak. Kulağından emin olunacak birisi hakkında hoş olmayan bir şey duyduğu vakit “O kişi asla anlattığınız gibi değildir.” deyip dedikoduyu kapatacak… Güzel ahlaklı bir mümin, güzel bakacak… güzel konuşacak… güzel düşünecek….

Kısaca ahlaklı kimse, kötü zanda bulunmayacak, arkadaşının hatasını görmeyecek, karşısındakinin ayıp kusurunu araştırmayacak, kusurları hep kendinde bilecek. Yumuşak, tatlı dilli olacak. 

Cenabı Hak (cc) ayeti kerimede: “Görmedin mi? Allah güzel sözü nasıl bir misal getirdi. Onun kökü sabittir ve dalları semada hoş bir ağaca benzer. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. Kötü söz gövdesi toprağın üstünde kolayca çıkarılabilen kökleşip yerleşmeyen kurumuş ağaca benzer.” buyuruyor. (İbrahim, 24-25-26)

Sevgili Peygamberimiz (sav) hadisi şeriflerinde ahlak ile ilgili: “Kıyamet gününde herhangi bir kulun terazisine konan en ağır şey takvası ve güzel ahlakıdır. Muhakkak güzel ahlak güneşin buzu eritmesi gibi hatayı, günahı da eritir. Mümin arıya benzer, konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Mümin yumuşaktır, hafiftir deve gibi boynunu eğer…” buyurdular. Bir insan az ibadet etse de güzel ahlakı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur. Yine Efendimiz; “Şüphe yok ki Allah refikdir, her hususta rıfk ile, yumuşaklıkla, muamele edilmesini sever. Ahlaklarınızı güzelleştiriniz.” buyurmuştur. 

Cenabı Hak (cc) Hazreti Peygamberimiz’in yüksek değerini ifade sadedinde: “Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin.” (Kalem 4) buyurmuştur. Alemlerin efendisi rahmet ve şefkat Peygamberi de: “Ben başka bir maksatla değil, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurarak vazifesini tarif etmiş ve bütün insanlık alemine “üsve-i hasene” (örnek insan) yani mükemmel bir ahlak numunesi olmuştur. Edep ahlakın zirve noktasıdır, insanı ihsan duygusu ile kamil insan haline yükselterek Rabbimize karşı edep sahibi eder ki, bu da edebin en yücesidir.

Diyelim insan kulübe gibi bir çadırda yaşasa, yanında hoş hal sahibi biri olsa; yardım sever, yumuşak/tatlı dilli, güler yüzlü olsa, insanın gönlünü alan hali ile gerek eliyle gerek dili ile gerek hizmeti ile o kulübeyi, o çadırı saraya çevirir. 

Bir mümin olarak bizler önce gönlümüzde ahlakımızı güzelleştirmeliyiz ki dışımıza da yansısın. Bu Allah dostlarının tavsiyeleridir. Eğer gönülde nefsani arzular, huzursuzluklar, hiç bitmeyen uzun uzun emeller var da; kanaat yok, fikir yok, tefekkür yoksa, gönlü şeytan istila etmişse o gönül baykuş yuvasıdır, viranedir. Ama gönülde muhabbetullah, aşkullah, zikrullah, marifetullah, edep, tevazu varsa, gönül de İslam’a karşı teslim olmuşsa Efendimiz’in ifadesiyle: “O gönül Beytullahtır.” İşte gönlü güzel olunca bu kişinin hali, dışına hal ve hareketine yansıyıp güzel ahlakı ile herkes tarafından sevilir ve sayılır kişi olur.

Hâce Hazretleri bir sohbetlerinde şunları nakletmişlerdir: “Güzel huy ve ahlak için terbiye edilmiş nefis lazımdır. Güzel ahlak çok ibadet, çok iyilik yapmak değildir. Öyle insanlar var ki çok hayır yapıyor ama yalan söylüyor, gıybet ediyor, kalp kırıyorlar! ‘İbadet yapmaktansa gönül yap!’ demişler. Ama her insan bir değildir tabiat gereği. Çiçeklerin içinde gül, papatya, yonca da var zakkumu da var. Otların içinde şifalı otlar da var zehirli otlar da var.

Hayvanların içinde kanaryası, bülbülü de var kartalı, şahini de var. İnsanlar da fıtratı gereği kimisi kötü huya sahiptir. Onun için, iyi ahlaka sahip olabilmek için, kamil bir mürşidin elinden nefis terbiyesi edilmesi gereklidir. Bu terbiye de sohbetlere devamlılık, zikre devamlılık, farzları eksiksiz yerine getirme, eksiklerini düzeltme ile olur. 

Bir mürşidin, Allah dostunun sohbeti ile kendimizi düzeltelim. Onların sohbeti Kur’an’dan süzülen nur çeşmesidir, gönüllerimiz yıkanır, nefis terbiye olur… O zaman “ben” değil “biz” oluruz. Benlik duygusu olmasın ki tevbemizde: “Ya Rabbi pişmanım ben yaptım!” diyebilelim. Biz sürekli benlikten sıyrılamadığımız için “ben… ben…ben!” diyoruz. “Ben yapmadım!” diyoruz.

Rabbimiz tüm kullarını sevgili Peygamberimiz’in (sav) güzel ahlakı ile ahlaklanıp; rızasını kazanan ve cennetinde cemalini seyreden kullarından olmamızı lütfetsin inşaallah.

 

Yazar: Mine Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort