JoomlaLock.com All4Share.net

ZEYD BİN HARİSE (RADIYALLAHU ANHU)

Hz. Zeyd bin Harise (ra)… Işığını Kâinat Efendisi’nden alan yıldızlardan alan biri… El hub (sevilen) diye anılan bir sahabe… Ahzab Suresi 37. ayeti kerimede bizzat ismi geçen bir insan… “(Ey habibim) Allah’ın nimet verdiği senin de ikram ettiğin kimse …” denilerek dikkat çekilen bir insan…

İlk kadın Müslüman Hz. Hatice (ra), ilk erkek Müslüman Hz. Ebu Bekir (ra), ilk çocuk Müslüman Hz. Ali(ra)’ den sonra kölelerden ilk Müslüman olarak Hz. Zeyd’e Allah-u Teâlâ’nın nimet verdiği sonra Efendimizin de onu azat ederek ikram ettiği bir insan…

Tarihi kaynaklara göre peygamberliğin ilanından önce Yemenli Kudaa kabilesine mensup Zeyd bin Harise annesi Su’dâ hatun ile akrabalarını ziyarete gittiği bir zaman kimi atlıların baskın yaparak köle edindiği bir çocuk. O zamanlar sekiz yaşlarında. Ukaz panayırına getirerek satılan bu küçük köleyi Hakim bin Hizam bin Huveylid satın alır ve halası Hz. Hatice’ye hediye eder. Hz. Hatice annemiz de bu güzel yüzlü, zeki köleyi eşi Hz. Peygambere hediye eder. Cenab-ı Hak Hz. Zeyd’i Kâinatın Efendisi ile buluşturarak olabilecek en büyük nimeti ona lütfetmiştir.

Yemen taraflarında evlat hasretiyle yanıp yakılan baba Harise, diğer oğullarına “Ben ölsem bile Zeyd’imi siz bulacaksınız!” diye vasiyet etmektedir. Mekke’den gelen bir haber ona hayat verir: Oğlun Zeyd yaşamaktadır. Derhal hazırlık yapan Harise, kardeşi Kâb ile birlikte güçlü kuvvetli bir köle ve yüklü miktar para ile Mekke’ye gelir. Efendimizi bularak:

-Ey Kureyş kavminin efendisi! Siz harem halkı ve Harem-i şerifin komşularısınız. Beytullah’ın yanında esirlerin esaret bağlarını çözer, onları doyurursunuz. Yanınızda bulunan oğlumuz için size geldik. Sen bizi memnun ve razı edecek bir fidye-i necat (kurtuluş akçesi) iste biz onu verelim ve oğlumuzu serbest bırak, der.

Resûlü Kibriya Efendimiz:
- Oğlunuz kimdir? diye sordular.
- Zeyd bin Harise, dediler.
- Bundan başka bir isteğiniz var mı?
- Hayır, başka bir isteğimiz yoktur.
Bunun üzerine Efendimiz (sav) :
- Eğer sizi tercih ederse fidye-i necat almaksızın o sizindir, alın götürün.
Yok, eğer beni tercih ederse vallahi ben, beni tercih edene kimseye tercih etmem, buyurdular.
Harise ve kardeşi buna çok memnun oldular.
Fakat küçük Zeyd gelerek onları şaşırtacak bir şey söyledi:
-Babacığım ben bu zâttan öyle şeyler gördüm ki O’nun yanında köle olmayı ailemin yanında hür olmaya tercih ederim.
Babası ve amcası büyük bir şaşkınlıkla:
- Yazıklar olsun sana! Sen köleliği hürriyete, anne-babana, ailene nasıl tercih edersin? dediler.
Küçük Zeyd ise kararlı idi. Onun bu sadakati ve tercihi Kâinatın Efendisi’ni gayrete getirecekti.
Zeyd’in elinden tutup Mekke’nin ortasında Kureyş’in oturduğu Hıcır mahallesine götürerek:
- Ey hazır bulunanlar! Şahit olunuz ki bundan böyle Zeyd benim oğlumdur. Ben ona varisim o da bana varistir, buyurur.

O günden sonra küçük Zeyd artık Zeyd bin Muhammed (sav) diye çağrılacaktır. Bu durum karşısında şaşkınlıkla beraber mahzuniyeti-sevinci bir arada yaşayan Harise, oğlunu Efendimize bırakarak gönül huzuru ile yurduna döner.

“Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nispet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur…” Ahzab 5. ayeti kerimesine kadar Zeyd bin Muhammed diye hitap edilen bu peygamber aşığı genç sahabi bu hükümden sonra Zeyd bin Harise diye çağrılmaya başlanır.

Hayatı ile ilgili bizlere ibret olacak birçok önemli olay nakledilen Hz. Zeyd’in, Efendimizin tebliğ çalışmalarında hemen O’nun yanı başında oluşu, Taif’de Efendimiz (sav) taşlanırken O’na siper olması, başından yüzünden yaralanması, Hicrette Hz. Hamza ile kardeş ilan edilmesi, Efendimizin (sav) halasının kızı Zeynep binti Cahş ile evlenmesi sonra boşanmaları ve Ahzab Suresi 37. ayeti kerimede ifade edilen “… Zeyd o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlatlıkları hanımları ile ilişkilerini kestikleri(onları boşadıkları) zaman o kadınlarla evlenmek hususunda Mü’minlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.” hükmü, Efendimizin Müreysi Gazası’na çıktığı zaman onu Medine’de vekil bırakması, bütün savaşlarda yanında bulunması ve en son Mute Savaşı’nda şehit düşünceye kadar imanı, istikameti ve dostluğuyla sadakatini ispat etmesi o gün yaşayan ve kıyamete kadar gelecek bütün ehli imana örnek tablolar olarak karşımızda durmaktadır.

Efendimiz Mute’ye gönderirken komutan olarak Zeyd’i seçmiş “Zeyd şehit olursa Cafer, Cafer şehit olursa, Abdullah bin Revaha sancağı alsın. O da şehit olursa aranızdan birini kendinize kumandan seçin.” buyurarak adeta onların şehadetlerini müjdelemiştir. Üç bin kişilik İslam ordusu yüz bini aşkın Bizans ordusu ile Suriye’de Mute bölgesinde karşılaşırlar. Efendimiz Medine’de hutbe verirken birden gözyaşı dökmeye başlar ve “Allah’ım Zeyd’e mağfiret et, Allah’ım Zeyd’e mağfiret et, Allah’ım Zeyd’e mağfiret et. Allah’ım Cafer’e mağfiret et, Allah’ım Abdullah bin Revaha’ya mağfiret et!” diye dua ederler. Bu üç sahabenin şehadetini haber verdikten sonra müslümanların Halit bin Velid’i komutan seçtiğini Allah’ın onun eli ile zaferi lütfedeceğini müjdeler.

Efendimizin (sav) “Bana insanlar arasında en sevimli gelen kişi, benim ve Allah’ın ihsanına mazhar olan Zeyd’dir.” buyurduğu Hz. Zeyd bin Harise (ra) geride yine Efendimizin öz torunlarından ayırmadığı Hz. Usame’yi bırakarak elli beş yaşlarında ahirete göçer.

Ticaret için uzak bir beldeye giderken bir katır ve kılavuz kiralayan Hz. Zeyd’i kılavuz izbe bir yere götürerek öldürmek ister, Hz. Zeyd:
- İki rekat namaz kılmama müsaade et, der.
Cenab-ı Hakk’a yönelerek üç defa (Ya Erhamerrahimin) demesi üzerine katırcıya “Onu öldürme!” diye bir nida gelir. Katırcı Hz. Zeyd’e doğru hamle yapınca elinde kılıçla beliren bir süvari katırcıyı öldürür. Gelen şahıs:
- Sen birinci Ya Erhamerrahimin dediğinde göğün yedinci katındaydım. İkinciyi söylediğinde göğün birinci katına indim, üçüncüyü söylediğinde yanına geldim, deyince Hz. Zeyd onun melek olduğunu anlar.

“Cennette, deve derisinden yapılmış su tulumları gibi iri narlar arasında Zeyd’i görüyorum.” buyrulan Hz. Zeyd ile ilgili çok önemli örnekler olmasına rağmen biz onun özgürlük-hürriyet anlayışı ile ilgili yoğunlaşmak istedik. Hz. Zeyd’in Efendimiz (sav) ile ilgili ilişkisinde yaşadığı şey; tadıylakokusuyla, sevgisiyle-dostluğuyla insanın bu dünyada tam anlamıyla özgürleşmesinden başka bir şey değildir zaten. Hz. Zeyd bilmektedir ki “Dünya Mü’minin zindanıdır.” Fani olan bu dünyada iman bağı ile kulun Mevla’sıyla buluşması sağlanmıştır. Peygamberlik kulun Allah ile buluşmasının yeridir. Allah (cc) ötelerin ötesinde değil, habibininsevdiğinin gönlündedir. O gönle girerek el-hub (sevilen) lerden olan Hz. Zeyd orada zaten Rabbi ile buluşmuştur. “Fefirru ilallah” Allah’a firar edin ayeti kerimesi nefsin, heva ve hevesin, şeytanın bağlarından kurtulup dünya zindanından Mevla’ya kaçmaya çağrıdır. Mevlana Hace hazretleri sohbetlerinde “Mücadele edilmeden özgürlüğe ulaşılamayacağını, özgürlüğün ancak kazanılacak bir hak olduğunu, nefs ve şeytanın hikmetinin de insanın mücadelesi için gereken unsurlar oluşundan kaynaklandığını” belirtmişlerdi.

Osman Bedrüddin Erzurumi hazretleri Gülzari Samini adlı sohbet kitabında, Cenabı Hakk’ın Cennette abidlere bütün nimetlerini verdikten sonra isteğiniz var mı, diye soracağını onların “Yarabbi! Cennetine aldın, bunca nimet verdin daha vereceğin ne kaldı? demeleri üzerine “Size rızamı helal kıldım.” ifadesi ile Cennetin en son nimeti olarak Hakk’ın rızasını vurgular ve şöyle ekler: Arifler ise rızayı bu dünyada yaşarlar.

Hace Hazretleri, işte bu rızaya ermenin insanı ancak tam olarak hür kılacağını belirtirler. Kulluk, istikamet ve dostlukla insanda oluşan sadakat, vefa, hikmet, marifet gibi yönler, o gün Hz. Nebi’nin (sav) sâlâtında yaşayan Zeyd’e (ra) bu gün de Nebi varisi insanı kâmilin ikliminde yaşayan bizlere açılmaktadır.

Rıza sevilmekle başlayan güvenilmekle neticelenen bir ilişkidir. Bu ilişkide Hz. Sıddık’ın, Hz. Zeyd’in sadakati ufuk olarak karşımızda durmaktadır.

Bir düşünür şöyle der “İnsanın özgürlük için bile olsa gardiyanı öldürmesi kötü bir şeydir. Amaondan daha kötüsü gardiyanı öldürdükten sonra gidecek bir dostunun olmamasıdır.

Bugün dünya zindanından peygamber varisi insan-ı kâmile kaçmayı bizlere lütfeden Mevla’mıza hamd-ü senalar olsun.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 NİSAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort