JoomlaLock.com All4Share.net

İBADETLERİMİZ KULLUĞUMUZUN NİŞÂNESİDİR

Derd-i derûnuma derman arardım
Dediler ki; “Derttir dermanın senin.”
Dergâh-ı dildâre kurban arardım,
Dediler ki; “Canın kurbandır senin.”    

Hz. Âdem’le (as) başlar insanlık tarihi… Cennette nimetler içerisindeki insan kulluk etsin, Allah’ı (cc) tanısın, O’na sığınsın diye yeryüzüne gönderildi. İnsan Hakk’ın yanındaki değerini bilmeyince, O’nu yeterince tanımayınca başka şeylere yönelir oldu.

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemlerinden biri de Hakk’ı tanımayışları ve bir insan olarak Hakk’ın yanındaki değerlerini bilmeyişleri… İnsanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım, buyuruyor Cenabı Hak. Kulluk tanımayı, bilmeyi gerektirir. Allah’ı tanımayan ve bilmeyen, O’na kulluk yapamaz.

Müslümanların içi boşalınca ibadetlerin de içi boşalmış durumda. İslam’ın ismi Müslümanın resmi kalmıştır bu zamanda. İçi boşalan Müslümanlar bu boşluğu başka şeylerle doldurmaya başlamışlardır. Nefsin arzuları, dünya sevgisi Müslümanların kalbinde yer etmeye başlamıştır. Kalp nazargâh-ı ilahiydi. Yüce Mevlâ (cc) yere göğe sığmazken, mü’minin kalbine sürekli tecelli ediyor…

Hz. Âdem’den (as) sonra insanlığın önüne iki yol çıkmıştır. Habil’in yolunda gidenler, Kabil’in izindekiler… Allah (cc), Habil ve Kabil’in ürünlerinden sunmalarını istemişti. Bu onlar için yakınlık vesilesiydi, kulluk nişanesiydi.

Habil otlattığı koyunların en güzelini Yüce Mevlâ’ya sunarken, Kabil mahsul ettiği buğdayların kötüsünü sunuyordu Yüce Mevlâ’ya… Kulluktaki en temel noktalardan birisi, niyet… Habil’in niyeti tertemiz, Kabil karanlık bir çıkmazda… Birisi Yüce Mevlâ’yı dinlerken, birisi nefsini dinliyor. Yollar burada ayrılıyor. Kulluğa, vuslata açılan yol insanı Mevlâ’ya ulaştırır. Nefsin açtığı yol insanı zillete düşürür.

Kur’ân-ı Kerim’de anlatılan bu olaylar birer levhadır Müslüman için, işarettir… Şeytan da bir işarettir… İsyan nasıl edilir, kibrin sonu nasıl olur? Şeytanın halinden öğrenir insan… Kabil nefsin insanı sürüklediği noktayı, sonunda kardeşini öldürecek derecede vahşileşen insanın perişanlığını, karanlığını gösterir bizlere…

Nemrutlar, firavunlar, bel’amlar nefsin ve şeytanın düştüğü çukuru/zilleti gösterir. Bunlar ibret alınması, ders çıkarılması gereken olaylardır. “Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz.” buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav). Senden önce ısırılanlar da ibret olsun sana… İlla kendin ısırılmayı bekleme.

Kulluk yolu çetin bir yoldur. Bu yolda samimiyet, ihlas, muhabbet gerekir.  Müslümanlar bir tercih bunalımı yaşamaktadır bugün. Allah’ın (cc) teklif ettikleri (kulluk, ibadet…) insana zor gelirken, nefsin tercihleri daha çok hoşa gitmektedir. Böyle bir insanın kulluğu Mevla’yı razı etmez… Şekilden, âdetten öteye geçmez bu kulluk…

“Seni seviyorum.” sözü kulağa hoş gelir. İnsanların çoğu bu sözü işitmekten hoşlanır. “Seni seviyorum.” sözünü söylemekle iş bitmiyor. Haliyle, duygularıyla, fikirleriyle de bunu yaşamalı insan… Samimiyetsiz, laf olsun diye söylenirse bu söz, güzelliğini çirkinliğe bırakır. Yeri gelir kötü bir söz gibi olur.

Allah’ı sevdiğini söyleyen bir Müslüman yaşantısıyla bunu göstermelidir. Allah’ın (cc) razı olmadığı, Peygamber Efendimiz’in (sav) sünnetine zıt, İslama ters düşen fikirler Müslümanın zihninde yer etmez. Eğer bu fikirlere sempati varsa o Müslümanda problem var demektir. Hem Allah’ı (cc) seveceksin hem de O’nun hoşuna gitmeyen fikirlere sempati duyup onların peşinden gideceksin. Kendini kandırmaktan başka bir şey yapmazsın.

Misal bir kravat… Batıdan bize gelen, haçı temsil eden bir kıyafet… Müslüman din adamları zorunluluk olmadığı halde sakalı terk edip kravat takmaya özeniyorsa hangi sevgiden söz edilecek…

Peygamberi seviyorum deyip, O’nun hiçbir sünnetini yaşamamak, O’nun ahlakıyla ahlaklanmamak… Kendini kandırmamalısın…

Allah’a (cc) inanmayan (ateist) bir adam namaz kılan birini görür. Namaz namazdan başka her şeye benziyor… Hareketler, tavırlar… Ateist, Müslümana gelir ve ona kızar. “Ben Allah’a inanmıyorum. Ben bile senin yaptığın bu ibadeti kabul etmem… Allah nasıl kabul etsin?” der. Ateiste bile kötü görünen şey o ibadetteki samimiyetsizliktir.

İbadetlerimiz kulluğumuzun nişânesidir. Ameli, salih yapan da Müslümanın salih olmasıdır. Kulun Rabbi’yle gönül ilişkisi zayıflayınca amelleri kurulaşmaya başlar. Çoğu artık örften, âdetten olmaya başlar. Beş vakit kılmayan bir Müslümanın teravih namazını kılması gibi…

Oruç tutmayan bir Müslümanın bayram namazına gitmesi gibi… Bu şekilde bayram namazına gidene sormak lazım, “Sen bu namazı niçin kılıyorsun?” Rabbin için kılıyorsan O (cc) sana orucu da emretmişti, zekâtı da emretmişti… Emrolunduğun gibi dosdoğru olmanı istemişti. Allah seni bir şeylerden yasaklamıştı. Sevmediğin ve korkmadığın bir Allah’ın emirlerini ve nehiylerini göz ardı etmek çok kolay olur.

Birileri -kendilerine din âlimi diyorlar- bu dini kolaylaştırırken, dinin genleriyle oynadıklarını farkında değiller. Bugün Müslümana ne zor geliyorsa bıraktırıp terk ettiriyorlar. İş yerinde namaz kılmak mı zor, hemen cevap hazır: Kaza et… Tesettürlü çalışamıyor musun, başörtünü açabilirsin…

Başörtüsü teferruattır, kelamını edenler bu lafın altından nasıl kalkacaklar? Milletin imanıyla oynadıklarının farkında değiller…

Niye zorlanıldığında hep dininden terk eder insan? Şair öyle diyor:

Gam değildir gide dünya kala din
Gam odur ki kala dünya gide din.

Müslümanın gamı dünyanın gitmesi olmamalıdır. Dininin, imanının, ihlasının zarar görmesinden korkmalı ve bunun için üzülmelidir…

Bugün evi zarar görse, arabası zarar görse üzülen insan, dininden nice tavizler veriyor da bunun üzüntüsünü içinde yer etmiyor.

Ne oldu biz Müslümanlara? Kalplerimiz neden bu kadar katılaştı? Neden dünya bizim için bu kadar değerli oldu? Bu dünya bitmeyecek mi zannediyorsun? Rabbi’nin huzuruna çıkmayacak mısın? Aldığın her nefesi yaratan, seni rızıklandıran, seni yarattıkları içinde eşref kılan Rabbin’e kulluğun böyle mi olmalı… O her şeyi senin için, seni de kendisi için yaratmışken senin O’na yönelişin böyle mi olmalı…

Müslümanlar Allah’sız bir hayat yaşamayı ne çok ister oldular… Hayatlarının hiçbir alanında Rableri yok… İbadetlerinde bile Allah yok…

Oysa Yüce Mevlâ Hz. İbrahim’in dilinden sana: “De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 6/162-163) buyurmuştu. Allah için yaşaman gereken bu hayatı nasıl yaşadığına bakmalısın…

Kurban bayramı yaklaşıyor. Müslümanlar kurban kesecekler. Kurbanlarını kesecek Müslümanlar kendilerini hesaba çekmeliler… Cenabı Hak neden kurban kesmemi istiyor? Kurban kesmemdeki muradı nedir? Bunu öğrenmeye çalışmalılar… Hâce Hazretleri’nin (ksa) kurbanla ilgili bazı görüşlerini naklederek kurbanın anlaşılmasına vesile olalım:

“Niçin kurban kesmek vaciptir?” konusuna değinilmiyor. Buraya değinilmediğinde de mevzu yarım kalıyor. Fiil işleniliyor ama sebebi bilinmeden. Bu sebeplere bakınca, Cenâbı Hak: “Ne bunların kanı ne bunların eti bana ulaşır.” buyuruyor. Burada Allah’a ulaşacak olan şey sizin takvanızdır. İbadet olan yönü aslında budur. Kesmek bir ibadet değildir. Kesmek fiili, fiil olarak zulümdür. Allah böyle bir zulümden berîdir. Hiç kimse böyle bir fiili Allah’a isnat edemez. İbadet olan kısmı, o kurbanla ulaşılmak istenilen takvadır. O takva nasıl elde edilir?.. Malum bütün semavî dinlerin üç temel esası var: Tevhid, risâlet ve ahiret. Bütün dinler, sacayağı gibi bu üç temel esas üzerine oturtulmuştur. Kurban kesme de tevhidle alakalıdır. Tevhidi tamamlayıcı bir unsurdur. İnsan bununla dinini tamamlar. Yani dinini kemâle erdirir. Bunu bugün de görüyorsunuz. İnsan kalbi Allah’tan uzaklaştıkça, Allah’tan gafil oldukça değişik şeylere yönelmekte ve yöneldiği şeyleri yönelişine göre bazen kutsamakta. Müslümanlara da bu sebepten dolayı kurban emredildi. Allahu Teâlâ: “Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) Hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık.” (el-Hac:22/34) buyuruyor. Peki, niçin emredildi? Gönlünüzdeki şirki kesin. Allah’tan başka tapındıklarınızı, mukaddes saydıklarınızı, yöneldiklerinizi kesin. Yani onlarla ilişkiyi/alakayı kesin. Allah’ı dinleyin tevhide dönün... Kurbanın asıl amacı bu. İşte takvaya ulaştıran yönü burası. Allah’tan korkmayı, Allah’ı kâmil olarak tanımayı getiriyor. Bugün belki biz ineğe/öküze tapmıyoruz ama paraya tapıyoruz, dünyaya tapıyoruz, kariyere tapıyoruz… Biz de Samirîler gibi kendimize, kültürümüze, yaşam tarzımıza göre altın buzağılar üretip tapınıyoruz. Kurbana verdiğimiz para ile adeta bu duygulardan arınıyoruz, bu duygulardan temizleniyoruz. Kurban bunun için kesiliyor. Fakire/komşuya et vermek, bunlar tâli illetler. Kan akıtmak aslî sebepten değil. Aslî sebep: Sen içindeki zehrini akıt. Kalbinde biriktirdiğin masiva zehrini akıt… Çünkü mal, para senin kanın, canın gibi. Onları öyle benimsemişsin. Kalbinden bunları çıkar. Kurbandaki gaye bu. Bununla insan dinin temel esaslarından biri olan tevhide erişmiş, tevhidi tamamlamış oluyor. Bu ise çok yüce, çok ulvî bir maksat. Takvaya eriştirecek sebep, kurbanın isteniliş sebebi bu. İmanlara şirk tozu karışmış. Nasıl ki yiyip içtiğimiz besinlere kimyevî, sûni maddeler; sebze, meyvelerimize hormon karışmış… Bu kargaşada tevhidimize de bir şeyler karışabiliyor. Ve Müslümanlar Allah’tan gayri şeyleri kutsallaştırabiliyorlar. Onların etkisi, tesiri altına girebiliyorlar. Kurbanla bunların kesilmesi isteniyor. Allah’tan gayri, O’nun Zâtî muhabbetinin dışında her neyin etkisindeysek o etkilerden sıyrılmamız isteniyor. Ulaşacağımız takva bu… Allah’ın bizden istediği de bu… Kalanı teferruat.”

Cenâbı Hak hepimize Zâtî muhabbetini nasib etsin. O’nu gerçek manada sıfatlarıyla tefekkür edip Zâtı’nın, sıfatlarının ve ef’alinin tecellisine cümlemizi mazhar eylesin. Bizi sürekli Kitâb-ı Kadîmi’nde davet buyurduğu, ikaz ettiği takva diye tarif ettiği o hakikate, o gerçeğe, o iklime ulaştırsın. Şimdiden hepimizin kurban bayramları mübarek olsun. Kurbanlarımız bu gayeye uygun olsun. Makbul olsun inşaallah.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort