JoomlaLock.com All4Share.net

MANEVİ SOFRALARIMIZ DOLU DOLU OLMALI

Manevi Sofralarımız Dolu Dolu Olmalı

Manevi Sofralarımız Dolu Dolu Olmalı - Mine Şimşek

Sayı : 134 - Şubat 2019

 

Manevi Sofralarımız Dolu Dolu Olmalı

 

Alemlerin Rabbi olan eşi benzeri dengi olmayan, yüce Allahu Teala’ya binlerce hamdu senalar olsun. Habibi Kibriya Muhammed Mustafa’ya zerreler adedince selatü selam olsun. Cenabı Hak cümlemizi bu dünyadan ayrılmadan “mağfirun” cümlesine ilhak eylesin . İçimizi dışımızı nur eylesin. Kendi rızasına varan kullardan eylesin.

Bu ayki konumuzda zikrin menen faidelerinden bahsedeceğiz inşallah. Allah dostları zikri, yalnızca bizim yapmış olduğumuz tesbihatlar olmadığını zikrin çeşitleri olduğunu ve bunların: Tevhid, salatu selam, oruç tutmak, namaz kılmak, Kur’an okumak, tefekkür etmek, tevbe etmek, Allah rızası için bir hayır yapmak, Allah korkusu ile yasaklardan kaçmak ve sohbet-ilim meclislerinde bulunmanın da zikir kabilinden olduğunu buyurmuşlardır.

Hace Hazretleri bir sohbetlerinde zikir ile ilgili şöyle nakletmişlerdir:

“Zikir bizim varlık sebebimizdir arkadaşlar! Zikrin güneşi kalbine doğmasa kalbin durur. Allahu Teala gözlerini kapatır göremezsin, kulaklarını kapatır işitemezsin. Evet o kalbe hava gitmese mağfiret, letaiflerinde devri daim yapmazsa imandan oluşan gayret düşer. Soğukluk olur mantık devreye girer. Zikir haydır hayat bulmuştur, zikretmeyen ölmüştür. Çünkü kainatta zikretmeyen varlık yoktur ayı güneşi, taşı toprağı, karıncası hepsi zikreder. Bunu bir unutan biziz. Cenabı Hak: “Onlar tesbih ederler siz işitemezsiniz.” buyuruyor.

Zikir asli ve muazzam bir ibadettir. “Ey iman edenler çokça zikredin.” buyruluyor. Yani zikirde sınırsız zikredin. Zikri daimden, zikri küle ulaşın. Allah’ın nuruna bütün kapılarımızı açalım. Nefeslerimiz sayılı sınırlı, nereye harcadığımızdan sorumluyuz arkadaşlar… Zikir süzgecinden tefekkür süzgecinden o nefesi alıp vermeliyiz bozuk para gibi o nefesi harcayamayız.

Malayaniden, çok konuşmaktan Allah’a sığınmalıyız. Boş düşünceler bile kalbe geldi mi ruhu söndürür. Hak dostlarının sohbeti ile besleneceğiz, bir düşünce geldi mi hemen tevbeye sarılacağız. Ruhumuzun gıdası için tevbe, sohbet, zikir şart. Manevi sofralarımız dolu dolu olmalı, gönül testimizi sohbet nurunun zikir nurunun altına koyacağız, bizlere şerbet olacak, o şerbeti sunacağız adeta… Şeytanın nefsin hilelerinden kendimizi çok iyi koruma altına alacağız. Başın ağrudı mı dişin ağrıdı mı hissedebiliyorsun hemen ilaç alıyorsun, gönül sancılarını gönül açlığımızı niçin hissedemiyoruz?”

Hace Hazretleri’nin bu güzel sohbetlerini biraz açmaya çalışalım inşallah: Zikir bir terbiye sistemi kirlerden arınma usulü olduğunu anlıyoruz. Zikirde kabuk istenilmiyor yani sürekli dilde kalan zikir değil, öz isteniliyor. İhlas ile yapılan zikir, muhabbet ile...

Bizler nasıl bir varlığı zikir ediyoruz? O ki alemlerin padişahı! O mübarek esmasını, tevhidini dilimizde: “Lailahe illallah! Senden başka büyük yok! Rahim yok! Cezayı erteleyen yok! Hastalığı senden bilirim, şifayı senden! Aklı bize sen lütfettin, hiç rahatsız olmadan konuşabilmek, yiyip içmek senin ikramındır. Allahım senin iznin olmadan yaprak bile kımıldayamaz, sen dilemesen konuşamam yürüyemem, akıl idrak vermesen huşu bulup zikir edemem, yine senin iznin olmadan nasip etmediğin rızkı yiyemem! İşte böyle düşünerek bütün azalarımız ile onu zikrettiğimizin şuuruna varıp o şuur ile hayatın içinde olup surekli onun rızasını aramaktır zikir. Var oluşumuzu sıhat ve afiyetimizi ona borçlu oluşumuzdan emirlerini yapmak, yasaklardan kaçmak, sürekli hamt etmek. Yani halk arasında hak ile beraber olmaktır zikir.

İçi boşaltılmış zikir değil dolu dolu muhabbet ile arzu ile yapmış olduğumuz “Estağfirullah elazim” tevbemizi, büyük bir pişmanlık ile ağlalayarak gönülden gelen o tövbe, nasuh tevbesi olup gönle ruha şerbet ilaç olur buyruluyor. O zaman her olaya güzel bakar güzel düşünürüz nefis terbiye olur. Konuşmalarımız hak adına sözümüz de doğruluk olur ve o zaman gönül gül bahçesine döner diyebiliriz.

Yine zikir ile irademiz beslenir, idrakımız artar, hayvanata bakışımız farklılaşır. Merhamet nazarı ile bakar: “Ya Rabbi! Senin bu varlık üzerinde sanatın var, eserin var!” deyip tefekkür ederiz. Zikirler ile adeta hayata tutunuruz, gelecek olan gaflete karşı zikrimiz siper olur inşallah. Zikir marifet yolunun esası ibadetin özüdür, imanın alameti ve Allahu Teala’nın kapısını çalmak onu anmaktır, hiç şüphesiz anılmaya en layık hazreti Allah’dır (cc).

İbn Ataullah el-İskenderi: “Zikir beraberindekileri her şeyi yakıp yıkan yok eden bir ateştir. Girdiği yerde (gaflet) odun bulursa ateş olup onu yakar, girdiği yer karanlıksa nur ışık aydınlık olup orayı aydınlatır. Aydınlıksa nur üstüne nur olup orayı aydınlığa boğar.” buyuruyor.

Sohbet meclislerinin de zikir halkası, olduğunu unutmayalım, yani sohbetlere gitmeden gönüllerimizi o sohbete hazırlamamız isteniliyor. Her türlü beşeri düşüncelerden sıyrılıp “Allahım! gönlümün temizlenmesi için muhabbet ile dolması için gidiyorum, acaba bugün Rabbim bana hangi bilmediğim bir ilmi nasip edecek!” deyip niyetimizi almalıyız. Allah dostları: “Sohbetlerde gönüllerinize seslenilir.” buyurmuşlardır. Yapılan sohbetleri ten kulağıyla değil gönül kulağıyla dinlememizi o kulaktan ince ince gönle aktığını hissetmemizi tavsiye buyurmuşlardır. Yalnızca sohbet halkalarında bulunmakla kalmayıp duyduğumuz o güzel Rabbimizin buyruklarını, Peygamberimizin sünnetlerini, yani dinin emirlerini doğru anlamak, anlatmak ve amel etmek durumundayız.

Sevgili Peygamberimiz (sav): “Onlar Allah’ı zikretmeye düşkün olan kimselerdir. Zikir onlardan günah yüklerini kaldırır da kıyamet günü onlar Allah’ın huzuruna günah yüklerinden hafiflemiş olarak gelirler.” buyurmuştur.

Allah için hayır yapmak da zikirdir. Bu hayrımızın da gizli olmasına özen gösterip gönle riya kibir gelmeden “Senin rızan için yapıyorum!” deyip o ameli yapmalıyız. Bazılarımız yapmış olduğumuz nafile ibadet veya hayırlarımızı farkında olmadan anlatabiliyoruz. Gizli olmasına azami derecede çok dikkat etmeliyiz, çünkü gizli olan amelin yetmiş kat daha faziletli olduğu bildirilmiştir. 

Yazımızı Hace Hazretleri’nin gönüllere şerbet olan güzel duasıyla bitirelim inşallah:

“Cenabı Hak cümlemizi zikrin büyüklüğünü idrak edebilenlerden zikredebilmeyi lütfeylesin. Bizleri, darda zorda… hasılı her nefeste, özellikle son nefeste zikirde muafvak eylesin. Zikirlerimiz ile bizleri terbiye kılsın, bizi ihlasa eriştirsin ve herkesin kaçacağı o günde zikrin bereketiyle kendi zatı tarafından tanınanlardan eylesin. Zikri daimden zikri küle ulaştırsın, kalbimizi zikrullah ile işlersek nurlanacak, bugün onun ismini yarın muhabbetini onun yakınlığını huzuru bulacağız inşallah.

Öyle hale geleceğiz ki görüyormuşcasına ibadetlerimizi yapacağız. Hiçbir şey bizi zikirden ibadetten ona yakınlıktan alıkoymayacak. Canabı hak bu yolu bize açsın.”

 

Yazar: Mine Şimşek

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort