JoomlaLock.com All4Share.net

MEVLÂ’DAN DAVET VAR SANA

Dünya bize gurbet yurdu,
Bu hasretlik yeter oldu,
Sultanımız dâvet kıldı,
Gelin dostlar siz de gelin.
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

Bir davet var sana Müslüman… Hazırlan Rabbi’ne gideceksin…

“İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in (sav), Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak ve Kâbe’yi haccetmek!” buyuruyor, Peygamber Efendimiz.

Umre ziyaret (itimar’dan umre) demektir… Umre belli bir zamana sığdırılmayan Kâbe yolculuğu, tavaf ve say... Müslümana davet Rabbin’den gelmiştir:

“Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde Sana gelsinler. Kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar; Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah’ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun. Sonra kirlerini atsınlar, adaklarını yerine getirsinler ve o Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (Hac; 27-28-29)

“Onda açık alametler ve İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o İbadet Evi’ni ziyaret etmesi de Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim bu hakkı tanımazsa, Allah’ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. O, bütün âlemlerden müstağnidir.” (Âl-i İmrân; 97)

“Hac ve umreyi de Allah için tamam yapın.” (Bakara; 196)

Sana davet Rabbin’den gelmiş ey Müslüman!.. Umre yolculuğun buradan başlasın. Nereye gidiyorsun, niçin gidiyorsun bunları tefekkür et. Tefekkürünle ibadetini ziyadeleştirebilirsin. Bir saatlik tefekkür yetmiş yıllık nafileden üstün tutulmuş. İbadetlerin sayısını, miktarını çoğaltırken tefekkürü unutmamalısın… Tefekkürünü unutursan ruhsuz, cansız bir amel yapmış olursun.

Tefekkürüne davetle başla… Kulunu seven Rabbi (cc), onu evine, beytine davet ediyor, kulu da “Lebbeyk!” nidalarıyla bu davete icabet ediyor.

“Lebbeyk! Allahumme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk! İnne’l-hamde, ve’n-nimete leke ve’l-mülk! Lâ şerike lek!”     

Seven, sevilen buluşması… Kulluk sevildiğini bilmekle başlar. Sen sevilensin, istenensin, muradsın… Senin hürmetine yaratılmış kâinat. Sana hizmet etsin diye yaratılmış cümle mahlukat. Sana bu değeri Rabbin vermiş, seni yüceltmiş. Seni kendine, kendini sana en güzel dost eylemiş… Bu kapıyı ancak sana açmış…

Sen de gönül kapını açabilir misin Rabbine?.. Bedenin yolculuk yapsa da umre, gönül yolculuğudur… Bir hicrettir… Nefsinden, hevandan sıyrılıp Mevlâ’ya (cc) yönelmen, O’na gitmendir… Seni dünyaya bağlayan her şeyi arkana alıp O’na (cc) koşmandır… Aileni, evini, işini, tarlanı, bahçeni arkanda bırakmandır… Tarık bin Ziyad gibi arkandaki bütün gemileri yakmandır… “Sen bana yetersin Ya Rabbi!” demendir.

Parana, mevkine, soyuna, ailene, ismine güvenmiştin… Çıkar bütün bu elbiseleri üzerinden… Üzerinde dünya ziynetleri olmasın. Çünkü Allah (cc) dünyaya zerre kadar değer vermemiş… Dünyayı değerli kılan insandır.  Seni Rabbin dünyasız istiyor. Oraya Abdullah (Allah’ın kulu) olarak git…

Umre bir hicrettir… Nefsin zilletinden kurtulup Hakk’a vuslattır. Vuslat niyetiyle yola çıkmalısın. Çölde kalmış birinin suyu arzulaması gibi Mevlâ’yı arzula…

“Her canlı ölümü tadacaktır.” buyuruyor Yüce Mevlâ. Mü’min bu dünyada iken ölüme hazırlanır. Umre, ölüme hazırlanmak, ölmeden önce ölmektir… İki parçadan oluşan umre kıyafeti kefendir mü’mine…

Kefeni (ihram) giydikten sonra bir ölü gibidir Müslüman. Saç taramaz, kıl koparmaz, koku sürünmez, ot koparmaz, hiçbir canlıya zarar vermez… Bedendeki azaların ölü gibi olması kalpteki şuuru, tefekkürü oluşturmak içindir. İnsanın gerçek dirilişi kalpte olandır… İhramla kefen giyip ölen mü’min, kalben dirilmeye başlar.

Aynı elbiseyi giyen milyonlarca Müslüman… Irk, soy, zenginlik, makam, mevki… Hiçbiri yok… Sadece iki parça beyaz elbise… İnsan dünyadan kurtulunca böyle temizlenir, bembeyaz olur. Elbisesinin beyazlığı gönlünü de nurlandırır.

Kâbe buluşma, kavuşma mekânı… Kalp titrer, dil zikreder…

“Lebbeyk! Allahümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk! İnne’l-hamde, ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk! Lâ şerike lek!”

Sana geldim buyur Allah’ım! Çağırdın, Sana geldim. Sana geldim, ortağın yoktur, koşup geldim, hamd ve nimet Sana ait, mülk de Senin’dir, ortağın yoktur Senin...

Rabbi ile buluşmanın coşkunluğuyla “Lebbeyk” nidaları yeri göğü inletir… Şevke gelir, aşka gelir mü’min. Oracıkta Rabbi’nin huzurunda secdeye kapanmak ister…

İnsan sevdiğine bakmaktan bıkıp usanır mı? Aşıklar Kâbe’ye öyle bakmışlar. Kâbe’nin üstündeki Altınoluk’tan bir damla aksın istemişler gönüllerine…  Bu aşk şerbetinden içmenin arzusuyla yanıp tutuşmuşlar…

Kâbe’ye bakar bakar doyamazlar bir türlü… Bu öyle bir sevdadır ki, bunda kanmak (doymak) olmaz. Deniz suyu misali içtikçe daha çok susarsın…

Kâbe dünyanın, kâinatın merkezi, her şey onun etrafında dönüyor. Mü’min de bu dönüşe katılır.

Tavaf, bir hicret… Kutlu bir yolculuk… Nefsin, dünyevi sıfatlarından ayrılıp Allah (cc) ve Resûlüne (sav) yönelmendir tavaf… Bu kutlu yolculuk Haceru’l-Esved’le başlar. Tavaf niyeti orada yapılır. Niyeti amelinden hayırlıdır mü’minin. Ve ameli niyetine göredir. İbadetler maksad değildir, maksuda ulaştıran vesilelerdir.

Kâbe’nin etrafında kimi zaman mahviyetiyle bir zerre, kimi zaman yüceliğiyle güneş etrafında dönen yıldız gibi olur Müslüman… Ateşe yaklaşan pervane misali aşıktır Kâbe’ye. Tavafını bu aşkla yapar mü’min…

Kâbe sade ve güzel… Güzelliği sadeliğinde, siyah renginde ve Allah’ın evi oluşunda… İnsanı kendine çeken, kendine cezbeden bir yönü var.

Tavaf bir semâ gibi… Mevlânâ aşkından semâ edip dönmeye başlamıştı. Mü’min de aşkından Kâbe’nin etrafında döner.

Bir tavaf yedi dönüştür (şaft). Her dönüşte (şaftta) mü’min arşın katmanlarını çıkmaktadır âdeta. Tavaf vuslata vesile…

Kâbe insanlar için ilk mâbed:

“Doğrusu insanlar için kurulan ilk mâbed, kesinlikle Mekke’deki o çok kutsal ve bütün âlemlere hidayet olan İbadet Evi’dir.” (Âl-i İmrân; 96)

Kâbe ve tavaf seni Rabbin’le buluşturan vesilelerdir. Bu mekânda mü’minlerle berabersin.

Her zerresi kutsal olan bu mekân nice hatıralar barındırır içinde… Onu ilk Hz. Adem (as) yapmıştı. Hz. Adem’den bir iz bulursun Kâbe’de… Hz. İbrahim’le, Hz. İsmail’den izler bulursun Beytullah’ta… İkisi çalışıp beraber yeniden yapmışlardı Kâbe’yi… Makamı İbrahim şahittir buna…

Peygamber Efendimiz (sav) gelsin gönlüne… Âlemlerin Efendisi, iki cihan Sevgilisi bu topraklarda dünyaya geldi. Yeryüzü doyamadı Peygamber’e (sav), Kâbe doyamadı… Çocukluğu, gençliği burada geçti… Kabileler arasında anlaşmazlık olunca Haceru’l-Esved’i O koymuştu yerine… Haceru’l-Esved O’ndan izler taşır… Çektiği sıkıntılar gelsin aklına… Hicreti gelsin…

Ashabı kiram gelsin aklına… Onların dostluklarını, vefalarını ve dinleri için feda ettiklerini düşün… Dünya, onlar için Allah (cc) ve Resûlü’ydü (sav). Senin için ev bark olmasın… Kâbe’deki her zerreden ibret almak gerekir.

Tefekkür ufkunu, gönlünü açarsan Kâbe’nin her zerresiyle konuşursun. Kâbe sana Rabbini anlatır, sana Peygamberini anlatır, sana sevgiyi, kulluğu anlatır. Sohbetleşirsin Kâbe’yle…

Tavaf namazından sonra Sa’y’a geçilir…Sa’y, Safa ve Merve tepeleri arasında yürümektir, koşmaktır… Sa’y Hz. Hacer’in teslimiyetidir… Ondan mirastır Müslümanlara… Hani o çöl ortasında yapayalnız kalmıştı ve Rabbi’ne sığınmıştı… Allah (cc) emrettiyse, O bana yeter demişti… Hz. İbrahim’den azık bile almamıştı.

Çölün ortasında yapayalnız bir kadın Rabbi’ne sığınıyor, çocuğu ağlayınca ona su bulabilmek için Safa tepesinden Merve tepesine koşuyor… Onun bu hareketi kıyamete kadar mü’minlere ibadet oluyor…

Bugünün Müslümanlarına ne oldu da Rabbimiz’e sığınamaz olduk… Paralarımıza, mevkilerimize, iktidarlarımıza güvendik de Allah’a (cc) güvenemez olduk.

Teslimiyet dersini Hacer’den, İsmail’den öğren… Eğer teslimiyet dersini geçersen Hacerleşirsin, İsmailleşirsin… Onlara ikram edilen zemzem sana da ikram edilir. Yürü, koş Safa-Merve arasında… Bütün dünyayı ardında bırak. “Fefirrû ilallah-Allah’a firar edin!” hitabını duy ve Yüce Mevlâ’ya koş…

Tıraş olup çıkacaksın ihramdan. Saç masivayı temsil eder. Tıraşla mü’min fazlalıklarından arınır, temizlenir. Kesreti bırakıp vahdete ulaşır…

İhrama girdin, tavafını yaptın, sa’yini bitirdin. Tıraş olup çıktın ihramdan. Umre yolculuğunun sonuna geldin.

Bitiş zannettiğimiz şey, bizim için başlangıçtır aslında… Burada yaşadığımız maneviyatı bundan sonraki hayatımızda da muhafaza etmeye çalışmalı… Burada öğrendiğimiz şuuru unutmamalıyız…  

Kâbe’de, Allah’ın (cc) evinde Hz. Âdem’le, Hz. İbrahim’le, Hz. Hacer’le, Hz. İsmail’le buluştun… İnsanın Allah (cc) yanındaki kıymetini anladın… Bunu anlayan bir mü’min kendisine rehber olacak bir insan arar… Salih, muttakî, muhlis, muhsin bir insan arar… Aradığı bunları kendinde cem etmiş bir insanı kâmildir…

Ya Rabbi! Bu dünyada Senin davetine icabet edip evini sık sık ziyaret edebilmeyi bizlere nasib eyle… Ya Rabbi! Sevdiklerini bize sevdir, bizi de sevdiklerine sevdir…

Sendeki senliği atmaya,
Âşıklığa el katmaya,
Nefsini dosta satmaya,
Da’vet eder, da’vet eder.
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort