JoomlaLock.com All4Share.net

TERBİYE, ANNE BABANIN ÇOCUKLARINA BIRAKACAĞI EN BÜYÜK MİRASTIR (3)

Aynı konuyu işlediğimiz ilk iki yazımızdan farklı olarak burada çocuk terbiyesi ile ilgili Peygamber Efendimiz’in (sav) ve Onlar’ın varisleri olan din büyüklerimizin emir ve tavsiyeleri ışığında öncelikle anne babalar olarak uymamız gereken ya da özellikle kaçınmamız gereken genel kaidelere değineceğiz.

Rabbimizin biz kullarına ihsan buyurduğu nimetleri saymakla bitiremeyiz. Bu nimetleri en iyi şekilde değerlendirmek, müminin en büyük görevidir. Nimete şükür; ona gereken değeri vermek, yerinde kullanmak ve onu faydalı hale getirmekle olur.

Dinimizin muhatabı insandır. İnsandan murad ise asıl yaradılış gayesi olarak; Rabbin’den bir an dahi gafil olmadan, O’nun istediği hâl üzere, O’nun razı olacağı şekilde yaşamasıdır. İnsana yakışan budur. Dünyanın en zor işi insan yetiştirmektir. İnsana yapılan yatırım, en kazançlı olanıdır. Çünkü Rabbimiz yarattığı dünyanın, kulları tarafından şekillendirilmesine de müsaade etmiştir. İşte Rabbini bilen her insan yapacağı her işte önce O’nun rızasını gözetir. Her ürettiği yeni icadın önce O’nun tarafından beğenilip, beğenilmeyeceğini sorgular. O’nun istemediği şeylerden uzak duracağı gibi bu yönde direnç gösteren diğer gafil insanlarla da  yine Rabbi’nin hoşnutluğunu kazanmaktan başka hiç bir niyet taşımadan mücadele eder. Bu sebeple en büyük yatırım insanın kemâlâtına yönelik yapılan yatırımdır. Öğrenme yönüyle insan verimli çağı çocukluk dönemidir. Bu dönemden başlayarak aile içerisinde alacağı terbiye onun kişiliğini şekillendirir. “Ağaç yaşken eğilir.” Sözüyle bunu atalarımız ne güzel teyid etmişlerdir.

Büyüğümüz Hâce Hazretleri(ks)’nin; “Aile olarak sizden isteğimiz çocuklarınıza düzenli olmayı öğretin.” nasihatı çok önemlidir. Çünkü düzenli olmayı kişiliğine yerleştirmiş her fert, hayatının her döneminde edindiği terbiye, ahlak ve doğruluk prensiplerini yerli yerine koyabildiği için bunlar onun hayatını yeniden düzenler. Onda yük değil doğal bir vitrin olur, diğer mümin kardeşleri için ayna olur.

İnsan yetiştirmeyi, sadece dünyada üretimi artırmak için bilinçli insan gücü şeklinde gören kapitalist ve materyalist ülkeler bile, kendi çocuklarının ve gençlerinin dürüst, çalışkan, güzel ahlaklı, başarılı, kültürlü, topluma faydalı, vatansever, eğitimli ve kendi öz değerlerine saygılı insanlar olarak yetişmesini ister. Bunun için çaba harcar. Bunu başaran ülkelerin, diğer sıkıntıları daha kolay ve daha çabuk çözülür. Çünkü, her şeyin başı insandır. İnsanın iyi yetişmesi için hiçbir masraftan ve güçlükten kaçınmayanlar, başarının ve medeniyetin zirvesine yükselir. Bu gün Avrupa’yı teknolojide üstün kılan budur. Fakat ne var ki gelişimin aslı, insanın kendi iç alemindeki gelişimdir. İnsanın gelişimi kendisini tanıması, ne olduğunu, ne için yaratıldığını, nasıl yaşaması gerektiğini fark edebilmesidir.

İnsanın kemâlâtı yine bir insan eliyle olur. Bu Rabbimiz’in belirlediği yöntemdir. Efendimiz’in (sav) gönül rahlesinde, O’nun terbiyesiyle yetişenlere ashab denmiştir. Her biri gökteki yıldılar misali aynı istikameti “sırat-ı müstakim”i göstermişler. Daha sonraki dönemlerde de bu usulü anlayarak bu yoldan gidenler: Abdülkadir Geylânî (ks) olmuşlar, Şah-ı Nakşibendî (ks) olmuşlar, Mevlânâ  olmuşlar, Yunus (ks)  olmuşlar…

Yüce Rabbimiz’e ne kadar hamd etsek azdır ki, günümüzde de O’nunla olanı, O’ndan bir an gafil olmadan yaşayabilen, gerçek yaradılış sebebi olan kulluğu Rabbimiz’in istediği gibi yapan büyüklerimiz bizlerle beraberdir.

Bizlerle aynı toplumsal sıkıntılar içinde yaşadıkları halde onlar dipdiri ayaktadır. Gönül rahlelerini açmış, biz insanları Rabbimiz’e, Rabbimiz’i de bizlere sevdirmek için gece gündüz çalışmaktadırlar. Hiç bir dünyalık beklemeden, bu gaye onların hayat şeklini belirlemiştir. Büyüklerin gönül dergahında İslam dininin emir ve yasaklarıyla terbiye edilen, doğru, yanlış kıstaslarını İslam şeriatına göre belirlemiş ve kişiliğini İslam şeriatı üzere oluşturmuş her fert dünyada da ukbada da mutludur. Diğer mümin kardeşlerine de ayna olur. Yapacağı her işte önce Alah’ın (cc) rızasını gözetir. İnsanların huzur ve mutluluğuyla toplum huzur bulur.

Toplumumuzda günden güne artan suç unsuru olan davranışların çok olmasının temel sebebi çocukluktan itibaren insanlığın artık fıtratına uygun, asıl şekliyle terbiye edilememesidir.
Toplumu meydana getiren en önemli unsur çocuklardır. Onlar hayatın başlangıcı ve bugüne taşıyanlarıdır. Bugünün çocukları da hayatı yarına taşıyacaklardır. Çocuk; gözümüzün aydınlığı, evimizin neşesi ve dünya hayatının meyvesidir. Geleceğimizin teminatıdır. Onların iyi terbiye edilmesi gerekir.

Efendimiz (sav), çocuk terbiyesi hakkındaki hadisi şeriflerde şöyle buyurmuştur:

“Çocuğun güzel terbiye edilmesi, evladın babası üzerindeki haklarındandır.” (Beyhakî)

“Evladınıza ikram edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin.” (İbn-i Mâce)

“Çocuğu terbiye etmek, tonlarca sadakadan daha sevaptır.” (Tirmizi)

Bu konunun son bölümünde de anne babalar olarak çocuklarımız ile ilişkilerimizde, onların terbiye edilmesinde, kişiliklerinin şekillenmesinde olumlu etki sağlayacak; aile içerisinde hassas olmamız gereken somut davranışlardan bahsedeceğiz. Bunların  başlıcaları şunlardır:

*Çocuk aile bireylerinden birisi tarafından azarlanınca diğerleri ona arka çıkmamalıdır.

*Kusurlarını kabul etmesi öğretilmeli. Kusurlarını bilip yapmamaya çalışması hayatta başarılı olmasına sağlar.

*Çocuk asla yalancılıkla suçlanmamalıdır.

*Büyüklerimizin bize ne kadar sabırlı olduklarını hatırımızdan çıkarmadan biz de çocuklarımızı terbiye ederken sabrı elden bırakmamalıyız.
*Sürekli şiddet kullanarak çocuğu terbiye etmeye çalışan ana baba; çocuğun korku içinde, asabi ve saldırgan olmasına, kendi problemlerini şiddet yoluyla çözmeye çalışmasına sebep olur.

*Çocuk terbiyesinde ne kadar doğru olursa olsun ne söylediğimiz değil, nerede, nasıl söylediğimiz daha önemlidir.

*Çocuk anne babasını taklit ederek sosyalleşir. Bu yüzden en güzel terbiye metodu doğru davranışlarımızla örnek olmaktır.

*Çocuğun yanlışları ona fark ettirilmeli, izah edilerek sebebini anlaması sağlandıktan sonra gerekiyorsa cezalandırılmalıdır.

*Çocuk, ilk gördüğü eşyayı tetkik etme, kurcalama ve sorup öğrenmeye heveslidir. Onun için çocuklara hep iyi ve güzel şeyler gösterilmeli ve soruları doğru cevaplandırılmalı. Böylece çocuğun düşünme kabiliyeti gelişmiş olur.

*Anne babalar çocuklarını: “Sen adam olmazsın”, ''Senden ne köy olur ne kasaba” gibi ifadelerle suçlamalardan kaçınmalıdır. Çünkü bu ve buna benzer onur kırıcı ifadeler çocuğun kendine güvenini azaltır, kişilik sahibi olmasını engeller.

*Sözlerine önem verilmeyen, diğer arkadaşlarıyla her fırsatta kıyaslanan veya sürekli eleştirilen çocuk; suskun, içine kapanık, güvensiz, huysuz ve saldırgan olur. Çocuklarımızın sağlam bir psikoloji ile gelişmesini istiyorsak, başkalarıyla değil kendisiyle yarıştırmalıyız.

*Çocuğu suçlamak, lakap takmak, alay etmek, tehdit etmek uygun değildir. Git gel gibi emir yerine gider misin, gelir misin gibi ifadeler kullanılmalıdır. Onunla edebli konuşmalı, “Teşekkür ederim, Allah razı olsun, Özür dilerim, efendim” gibi kelimeler öğretilmelidir.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort