JoomlaLock.com All4Share.net

HADİS İLMİNDE MUKSİRÛN (ÇOK HADİS RİVAYET EDEN SAHABİLER)

1. EBÛ HUREYRE (ra) Adı Abdurrahman b. Sahr; künyesi Ebû Hureyre’dir. Cahiliye döneminde ismi Abuşşems idi. Hz. Peygamber (sav) onu, Ab- durrahman olarak adlandırdı. Ne sebeple Ebû Hureyre diye künye edindiğini kendisi şöyle açıklamıştır: “Bir kedi bulmuştum, onu el- bisemin yeninde taşırdım; bundan dolayı Ebû Hureyre (kedicik babası) künyesiyle çağrılır oldum.” Hayber Gazvesi sıralarında Yemen’ den Medine’ye gelip Müslüman olmuştur. O tarihten itibaren Hz. Peygamber’in vefatına kadar O’ndan ayrılmayan bir sahabisi olmuş, kendisini O’nun hizmetine adamıştır. Hizmet süresi yaklaşık dört yılı buluyordu.

Hz. Peygamber’in misafirperverliği ve cömertliği sayesinde yaşayan Ebû Hureyre, Rasûlullah’ın mescidinde sadece ibadet ve ilimle meşgul olan Ehl-i Suffe’nin en ileri gelen siması idi. Rasûlullah’ı büyük bir muhabbetle sevmiş, O’nun sünnetine uygun olarak yaşamış ve hizmet etmiştir. İffet sahibiydi, eli açık ve cömertti. Hz. Osman’ın şehit edilme- sinden sonraki fitne olaylarında köşesine çe- kildi. Halk onun bu halinden söz ettiklerinde Rasûlullah’ın şu hadisini rivayet ediyordu: “Fitneler çıkacak. O zamanda, oturanlar ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlıdır. Kim dönüp bakmaya yönelirse, o da ona yönelir. Kim bir sığınak veya korunak bulursa onunla korun- sun.” (Buhârî, Menâkıb, 25; Müslim, Fiten, 10.) Gülzâr-ı Hâcegân İmam Şafii gibi büyük âlimlerin bildirdiğine göre Ebû Hureyre kendi döne- mindeki hadis nakledenlerin içinde hafızası en sağlam olanıdır. Rasûlullah ile nispeten kısa sayılabilecek bir süre birlikte olmasına rağ- men, O’nun hadislerini bu kadar büyük bir sayıda elde edebilmesinin sırrı ve sebepleri şöyle açıklanabilir:

a) Hz. Peygamber ile sık sık görüşmesi ve O’na hiç çekinmeden her çeşit sorular sor- masıdır. Nitekim Buhârî ve Müslim’in naklet- tiklerine göre Ebû Hureyre şöyle demiştir: “Siz, Ebû Hureyre’nin çok hadis rivayet ettiğini söyleyip duruyorsunuz. Ben fakir bir kimseydim. Karın tokluğuna Hz. Peygamber’e hizmet ediyordum. Muha- cirler çarşıda, pazarda alışverişle, Ensar da kendi malları, mülkleriyle uğraşırken, ben Hz. Peygamber’in meclislerinin bi- rinde bulunmuştum; buyurdu ki: ‘İçiniz- den kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa ben- den duyduğunu bir daha unutmaz.’ Bunun üzerine ben üzerimdeki hırkayı yere serdim, Hz. Peygamber de sözünü bitirince, onu topladım. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, o andan sonra O’ndan duyduğum hiçbir sözü unutmadım.” (Buhârî, İlim, 42; Müslim, Fedailu’s-Sahabe, 159)

b) İlme olan tutkunluğu ve Rasûlullah’ın ona bildiğini unutmaması için dua buyur- 59 masıdır. Bir adam Zeyd b. Sabit’e gelerek ona bir mesele sordu. O da Ebû Hureyre’ye gitmesini söyledi ve şöyle devam etti; “Çünkü bir gün ben, Ebû Hureyre ve bir başka sahabi Mescid’de oturuyorduk, dua ve zikirle meşgul idik. O sırada Hz. Peygamber geldi, yanımıza oturdu; biz de dua ve zikri bıraktık. Buyurdu ki: ‘Her biriniz Allah’tan bir dilekte bu- lunsun.’ Ben ve arkadaşım, Ebû Hureyre’den önce dua ettik, Hz. Peygamber de bizim du- amıza âmin dedi. Sıra Ebû Hureyre’ye geldi ve şöyle dua etti: ‘Allah’ım, Sen’den iki arkadaşımın istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim.’ Hz. Peygamber bu duaya da âmin dedi. Biz de, ‘Ey Allah’ın Rasûlü, biz de Allah’tan unutulmayan bir ilim isteriz.’ dedik. Hz. Peygamber, ‘Devsli genç sizden önce davrandı.’ buyurdu.” [El-Hakim en-Nisaburi, Müst- edrek, (111, 508)]

c) Ebû Hureyre’nin büyük sahabilerle görüşmesi, onlardan birçok hadis alması ve bu sayede ilminin artıp ufkunun genişlemesidir.

d) Hz. Peygamber’in vefatından sonra uzun süre yaşamış olmasıdır. Nitekim Hz. Peygamber’den sonra kırk yedi yıl yaşamış, ha- disleri halk arasında yaymakla meşgul olmuştur.

Bütün bunların neticesinde Ebû Hureyre (ra), sahabe içerisinde hadisi en iyi bilen, hadis alma ve rivayet etme hususunda diğer- lerinden daha üstün bir duruma gelmiştir. Onun rivayet ettiği hadisler, diğer sahabilerde veya birçoğunda dağınık halde bulunuyordu. Bu yüzden onlar Ebû Hureyre’ye başvuruyor, hadis rivayetinde ona dayanıyorlardı. İbn Ömer (ra), onun cenaze namazında, ona Allah’tan rahmet dileyerek, “Hz. Peygam- ber’in hadisini Müslümanlar adına muhafaza ediyordu.” demiştir.

Ebû Hureyre’nin o güne kadar Hz. Peygamber’e sorulmayan bazı önemli konuları sorup öğrendiği de bilinmektedir. Kıyamet gününde şefaate önce kimin nail olacağını 60 sorduğu zaman Rasûlullah kendisini takdir etmiş ve hadis öğrenme aşkıyla bu soruyu ilk defa onun soracağını tahmin ettiğini belirt- miştir. (Buhârî, İlim, 33; Rikak, 51) Ebû Hureyre, ileride meydana gelecek bazı siyasî karışıklık- ları dahi sorma cesaretini göstermiş, fakat kötü yöneticilere dair olduğu anlaşılan bu hadisleri, “Söylediğim takdirde başım gider.” diyerek kimseye anlatmamıştır. (Müsned, 5, 139; Buhârî, İlim, 42)

Ebû Hureyre, hayatının son dönem- lerinde yabancıların çoğaldığı, görüşebileceği sahabilerin azaldığı Medine’den ayrıldı ve yakın mesafede bulunan Zulhuleyfe’deki veya Akik’teki evine çekildi. Vefatından bir süre önce hastalandı ve 58 (m.678) yılında yetmiş sekiz yaşlarında iken vefat etti. Onun 57 (m.677) veya 59 (m.679) yılında vefat ettiği de söylenmektedir. Cenazesi Medine’ye geti- rildi. Abdullah b. Ömer ve Ebû Said el-Hudri gibi sahabilerin de katıldığı cenaze namazını Medine valisi Velid b. Utbe kıldırdıktan sonra Cennetu’l-Bâkî’ye defnedildi.

KAYNAKLAR

TDV İslam Ansiklopedisi, c. 10, s. 160-165, M. Yaşar Kandemir

Şamil İslam Ansiklopedisi, c. 2, s. 169-172, M. Ali Sönmez

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort