JoomlaLock.com All4Share.net

İRFAN MEKTEBİ

irfan mektebi

İrfan Mektebi - Andelib

Sayı : 80 - Ağustos 2014

 

İrfan Mektebi

 

Hergiz dosta gönül ver,
Veche doğru postun ser,
Al himmetin ol bir er,
İrfana erem dersen.

Hâce Hazretleri (ksa)

Elest Bezmi’nde (Ruhlar Âlemi) Rabbi’yle buluşup konuşan, Yüce Mevlâ’nın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitâbına “Evet, Sen bizim Rabbimiz’sin.” diyerek cevap veren insan, bu sözünü yerine getirmek için dünyaya gönderilmiştir. İki kapılı bir han gibi olan bu dünya hayatında insan, Allah’a (cc) kulluk için yaratılmıştır.

Her canlı doğup, büyüyüp, ölmektedir. İnsanın büyüyüp olgunlaşması diğer canlılara göre uzun ve zahmetlidir. Diğer canlılar doğup çok kısa sürede hayatlarını kendileri devam ettirirken, insanın kendi ayakları üstünde durması yıllar almaktadır. Dini emirlerle muhatap olması 12-15 yılı bulmaktadır.

Derslerini hep erteleyen bir öğrenci, yazılı imtihan akşamı gelip çattığında, onda da yorgun düşüp uyur, kalır… Sınav haliyle kötü geçer. Sınav sonrası bir dahaki sınava çalışıp başaracağı düşüncesiyle kendini avutur.

Unutma Müslüman! Senin imtihanın bu dünyada ve bu dünya hayatını bir kere yaşayacaksın. İkinci bir dünya yok… “Dünya, âhiretin tarlasıdır.” buyurmuş Peygamber Efendimiz (sav).

“Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder.” demiş atalarımız. İkisi de önemli… Can da, din de… Canımıza önem verdiğimiz kadar dinimize önem veriyor muyuz? Ya da diğer bir deyişle canımıza zarar gelmesinden korktuğumuz kadar dinimize zarar gelmesinden korkuyor muyuz?

Gam değildir, gide dünya kala din,
Gam odur ki; kala dünya gide din.

demiş şair… Hayatımızın merkezindeki düşünce çok önemlidir. Nefs eksenli bir dünya sevgisi mi, dini merkeze alan bir hayat mı?.. Ya Allah’a (cc) giden bir yoldayız (bu sırâtı müstakîmdir), ya da nefsimizin, hevamızın ve şeytanın yolundayız… Hangi yolda yürüyoruz… Kalbimiz, aklımız Allah’ı (cc) tercih etse de, yaşantımız tersini söylemekte…

Allah’ın (cc) Kur’ân-ı Kerim’de bize düşman olarak bildirdiği nefs ve şeytanı yeterince düşman görmeyişimiz Müslümanlar için ciddi bir tehlikedir. Onları düşman görsek bir mürşidi kâmile çok ihtiyacımız olduğunu fark ederiz… Nefsâni bir hayattan kurtulup Allah’a (cc) firar etmek için bu yolu bilen bir rehbere çok ihtiyacımız olduğunu anlayıp, Allah’ın (cc) nimet verdiği bu insanları bulmanın derdine düşeriz…

Nefsâni hayattan kurtulmak için çabalayan Müslümanları ciddi tehlikeler beklemek-tedir. Denize düşen, yılana sarılır hesabı de-nizden kurtulayım derken yılanların kucağına düşen Müslümanlar…

Allah’a (cc) kavuşayım derken, Allah’tan uzaklaşanlar… Allah’ı razı edeyim derken Allah’a savaş açanlar… Zinadan eşed olan faizi helalleştirenler… Camilerden uzaklaşanlar… “Kur’ân Müslümanlığı”na soyunup sünneti inkar edenler... Âlime hürmeti şirk sayıp kafasına buyruk yaşayıp edepsizleşenler, cihad ediyorum derken vahşileşip insanları hunharca öldürenler, İslâm’ın kardeşlik dini olduğunu unutup Müslüman kardeşlerine ihanet edenler, ahlâkı bir iki tevazu pozu vermek zannedip, akıl almaz ahlâksızlıklar ser- gileyenler ve buna da hizmet kılıfı uyduranlar, milletin yıllarca yaptığı hayır hasenâtı kâfirlere peşkeş çekenler, en önemlisi de dinin akidesini bozmaya çalışıp insanları yanlış yollara sürükleyenler… Bunların hepsi denizdeki yılan mesabesinde, belki daha da aşağıdadırlar.

Toprak bir kap yapan bir ustanın çırağı kendini yetişmiş zannedip kendine yeni bir iş yeri açar. Ustası gibi toprak kaplar yapar ve fırına sürer. Ustası gibi toprak kaplar yaptığını düşünse de, bir süre sonra bu kaplar çatlayıp kırılmaya başlar. Ne yaparsa yapsın bu sorunu çözemez. Tekrar ustasının yanına gider. Ustası ona işin püf noktasını öğretir.

Usta fırından çıkardığı kaplara “püf” diye üfleyip kabın sıcaklığını dengeleyip çatlamayı ve kırılmayı önlüyormuş…

Bu yarım ustanın yaptığı kaplar yüzler, binler olsa neye yarar… Bugün Müslümanlar arasında bu yarım usta kadar dahi eğitim almamış ama kendine, âlim, hoca, şeyh, mürşid diyen nice insan var. Bunların eline düşen Müslümanlar, yarım ustanın yaptığı kaplar gibi bir süre sonra bozulmaya başlar. Ustanın kırılan kapları görülürken, ne yazık ki yanlış insanların elinde yetişenler, bozulurken olduklarını; kötüleşirken güzelleştiklerini zan- nediyorlar.

Yarım yamalak anlayışlar ve yaşantılar bir süre sonra yerini bozukluklara ve sapık- lıklara bırakır. Ümmeti Muhammed’in bugünkü en önemli ihtiyaçlarından biri gerçek ustalar (âlimler, ârifler, muttakiler, muhlisler, mürşidi kâmiller, sâdıklar, evliyalar…)dır.

Sana dinini tam öğretecek, Allah’ı (cc), Peygamberi’ni (sav) ve Müslümanları sevdirecek bir âlime, mürşidi kâmile ihtiyaç var…
“Ümmetimden iki sınıf iyi olursa ümmetim de iyi olur; bozulursa ümmetim de bozulur. Bu iki sınıf da ulemâ (âlimler) ve ümerâ (âmirler/idareciler) sınıflarıdır.” buyurmuş Peygamber Efendimiz (sav).

Siyasi alanda birkaç insanın samimi- yeti birçok bereketi, nimeti, Allah’ın yardımını üzerimize celb etmiştir. Mânâ âlemi de böyledir… Özetlersek madde ve mânâ âleminde yetişmiş, olgunlaşmış insana çok ihtiyaç var.

Bu insanlar Peygamber metodunu özümsemiş “İrfan Mektebi”nde yetişir. Bu İrfan Mektebi’nin öğrencileri ashabın izinde gider. Gayeleri ve arzuları Allah’ın rızasına ulaşmaktır.

Medreseler, dergâhlar, cemaatler birer İrfan Mektebi’ne dönüşmezlerse işlevlerini yerine getiremezler. Molla, derviş yetişir belki, ama ârif yetişmez buralarda… İrfan Mek- tebi şuurlu Müslüman yetiştirir. Ahlâkının güzelleştiği gibi idrak seviyesi, diğer bir deyişle basireti ve ferâseti de kuvvetlenir Müslümanların. Başlarındaki hocalar, şeyhler birçok yanlış yaptığı halde onların peşinden şuursuz bir şekilde gidiş irfan eksikliğindendir.

Ya Rabbi! Türkiye’deki ve dünyadaki İrfan Mektebleri’nin sayısını arttır. Medresele- rimizi, dergâhlarımızı birer İrfan Mektebi’ne dönüştür. Allah’a (cc) kulluk yolunda bizi sevdiklerinden ayırma!..

İrfan, âriflerden öğrenilir. Ya Rabbi! Âriflerin sayısını çoğalt. Âriflerin meclislerinde, onların sohbetlerinde bulunabilmeyi ve bu İrfan Mektebleri’nde talebelik edebilmeyi biz- lere nasib eyle!

İrfan meclisine erişebilsem
Varıp anlar ile görüşebilsem

Aşkın kervanına karışabilsem
Yolda bırakmazlar alırlar seni

Aşıkların solmaz taze gülleri
Zikr-i tevhid ider daim dilleri

Evliyaullahın doğru yolları
Yolda bulunagör alırlar seni

 

Yazar: Andelib

 

Bu kategoriden diğerleri: « CUMA VE BİZ İNSAN, ŞEHİR VE CAMİ »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort