JoomlaLock.com All4Share.net

İSLAM KARDEŞLİĞİ

İslam’da kardeşlik Allah’ın emri, Rasûlullah’ın (sav) sünnetidir.

İslam’da kardeşlik Müslümanların kalplerinin, ruhlarının ve bedenlerinin imanları gereği birleşip aynı anda, aynı hedefe kenetlenmesidir. İman bağıyla birbirlerine bağlanmasıdır.

Bağların en güçlüsü olan kardeşliği de önderimiz, örneğimiz ve Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle tarif ediyor:

"En sağlam iman bağı, Allah için birbirini sevmek ve Allah için birbirini sevmemektir."
(Buhari, İman 1)  

İslam’a kucak açan ve ona gönül veren ensar ve muhacir arasındaki ilişkiler iman, fazilet, başkalarını kendine tercih etme bilinci, eşitlik, karşılıklı sevgi ve muhabbet, hakkı yüceltme ve yayma esasları üzerine kurulmuştu. Günümüzde çokça ihtiyaç duyulan bu kardeşliği ensar ve muhacir bizlere öğretiyor. Ayrıca Rasûlullah’a hürmet ve O’nu en güzel bir şekilde sahiplenmeyi de yine onlarda görüyoruz. En zor günlerinde Rasûlullah’a sahip çıkıp O’nun yoldaşlarını da kardeş bilen ensarı, Cabir b. Abdullah şöyle anlatıyor:

“Hz. Peygamber, Mekke’de on sene kaldı. Bu arada Ukaz ve Micenne panayırlarına gidiyor, hac mevsiminde insanların arasına karışıyor ve onlara şöyle diyordu: “Beni memleketine götürecek kimse yok mudur? Rabbimin emirlerini tebliğ hususunda kim bana yardımcı olmak ister? Böyle bir kişiye cennet vadediyorum.”

Fakat bu on sene zarfında O’nu memleketine götürüp kendisine yardımcı olabilecek hiç kimse çıkmadı. Bir yandan da kavmi ve akrabaları dışarıdan, mesela Yemen veya Mudar’dan gelen insanları çeviriyorlar ve onları “Kendini şu gençten (Hz. Peygamber’den) sakın, yoksa fitneye düşersin.” diye kandırıyorlardı. Öyle ki Hz. Peygamber (sav) Mina’da, Müzdelife’de insanlar arasında dolaşırken parmakla gösterilir oldu. Bu durum Allah Teâlâ’nın Medineli bir grup insanı Peygamberine gönderinceye kadar devam etti. Biz Hz. Peygamber’i memleketimize kabul ettik ve Onu doğruladık. Bizim insanlarımız Medine’den kalkıp Hz. Peygamber’e geliyorlar; Müslüman olup Kur’ân öğrenerek dönüyorlardı. Daha sonra bu Müslüman olan kişiler kendi aile efradını da Müslüman ediyordu. Böylece içinde Müslüman bulunmayan ev neredeyse kalmadı. Nihayet bir gün bir araya gelerek “Hz. Peygamber Mekke’nin dağlarında korka korka daha ne kadar dolaşacak ve gittiği yerlerden kovulmaya devam edecek?” dedik. Bunun üzerine yetmiş kişilik bir heyet oluşturarak hac mevsiminde Mekke’ye vardık. Akabe Vadisi’nde bulışmak üzere sözleştik. Biz birer ikişer oraya toplandık ve Hz. Peygamber’e “ Ey Allah’ın Rasûlü! Sana ne üzerine biat edelim?” dedik ve böylece O’na biat ettik.   (Hakim ,  II/625)

Daha sonra Medine’ye hicret gerçekleşti. Hicretten sonra da ensar ile muhacir arasında kardeşlik bağı kuruldu. Muhacirler, Hz. Peygamber’e gelerek şöyle dediler:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Biz bu Medineli kardeşlerimiz kadar iyi insanlar görmedik. Gelirleri az olmasına rağmen onu bizlerle paylaşıyorlar. Bol ürün aldıklarında ise payımızın kat kat fazlasını veriyorlar. Vallahi bize sevap bırakmamalarından korkuyoruz.”  Hz. Peygamber ise şöyle buyurdu: “Siz onlara teşekkür edip, onlar için Allah’a dua ettiğiniz müddetçe sizin için de sevap verilecektir.” (Bidaye, III/228)

Bizler bu yüce insanların bizlere taşımış olduğu saflığın farkına vararak kardeşlik şuurunu kazanmaya çabalamalıyız.

Rasûlullah şöyle buyuruyor:

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.”
(Buhârî, Mezâlim , 3; Müslim, Birr, 58.)  

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim)


Mü'minler kardeşlikte ve dostlukta tıpkı aksamı birbirine geçmiş, mükemmel ve sapasağlam bir bina gibidirler veya bütün unsurları ve zerreleriyle birbirine bağlı bir vücud gibidirler. Bir vücudun herhangi bir azası rahatsız olduğunda nasıl ki bütün bir vücud aynı rahatsızlığı, aynı acıyı duyarsa, bir tek mü'minin -dünyanın ta öbür ucunda bile olsa- çektiği acıyı, duyduğu ızdırabı diğer mü'min kardeşleri derinden hisseder. Mü'minlerin bu denli birbirlerine bağlı olduklarını Peygamber (sas) şöyle ifade etmektedir:

“Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir.”

Hadisi rivâyet eden Ebû Musa El-Eş'arî'nin bunu tarif için parmaklarını birbirine geçirdiği zikredilmektedir. (Buhârî, salat, 88, Mezalim, 5; Müslim, birr, 65; Tirmizî, birr, 18; Nesâî, zekat, 67).

Kardeşlik, sevgi,merhamet ve muhabbetten daha güzel ne vardır ki. Kardeşliğin mayası sevgidir, Ashab da bu mayayı tutturmuştur.Allah neyi, ne kadar seveceğimizi kavrayanlardan eylesin…  Amin!..

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort