JoomlaLock.com All4Share.net

ANNE BABA, KELİMELERİNİ DEĞİL, ANLAYIŞINI İNCELTEBİLENDİR

Büyüğümüz Hâce Hazretleri (ks) bir sohbetlerinde: “Allah (cc) ile buluşulacak gerçek zemin, anlayıştır.” buyurdular. İnsanın görebildiği şeyler baktığı yer ile alakalıdır. Bakışımız hangi zaviyeden ise görüşümüz de o kadardır. Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde: “İnsanlar Allah’a (cc) anlayışları (akılları) nispetinde yakınlaşır.” buyurmuştur. Yine Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’in Bakara Suresi 242. ayeti celilesinde: “Allah (cc) ayetlerini anlayasınız/akledesiniz diye açıklamaktadır.” buyurur. Buna benzer, Kur’ân’da “anlayış” kavramı anlamında kullanılan, “akletmek” ifadesi yetmişten fazla ayette geçmektedir. Rabbimiz, kendine açılan kapının anahtarını anlayış olarak tanımlamıştır. Gönlümüzün derinlerinde yer alan, Rabbimiz’in tecelligahı olan o mahrem oda ancak anlayışla açılabilir. Günümüz insanlığının içinde bulunduğu bu durumu tanımlamak için “anlayışsızlığımız” desek yerinde olacaktır.

Sağlam ve sahih anlayış, selim kalbin yapabileceği haslettir. Sağlıklı bir anlayış için öncelikle insanın kalbini temizlemesi gerekir. Bu temizliğin tasavvuf  literatüründeki karşılığı “tezkiye” dir. (Nefsin terbiye edilerek zararsız hale getirilmesi.) Nasıl ki namaza başlamazdan evvel abdest alarak manevi bir hazırlık, temizlik şartsa sağlıklı anlayış için de kalp temizliği mecburidir. İnsanı kemalata erdiren şey, peygamber anlayışıdır. İslam inancının merkezine Hz. Muhammed’i (sav) koymak insanı kemale erdiren anlayıştır. Büyüğümüz Hâce Hazretleri’nin (ks) buyurduğu gibi: “Din kulun Allah’a gidişidir. Aşk, Allah’ın kula gelişidir.” Onlar öyle bir aşkla bağlanmışlar ki bu bağlılıkları onlara farklı kapıların açılmasına imkan sağlamıştır.

Kalp temizliği için ihtiyaç duyulan temel bilgi zikir ve Kur’ân’dır. Zikir ve Kur’ân herkesçe tek başına anlaşılamaz. Her insanın anlayışını sağlayan farklı bireysel özellikler vardır. Zeka düzeyimiz, zeka alanlarımızın değişik alanlarının, farklı derecelerde ileri veya geri olması gibi özellikler anlayış oranımızı belirler. Bunun içindir ki; ilahi mesajı bizzat yaşayarak, hayatın içinde biz kullarına öğretmesi için Rabbimiz Allah (cc), bizlere Hazreti Muhammed’i (sav) sevgili olarak, örnek insan olarak göndermiştir. Ashab bu terbiyeyi bizzat Hazreti İnsan’dan, insanların en kıymetlisinden aldıkları için gökteki yıldızlar gibi aydınlık, yol gösterici olmuştur.

Peygamber Efendimiz bugün de velayet rehberliğini devam ettirmektedir. Buna sebep ana eksen tarihin her döneminde olduğu gibi Hazreti İnsan’dır. Efendimiz’in (sav) manevi mirasçıları âlim, kamil, gönül ehli insanlar biz ümmeti Muhammed’i irşad ve terbiye için bizlerle beraberdirler.
Hâce Hazretleri “Sizler Kur’ân ayetlerine inanç manzumesi şeklinde bakarken, biz ise tefekkür malzemesi diye bakıyoruz.” buyurmuşlardır. İşte anlayışını Hak’tan alamayan günümüz insanlığı ekseni kaydırılmış bir anlayışla İslam ve şeriat; Allah’ın (cc) anlaşılması için vaaz olunmuşken bugün hükümler manzumesi durumuna düşürülmüştür.

Cenabı Hak; “ayetlerini anlayasınız/akledesiniz diye” buyurmuştur. İşte anlayışını Hak’tan alamayan insanların akledebildikleri ancak kendileri olabiliyor. Çünkü görebildiği alan o kadarına müsaade ediyor. Halbuki Rabbimiz, Allah (cc), akledesiniz veya akletmez misiniz, diye buyururken Kendi Zâtı’nı, sıfatını, kudretini düşünüp anlamamızı istiyor.

Yine bir hadisi şerifte; “Allah bir toplumu helak etmeyi istedi mi, o toplumdan evvela âlimleri alır.” buyrulmaktadır. Günümüz insanlığının, daha doğrusu insanlardaki anlayış bozukluğuna sebep olan asıl unsur, Peygamber Efendimiz’e yol olan manevi mirasçıların, hakiki manada âlim zatların anlaşılamamış olmasındandır.

Anne babalar olarak bize düşen en büyük görev; sorumlu olduğumuz evlatlarımızın dini duygu ve anlayışlarını kendimize göre değil, Rabbimiz’in istediği gibi temellendirip, şekillendirebilmemizdir.

Hiç şüphe yok ki İslâm’da, dinî düşüncenin temelini Allah inancı oluşturur. Küçük yaşlardan itibaren çocuğun din eğitiminde öğretilmesi gereken ilk husus, Allah inancıdır. Allah inancı diğer iman esaslarıyla da çok sıkı ilişkili olduğundan diğer iman esaslarının öğretiminde de Allah inancı kullanılmalı ve bu inançla beraber diğer esasların eğitimi de verilmelidir. Çocukların iman derslerini alma yaşı her şeyden önce okul öncesi dönemdir. Okul öncesi dönem çocukların inanç dünyasının şekillendiği dönemdir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) okul öncesi dönem yapılan eğitim faaliyetlerini “taşa kazımak”, sonraki dönemlerde yapılan faaliyetleri ise “suya yazmak” olarak nitelendirmektedir. Bilindiği üzere taşa kazınan yazı taş, kaya parçalanmadıkça yok olmaz. Ama suya yazılan yazı ise, yazıldığı an silinmeye mahkûmdur. Bu nedenle çocuklarımızın iman eğitimini kesinlikle ihmal etmemeli, okul öncesi dönemde iman derslerinin temelini atmalıyız. “Ağaç yaşken eğilir.” Atasözümüz çocukluktan itibaren başlayan anlayışımızın, kalıcı olarak bizim diğer yaş dönemlerinde de gelişerek asliyetimize ulaşmada ne denli etkili olduğunu çok güzel ifade eder.

Çocuklarda Allah algısı, anlayışı nasıl oluşur? Çocukların zihin dünyalarında, Allah kavramının şekillenmesinde içinde bulundukları yaş grubunun temel özelliklerinin etkisi çok fazladır. Ayrıca anne babanın Allah anlayışı ve ona doğrudan öğretme faaliyetlerinin mahiyeti, içinde bulunduğu çevre, çocuğun Allah anlayışının şekillenmesinde son derece etkilidir. Anne babası veya yakınları, meselâ tamamen yanlış olan Allah’ın gökte olduğu inancına sahipse ve bunu dillendiriyorsa; çocuk, Allah’ın gökte olduğuna inanacaktır. Halbuki Rabbimiz; “Yere göğe sığmadım, mümin kulumun gönlüne tecelli ettim.” buyurarak Kendisini gönülde aramamız anlayışını bizlerden beklemektedir. İşte bizler ondan uzaklaşarak Rabbimizi Hazreti İnsan’da aramak, kendi içimize yönelmek yerine; dağda, taşta, böcekte, vaktimizi harcayabiliyoruz. Ayrıca sıkça kullanılan ifadelerde meselâ, anne baba; Allah yakar, taş eder gibi O’ndan hep korkulan bir varlık olarak bahsederse; çocuk da doğal olarak O’ndan korkacaktır. Korkusu, sevgisinden daha çok öne çıkacaktır. Halbuki Rabbimiz biz kullarını kendisine dost olsun diye yarattı. O’nun bizden istediği Kendisi ile ilgili anlayışın temelini dostluk ve sevgi oluşturmalıyken, biz tam zıttı bir anlayışla çocuklarımızı korku ve endişe verici, ceza yönü öne çıkan Allah idrakini onlara aşılayarak anlayışlarını şekillendirebiliyoruz.

Genel anlamda okul öncesi çağlarda çocuğun Allah anlayışı; insan biçimci, insana benzeyen bir varlık olarak düşünülür. Bu anlayış psikolojide “antropomorfist özellik” olarak ifade edilir. Yani çocuklar, ancak beş-yedi yaşlarından itibaren Allah’ı insanlardan ayırt etmeye başlar ve Allah’ın insanlardan farklı olduğunu kavrayabilir. Altı-yedi yaşına kadar çocukların hemen tamamı Allah’ı güçlü, kuvvetli, yüce bir insan şeklinde ya da çizgi filmlerde gördükleri kahraman tarzında hayal ederler. Çocuk ancak on yaşından itibaren Allah’ı bir yetişkin gibi algılayabilir. Özellikle dört yaştan itibaren çocukların Allah’ı tanımaya yönelik soruları artar. Her meselede ve her konuda “nedenler ve niçinler” anne babayı bunaltacak duruma getirebilir. Bu sorular beş-altı yaşlarına kadar durmadan devam eder. Çocuğun dinî eğitiminde bu yaş dönemi iyi değerlendirilmeli, çocuğa aşırı yüklenmeden, sorularına uygun cevaplar gerektiği kadar verilerek doğru Allah tasavvuru çocuğun zihnine nakşedilmelidir. Bu yaşlarda çocuklar soyut kavramları anlayamayacakları için, Allah’ın anlatılması da dahil her konuda somutlaştırma gayreti içine girilmesi bir zorunluluktur.

Okul öncesi dönem çocuklarında Allah, babadan da, dağlardan da, her şeyden büyük kocaman bir Allah’tır. Dört yaş, çocukların hayallerinin güçlenmeye başladığı çağdır. Bu dönemde çocuklar, gerçeklerle hayalleri birbirine karıştırırlar. Bu sebeple kafalarında kurup geliştirdikleri hayalleri gerçekmiş gibi anlatmaya çalışırlar. Onların, Allah’ı Hz. Peygamberimiz’i (sav) gördüğünü söylemeleri; gerçekte veya rüyada Allah’la, peygamberle konuştukları, onların kendisini sevdikleri şeklinde birtakım olaylar anlatmaları mümkündür. Ancak çocuklar bu anlatımları için kesinlikle yalanlanmamalı, yalancılıkla itham edilmemelidir. Çocuklardaki bu davranışın temelinde, istedikleri ama yapamadıkları, olmasını arzuladıkları şeyi gerçek gibi anlatma veya anne baba ve çevrenin ilgisini çekme gibi kaygılar yatmaktadır.

Çocuğa erken dönemlerde verilecek bilinçli, doğru anlayışta bir eğitim, çocukta Allah inancını güçlendirecek ve ileride öğreneceği konulara ışık tutacaktır. Çocuk kâinata ve bütün olaylara bu gözle bakacak, sağlıklı düşünmeyi öğrenecektir. Bunun neticesinde de iki dünya saadetini kazanmaya aday yeni bir nesil ortaya çıkacaktır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 NİSAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort