JoomlaLock.com All4Share.net

TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCAEFENDİ

6 Mart 2011 tarihinde Daru'ı-Bekâya irtihal eyleyen Büyüğümüze Cenab-ı Hak'tan Rahmet diliyor, ailesinin, sevenlerinin ve İslam Alemine TAZİYELERİMİZ SUNUYORUZ.

Tevafuk eseri, Hocamız rahmeti Rahman'a kavuşmadan önce Abdulkadir Visâlî kardeşimiz bu ayki yazısında zâtı âlilerinin tarihçe-i hayatlarını yazmıştı. istifadelerinize sunuyoruz.

Duaların kabul olduğu zamanlar vardır. Böyle zamanların bir kısmı, ayeti kerime-lerde, hadisi şeriflerde ve büyüklerimizin kibarı kelamlarında bizlere bildirilmekle birlikte bunların haricinde Cenabı Hakk'ın müminlerin dualarını ne zaman kabul edeceği, tabiri caizse onların serzenişine hangi vakit kulak vereceği de belli değildir.

Bunun içindir ki tasavvuf erbabı, hususen de Nakşibendîler yakaza haline yani kalbin uyanıklığına, dikkat ve rikkatini sürekli muhafaza etmeye çalışmasına çok önem vermişler ve kalbin her halinden ha-berdar olma (Vukûf-i Kalbî) esasının üze-rinde ehemmiyetle durmuşlardır. Çünkü kalbimizden geçen bir düşüncenin Cenabı Hak tarafından kabul ediliverilen bir istek olması, O'nun (cc) için zor olmadığı gibi şanının ve yüceliğinin yanında önemsenmeyecek derecede küçük bir iştir.

1925 yılında Konya'da dünyaya gelen muhterem Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'nin hayatı da böylesi bir dua ve niyazdan sonra bambaşka bir şekil almış ve bugün onu tanıyan yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kurmasına ve bu insanların hayır dualarıyla yad edilmesine vesile olmuştur.

İlkokulu mahalle mektebinde okuyan hocaefendi, henüz okula yeni başladığı dönemde birgün Kapu Camii'ne gider. Camide vaaz verilmektedir ve kürsüdeki vaizin -ne dediğini pek anlayacak yaşta olmasada- hitabeti ve oradaki cemaatin onu pür dikkat dinlemeleri kendisini o kadar etki-lemiştir ki; “Ben de böyle ilim sahibi ve güzel konuşan bir vaiz olsam.” diye iç geçirmekten kendini alamamıştır. Öyle görülüyor ki bu masum halde içinden geçirdikleri İlâhi dergahda karşılık görmüş ve adeta hayatı değişmiştir. Okumakta olduğu karma ortaokulunu bırakarak camide dinlediği hocaefendiden ders almaya başlar ve böylece ilmi hakikatleri ahzetmede uzun bir yolculuğa çıkar.
Tabi o zamanlar okuyup yazmak, hem bu dünya hayatının gereği gibi yaşanmasına hem de ebedi saadete vesile olacak bilgiler elde etmeye çalışmak çok kolay değil. Eğer okumak istiyorsanız sadece sistemin dayattıklarıyla meşgul olmanız gerecek aksi halde önünüz tamamen kapatılacaktır. İşte bölye dönemlerde bile kitaplarını gömleklerinin içine saklayarak hocalarına gidip gelmiş ve öğrenimini 1940 yılında tamamlayarak ica-zetini almıştır.

Konya'nın meşhur alimlerinden Hacı Veyis-zade Mustafa Kurucu Hocaefendi'den hadis dersleri alır. Yine Konyalı Ebû Said Muhammed Hâdimî Hazretleri'nin “Berika” adlı eserini de Mustafa Efendi'den okur. Bununla birlikte o zaman hafızlık merkezi olan Bulgurcu Tekkesi'nde hıfzına çalışırken, bir yandan da Hacı Hâki Efendi'den Farsça dersleri de alır.

Zahiri terbiyesinin yanında manevi terbiyesine de önem veren Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi bu yönde kendisini Ramazanoğlu Hacı Mahmud Sami Efendi Hazretleri'ne teslim etmişler. Bu işler elbette İlâhi nasip amma her ikisinde de öne çıkan nezaket, nahiflik, ilmi derinlik, kuvvetli hitabet gibi hasletler bu ikili ilişkiyi kısa sürede geliştirmiş ve manevi doğumları da Hacı Sami Efendi'den olmuştur.

Askerden döndükten sonra, Konya merkezinde sayılabilecek Boncuk Camii imamlığına atanır. Burada görev yaparken bir yandan da hafızlığını tamamlar. Hem kendi camiinde hem de çevre camilerde yaptığı vaazlarla ismi kısa zamanda duyulur ve cemaati günden güne kalabalıklaşır. O zamanlar Diyanet İşleri Reisi olan Ahmed Hamdi Akseki Hocaefendi Konya'ya geldiği bir vakit Tahir Hocaefendi'nin yapmış olduğu bir vaazı dinler ve oldukça etkilenir. Usullerin yerine gelmesi için yapılan bir imtihandan sonra kendisini 1951 yılında Konya merkez vaizi olarak atar.

Bu tarihten itibaren 1960 darbesine kadar vaazlarına devam eden hatta o günlerin yoğun baskısına rağmen geri adım atmayıp irşad faaliyetlerini sürdüren hoca- efendi 1962 yılında mahkemeye verilerek vaizlik vesikası elinden alınır ve sekiz ay süreyle konuşturulmaz.

Neticede 1964 yılında Burdur'a mecburi ikamete gönderilir. Büyükler için farketmiyor tabi. Üstadı Hacı Sami Efendi'nin memleketi Adana'dan çok uzaklarda, Medine'de, Şam-ı Şerif'de; büyük şeyhleri Esad Erbilî Hazretleri'nin vatanı olan Erbil'den kalkıp tâ İstanbul Kelami Dergahı'nda irşad faaliyetlerinde bulunduğu gibi onun için de bu sürgün va'zu nasihate engel olmayıp bilakis başka başka hayırlara vesile olmuş, sohbet halakası belki de hiç ummadığı yöre-lerde genişlemeye başlamıştır. Burada iken başladığı salon konuşmaları 1970 yılına kadar Edirne'den Erzurum'a; Adana'dan Samsun'a kadar ülkenin dört bir yanında kitleleri harekete geçirmiştir. 1968 yılında İzmir Alsancak Spor Salanu'nda yapmış olduğu konuşma büyük yankı uyandırmıştır. Bu hareketlilik muhaliflerinde gözünden kaçmamış, İsmet İnönü onu Said Nursi ve Gazali ile birlikte hükümeti ayakta tutan üçlü sacayından birisi olarak tanımlamıştır.

Siyasi değişiklikler sonrası bir yıl içerisinde Konya'ya müftü olarak geri döner. Yaklaşık yedi yıl süren bu görevinden sonra kendi isteğiyle tekrar vaizliğe döner ama 1973 yılında emekliye ayrılır. Kendisine ısrarla sunulan milletvekilliği tekliflerini üstadı Mahmud Sami Efendi'nin de olurlarını ve manevi desteklerini aldıktan sonra kabul etmiş ve 1977 yılında Milli Selamet Partisi listelerinden Konya vekilliğine seçilmiştir. Milletvekilliği zamanında gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki birçok Müslüman vatandaşlarımızla görüşme fırsatı yakalamış, onların maddi, manevi tüm sıkıntılarıyla yakından ilgilenmiştir.

Fakat bu dönem de uzun sürmez. Bu sefer de 12 Eylül !980 darbesi olmuş ve “İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istediği” gerekçesi ile askeri mahkemece tutuklanarak on bir ay cezaevine gönderilmiştir. Beş yıl süren yargılamanın ardından beraat ederek serbest kalmıştır.

Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar memleketi Konya'ya dönerek sevenleriyle buluşur 1999 yılına kadar Kapu Camiin'de vaazlarına devam eder. Hemen yanıbaş-larında medfun Hz. Mevlana ve mükemmel Farsça'sıyla ezbere okuduğu Mesnevisi'nden, Koca Akif'ten, Hacı Veyis-zâde'den, Ladikli Ahmed Ağa'dan derlediklerini; hocalarından öğrendiklerini; Efendimiz Aleyhissalatü ve's-Selam'dan başlayıp Hacı Sami Efendi'ye kadar gelen pâk bir silsileyle kendisine ulaşan nisbetle yoğurup cemaati-ne/dinleyenlerine sunmaya gayret etmiştir.

Hacı Sami Efendi, Ladikli Ahmed Efendi, Hacı Veyis-zâde Mustafa Efendi, Muhammed Harrani Hazretleri, Mehmed Zahid Kotku Hazretleri, Musa Topbaş Efendi, Mekkeli meşhur alim Muhammed Malik Alevî, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi, havlucu Ahmed Efendi, üstad Ali Ulvi Kurucu, dişçi Mehmed Efendi, Necip Fazıl Kısakürek gibi gönül ehli kimseler onunla her daim görüşür, şehir dışında olanlar Konya'ya teşrif-lerinde hep ona misafir olurlardı.

Tasavvufta ölçüsü şeriat olan bir anlayışa sahip Tahir Büyük-körükçü Hocaefendi ehlullaha asla dil uzattırmaz ancak şeriate uymayan hallerin de şiddetle karşısında dururdu. Fıkhî meselelerde  titizlikle hareket eder ve özellikle Hanefî fıkhında lakaytliğe asla müsaade etmezlerdi. Hayır yapmada hep öncü olmayı sever başta imam-hatiplerin yapılması olmakla birlikte etrafındakileri de sürekli hayra teşfik ederlerdi.

Hakiki Vechesiyle Mevlana ve Mesnevi, Mevlana ve Mesnevi Gözüyle Peygamber Efendimiz, Müslüman! Peygamberini Tanımalısın, İslam'da Edeb, Mübarek Ramazan ve Oruç, Onu Yazdım Çünkü adlarında basılmış eserlerinin yanı sıra bügün birçok radyo ve televizyon kanalından vaazlarını dinlemekte olduğumuz hocamız halen Konya merkezde Erenköy mahallesinde ikamet etmekte, yaşamış olduğu sağlık problemleri nedeniyle maalesef ziyaretçi kabul edememektedir. En büyük derdi “İslam'ın ve Müslümanların yüzünün gülmesi” olan; “Çok çile çektik. Bir iyi gün görelim, İslâm adına bir oh diyelim de öyle ölelim.” diyen Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'ye Rabbimiz'den sağlıklı, hayırlı ömürler dilerken özlemini çektiği o güzel günlere en kısa zamanda kavuşabilmek niyazı ile sizleri Allah'a emanet ediyoruz.

Bu ayki yazımızı hazırlarken netpano.com adresinden istifade ettik, emeği geçenlerden Allah razı olsun.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort