JoomlaLock.com All4Share.net

HATTAT HACI MUSTAFA NECATİ EFENDİ

SERÇEMELİ HATTAT HACI MUSTAFA NECATİ EFENDİ
(1371 - 1991)

Hocaefendi, Serçeme (Eskipolat) köyünde dünyaya geldi. Babası Molla Abullah, annesi Fatıma Hanım’dır.

Çocukluk devrelerinde ağaç yapraklarını eline alarak bir şeyler okurmuş ama onu kimse anlayamamıştır. İlk tahsil çağını dedesi Dumlulu Hoca ve köyün imamı Hafız Hamdi Efendi’den almıştır. Bilahare Erzurum’a geldiğinde Solakzade Sadık Efendi (Eski Erzurum  Müftüsü ) ve Maksut Efendi’den derse devam etmiş, ilmini ve Farisi derslerini, aslen Serçemeli olan, tabur imamı Muhammed Nuri Efendi’den okumuştur. Eski Osmanlı devresinde Semerra Kadısı Abdülvehhab Evyap’tan okumuştur ve Elmalılı Hamdi Yazır’dan tefsir derslerine devam etmiştir.


1948 yılına kadar hem okumuş hem de okutmuştur. 1948’de Mekke-i Mükereme’ye hicret etmiş ve yedi yıl Mekke-i Mükerreme’de Medresetü’l-Felah’da Hanefi fıkhı    üzerine müderrislik yapmış, oradan Medine-i Münevvere’ye hicret etmiş, 1991 yılına kadar da Medine-i Münevvere’de  ders okutmuş ve ticaretle meşgul olmuştur.


Hayatı boyunca sünneti seniyyeden bir nebze ayrılmamış ve İslam namına asla taviz vermemiştir.


Veli Velioğlu Hocaefendi’nin dayıları olması hasebiyle ondan dinlediklerimiz: 1998 yılında ben umreye gittim. Meseleleri öğrenmek için soru kağıtları ayarlayarak hazırlık yapmıştım. Bu soruları da kayda almak için cebime ufak bir teyp  koydum, teybi nasıl çıkaracağımı düşünürken “Veli Hoca! Teybi çıkar, ortaya koy.” dedi ve benim müşkül meselemi halletti.

Diğer taraftan keşfi kubur olduğunu şöyle hissettim. Bizim dededen dedeye intikal eden evimizde bir yatır  vardır.  O yatırın kimliğini sordum, “İsa Aleyhisselam’ın havarilerinden biridir” dedi ve şöyle anlattı: Bir cuma günü köye geldim. Ziravang (Sorgunlu) köyünde ziyaretin ön tarafında oturdum, çay içiyorum. Annem de ekmek pişiriyordu. Çok seri bir şekilde tesbih çekildiğini işittim, sağıma soluma baktım. Ablam bana; “Sağına soluna ne bakıyorsun?” diye sordu. “Nene Hanım, bir tesbih sesi geliyor ama kimseyi göremiyorum.” dedim ve ablam bana dedi ki; “Her cuma günü bu zat tesbihini çeker. Benim duyduğum hüsni zannım şudur; o günkü büyüklerin söylediğine göre bunların anneleri abdest almadan çocuklarına süt vermezlermiş, işin kaynağı da buradan gelmektedir.”


1987’de Mekke kralının emri üzerine Mustafa Necati Hocaefendi buluğ çağına gelmeyen çocukları ile beraber yurtdışına gönderilmek üzere uçağa bindirilirler. Uçak arıza yaparak kalkamaz, o gün nezarette kalırlar. Ertesi gün tekrar uçağa binerler, uçak kalkar, ancak havada tekrar arızalanarak inmek zorunda kalır. Buharalı Zekeriya Efendi -ehlullahtan bir zat-, haber gönderir; “Merak etmesinler, Mustafa Efendi’yi gönderemezler. Buranın sahibi Resûlullah’dır (sav).” Kral, daha sonra emrini iptal eder.

Hacı Mustafa Efendi, 1948 yılında Mekke-i Mükerreme’de, hicretinin birinci yılı yani 1949 yılında kardeşi ve annesini de Mekke-i Mükerreme’ye aldırmak için ev kiralar. Annesi ve kardeşi henüz yolda iken ev sahibi evini kiraya vermekten vazgeçer. Ne kadar başka ev tutmaya çabalasa da ev bulamaz ve annesi ile kardeşi bir ay süre ile mezkür bir sokakta, açık havada kalırlar.  Hacı Mustafa Efendi  alışveriş için bir dükkan kiralar ama ne giden ne gelen var. Kapının önünden bile geçen olmaz. Bir ay böyle zor şartlar altında imtihanı geçirir. Bir ayın sonunda bir zat gelerek “Kardeşim, kimdir bu dükkanın sahibi, nerede, arayıp bulamıyoruz.” der ve Mustafa Efendi ile görüştükten sonra dükkan çalışmaya başlar. Ev temin edilir ve bu imtihan güzellikle neticelenir...

Hacı Mustafa Efendi’nin en efdal hizmetlerinden biri de Medine-i Münevve-re’de  Erzurum Ribatı’nın yapılması olmuştur. Bu vesile ile Erzurum Ribatı’nın yapılmasında bani olmakla beraber, hazırlık çalışmaları için iki defa Türkiye’ye gelerek faaliyetlerini sürdürmüştür.

Ribatın arsası 1966 yılından önce alınmış ve 1968 yılından sonra yapımı devam etmiştir. Ribat, hac zamanı hacılara ve ulemaya hizmette özen göstermek, hac mevsiminin dışında da talebe yetiştirmek maksadıyla kurulmuştur ve halen hizmetleri devam etmektedir.


Ribatın bir feyz kaynağı olduğu, Medine halkının sık sık ziyaret ve ilgisinden anlaşılmaktadır.  Hacı Mustafa Efendi’nin 1991 yılı Ekim ayında Hakk’ın rahmetine kavuşarak âşıkı olduğu Medine şehrinin Cennetü’l-Baki Kabristanı’na defnedilmiştir.


Vefat yılı olan 1991 senesinde ben Hacc’a gitmiştim. Hocaefendi hac ziyaretinde hacıların fazla alışverişlerine rıza göstermezdi. Bir yatsı namazından sonra dükkanın arkasındaki medreseye gittim. Erzincanlı Mustafa Efendi isminde bir zat çay yapıyordu. Dayım, Erzincanlı Mustafa Efendi’ye dönerek; “Mustafa Efendi, çay hazır mı?” Mustafa Efendi “Evet.” dedi. “Öyleyse sen çayı başkasına devret, Veli Hoca ile çarşıya gidip Veli Hoca’ya bir teyp alın ama iyisi olsun, bantları bozmasın.”  Gittik, teybi alıp geldikten sonra talebelerine okuttuğu Akıbetül Tehavi ve Fıkıhtan Lubüb kitaplarını kasete alarak bana hediye etti. O yılda vefatıyla bir kerametini böylece anlamış oldum.


ESERLERİ:  
Şifaüttilmiz / Hacıların rehberi                    
Manzum halinde beyit kitabı                   
Usul-i Fıkıh (Erzurum Eğitim Merkezi’nde okutulmaktadır.)

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort