JoomlaLock.com All4Share.net

SÜNENÂT-I MUHAMMEDİYE’YE SARILMAK ALLAH’IN İPİNE SARILMAKTIR

Resûlullah’ın (sav)  söz, fiil ve takrirleri sünenât-ı Muhammediye’yi oluşturmaktadır. O’nun yaşayışı İslam’ın ve dolayısıyla güzel ahlâkın zirvesidir. Kendisi de öyle buyuruyor:

“Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” Güzel ahlâk O’nda kemâle ermiş ve yine bu ahlâk varislerinde tecelli etmiştir.

Fahri Kâinat Efendimiz dünyadan göçmeden önce bizlere tabiri caizse hayatın reçetesini vermiş ve onların dışına çıkmadan yaşamanın, kurtuluşa ve refaha çıkan tek kapı olduğunu bildirmiştir.

“Âlimler peygamberlerin varisleridir.”  buyruğu üzere bu refah kapısının anahtarlarını varislerine emanet etmiştir. Artık bu anahtar onlarda ve çıkış da, felah da onların ahlâkıyla ahlâklanma, onların rızası doğrultusunda yaşama ve onların gönül kapısından içeri alınmayla tamam olmuştur.

Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:  

“O’nun nurunun misali, içinde (lambanın konulması için duvarın çıkıntısında) lamba/kandil yanan bir fener gibidir.” (en-Nur, 35)

Bu ayeti kerime üzerine büyüklerimiz, Resûlullah’ı o duvara, kalbi şerifini o çıkıntıya benzetmişlerdir. Kalbi şerifinden sudur olan, gelişen hadis ve hadislerinin hükümlerini de lambalara benzetmişlerdir. Yani nasıl ki, bir duvarın iç yüzüne veya çıkıntısına konulan lambalar, yerinin yüksekliği nisbetinde çevresini aydınlatıyorsa, aynı şekilde Resûlullah’ın kalbi şerifinden gelen hadisler de kendisine sarılan, onunla amel edip, onunla yaşayanlara manen ışıklar verip kalbini nurlandırmaktadır. Tîbî der ki; lamba bir taraftan alıcıdır ve bir taraftan vericidir. Allah’tan Resûlullah’a gelen nur, inananların kalbini aydınlatır.

O’nun nurunun misali bir fener gibidir. Nasıl ki bir fener, yağı alıp da onu ışığa çeviriyorsa, Resûlullah da Allah’tan (cc) aldıklarını varislerine, onlar da ihvanın gönüllerine nakşetmektedir.

İşte bu nur-i Muhammedî, Resûlullah’ın varislerine aktardığı bu nur, yine varisleri tarafından bir fener misali muhibbanın kalplerine işlenmekte ve onların yollarını aydınlatmaktadır.

Yine Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Ve hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine (Kur’ân’a, sünenata, varislerine) sarılın.” (Âl-i İmrân, 103)

Allah’a ulaştıran bu ip, tıpkı O’nun dostlarının gönlü, kendisi gibidir. Nasıl ki Maksud’a bir aracı ile (onu Allah’a ulaştıracak Allah’ın ipi ile) varılırsa, işte Allah’ın dostları da teşbih misal o ip gibidir.

Maksuda ermek için muhakkak o ipe sımsıkı tutunup, sarılmaya ihtiyaç vardır. Ancak ipin sahibi o ipi yukarı doğru çektiği gibi aşağıya da indirebilir. Allah’a sığınırız, aynı zamanda o ipi tamamen ellerinden de bırakabilir. Şayet eğer o ip bırakılırsa, bizi Maksud’a ulaştıracak başka bir çıkış yoktur. O kişiye ne dünyada ne ahirette saadet vardır.

Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:

“Salih insanlar birer birer ölürler. Daha sonra arpa elekten geçirildiğinde artık kalan parçalar gibi insanlar geriye kalır. Bu insanlara Allah aldırış etmez.”  (Sahih-i Buhari, Polen yay. s.1049, 1984)

En büyük felah ile en büyük zillet arasında ince bir çizgi vardır. Ya o ipe tutunur ve o iple kurtuluşa ereriz veya bir an için o ipten, o ipin sahibinden gafil kalır ve o ipten düşüp zelil oluruz. Allah’a sığınırız.

Rabbimiz Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“… birçoğunu onunla saptırır, birçoğunu da onunla hak ve doğru yolda yürütür…” (el-Bakara, 26)

Yani muhakkak her türlü gidişatımız ancak onlarla hemhâl olmakla hayra ulaşır. Onlarsız atılan tek bir adım gaflet bataklığına iter. Tarifi imkânsız sıkıntılar yaşatır. Hem maddi hem de manevi sıkıntılar insanı dört bir yana savurur. Şayet onlar birini severse bırakmazlar, o kişi kendini bıraksa da onlar bırakmazlar. O insana şifa olurlar. Onları  ‘Hablillah’ halkalarına dahil ederler ve o kişinin gayreti nisbetinde de onu yukarı doğru çekerler. Şüphesiz insanız, günah işlemekteyiz ancak önemli olan o hatayı idrak edip, o hatada ısrar etmemektir. Tam bir pişmanlıkla tevbe etmektir. Hayatın tüm pusulalarını ona döndürmektir. Sadece onu kıble bilmektir. Bir an onun kıblegâhından dönse gönlü her anına kaza etmektir.

Rabbim bizi O’nun ipine sımsıkı tutunanlardan eylesin, bir an bile kendisinden gafil etmesin, bizi bize bırakmasın, rızasından ayırmasın. Âmin…

Tahkim-i Sâdât Şerh-i Mişkat, İsmail Çetin, Dilara Y. , c. 1, s. 185- 190.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 KASIM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort