JoomlaLock.com All4Share.net

DERGAHLAR GÖNÜL MEKANLARIDIR

Dergahlar Gönül Mekanlarıdır

Dergahlar Gönül Mekanlarıdır - Andelib

Sayı : 123 - Mart 2018

 

Dergahlar Gönül Mekanlarıdır

 

Aşkın deryasına dalsak,
Orada hazineler bulsak,
Mürşid rengine boyansak,
Hâcegânlar tekkesinde.

             Hâce Hazretleri (ksa)

 

Kâbe-i Muazzama, ilk insan Hz. Adem (as) tarafından yapıldı. Yeryüzünde inşa edilen camiler, mescidler, dergahlar… Kâbe-i Muazzama’nın birer şubesi oldu. Buralar, Allah’ın eviydi. Beytullahtı… Müslümanlar, Rableriyle bu kutsal mekanlarda buluştu. Allah (cc) gücü yeten her müslümanı evim dediği Kâbe’ye davet etti. Kâbe’nin yolu camiden, mescidden geçer. 

Kulluk tevbeyle başlar. Sonrasında ibadetleri güzelleştiren niyetlerdir. Bir müslüman camiye niçin gider veya bir dervişin dergaha gitme gayesi nedir? Sorular basit gelebilir bize. Ama cevaplarımızı ihlasla verebilsek zorlandığımızı fark edebiliriz. Camiye Allah’la (cc) buluşmaya giden kaç müslüman var aramızda. Müslümanların namazlarında Allah’ın (cc) huzurunda oldukları şuuru artarsa camiye gidiş niyetleri de değişir. 

Camiler, mescidler, dergahlar… Allah’ın evidir. Buralara giden müslümanlar Rableriyle buluşmanın idrakiyle ve bu idrakin oluşturacağı neşeyle coşmalıdırlar. “Allah’a firar edin.” “Allah’ın zikrine koşun.” buyrulmuş. Bu kutsal mekanlar Allah’ın (cc) zikrine koşmanın, Rabbimize kavuşmanın adresleridir. Müslüman ezanı duyduğunda gönlünde müthiş bir sevinç duymalı, ezanla birlikte Rabbini zikretmelidir. O zikirle camiye girmelidir. 

Dergahlar ve tekkeler de Allah’ın (cc) zikredildiği kutsal mekanlardandır. Dervişler, tekkelerde Rablerinin rızasını arzulayarak Yüce Mevlânın zikrini yapmanın gayretinde olmuşlardır. Yüce Mevlâmız Kur’an-ı Kerim’de: “Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken Allah’ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında (derin derin) düşünürler. (Ve şöyle duâ ederler) Rabbimiz! (Sen) bunları boş yere yaratmadın; sen (bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin azâbından muhâfaza eyle!” buyurmuştur. 

Dervişler, Allah’ı (cc) çokça zikredenlerdir. Dergahlarda Allah’a çokça ibadet ederler. Beş vakit namazlarına diğer sünnet namazlarını da eklerler. Tesbih ve Kur’an-ı Kerim dervişlerin en yakın dostlarıdır. Birkaç derviş bir araya gelse sohbetleşmeye başlarlar. Rablerini, peygamberlerini, Kur’an-ı Kerim’i tefekkür ederler. İslamı yaşama yolunda en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz’i (sav) ve O’nun ashabını, ehli beytini, varisi olan mürşidi kamilleri birbirlerine anlatırlar. Özellikle bağlandıkları, gönül verdikleri mürşidlerinden çokça bahsederler. 

Dergahlar, gönül evleridir. Dergahlarda gönüller, aşkla, şevkle, zikirle, sohbetle cezbelenir. Dergahlar boş boş oturma yerleri değildir. Orada geçireceğimiz her vakit bizim için çok önemlidir. “Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (İnşirah, 7-8) buyurmuş Rabbimiz. Dergahlarda Kur’an’lar okunup hatimler indirilir. Zikirler yapılır, ilahiler söylenir. Muhabbetullah doya doya yaşanır. Sohbetler marifetullahı arttırır. Dergahlar, Evliyaullah’ın nazarlarının değdiği, sohbetlerini yaptıkları yerlerdir. Dergahlar, Allah (cc) diyen dervişlerin nefesleriyle doludur. 

“Kur’an müminlere şifadır.” buyurmuş Rabbimiz. Dergah ortamları da Kur’an aşığı müminler için şifa kaynağıdır. Buralarda okunan Kur’an-ı Kerim’ler, yapılan zikirler, edilen sohbetler müslümanları manevi kirlerinden arındırır. Orada iki müslümanın hiçbir dünyevi menfaat olmadan birbirine tebessümle bakması onları tertemiz yapar. Bir sûfi gittiği o tasavvuf yolundan nasibini almak istiyorsa dergah ortamlarında çokça bulunmaya çalışmalıdır.

“Bir saat tefekkür, bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır.” buyrulmuş. Dervişler; imanlarını, ihlaslarını, idraklerini kuvvetlendirecek tefekkürü çoğu zaman mürşidlerinin sohbetinde bulmuşlardır. Bir araya geldiklerinde de bu sohbetleri paylaşarak ziyadeleştirmişlerdir. Şeytanın binlerce yıl yaptığı ibadetler onu kovulmaktan, lanetlenmekten kurtarmadı. Anlayışsızlığı, edebsizliği, kibirlenmesi onu Allah’tan (cc) uzaklaştırdı.

Dergaha gelen insan bütün rütbelerinden, unvanlarından sıyrılmalıdır. Onları dergahın kapısında bırakıp içeri garip bir kul edasıyla girmelidir. Allah’ın rahmetine/şefkatine muhtaç, Allah’a aşık garip bir derviş gibi olmalıdır. Dergaha acziyetinle, mahviyetinle gel… Toku ağırlamak zordur derler. Doysa bile nefsinin açlığını doyuramazsın. Böyleleri mürşidi kamil aradığını söyler de aradıkları aslında kendi hevalarıdır. 

Günümüzde bazı tarikatlerde zenginlere, mevki-makam sahiplerine şeyhin yanında özel minderler ayrılmış. Nefsi terbiye etme mekanı olan tarikatler, nefsi kibirlendirmenin yeri olmuşlar. Bunun tarikatle, İslamla bir alakası yoktur. 

Seçim zamanlarında siyasiler, oy deposu olarak gördükleri cemaatleri ziyaret ederler. Hâce Hazretleri (ksa) böyle zamanlarda bu tip siyasiler dergaha gelseler de onlarla görüşmezlerdi. Dergaha bir Allah dostunu ziyaret edip duasını almak niyetiyle Anadolu’nun değişik yerlerinden gelen talebelerle, işçilerle saatlerce sohbetleşmişlerdir. Dergahlara gidiş niyeti çok önemlidir.

Dergahlar, edebhanelerdir… Dergahların giriş kapılarında, duvarlarında “Edeb Ya Hu” tabelalarını görürüz. Oralarda gönüller edeblendiği gibi, bedenler de edeblenir. Dervişlerin her halinden edeb süzülür adeta. Oturup kalkmaları, konuşmaları hep edebledir. Gülmeleri ve eğlenmeleri de ölçüyü aşmaz. Bir kişi allame-i cihan olsa edebden yoksunsa eğer, Kur’an tabiriyle kitap yüklü merkep olmaktan kurtulamaz. 

Dergahlar, sohbethanelerdir… Ashabı Kiram Peygamber Efendimiz’in sohbetini başlarında bir kuş varmış gibi dinlerlerdi. Hareket etmekten korkarlarmış. Dervişler, mürşidlerinin sohbetini ashabı kiram gibi dinlemişlerdir. İşiteceğimiz bir söz imanımızı, ihlasımızı, takvamızı harekete geçirip bizi kemale ulaştırır diye can kulağıyla dinlenmişler bu sohbetleri. Sorularını edeble sormuşlar, cevaplarını yine edeble dinlemişler. Sohbet ortamlarını bozacak her türlü davranıştan sakınmışlardır. 

Dergahlar, hizmethanelerdir… İnsanın terbiyesinde hizmetin yeri büyüktür. Hizmetle elde edilecek nisbet ve feyz başka şeyle elde edilmez. Dervişler, küçük büyük iş demeden hizmeti muhabbetle yapmanın gayretinde olurlar. 

Ğavs Hazretleri (ks) şeyhini ziyarete gittiklerinde dergahta kalırlar. Dergahların arazi işleri olur, her gün bir grup hizmete götürülürmüş. Dervişler, hocalar, talebeler… sırayla hizmete giderlermiş. Ğavs Hazretleri her seferinde kendini o gruba dahil eder hizmete koşarlarmış. O büyüklerimizin hizmetleri de amelleri de çok büyükmüş. Nakşibendi yolunun büyükleri yaptıkları hizmetleriyle hem zamanlarına hem de sonraki nesillere çok güzel örnek olmuşlardır.

Dergahlar, mürşidi kamillerin gönlüdür... Yunus Emre’nin “Dört kitabın manası/Bir gönüle girmekmiş.” mısralarıyla kastettiği Evliyaullah’ın gönlü olsa gerek. Bülbül, gülün açılışını görmek için seherlere kadar beklermiş. Aşık, maşuğunu görebilmek ümidiyle onun evinin etrafında pervane gibi döner. Dervişler de mürşidini bülbülün aşkıyla beklerlermiş. Mürşidlerini bir an görmenin aşkıyla yanıp tutuşurlar. Ashabı suffanın mescid kuşu olduğu gibi dervişler de dergah kuşlarıdır. 

Dervişler, zaman zaman değişik diyarlardan mürşidlerini ziyarete giderler. Bu tasavvuf yolunun esaslarındandır. Dergaha giden mürid aslında mürşidinin gönlüne misafir olmuştur. Dervişler, bu ziyaretlerinde mürşidlerine yönelirler. Gönüllerini meşgul edecek başka şeylere meyletmezler. Çarşı pazar gezmezler; dergahta sohbetle, zikirle, ilimle meşgul olmak onların çok hoşuna gider. Orada aldıkları her nefes bütün dertlerine ilaç gibidir.

Ya Rabbi, bizleri sevdiklerinden ayırma. Sevdiklerini bize sevdir, bizi de sevdiklerine sevdir. Ya Rabbi, evim dediğin camilerde, mescidlerde, dergahlarda Seni zikredebilmeyi, Sana kulluk edebilmeyi bizlere nasib eyle. Ya Rabbi, ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl… Bizleri bir ömür boyu dergahlarından mahrum eyleme…

Amin…

 

Yazar: Andelib

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort