SAHABE DEVRİNDE EĞİTİM ve ÖĞRETİM YERLERİ ve METODLARI -2

1. Eğitim ve Öğretim Yerleri:

a)Evler :

Sahabe devrinde ilk defa eğitim ve öğretim mahalli olarak kullanılan yerler evlerdi. Hz. Peygamber (sav) mescid henüz inşa edilmeden önce yeni dinin esaslarını ashabına, kendine tabi olanlara öğretmek, inzal edilen ayetleri duyurmak ve onları yetiştirmek için el-Erkam İbn Ebi’l Erkam (Ö.13/634)’ın evini merkez edinmişti.1  Hz. Peygamber bu evde Kureyş’ten gizleniyor, İslam’a davet vazifesini yürütüyordu. Sahabe büyükleri bu evde Müslüman olmuşlardı. 2

Evlerin mekteb vazifesi için kullanıldığını Medine’de de görmekteyiz. Mu’allim sahabilerden biri olan Mus’ab İbn Umeyr (Ö.3/625) İslam’ı öğretmek üzere gönderildiği Medine’ye geldiği zaman Es’ad İbn Zürare’nin (Ö.1/622) evine inmiştir. Mus’ab öğretim vazifesini bu evde yürüttüğü gibi, ensardan muhtelif şahısların evlerini de dolaşıyor, buralarda Müslüman olanlara Kur’an okutuyor ve İslam’ın esaslarını öğretiyor, olmayanları ise dine davet ediyordu.3 Nakledilen bu haberden anladığımıza göre Medine’de mektep olarak kullanılan evlerin sayısı epey vardır.

Bazı evlerin ise “Daru’l–Kurrâ” olarak tanındığını ve tamamen Kur’an öğretimine hasredildiğini görmekteyiz. Mehrame İbn Nevfel (ö.54/673)’in4   evi Dârul’l–Kurra idi. Abdullah İbn Ümmi Mektum, Bedir’den kısa bir müddet sonra Medine’ye gelmiş ve bu eve misafir olmuştur.5 Ayni tarihte Medine’ye gelen Mus’ab İbn Umeyr de bu eve inmiştir.6

Habbab İbnu’l–Erett (Ö.37/657)’in ise bir evde Said İbn Zeyd İbn Amr ve Fatma bint el-Hattab’a Kur’an-ı Kerim öğrettiği, Hz. Ömer’in meşhur olan Müslüman olma olayı ile yakından ilgili olduğu bilinmektedir.7

b) Mescidler :

Hz. Peygamber’in belli bir öğretim yeri yoktu. Fırsat buldukça ve yeri geldikçe, uygun bulduğu her yerde ilim meclisleri aktediyor, sahabilerin yetişmesini sağlıyordu. Ancak umumiyetle sahabenin beş vakit namazda bir araya geldikleri Mescidu’n–Nebi O’nun tarafından bir eğitim ve öğretim merkezi olarak seçilmişti.8  Hz. Peygamber mescide oturduğu zaman sahabiler hemen etrafını çevirir, halkalar şeklinde otururlardı.9 Ebu-Vakıd el Leysi (Ö.68/687) Resûlullah tarafından mescide kurulan ilim halkalarından bahseder ve bir müşahedesini şöyle nakleder:


“Bir gün Resûlullah  (sav) Mescidu’n-Nebi’de oturuyordu, sahabiler de etrafında idiler. Üç kişi çıkageldi. İkisi Hz. Peygamber’e yaklaşarak selam verdi ve durdu, biri dönüp gitti. Ayakta duran iki kişiden biri “halka” da gördüğü bir aralığa, diğeri ise aradakilerin arkalarına oturdu. Resûlullah söyleyeceklerini bitirdikten sonra bu üç adamın durumunu oradakilere izah etmişti.10

Resul-i Ekrem’in mescidde sahabilerin ta’lim ve terbiyesini temin için kurduğu ilim halka ve meclislerinin misalleri çoktur. Eğitim ve Öğretim metodları, kısmında göreceğimiz üzere bu halkaların adap ve disiplini ile ilgili hadisleri mevcuddur.    

Hz. Peygamber’den sonra başta Medine’deki ilim merkezleri haline gelmesini tavsiye ve teşvik ettiği mescid11 olmak üzere fethedilen yerler dahil, kurulan bütün mescid ve camiler eğitim ve öğretimle ilgili rollerini canlı bir şekilde devam ettirmişlerdir.12  Hicretin 400. senesinde medreselerin kurulmaya başlamasından13 sonra bile aynı hizmeti sürdürmüşler ve bu yönü ile de değerlerini korumuşlardır.    
Medine’de bulunan Mescidu’n-Nebi’nin bir bölümünde mektep olarak da kullanılmak üzere kurulması bakımından “Suffe” ye de temas etmemiz gerekmektedir:

1-Suffe, mektep vazifesi de görmek üzere yapılan Mescidu’n-Nebi’nin bitişiğinde bulunan üstü kapalı bir yerdir.14  Buraya, kapalı bir mahal olduğu için “gölgelik saha” anlamına gelen “ez-zulle” de denmiştir.15

Mescidu’n–Nebi’nin kuzey tarafından bulunan bu suffeye intisab eden sahabilere ise “ehlu’s-suffe” denilmiştir. Sığınacak yerleri olmayan yoksul Müslümanlar buraya sığınıyordu.16  

2-Suffe ehli umumiyetle yoksul kimselerdi. Rivayete göre içlerinde bir gömlek veya doğru dürüst bir elbiseye sahip olan yoktu. Bir kısmı bacaklarını yarısına kadar, bir kısmı da topuklarına kadar örten peştemale benzer bir örtü bağlanırlardı.17

3- Suffede kalan sahabilerin bütün yeme içme ve diğer ihtiyaçları Resûlullah tarafından karşılanırdı.18  O, gelen sadaka ve hediyeleri bunlara sarfederdi. Kendisi bunlardan bir şey almazdı. Ancak gelen hediye ise, bir miktar alır ve yerdi.19 Hz. Peygamber akşam olduğu zaman onları çağırır, sahabeden durumu müsait olanlara muhtelif gruplar halinde taksim eder, bir kısmını da kendi yanında alıkor20  ve ev sahibi sahabilere şöyle buyururdu: “İki kişilik yemeği olan, suffe de bulunanlardan bir üçüncüsnü, dört kişilik yiyeceği bulunan bir beşincisini, beş kişilik yiyeceği olan ise bir altıncısını götürsün,21 çünkü tek kişilik yiyecek iki, iki kişilik üç ve dört, dört kişilik yemek ise beş ve altı kişiye yeter.”22 Bir gün böyle bir dağıtımda misafirlerini alan sahabiler gitmiş, orada kalan beş kişiyi de Resûlullah götürmüştü. Bunların arasında Ya’iş İbn Tahfe el-Gıfari23  ve babası da vardı. Hz. Aişe onları doyurduktan sonra Hz. Peygamber kendilerine geceyi ister burada geçiriniz, isterseniz mescide gidiniz” buyurmuş, onlar mescide gideceklerini söylemişlerdi.24

Sa’d İbn Ubade’nin (ö.14/635) her gece evine ehl-i suffeden seksen kişi ile döndüğü ve bunlara muntazaman akşam yemeği yedirdiği rivayet edilmektedir.25

Hz. Peygamber, suffe de kalan sahabilerin ihtiyaçlarını karşılamak için gayret sarfediyor, bazen sıkıntılara bile düştüğü oluyordu. Bir gün kızı Fatıma kendisinin ev işlerinde yorulduğunu, takatsiz kaldığını, binaenaleyh kendisine bir hizmetçi vermek sureti ile yardımda bulunmasını babasına söylediği zaman Resul-i Ekrem, “Ben henüz açlıktan karınları büzülen suffe ehlini doyuracak bir şey bulamıyorum.” diyerek kızının istediği red etmişti.26

4-Suffede kalanların adedi kesin olarak belli olmuyor, değişiyordu. Bazı rivayetlere göre yetmiş kişi27  olan bu sayısının diğer rivayetlerde doksanı aştığı, bazen daha yüksek olduğu hatta dört yüze kadar çıktığı nakledilmektedir.28 Ehli suffenin sayısındaki ihtilaf kabilelerden Peygamber’i görmeğe gelenlerin, herhangi bir sebeple yersiz kalmış olmalarından ve bunların sonraları ehlu’s-suffe sayılmasından ileri gelmektedir.29  Muhtelif yerlerden gelen misafirler Medine’de kalacak yerleri olmadığı zaman suffeye misafir oluyorlardı.30 Meselâ, Talha İbn Abdullah en-Nadri Medine’de kalacak yeri olmadığı için suffeye misafir olmuştu.31 Yine bir başkası Medine’de tanıdığı olmadığı için on iki gün ve gece ehli suffe arasında kalmış, ensar kardeşlerinin yardımları sayesinde yeyip içmişti.32  Bir defasında da, burada Temim’li seksen kişi misafir edilmişti.33 Ebu Nu’aym (ö.430/1038) ehli Suffeden olan yüzden fazla sahabinin adını ihtiva eden bir liste vermektedir.34 Huzeyfe İbu’l–Yeman (ö.36/656), Salim Mevla Ebi Huzeyfe Abdullah İbn Mes’ud (ö.32/652), Ebu Hureyre (ö.57-58/676-677), Vasile İbnu’l-Eska (ö.83/702), Abdullah İbn Ümmi Mektum, Abdullah İbn Ömer (ö.74/693), Ebu Zerr (ö.32/652), Ukbe İbn Âmir (ö.58/677), Ebu Kebşe ve meşhur sahabiler de verilen isimler arasında yer almaktadır.35

5-Ehlu’s-suffenin başta gelen mu’allim ve mueddibi Hz. Peygamber idi.36 Buradaki sahabiler, Kur’an okur ve onu aralarında müzakere ederlerdi. Bütün bir geceyi ilim tahsili ile geçirdikleri olurdu.37 Suffe arasında “Kurrâ” diye adlandırılan yetmiş kişi vardı ki, bunların bazı geceler Medine’de bulunan bir mu’allime gittikleri ve orada sabaha kadar ders yaptıkları nakledilmektedir.38

Ubade İbnu’s-Sâmit (ö.34/654) ehlu’s-suffeye Kur’an öğreten mu’allimdi.39  Onun burada yazı dersleri verdiği de rivayetler arasındadır. O, bu derslerle ilgili hatırasını şöyle nakleder: “Ehlu’s-suffeden bir takım talebelere Kur’an ve yazı dersleri verirdim. Bir gün onlardan biri bana bir yay hediye etti. “Önemli bir mal sayılmaz, onu Allah yolunda kullanırım.” diyerek aldım. Resûlullah’a gelerek durumu arzettim. Hz. Peygamber ateşten bir halkanın boynuna takılmasını istiyorsan bu hediyeyi kabul edersin.” buyurdu.40 Demek ki Hz. Peygamber, Kur’an öğreticilerine hediye kabul etmemelerini bilhassa tenbih ediyordu. Übey İbn Ka’b’ı Kur’an öğrettiği bir talebesinden aldığı hediyeden dolayı ikaz etmiş, Ubey’de hediyeyi iade etmişti.41 Mu’allim olab Abdullah İbnul Haris’in (ö.79/698) de bir şey almadığı nakledilmektedir.42
6-Hz. Peygamber, çeşitli belde ve kabile mensuplarına Kur’an öğretmek ve onları İslam  Dini’nin esasları hakkında bilgili kılıp yetiştirmek için gönderdiği mu’allim ve mübelliğleri ehlu’s–Suffe arasından seçiyordu.43 Resûlullah’ın istek üzerine mu’allim olarak gönderdiği ve fakat yolda şehid edilen yetmiş sahabi suffe ehlinden idi.44

1-A.Şelebi, a.g.e. , s.55
2-El-isti’âb.., 1,131 ; İbn Sa’d, a,g,e.,111,116.
3- İbn Sa’d, a.g.e., 111,118.
4-El-İsti’ab…,III ,1380 nr.2349
5- İbn Sa’d, a.g.e., IV, 205 ; et-Taberi, Târih, III,2347.
6- El-İst’âb, III, 997 nr. 1669
7- İbnu Hişâm, es-Siratu’n Nebeviye, I,368.
8- Bkz. Duha’l-İslâm,II ,52.
9- Mecme’u’z Zevâid, I.132
10- El-Buhâri, Sahih, ı,26 ve şerhi Fethu’l Bâri, II ,109; el-Muvatta, II, 960-61; A. İbn Hanbel ,Müsned,V,219;Tirmizi,V,73 nr.2724.
11-Hz. Peygamber Mescidu’n–Nebi’nin ilim merkezi haline gelmesini tavsiye ve teşvik ederek şöyle buyurmuştur : “Bir kimse benim şu mescidime hayrı öğrenmek veya öğretmek için gelirse ,O Allah yolunda cihâd eden kimse derecesindedir…”
12- Ömer İbn ‘Abdi’l –‘ Aziz muhtelif yerlere gönderdiği yazısında, sünnetlerin ölüp gittiğini ehl-i ilmin sünnetleri ve ilmi mescidlerde yaymasını ve ihya etmesini istiyordu. Es-Sem’âni, Kitâbu’l – İmlâ’ ve ‘1-İstimlâ’, s.44.(Leıden 1952)
13- Duha’l İslâm, II,49-50; Medrese ta’biri sahabe ve tâbiun zamanında bilinmiyordu. Medreseler hicretin 400. ylından sonra ortaya çıktı. İlk medreseler Nisâbur’da yapıldı. Adı, “el medresetu’l-Beyhekıyye” idi. Aynı yer. Ayrıca Bkz. Tezkiretu’s-Sâmi’, s.213.
14-  Bkz. Mu’cemu’l-Buldân, III,402.
15-  İbn Sa’d, a.g.e. , I,305.
16-  es-Su’ûdî, Risâle fi hakkı Ehli’s Suffe, var.230 a. (Süleymaniye Fatih Ktb. Nr. 2266/7 ;Bunlara “Edyâfu’l-İslâm”da denir. A.İ. Hanbel, Müshed, II, 515; el-Bidâye,VI,102.
17-  El-Buhârı Sahıh, I, 120
18-  Bkz. El –Bidâye, VI, 120-121 ; Mecme’u’z – Zevâid, VIII, 305.
19-  İbn Sa’d, a.g.e., I, 388; el-Bidâye, VI,102.
20-  İbn Sa’d, a.g.e., I,255
21-  Fethu’l-Bâri, II, 215. O gün Hz Ebu Bekr 3, kendileri 10 kişi misâfir etmişlerdi. Aynı yerler A. İbn Hanbel, Müsned, 1,197-198
22- İbn Mâce, Sünen, II, 1084 nr. 3255.
23- el-İstiâb, IV, 1588 nr. 2820.
24-  A.İbn Hanbel, a.g.e., s.429-30.
25- Tehzibu’t-Tehzıb, III, 475 nr. 883.
26-  İbn Sa’d, a.g.e., VIII, 25; krş. A. İbn Hanbel. a.g.e., I,79.
27-  el-Buhâri, Sahih, I, 120; Hılya, I,341; Burada Ebu-Hureyre Suffe ehlinden gördüğü 70 kişiye âlt müşâhedesini anlatır.
28-  Bazı Hadis Mes’eleleri üzerinde Tetkikler s.46.
29- Reckondorf, İslâm Ansk., IV,209; krş.Hılye, I, 340.
30-Mecme’u’z-Zevâid, X,323.
31-  İbn Sa’d, a.g.e., VII, 51.
32-  A. İbn Hanbel, a.g.e. III, 487.
33-  Ayni eser, III, 371.
34-  Hılye, I.337 vd. II, 3 vd.
35- Aynı yerler Ayrıca bazı isimler için bkz. İbn Sa’d, a.g.e., I,305; IV,298,313,322.
36-  Hılye, I,342-43
37-  İbn Sa’d, a.g.e, III,514.
38-  A. İbn Hanbel, a.g.e., III,137
39-  Telkîh, Var., 19 a.
40-  Ebu-Dâvud, Sünen, III, 264-65 nr. 3416; İbn Mâce, Sünen, II, 729-30 nr. 2157 ; el-Hâkim, el-Müstedrek, III,356
41-  İbn Mâce, Sünen, II, 730 nr. 2158.
42- İbn Sa’d, a.g.e., VI, 305; Daha Sonraki devirde Hz. Peygamber tarafından eyâletlere ta’yin edilen devlet memurlarının maaşları devlet tarafından ödenmiştir. İslâm Peygamberi., II,78.
43- Makâlâtu’l-Kevseri,s.4-5.
44-  İbn Sa’d, a.g.e., III,514. Kaynaklar bize bu devirde çecukların eğitimini sağlamak, onlara yazı öğretmek için kurulan “küttâb” lardan bahsemektedir. İbn Hacer (ö.852/1448), Tâlif’de oturan Cübeyr İbn Hayye’nin orada bir mektebde mu’allim (mu’allimü küttâb), olarak vazife gördüğünü kaybeder. el-İsâbe, I,225,nr. 1090; Tehzibu’l-Tehzib, II, 62 nr.97. Goldziher de küttâbların asr-ı sâdette mevcud olduğuna işâret eder ve bunu isbât için şu delilleri ileri sürere :
1) Resullah’ın zevcelerinden biri olan Ümmü Seleme bir küttâb mu’allimine talebelerinden birkaçını yün atmak ve eğirmek hususunda kendisine yardım etmek üzere göndermesi için ricâda bulunmuştur.
2) İbn Omer ve Ebu-Useyd bir münâsebetle bir küttâbın yanından geçmişler ve öğrencilerin dikkatini çekmişlerdir.
3) Cidden pek erken bir zamanda kitâbet için hususı tahtalar mevcud idi. Ümmü’d Derdâ’dan rivâyete göre o, bu nevi birtakım tahta parçalarına kendisine okuma yazma öğrettiği bir öğrencisi içi hikmetle ilgili bir takım ibâreler yazmıştır. (Enclopaedia of Deligions and Ethics vp. 199) dan, Ahmed Şelebi, a.g.e. s.38.


GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort