JoomlaLock.com All4Share.net

NUR MESCİDLERİ

Nur aydınlıktır… Cenab-ı Hak (cc) peygamberleriyle aydınlatmıştır yeryüzünü ve tüm âlemleri. Sultanu’l Enbiya Peygamber Efendimiz (sav)  en büyük aydınlığımızdır.   O’nsuz (sav) dünya kapkaranlıktır. O (sav) Cenab-ı Hakk’ın (cc)  bize en büyük yardımıdır. Bizi karanlıklardan alıp aydınlığa çıkaran nurdur O (sav).

O (sav) bizim dinimizdir. O (sav)  imandır, hayattır.

Bugün en büyük nimetimiz O’nun ümmeti olmaktır. Ve O’nun kâmil varisleriyle birlikte olmaktır. O’nun Ehl-i beyti ve kâmil varisi olan insan-ı kâmiller bugün Allah’ın yardımıdır bizlere. Onları sevmek imanımızdır. Ehl-i beyti sevmek, Allah’ın dostlarını sevmek imanımızdır bizim. Nübüvvet nuru, mürşid-i kâmillerin gönlünde velayet nuru olup aydınlattı tüm insanlığı… İrşad ettiler Müslümanları…

İrşada akıllarda, gönüllerde başlandı ilkin. Ashab şirkten uzaklaşan anlayışlarla ve muhabbetle yöneldi Peygamberine… Çileyle yoğruldu Mü’minler… Dostluk ve sevgi yolunda kararlılıklarını, duruşlarını, imanlarını gösterdiler. Onlar ashab oldular… Onlar kardeş oldular… Onlar gelmiş geçmiş en hayırlı ümmet oldular… Bir araya geldiler, tek yürek tek beden oldular… Medine’de bir mescid inşa ettiler. Nur mescidiydi bu mescid. O’nun (sav)  nurunu taşıyan her mescid, dünyayı nurlandırmıştır…

Onları mescid yaparken görmeliydiniz. Dünyanın en mesud, en bahtiyar insanıydılar. Rablerinin emriyle bir mekân yaptılar Medine’de.

O mekânın asıl yeri gönüllerdi. Mescidleri gönüllerindeydi. Çoktan inşa edilmişti gönüllerde nur mescidleri. Gönüllerindeki sevgi Ravza’nın harcıydı, kerpiciydi, ağacıydı, serinleten dallarıydı… Orayı sımsıcak yapan kalpleriydi.

Mescid yapıldıktan sonra onların her şeyi oldu. Orada ibadet ettiler, orada okudular, orada sohbetleştiler… Orayı cennet bahçesine çevirdiler…

Mescid hayattı onlar için. Bir nurdu gönüllerini aydınlatan…

Gönüller sultanı, iki cihan serveri Peygamber Efendimiz mescide nasıl giderdi?  Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve isimlerini saymakla şerefleneceğimiz gönüller sultanının yıldızları ashab nasıl giderdi? Mescidde nasıl buluştular? Birbirlerine selam verirken, birbirlerine sarılırken nasıldılar?

Hiç düşündük mü ashabın Peygamberimizi mescidde bekleyişini, O’nu (sav) özleyişini?  Yeryüzünün en sevilen insanı, onlara baktığında gönülleri aşkla nasıl titredi? O’nun (sav)  nazarına değen ölü kalplerin nasıl dirildiğini hiç düşündük mü? Bizim kalplerimiz de ölüydü. Bize de nazar eder misin Efendim… Dirilsin bizim gönüllerimiz de cemalinle, nazarınla Efendim…

Ölü kalpler imanın, aşkın mekânı oldu. Ashab âşık demekti aslında… Peygamberimiz’e (sav) âşıktılar onlar. Bütün hayatları boyunca O’na (sav)   muhabbet için yarıştılar. O’nun (sav)  nurunun pervanesiydiler. Onlar mescid kuşuydular… Peygamber mescidinin bülbülüydüler… Gülün cemalini seyretmek en büyük arzularıydı. Geceleri göremediği için sararıp solmaya başlamıştı Hz. Sevban (ra).  Ashabın en belirgin özelliği muhabbetiydi. “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” hadisini duyunca, en sevindikleri gün oldu o gün. Bayram ettiler…

Peygamberimiz mescidde sohbet ederken nasıldı? Ashab nasıl dinledi O’nu (sav), neler hissetti? Mesciddeki kütük, Peygamberimiz kendisine yaslanıp konuşmayacak diye ağladı. O’nu (sav)  görmemenin, görememenin hüznünü duyuyor muyuz içimizde?… Yoksa biz ağlamayı unuttuk mu? Gözlerimiz, gönüllerimiz kurudu mu?

Her sözü mercandı, her sözü inciydi O’nun (sav). O sözler ashab için aşk nağmeleriydi… Gönüllere yazıldı bütün hadisler… Gönle yazılanlar kolay kolay silinmezdi… İlim sadırdan sadıra nakledildi ilkin. En temiz, en berrak ilim gönülden gönüle aktarılanlar oldu. Nübüvvet nuru velayet nuruyla bütün Müslümanların gönüllerini aydınlattı.

Ashabın ibadeti nasıldı mescidlerde..? Namaza nasıl niyetlendiler, nasıl kıldılar namazı… Saf tutuşları nasıldı… Mescidleri huşuya nasıl bürümüştü onlar..?

Hz. Ali kendisine saplanan oku namazda çıkarılmasını istediğinde nasıl bir huşu içerisindeydi..?
Peygamberimiz “İlk kalkacak ilim, huşu ilmidir.” buyuruyor. Huşu bizim mescidlerde kalmadı artık. Bizim mescidlerde ne kaldı acaba..?

Biz ashabı görseydik neler hissederdik… Hasan Basri’nin: “Siz onları görseydiniz deli derdiniz.” dediği gibi biz de deli der miydik onlara… Ya onlar… Onlar bizim mescide gelişimizi görseydi, mesciddeki halimizi görseydi bize ne derdiler..?

Mescid…
Nurlu mescid…
Kutlu mescid…

Âşıklar mekânı mescid… Ebu Hureyre aşkından direklerden öteye gidemedi mescidde.

Nereye götürür seni aşkın? Muhabbetin nerede, yönelişin nereye?  Nefsinin arzuları ne zaman bitecek? Cenab-ı Hakk’a şevkini,  aşkını ne zaman sunacaksın..?

Bir yerlerden başlayabilirsin. Mescidlere gidersin… Gönlün mekânı nur mescidlerine…   Sevban gibi özleyerek gel. Ömer gibi gel ki, şeytan kaçsın sokağından… İhlasla gel, Salebe gibi dünyayı arzulama. Uzaklaşırsın, uzaklaştırılırsın, sürülerin olsa da fakirleşirsin… O’ndan mahrum olmak en büyük fakirliktir bizim için.

Zenginlik nur mescidlerindedir. O’nunla vuslata erer Müslümanlar. Muhabbeti ilahî öğretilir nur mescidlerinde..

Gönüller nurlanır, akıllar nurlanır…

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 ŞUBAT SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort