JoomlaLock.com All4Share.net

HATİBETÜ’N-NİSÂ ESMA BİNTİ YEZİD

Bu ayki yazımızda, günümüz insanının erkek ve kadınıyla ilim ve irfandan kopuşlarına ve ezberci gidişatına karşın, asr-ı saadet toplumunun bilgi ve ilme olan istek ve iştiyakını model şahsiyetlerden Hz. Esma binti Yezid’in (ra) hayatını inceleyerek kısmi de olsa anlamaya çalışacağız.

Yezid b. Sekere’nin kızı olan Hz. Esma annemiz, büyük sahâbelerden Muaz b. Cebel’in halasının kızıdır. Kocası Ebu Sa’d ez-Zürakî el-Ensarî künyesiyle kaynaklarda yer almaktadır. Hz. Esma’nın (ra) çocukları ile ilgili de, Ümmü Âmir ve Ümmü Seleme künyeleriyle tanınmasından yola çıkarak Âmir ve Seleme isminde iki çocuğu olduğunu söylememiz mümkündür.

Hz. Esma binti Yezid Allah Resûlü (sav) Medine'ye teşrif ettikten bir süre sonra Ensar hanımlarından Kebşe binti Rafi’ ve Havva binti Yezid’in de aralarında bulunduğu bir grup ile birlikte Ebu Eyyûb’un evinde misafir olan Allah Resûlü’ne (sav) giderek biat ederler. Bu grup, Allah Resûlü’ne (sav) ilk olarak biat eden Medineli hanımlardı. O, bu biati şöyle anlatır: “Biat için Allah Resûlü’ne (sav) giden hanımlar arasında ben de vardım. O zaman cesaretli genç bir kızdım. Allah Resûlü’ne (sav) ‘Yâ Resûlullah! Elini uzat sana biat edeyim’ dedim. Allah Resûlü (sav) ‘Ben hanımlarla musafaha etmem. Allah’ın (cc) size yüklediği sorumlulukları yerine getirmeniz konusunda sizden biat alıyorum’ buyurdu.”

Allah Resûlü (sav) sahâbelerini sürekli zühde teşvik eder, onların kalplerini hep    Allah’a (cc) yöneltirdi. Bunun için bazen, insanları Allah’tan (cc) uzaklaştıracak, zamanla onları yanlışlara sürükleyecek meşru şeylerden bile sakındırır, dünyaya meylederek     Allah’ı (cc) unutma hastalığına tutulmamaları için dikkatlerini çekerdi. Bunlardan biri de Hz. Esma’nın biati sırasında yaşandı. Hanımlara altın takı takmak helâl iken, Allah Resûlü (sav) onu takva ve zühde teşvik ederek altın takmasının doğru olmadığını bildirdi.

Hz. Esma şöyle anlatıyor: “Biat etmek için Allah Resûlü’nün (sav) huzuru saadetlerine gittim. O’na yaklaştığımda kolumda parıldayan ve ses çıkartan altın bilezikleri gördü. Bana, ‘Bu takıları takmaktan hoşlanıyor musun?’ diye sordu ve ardından ‘O bilezikleri çıkar at ey Esma! Allah’ın o bileziklerden dolayı sana ateşten bilezikler takmasını ister misin? Kim kendisinin ya da çocuğunun koluna veya ayağına altın takı takarsa kıyamet günü bunlar, onlara ateşten takı olarak takılacak.’ diye buyurdular. Allah Resûlü’nün (sav) sözleri biter bitmez o bilezikleri çıkarıp attım. Halen onları kimin aldığını bilmiyorum.”

Evet, bu yaşanan hadise bizlere, itiraz etmeden söyleneni yapma ve teslimiyet konusunda en güzel örneklerden bir tanesidir.

Hz. Aişe annemize yakın olan Hz. Esma (ra), Allah Resûlü’ne (sav) hizmet için her fırsatı değerlendiriyordu. Bu konuyu kendisi bir vesile ile şöyle dile getiriyor: “Allah Resûlü’ne (sav) hizmet ediyordum. Bu sırada halam geldi ve O’na, soru sormaya başladı. Allah Resûlü (sav) halamın kolundaki bilezikleri görünce onu da benim gibi uyardı. Halam, ‘Yâ Resûlullah! Hanımlar bu takıları olmadığı zaman kendilerini eşlerine beğendiremezler’ dedi. Allah Resûlü (sav) gülümsedi ve ‘Gümüş kolye, inci alıp takamaz mısınız? Onu zaferan ile ovarsınız altın gibi olur’ buyurdu.”

Hz. Esmâ gönlü Resûlullah (sav) sevgisiyle dolu, zeki bir hanımdı. Fırsatları değerlendirmesini bilirdi. Zaman zaman Efendimiz’in (sav) hâne-i sââdetine gelir, hanımları müminlerin anneleriyle sohbet ederdi. Hz. Âişe annemizin gelin olarak Efendimiz’in (sav) evine geldiği gün, o da orada bulunuyordu. Bir ara Fahr-i Kâinat Efendimiz’e (sav) süt takdim edilmişti. Efendimiz (sav) sütten biraz içtikten sonra Hz. Âişe annemize uzatmıştı. O da yeni gelin olarak utandığından almak istememişti. Bunun üzerine Hz. Esmâ: “Yâ Âişe! Resûlullah’ın ikramını geri çevirme, al ve iç” dedi. Hz. Âişe aldı ve bir miktar içtikten sonra Efendimiz’e (sav) tekrar verdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) bu sefer sütü Hz. Esma’ya uzattı. O da kâseyi aldı ve teberrüken Efendimizin (sav) içtiği yerden içti. Allah Resûlü (sav) kalan sütü orada bulunan hanımlara ikram ederek “Onu alıp içiniz buyurdu.” Hanımlar da “Bizim iştahımız yok, tokuz” deyince, Allah Resûlü (sav) “Yalan ile açlık bir arada bulunmaz.” buyurdu.

Allah Resûlü’nün (sav) Hz. Esmâ’nın evinde yemek yediği ve orada ashabına dini meseleler anlattığı, sohbet ettiği de vâkidir. Hz. Esma annemiz diyor ki: “Resûlullah’ı akşam namazında bizim mescidimizde gördüm. Evime davet ettim, O’na kemikli et ve ekmek ikram ettim Hz. Peygamber (sav) ashabına ‘Allah’ın adı ile yiyiniz’ buyurdu. Hz. Peygamber (sav) beraberindeki ashabı ve o anda evde bulunanlar toplam kırk kişi idi. Nefsim kudretinde olan Allah’a (cc) yemin ederim ki ben bazı kemiklerin sıyrılmadığını ve ekmeğin de hiç eksilmediğini gördüm. Resûlullah (sav) evimizde ki bir kırbadan da su içti, sonra evimizden ayrıldı.

Ben o kırbayı aldım yağladım ve bir kenara kaldırdım. Biz o kırbadan hastalara su içirirdik, bir de bereket umarak kendimiz ondan içerdik.”

Hz. Peygamber’in (sav) beraberindeki kırka yakın arkadaşı ile beraber Hz. Esma’nın yemek davetine icâbet etmesi ona verdiği kıymetin önemli bir göstergesidir.

Hz. Esma annemiz cesaret ve şecaati ile tanınan bir hanım sahabedir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) ile birlikte bazı savaşlara katılmıştır. Hayber Gazvesi ve Mekke’nin Fethi bunlardandır. Hz. Ebu Bekir’in (ra) hilafeti döneminde ise Yermük Savaşında bizzat cephede yer alarak büyük bir başarı göstermiştir. Onun bir çadır direğini eline alarak savaş alanına daldığı ve dokuz Romalıyı öldürdüğü rivayeti hemen hemen kendisinden bahseden bütün kaynaklarda yer almaktadır.

Hz. Esma, akıllı ve dini konularda hassas bir hanımdı. Zaman zaman Resûl-i Ekrem’in (sav) sohbetinde bulunurdu. Bir gün huzuruna vardığında Efendiimiz sahâbelere Deccal ile alâkalı bilgiler veriyordu. Oturup dinledi ve işittikleri karşısında şaşırıp ağlamaya başladı. Hz. Peygamber (sav) onun ağladığını fark edince: “Ey Esma! Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. O da: “Ey Allah’ın Resûlü! Karnımız aç iken ekmeğin pişmesini bile bekleyemeyecek kadar sabırsız kimseleriz. Deccal çıktığı zaman kıtlık olursa halimiz nasıl olacak?” diye ızdırabını açıkladı. Bunun üzerine Allah Resûlü (sav) “O gün, Allah’ı tesbih eder ve kelime-i tevhide devam ederseniz açlıktan emin olursunuz.” buyurarak, Hz. Esma’yı teselli etti. Akabinde sözüne devam ederek: “Böyle feryat etmeye gerek yok. Ben hayatta olursam size siper olurum. Deccal çıktığında ben sağ olmazsam Allah (cc) müminleri korur ” buyurarak, Allah’ı (cc) çokça zikretmeleri gerektiğini belirtti.

Hz. Esma annemiz, toplumda ayıp olarak nitelenen ve konuşulmasından ve sorulmasından çekinilen konuları bile dini gayret ve hassasiyeti nedeniyle Hz. Peygamber’e (sav) sormaktan çekinmemiştir. Hz. Esma bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (sav) giderek hanımların hayızdan ve cünüplükten nasıl temizleneceklerini sormuştu. Onun bu tavrını takdir eden Hz. Âişe (ra) annemiz: “Şu Ensar kadınları ne iyi kadınlardır. Dinlerini öğrenmek hususunda kendilerine hayâ mâni olmuyor” buyurmuşlardır.

Hz. Esma henüz yeni Müslüman olduğu halde Allah (cc) ve Resûlü’ne (sav) son derece bağlı, İslâm’ın emir ve yasaklarına karşı büyük bir teslimiyet içindeydi. Birçok yakını Uhud savaşına katılarak şehit olmuştu. Hz. Esma annemiz, onların şehadet, Hz. Peygamber’in (sav) ise sağ olduğu haberini aldığında “Resûlullah sağ olduktan sonra her musibet bana kolay gelir” diyerek Resûlullah’a (sav) olan sevgisini ve bağlılığını ifade ederken aynı zamanda büyük bir sabır ve teslimiyet örneği göstermiştir.

Hz. Esma annemiz bir gün Hz. Peygamber Efendimiz’e (sav) gelerek kadınlar adına tarihi şu soruyu sorar. “Şu anda söyleyeceklerimi size iletmemi isteyen Müslüman hanımların temsilcisi olarak huzurunuza geldim. Size söyleyeceklerim hususunda ben de onlarla aynı düşüncedeyim. Yüce Allah (cc) sizi, kadın ve erkek bütün Müslümanlara elçi olarak gönderdi. Biz size inandık ve tabi olduk. Biz kadın olduğumuz için evlerimize kapanıp kalıyor, nefislerinizi tatmin ediyor ve çocuklarınızı karnımızda taşıyoruz. Siz erkekler ise cuma namazı kılmak, camiye ve cemaate çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, birden fazla hacca gitmek gibi hususlarda bize üstünlük sağlıyorsunuz. Bütün bunlardan daha önemlisi Allah (cc) yolunda cihad ediyorsunuz. Siz erkekler hac veya umre için yahut düşmanla savaşmak üzere evinizden çıktığınız zaman, mallarınızı biz koruruz, sizin elbiselerinizi dikeriz, çocuklarınızı besleriz. O hâlde biz kadınlar sizin kazandığınız hayır ve sevaplarda size ortak olamaz mıyız?” Hz. Esma’nın bu sözlerini dikkatle ve takdir duygularıyla dinleyen Hz. Peygamber (sav) onun fikirlerini ifade konusundaki zekâsını ve açık sözlülüğünü takdir etti ve yanındaki sahabelere yönelerek: “Siz bir kadından, dini konuda sorduğu bir soruda bundan daha güzel, daha veciz bir söz işittiniz mi?” buyurdu. Sonra Hz. Esma’ya: “Ey kadın, dinle ve seni buraya temsilci gönderen kadınlara da iyice anlat! Bir kadın kocasıyla güzel geçinip onun hoşnutluğunu, rızasını kazanırsa, bu saydığın üstün amellerin hepsine denk bir iş yapmış olur. Yani aynı sevabı elde eder.” buyurdu. Hz. Esma, Efendimizden (sav) almış olduğu bu müjdeyi bir an önce arkadaşlarına iletmek istedi. Tekbir, tehlil getirerek sevinçle ve hızlı adımlarla arkadaşlarının yanına geldi. Büyük bir neşe içerisinde ve sevinç gözyaşlarıyla Resûlullah’tan (sav) duyduklarını hanım kardeşlerine aktardı. Hepsi bu müjdeli haberden dolayı adeta bayram yaptı. Artık ev hizmetlerini bir yük olarak değil, kendilerine sevap kazandıran bir ibadet olarak gördüler.

Hanımlar adına, onları temsilen Hz. Peygambere birtakım sorular sorması ve aldığı cevapları kadınlara ulaştırması nedeniyle hanımlar tarafından kendisine “Hatîbetü’n-Nisâ” yani “Hanımların Sözcüsü” unvanı verilmişti.

Gönülleri cezbeden ne kadar zarif bir anlayış. Din-i Muhammedi ne mükemmel bir din. Kadının eşine itaatinin ve niyetinin üzerine verilen şu eşsiz mükâfatlara bakar mısınız! Biz kadınlara verilmiş ne büyük, ne güzel bir müjde…

Hz. Esma annemiz, Efendimiz’in (sav) özel ilgi, alaka ve sevgisine mazhar olabilme şerefine nail olmuştur. Kaynaklarda Hz. Peygamber Efendimiz’den (sav) 81 hadis-i şerif rivayet ettiği bildiriliyor. Hz. Esma’nın Allah Resûlü’nden (sav) sonra yirmi yıl yaşadığı ve hicretin 30. Yılında Şam’da vefat ettiği bildirilmektedir. Orada Bâbu Sağir Kabristanına defnedilmiştir.

Cenâbı Hak bizlere de bu mübarek annelerimizin sevgisinden, teslimiyetinden, gayretinden ilminden ve itaatinden ders alabilmeyi, aldığımız dersleri yaşantımızda tatbik edebilmeyi ve tıpkı onlar gibi tebliğ yapabilmeyi nasip ve müyesser eylesin.

KAYNAKLAR
1- Hilal Kara, Abdullah Kara, Cennetle Müjdelenen Hanımlar, Nesil Yayınları,2007, İstanbul.
2- Mehmed Emre, Büyük İslâm Kadınları ve Hanım Sahabeler, Çelik Yayınevi, İstanbul
3- www.belgeler.com Esma binti Yezid’in Müsned’deki Rivayetleri, Hatice Nurcan Yılmaz, Şanlıurfa 2012

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 NİSAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort