JoomlaLock.com All4Share.net

ONLARA KUR’AN’DAN DELİL GETİRME...

Onlara Kurandan Delil Getirme

Onlara Kur'an'dan Delil Getirme... - Salîk-i İrfan

Sayı : 133 - Ocak 2019

 

Onlara Kur'an'dan Delil Getirme...

 

Hamdolsun alemlerin Rabbi olan, Azîz olan, Kâdir olan Mevlayı Müteal Allahımıza (cc)…

Mevlamızın yarattığı şu kainattaki zerreler adedince sahibimiz ve şefaatçimiz Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz Hazretleri’ne de salat ve selam olsun… 

Ayrıca; hakikatin, sünnetin ve aşkın -ki hepsi bir- varisi olan Hâcegân büyüklerine selam, şükrân, binler ihtirâm olsun. O Hâcegân büyükleri ki kıyamete doğru yürüdüğümüz bir dönemde, ashabı kirama, Efendimiz’in (sav) mübarek sözlerine, Kur’an’a dil uzatıldığı bir zamanda bizleri muhafaza eylemişler. Ne kadar şükretsek azdır. 

28 Şubat gibi sıkı zamanlarda küfrün-tuğyanın temsilcilerine ağzını açıp tek kelime edemeyenler, bugün arslan parçası kesilip, sözde gerçek dine, öze dönüş adı altında dinin temel değerlerine saldırabilmekteler.

Anlıyoruz ki herkesin eteğindeki taşlar dökülecek, herkesin içi dışına çıkacak. Bu da toplumsal temizlenmenin bir gereği. Cenabı Mevla bizlere, hakkı hak bilip tabi olmayı batıl ne surette gelirse gelsin tanıyıp kaçınabilmeyi lutfeylesin.

Önceki yazılarımızda İbni Abbas (ra) efendimizden aktarımlarda bulunuyorduk. Bu yazımızda da İbni Abbas (ra) efendimizin şahsiyetini tanımada, örnek ve ibret almada Haricilerle mücadelesinden bir nakilde bulunmak istiyoruz. Görüyoruz ki ta o dönemlerden itibaren akaid kitaplarımızın belirttiği cehlî küfür/inadî küfür örnekleri birçok vakit kendini göstermiş. 

Hz. Ali (ra) efendimize itiraz eden, isyan eden kimselerle mücadelede, ilmi ve anlayışı muhkem bir sahabe olarak İbni Abbas (ra) efendimiz öne çıkıyorlar ve bu güruhun imanını-ahiretini kurtarmak için nasıl çırpınıyorlar. 

Aktaracağımız rivayette Hz. Ali (ra) efendimizin “Onlarla münakaşa ederken Kur’an’dan delil getirme.” ikazı da çok mühimdir. Bugün ayeti kerimeleri diline dolayıp edepsizce yorum yapanlarla muhataplığımızda bize önemli bir ölçü sunulmaktadır. Uzunca bir rivayet olup Mevlamız doğru anlamayı, doğru yerde durabilmeyi bize kolaylaştırsın, diyoruz... 

Hz. Ali (ra) Haricilerle konuşmak üzere gönderdiği İbn Abbas’a (ra) şöyle demiştir:

-Onlarla münakaşa ederken Kur’an’dan delil getirme.

-Niçin ey müminlerin emiri? Ben Kur’an’ı onlardan daha iyi bilirim. Kur’an bizim hanelerimizde nazil oldu.

-Doğru söylüyorsun, ancak Kur’an ayetleri çok anlamlı bir yapıya sahiptir. Buna göre sen bir ayet okursun, onlar da kendi davalarını destekleyecek bir ayet okur. Sünnetlerden delil getir. Sünnetlerden delil ve tevil yoluyla kaçamazlar.

Tarihi kaynaklar, “Hakem tayin etme ve verdiği hükme razı olma meselesi etrafında cereyan eden” bu münakaşada İbn Abbas’ın (ra) sünnet ve sîretten (hadislerden ve Efendimiz’in uygulamalarından) deliller getirerek binlerce Harici’nin tevbe edip Hz. Ali’nin safına geçmesini sağladığını kaydeder. 

Yine Zübeyr b. Avvam (ra) da oğluna şu tavsiyede bulunmuştur: “Sana karşı koyanlara karşı Kur’an’la mücadele etme. Onları iknaya güç yetiremezsin. Sünnete sarılmaya bak.”

Burada yanlış anlaşılacak şu noktayı da açıklayalım. Kur’an’ın çok anlamlı ve çok boyutlu oluşu -hâşâ- onun birbiriyle çelişik hükümler içermesi anlamında değildir. Sadece dinimizi yaşamada, sahabe başta olmak üzere, Nebevî anlayış üzere yürümüş olan Selef’i göz ardı ederek Allah Teala’nın muradına ulaşmak mümkün değildir. Buradaki tespit de buna dikkat çekmektedir.” (E. Sifil, Murâdullah mı Meal Yazarının Kanaati mi? Rıhle Dergisi, 4. Sayı)

İbni Abbas (ra) dedi ki: Haruriyye (Hariciler) düşmanlık üzere bir yerde toplandılar ve Ali b. Ebi Talib ve onunla beraber olan Peygamberin (sav) ashabına karşı çıkmaya karar verdiler.

Bir adam gelip “Ey Emire’l-Mü’minîn, bu topluluk sana karşı gelecek!” dedi. Hz. Ali “Bana karşı çıkana kadar bırak onları. Bana karşı savaşa girişene kadar onlarla savaşmayacağım. Gerçi öyle de yapacaklardır.” dedi.

Hz. Ali’ye dedim ki: “Ey Emire’l-Mü’minîn! Biraz namazı geciktir ki kaçır-mayayım ve bu arada o topluluğa gidip konuşayım.” 

“Sana bir şey yaparlar diye korkuyorum.” dedi. Dedim ki: “Hayır, inşaallah bir şey yapmazlar. Ben güzel davranıp kimseye eziyet vermeyen biriyim.”

Sonra Yemaniyye’den (bir tür kumaş) en güzelini giydim. (Ebu Zemil der ki: İbni Abbas güzel, yakışıklı biri idi.) Yanlarına geldim. Öğle istirahatinde idiler. İbadette onlardan daha şiddetli gayret gösterenini görmedim. Elleri deve dizi gibi idi. (Çok ibadetten iz yapmıştı.) Yüzlerinde secde eseri görülüyordu. Üzerlerinde yıkanmış gömlekler vardı. Yüzleri uykusuzluktan zayıflamıştı. Yanlarına gelince dediler ki:

-Bu üzerindeki elbise de ne?

Ben de:

-Beni bununla mı ayıplıyorsunuz? Ben Rasulullah’ın (sav) üzerinde bundan daha güzelini görmüştüm ve şu ayet inmişti: “De ki: Allah’ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?” (A’raf 32) 

-Niye buraya geldin?

-Size Rasulullah’ın ashabından, onun yanında olup da vahyin üzerlerine indiği insanlardan bahsetmeye geldim ki aranızda onlardan hiçbiri yok!

Onlardan bazıları dedi ki:

Kureyşle münakaşa etmeyin. Allah Teala buyuruyor ki: “Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir.” (Zuhruf, 58)

Sonra dedim ki:

-Söyleyin bana Rasulullah’ın amca oğlu ve damadı olup ona ilk iman eden, ashabının birlikte olduğu kişiden alıp veremediğiniz nedir?

Dediler ki:

-Biz ona üç konuda muhalefet ediyoruz.

-Nedir onlar?

-Birincisi, o Allah’ın dininde insanları hakem kıldı. Halbuki Allah buyurdu ki: “Hüküm ancak Allah’ındır.” Allah’ın bu sözünden sonra insanların hükümde ne işi olabilir?

-Başka?

-Ali insanlarla savaştı ama ne köle aldı ne ganimet. Eğer savaştıkları kafir idiyseler mallarının Ali’ye helal olması gerekirdi. Eğer mümin idiyseler müminlerin kanını dökmek haramdır.

-Başka?

-Kendisi için emîru’l-mü’minîn sıfatından vazgeçti. Eğer emîru’l-mü’minîn değilse emîru’l-kâfirîn demektir.

-Başka bir itirazınız var mı?

-Bu kadarı bize yeter, dediler.

(İbni Abbas şöyle devam eder):

-Eğer size Allah’ın muhkem kitabından ve Nebisi’nin sünnetinden fikirlerinize karşı delil getirirsem dönecek misiniz?

-Evet, dediler.

-Allah’ın dininde insanların hüküm vermesi hakkındaki görüşünüze gelince, Allah Teala buyuruyor ki: “Ey inananlar ihramlı iken avı öldürmeyin, öldürürseniz -keseceği kurban için- içinizden adil iki kişi hükmetsin.” (Maide 95)

Kadın ve kocası hakkında ise şöyle buyuruyor: “Eğer karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.” (Nisa 35). Şimdi Allah’a yemin verdirerek soruyorum size; insanları birbirlerinin kanına girmekten alıkoymak için, aralarını bulmak için hüküm vermek mi daha evladır, yoksa değeri çeyrek dirhem olan tavşan ve bir kaç kadın hakkında hüküm vermek mi daha evladır? Üstelik biliyorsunuz ki Allah dileseydi hükmü verir, insanlara bırakmazdı.

-Vallahi birbirlerinin kanına girmekten alıkoymak ve aralarını düzeltmek daha evladır, dediler.

“Ali savaştı ama köle ve ganimet almadı.” sözünüze gelince, söyleyin, anneniz Aişe’ye sövüyor musunuz? Yoksa başka kadınlarda helal olanı onda da helal kılıyor musunuz? Eğer böyle diyorsanız küfre düştünüz demek. Yok eğer onun müminlerin annesi olmadığını söylüyorsanız yine kafir oldunuz ve İslam’dan çıktınız demektir. Allah Teala buyuruyor ki: “Nebi müminlere kendi canlarından daha evladır ve zevceleri de (müminlerin) anneleridir.” (Ahzab Sûresi 6)

Görülüyor ki siz iki sapıklık arasında bocalıyorsunuz, hangisini seçerseniz seçin. Şimdi bu görüşlerinizden vazgeçtiniz mi? Birbirlerine baktılar ve dediler ki:

-Vallahi evet! 

(Devamla İbni Abbas)

-Ali’nin kendisi için Emîru’l-mü’minîn sıfatından vazgeçtiği görüşünüze gelince size bu konuda razı olacağınız sözü söyleyeceğim: Hudeybiye günü Rasulullah (sav) Kureyş’i aralarında anlaşma yazmak için davet etti. Suheyl b. Amr ve Ebu Süfyan ile yazışacaklardı. Peygamber (sav) dedi ki: “Ya Ali yaz! Bu Allah’ın Rasulü Muhammed’in hükmüdür.”

Dediler ki: “Vallahi senin Allah’ın Rasulü olduğunu bilseydik seni Kâbe’den alıkoymaz, sana karşı savaşmazdık. Onun yerine Muhammed b. Abdullah yaz.” Peygamber dedi ki: “Vallahi beni yalanlasanız da ben gerçekten Allah’ın Rasulüyüm. Yaz ya Ali: Muhammed b. Abdullah.”

Peygamber Ali’den üstünken kendisinin nebi olarak zikredilmemesine razı oldu ve bu onu peygamberlikten çıkarmıyor. Simdi bu görüşünüzden de vazgeçtiniz mi?

Dediler ki:

-Vallahi evet.

Bunun üzerine iki bini geri döndü. Dört bin kişi ise sapık olarak öldürüldüler. 

(Bu hadisi Abdurrezzak, Ebu Nuaym ve Beyhaki ve diğerleri tahric ettiler. Hasâis-ü Emirü’l-Mü’minin Ali b. Ebî Talib, Süneni Nesaî)

 

Yazar: Sâlik-i İrfan

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort