JoomlaLock.com All4Share.net

EFENDİMİZ’İN HİTÂBETİ -5-

Hamd  alemlerin Sahibi  olana, Rahman olana, Rahim olana, insanı sevgisiyle Yaratana, sevgisiyle Yaşatana…

Salâtu selamlar Rahman’ın Rahmeti olana, en güzel İnsana, ümmetine ‘haris’ olana, ashabını eğiten, ümmetini eğitmesi için de  varisler bırakana…

Bu yazımızda da her yönüyle güzel olan, seçilmiş ve sevilmiş olan Efendimiz’in (sav) hitabetine daha yakından bakmaya çalışacağız. O’nun ilk cuma hutbesini anlamaya çalışacağız. Malumdur ki Kâinâtın Efendisi (sav) hicret esnasında Medine’ye varmadan Kuba’da on küsür gece ikamet etmişler, Medine’den gelen müminler Efendimiz’i orada ziyaret etmeye başlamışlardır. Daha sonra Medine’ye hareket eden Efendimiz yanında Hz. Sıddîk, etrafında ana tarafından akrabaları olan Neccaroğullarından silahlı yüz kişi ve bir çok Müslüman ile ilerlerken cuma namazı vakti girmesi ile Salim bin Avfoğulları yurdunda, Ranuna mevkiinde ilk cuma namazını kıldırmıştır.

Efendimiz (sav) yaklaşık yüz küsur kişiye cuma hutbesi irad etmiş, cemaat büyük bir huzur ve dikkatle hutbeyi dinleyerek hafızalarına almışlardır. Bu hutbenin çok beliğ olduğunu İslam tarihçileri rivayet ederler. Belağat güzel söz söyleme, manaları yerinde kullanma anlamında olup eskilerin ifade ettiği “muktezayı hale uygun kelam etmek” yani durumun, şartların gerektirdiği en uygun konuşma anlamında da söylenir. Elbette sözlerin en güzeli Eşref-i Mahlukat, Hâce-i Kâinât (sav) Efendimiz’e ait olacaktır. Bizim anlamaya çalıştığımız kendisini ilk defa gören, ilk defa dinlemeye gelen insanlara yaptığı ilk ders olarak neleri öne çıkardığı ve bunları nasıl bir üslupla aktardığı olacaktır.

Başta söylediğimiz gibi İslam tarihçileri çok etkileyici bir konuşma olduğunu rivayet ediyorlar fakat bu, ancak Arapça metinle hemhâl olunduğunda Arap dili ve Edebiyatı’na az çok vukufiyetle, söz sanatlarına, mecazlı söyleyişlere bakarak daha iyi anlaşılabilir bir durumdur. Biz tercüme edilen metinlere baktığımızda tercüme edenlerin bir yanda Arapça’ya bir yandan Türk dilinin inceliklerine vukufiyetleri veya uzaklıkları ortaya çıkmaktadır. Bu zaafiyet daha çok Veda Hutbesi’nde ortaya çıkmaktadır, çünkü ilk cuma hutbesinin bir kaç çevirisi varken Veda Hutbesi’nin birçok çevirisi dilimizde mevcuttur.    

İnanıyoruz ki tesir Cenabı Hak’tandır. Kelimeler kalbimize yol alırken kelimeyi  hikmete, marifete dönüştürecek olan Mevlâmız’dır. Bizim açımızdan yapılacak en önemli şey samimiyetle, ihlasla okumaya çalışmaktır. Kelimelerin kalbimizi ihya etmesi; nûra, sürûra, huzura  dönüşmesi, davranışlarımızı düzeltip ahlâkımızı güzelleştirmesi hep O’nun lütfuyla, keremiyledir. Âlemlere rahmet olanın kelimelerini  işitmek ve onlara göre değişmekten daha bereketli, daha güzel ve izzetli ne olabilir? İşte Habibi Huda, Ekmelut Tahiyya, Muhammed  Mustafa (sav) Efendimiz’in  ensara, muhacirlerden  sonra ikinci kuşak eğitim halkasına yaptığı ilk derste şunları öne çıkardığını görüyoruz:           
Öncelikle Yaratan-Yaşatan Mevlâyi Müteâl Hazretleri’ne hamd ile senalar. Mevlâmız’a hamd, Rasûlü’ne salavât ile başlamak ilk derste ensara öğretiliyor.

Hamdeleden sonra “Ya eyyühen nas!” ifadesi var. Bu nidayı -büyüğümüz Hâce Hazretleri’nin ifadesiyle- (Ey insanlar!) diye çevirmek doğru değil, çünkü “nas”tan “üns”e, insan oluşa daha ilerisinde kâmil  insan oluşa bir geçiş süreci var. Dinleyicilerin konumlarının tespiti yapılıyor adeta. Sonra iki hutbe araları kısa bir oturuşla bölünerek ayakta herkesin görebileceği bir şekilde hutbe irad ediliyor. Efendimiz’in mübarek sözleri “en öndekilerin rahatsız olmayacağı en arkadakilerin rahat duyabileceği” bir tonda.

Sahabeyi kiramın birbirlerine sık,  bitişik oturmaları hatibin gözüne dikkatli bakmaları isteniyor. Büyüğümüz Hâce Hazretleri’nin Ğavs Hazretleri’nden (ks) naklettikleri “Sohbeti göz takip eder.” hikmeti burada daha iyi anlaşılıyor, çünkü söz söylenirken mimiklerle yüzde görülen iniş çıkışlar, sözü daha etkili kılıyor. Sözde söylenen var, yüzde görülen var, göz ile verilen var. Yazımızda, yaşanan çok özel şeyleri dile getiremesek de Ğavs Hazretleri’ne (ks) “çâv-i belek-Şehla bakışlı” dedirten şey, sohbeti seniyyeleri esnasında ya da dua ederken, ilâhi-kaside söylenirken mübarek gözleri ile yaptıkları tesirdir. İşte o gün sahabeyi kirama sözlerle tesir eden, hakikati onların kalbine yerleştiren şeyi anlayabilmek için bugün peygamber varisi  kamil insanın sohbetine erişmek gerekir, aksi halde nakledilen cümleler kuru bir bilgi olmaktan öteye gitmez. Cümleler insanı (yeterince) değiştirmez ancak o hakikati ruhani yetiyle size aktaracak insan sizi değiştirebilir.
Genel olarak, Efendimiz (sav) birinci hutbesinde “ölüm, ahirete hazırlık, Cenabı  Hak’la vasıtasız olarak görüşmek, verilen nimetlerin, hesabının sorulacağı, insanın ahirette telaşa düşeceği, sadaka ile cehennemden korunma gereği (Bu nokta konumuz açısından  önemli:...Onu bulamayan da güzel sözle kendisini cehennemden korumaya çalışsın...) iyiliklerin on katından yedi yüz misline kadar ödüllendirileceği” beyan buyruluyor.

İkinci hutbe ise Allah’a hamd ile yöneliş, O’ndan yardım istemek, nefsten Allah’a sığınmak, Allahu Teâlâ’nın Zâtı, Bir/Şeriksiz oluşu, Allahu Teâlâ’nın kitabına yönelmek ve O’nu kitabından tanımak, Allahu Teâlâ’nın kelamını, zikrini ve O’nun sevdiklerini sevmek, sevgiyle O’na ibadet etmek (Yine konumuz açısından:…Dil ile söylediğiniz güzel sözlerle Allah’ı tasdik ve ikrar edin...) mü’minler olarak birbirinizi sevin ve son olarak “Beni koruyacağınıza ahdettiniz, Ben de bu söz üzerine buraya geldim. Öyleyse sözünüzde durun.” manasında “…Allah (cc) ahdinin bozulmasına gazap eder.” ifadesi ve selamlama ile hutbe bitirilir.

Şimdi hutbeleri nakledelim ve Mevlâmız’dan manasını, hikmetini, kudretini gönlümüze nakşetmesini dileyelim. Bilelim ki bugün için gerçek tesir peygamber varisi, kamil insanla ilişkide gerçekleşecektir. Mevlâ lütfeyleye:

“Ey nas! Sağlığınızda ahiret için tedarik görünüz, muhakkak bilmelisiniz ki kıyamet gününde herkes sorumludur. Herkes çobansız bıraktığı koyunundan sorumlu tutulacaktır. Sonra Cenabı Hak ona tercümansız ve vasıtasız olarak; ‘Benim Resûlüm gelip de sana emirlerimi bildirmedi mi? Sana mal mülk verdim, pek çok iyilik ve ihsanda bulundum. Sen kendin için (ahiret azığı) olarak ne gönderdin?

Bu soruyla karşılaşan kişi sağına soluna bakacak, bir şey göremeyecek. Önüne baktığı zaman cehennemi görecek.  O halde uyanın, bir yarım hurma ile de olsa cehennemden kendisini korumaya gücü yeten kimse hemen o hayrı  işlesin. Onu dahi bulamayan güzel bir sözle kendini korumaya çalışsın. Çünkü bir hayır için on katından yedi yüz misline kadar sevap verilir. Allah’ın selam rahmet ve bereketi sizlere olsun.’’

“Allah’a hamd ederim ve O’ndan yardım isterim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allah’a  sığınırız. Allah’ın hidayet ettiğini kimse saptıramaz. Allah’ın yoldan çıkarttığını da hiç kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O birdir, O’nun şeriki yoktur. Sözlerin en güzeli yüce Allah’ın kitabıdır. Cenabı Hak kimin kalbini Kur’ân’la süslerse onu kafirken İslam’a sokar, o da Kur’ân’ı başka sözlere üstün tutarsa kurtulur. İyi bilin ki Allah’ın Kitabı sözlerin en güzeli, en belağatlısıdır. Allah’ın sevdiğini seviniz, Allah’ı içten ve gönülden seviniz. Allah’ın kelamından  ve O’nu zikretmekten usanmayınız. Allah’ın kelamından size kasvet ve darlık gelmesin. Çünkü Allah kelamı her şeyin en iyisini ayırıp seçer, amellerin hayırlısını, kulların seçkinleri olan peygamberleri ve onların kıssalarını anlatır, helal ve haramı bildirir. Siz ancak Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, O’ndan gereği gibi sakının. Sözleriniz Allah’a yönelmiş güzel sözler olsun ve aranızda Allah’ın ihsan ettiği rahmetle birbirinizi sevin. İyi bilin ki Allah ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazap eder. Selam sizlere olsun.”   

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort