JoomlaLock.com All4Share.net

ZALİMLER VE ZULÜM HAKKINDA SÜNNETULLAH-4 (ZULÜM KANUNU)*

24- Zâlimlere Meyletmenin Cezâsı:

Zâlimlere meyletmesi sebebiyle müslüman cemaat, âyette konu edilen cezâya çarpılacaktır: “Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil duymayın, sonra size ateş dokunur. Sizin Allâh’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (Allâh tarafından da) size yardım edilmez” (Hûd/113).

Yani zâlimlere meylettiğiniz zaman “ateşin sizi tutması” bu meylin âkibeti olacaktır. Yani zâlimlerin ve onlara meyledenlerin cezâsı olan “ateş” size dokunacaktır. Çünkü zâlimlere meyil, zulümdür. Öyleyse meyleden zâlim olur. “Sizin Allâh’tan başka dostlarınız yoktur.” Yani sizi Allâh’ın azabından kurtaracak bir dostunuz da yoktur. “Sonra size yardım edilmez“. Ne herhangi bir yolla yardım olunursunuz ne de Allâh’ın yardım ve desteğiyle bir yardıma mazhar olursunuz. Çünkü zâlimlere meyleden, onlardan olur. Allâh (c.c.) ise zâlimlere yardım etmez.

“Rabbimiz sen birini ateşe soktun mu, onu perişan etmişsindir, zâlimlerin yardımcıları yoktur” (Âl-i İmrân/192).

25- Cemaat, Noksan ve Sorumluluklarını Ümmete Göstermelidir:

Müslüman cemaata yaraşan, noksan ve sorumluluklarını müslüman kitleye göstermesidir. Noksanları, zâlim yöneticinin karşısında suspus olmak, eğilmek, ona meyletmek ve destek sunmak suretiyle zulmüne yardımcı olmalarıdır. İşte onların bu noksanları olmasa, zâlim, yetkisini kötüye kullanmayacak ve zulmünü sürdürmeyecekti. Ümmet ondan kurtulmayı istediği an, isterse birbirlerine zulüm etsinler veya içlerinde isyân baş göstermiş olsun, aralarında söz birliği de olmasın ve bir şekilde zâlim idareciye yardım ediyor da olsalar, onu despotluğa götürecek bütün sebepleri ortadan kaldırmaya ciddî anlamda bir gayretle sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir. Öte yandan zâlim yöneticiyi onaylamama, ona olan fiilî hoşnutsuzluğu hayata geçirmek için gerekli gücü oluşturma ve fiilen zulmü ortadan kaldırma gibi sorumlulukları da yerine getirmesi gerekir. Bu İslâm ve Allâh yolunda cihad sancağını taşıyan İslâm cemaatinin etrafında toplanıp kenetlenmeyi gerekli kılan bir kalkış ve silkiniştir.

Zâlim yöneticiyi ürkütücü yaptırım gücünün ve duyulacak sesinin olması için her seçkin mü’minin bu müslüman cemaata katılma zorunluluğu vardır. Böylece ya zulmünü terkeder, adâletin gereğini yaparak Allâh’ın şerîat ve hidâyetine sarılır, ya da idâreyi bırakarak bütün sorumluluklarından ferağat eder. Çünkü memleket yahut devlet, babasının çiftliği olmadığı gibi, halk da onun kölesi değildir.

26- Zulme Destekleri Sebebiyle İnsanları Küfre Düşmekten Sakındırın:

Müslüman cemaata gereken, insanları küfre düşmekten, yetkisinin ve gücünün sürekli olacağı yanılgısıyla zâlim idâreciyi desktekleyerek, Allâh’a itirazda bulunup O’nu suçlayarak -Allâh’a sığınırız- İslâm’dan çıkmaktan men’etmektir. Çünkü şeytanın, onların küfürlerini süsleyip püsleyerek yaptığı hîlelerden biri de, müslümanlıktan den vurmalarıdır. Bun yüzden Allâh (c.c.), onlara zâlim ve diktatör bir yöneticiyi musallat eder. Üstelik bu yönetici, zulmünün yanında kâfir ve mürted (dîninden dönmüş) de olabilir. Allâh (c.c.) onu idârede bırakır, ülkeyi ve kullarını onun şerrinden halas etmek ve mazlum insanların intikamini ondan almak için azabınıda indirmez. Bu durumda cemmata gereken, onlara cehâletlerini, söyledikleri sözlerin küfür olup ve İslâm’dan çıkmak anlamında olduğunu, İslâmî ölçülerle hükmeden ve Şerîattan ayrılmayan âdil bir idâreci istedikleri zaman, evvela kendi aralarında adâleti gerçekleştirmeleri gerektiğini izah etmesidir. Çünkü Hz.Ömer (r.a) gibi âdil bir yönetici isteyen halkın, Hz. ömer’in halkı gibi âdil olması gerekir. Zira: “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” sözü genel geçer bir kâidedir.

Bunun yanı sıra, müslüman cemaatin; hayatın, Allâh’ın genel kurallarına uygun olarak cereyan ettiğini insanlara anlatması da gerekir. Sebep ve müsebbepler (neticeler)de olan sünneti, hak ve bâtıl mücadelesindeki sünneti hep bu kabilden genel geçer kurallardır. Allâh (c.c.),  hayat kuralların ve toplum içerisindeki ilahî geleneğini insanlar için ihlâl etmez. Kaldı ki onların durumları, Allâh’a Resûlü’nden ve onun arkadaşlarından daha sevimli değildir. Allâh (c.c.) onların çektiği eziyet ve Allâh yolunda karşılaştığı sıkıntıları, yeryüzünden tağutları kaldırarak Allâh’ın yardımına erişinceye kadar canla başla çaba gösterdiklerini bize anlatmıştır. Müslümanların, tağutları ortadan kaldırmanın ve despot yöneticileri bertaraf etmenin onlara sinirlenip sadece “of” çekmeleriyle, üzülmekle veya sık sık müslüman olduklarını söyleyip durmalarıyla olmayacağını bilmeleri lazımdır. Kendileri evlerinde oturarak müslümanlıklarıyla övünüp dururken, Allâh’ın zâlim idârecileri yok etme lüzumundan den vururlar. İsterler ki, Allâh meleklerini göndersin de melekler onların yerine savaşsınlar, zâlim ve diktatörleri alaşağı etsinler, neticede onun şerrinden onları kurtarsınlar. Hayır! Yok  öyle şey! Gerçek mü’min, Şerîata muti olan, emirlerini yerine getiren, ilahî prensipleriyle yol bulan; zâlim veya kâfir yöneticiden kurtulmak istediğinde ise bütün çeşitleriyle ve bunun için gerekli gücü hazırlamak suretiyle şer’î cihada sarılandır. Onun atması gereken en iyi ve olumlu adım, söz ve gayret birliğidir. Müslüman cemaatin etrafında bütün bir kadro olarak topluca ve birlikte... Çünkü, cemaat, iyıliği emreder, kötülükten sakındırır. Zulmü kaldarın, kötü alışkanlıklarını terketmedikleri takdirde zâlimleri idâreden alaşağı etmek bu cümledendir.
*Abdulkerim Zeydan’dan Tercüme

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2013 AĞUSTOS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort