JoomlaLock.com All4Share.net

HZ. ÖMER (RA) ADALETİNDEN GÜNÜMÜZE

Hamd, Rabbi Rahîmimiz olan, adaletinden rahmetine sığındığımız Mevlâyı Müteal Hazretlerine…

Salâtu selam Hâceyi Kâinat, eşrefi mahlûkat, Habibi Hûda, Hak Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’e…                  

Büyüğümüz Mevlana Hâce Hazretleri, “Ashabı kirâm, İslamı yaşatmak için canlarını verdiler. Bugün bize düşen ölmeden önce ölmek, yani yaşamaktır.” “O zaman din tamamlandı, bugün nûrun tamamlanması esastır.” gibi sohbetlerde geçen ifadeleriyle, İslam’ın ilk günlerinde sahabeyi kirâm efendilerimizin İslam binasını oluştururken yaptıkları fedakârlıklara dikkat çekerek bugün Müslüman bir şahsiyetin oluşumundaki esasa vurgu yaparlar. Hâce Hazretleri kendi anlayışları, cemaatleşme seyri ve kasıtlarının anlaşılabilmesi için ilk dönem sahabe uygulamalarının iyi anlaşılması gerektiğini belirtirler. Sonraki dönemlerde istisnalar hariç keşf, keramet, haller, makamlar gibi anlayışların öne çıkarıldığını, bunların ise saf-samimi-ihlaslı, rızayı önceleyen Müslüman şahsiyetinden uzaklaşmaya neden olabildiğini ifade ederler.                                                                                    

Bu yazımızda ümmetin sahibi, hidayet rehberi, Efendimiz’in (sav) en seçkin talebelerinden Hz. Ömer’in (ra) anlayışlarını kavrayabilmek, ona lütfedilenden hissedar olabilmek için onunla ilgili bir rivayeti Hâce Hazretleri’ne sorduk, elhamdulillah çok bereketli bir sohbet oldu, paylaşmak istiyoruz:

“Medine ahalisi anlaşarak bir yere toplandılar. Ömer (ra) Hazretleri’nin  adaletini tecrübe etmek için anlaştılar. Aralarından bir Yahudi çıktı. ‘Ben sizin müşkilinizi halletmeğe muktedirim.’ dedi. Onlar da buna bazı vaadlerde bulundular. Hz.Ömer’in bir oğlu var idi. Bedenen çok zayıf kalmıştı. O Yahudi kendisini  tanıtıp Hz. Ömer’in (ra) oğlunun yanına vardı. Halini ve hatırını sordu. O da zayıflığından bir miktar bahsederek şikayet etti. Melun Yahudi tebessüm ederek ‘Bunun ilacı kolaydır.’ dedi. Bu da ilacını istedi. Zira kalplerinde kin ve hile yoktu. Yahudi önüne düşüp odasına götürdü. Sonra bir sürahi şarabı  şerbettir diye önüne koydu. ‘Bu senin derdine devadır. Bunu içtiğin gibi sıhhat bulursun.’ dedi. O da sözünü hakikat zannedip şarabın ne olduğunu bilmediği için şarabı içip sarhoş oldu. O Yahudinin güzel bir kızı vardı. O kızı arz eyledi. Şarabın tesiriyle sarhoş olduğundan o kıza sahip oldu. Bir zaman sonra ayılıp aklı başına geldiğinde yaptığı işlere pişman oldu. Nedamet ile  tevbe ve istiğfar eyleyip evlerine geldi. Hikmeti Rabbani o kız hamile olup çocuk doğdu. Sonra melun Yahudi bir çok Yahudiyi ve çocuğu yanına alıp Hz. Ömer’in yanına geldi. Dediler ki ’Ya halife, senin oğlun zorlayarak bizim kızımıza sahip oldu, bu çocuk hasıl oldu. Biz bunu beslemeye mecbur değiliz.’ Hz. Ömer (ra) bunu görünce mübarek gönülleri perişan olup oğlunu çağırdı ve durumu sordu. Oğlu da meydana gelen hadiseyi anlattı. Hz.Ömer o masuma beytül maldan nafaka tayin eyledi. Sonra oğluna dinin emri olan sopayı vurdurmaya başladı. Sopa sayısı kırk olduğu zaman ashabı güzin Ömer (ra) Hazretleri’nin yanına gelip rica ettiler. ‘Ya halife, oğlunuz hastadır, bu şekilde sopaya tahammül edemez. İhsan eyle bunun suçunu bize bağışla.’ Zira  sesi  Resûlullah (sav) Hazretleri’nin sesine benzerdi. Ashabı  güzin  Ravzayı Mutahhara’da  yüksek ses ile Kur’ân’ı okutup  dinlerlerdi. Hazreti Habibullah hasretinden  ciğerlerini dağlarlar idi. ‘Lütfeyle sesi  hürmeti için suçunu affeyle.’  diye  söyledilerse de Hz. Ömer  iltifat eylemedi. ‘Allahu Teâlâ’nın hakkında hatır olmaz. Ahirette çekmektense  dünyada cezasını bulmak iyidir.’ buyurdular. Altmış değnek olduğunda babasını çağırdı ki; ‘Ya baba, bana mehil ver ki aziz annemin yüzünü  göreyim, helallik dileyeyim.’ Hz.Ömer  iltifat eylemedi. Yetmiş sopa olduğunda çağırıp, ‘Ya baba, işte ben ölüyorum. Mübarek yüzünü bana göster ki hasret gitmeyeyim.’ dedi. Hazreti Ömer mübarek yüzünü çevirdi. Sopa sayısı seksen olduğunda ruhunu teslim etti. Hz.Ömer’e öldüğünü bildirdiler. ‘Ölüsüne yirmi değnek vurun ki Hak emri yerine gelsin.’ buyurdu. Ondan sonra da yirmi değnek vurdular, yüz tamam oldu. Sonra techiz ve tekfin yapıp defnettiler. Hz.Ömer ‘Acaba babalık hakkını yerine getirip seni kurtardım mı, Allahu Teâlâ’nın huzurunda halin nasıl oldu?’ diye çok ağladı. O gece ashabdan birisi çocuğu rüyada gördü. Sultan-ı Kâinât (sav) Efendimiz’in huzuru şeriflerinde oturup zevk ve sefa ederdi. Bu sahabeyi gördüğü gibi kalkıp güle güle yanına geldi. Dedi ki ‘Allahu Teâlâ babamdan razı olsun, atalık hakkını yerine getirdi. Allahu Teâlâ’ya hamd olsun ki devamlı Fahri Âlem (sav) Hazretleri’nin hizmeti şeriflerinde olup bir an ayrılmıyorum. Dünya kahrından kurtulup zevk ve safa içine düştüm.’ Ertesi gün o sahabi gelip rüyada gördüğü hali Hazreti Ömer’e  anlattı. Hazret Ömer (ra) ağlamayı bırakıp Allahu Teâlâ’nın inayetine şükür secdesi eyledi.”

-Efendim bu rivayeti nasıl anlamalıyız?

-Bu kıssanın insani, siyasi, hukuki  birçok yönü var. İnsanı  ilgilendiren, İslam siyaseti açısından, ahlaki, imani  birçok boyutu var bu hadisenin.

Birinci olarak ortada işlenen bir suç var. Komplo da olsa, hile de olsa ortada çok ciddi bir suç var. Bir, haramı irtikap etme, içki. İki, zina yapma. İkisi de o günün toplumunu temelden sarsacak ağır suçlar. Hz. Ömer’in  uygulamasında bunlar ne şartlar altında işlenmiş olursa olsun, suç suçtur mantığını görüyoruz. Ayrıca hiçbir suçun cezasız kalmaması mantığını görüyoruz. İnsan iradesine hakim olmalı, içeriğini-muhtevasını  bilmediği şeyi hiçbir Müslüman yiyip içmemeli, bu ders veriliyor öncelikle. Üstelik bunu bize kimin getirdiğini de bilmiyoruz. Gelen kişi bir Yahudi, fasık, münafık. Ayeti kerimede bildirilen haber gibi; “Size bir fasık haber getirirse onu araştırın.” Aksi halde kendinize, karşınızdakine  zulmetmiş  olursunuz. Araştırın tetkik edin ki bir yanlışa düşmeyin. Ne ilacı veriyorsun bana? Sen tabip misin, hekim misin? Çocuk bunları demiyor. Allah Resûlü’nün buyurmuş olduğu “Mü’min şüpheci olur.” hükmüne uymuyor. Bu araştırmalar yapılmadan işlenen suç, suçtur. Cezasız kalmaz.

İkincisi bu suçu işleyen Ömer’in oğlu bile olsa, devlet başkanının oğlu bile olsa fark etmez. Toplumsal adaleti, vahdeti, güveni, itimadı sağlamak adına cezalandırılmalı. Hz. Ömer bağışlasa liderliğinden taviz vermiş olur. Bugün oğlunu bağışlasa yarın daha büyük suçları bağışlamak zorunda kalabilir. Bu durum yarın Hz. Ömer’e karşı kullanılabilir. Hz. Ömer oğlunu cezalandırmakla bütün suç odaklarının gözünü korkutmuş oluyor. Bu istikrar için gerekli bir şeydir. Çünkü Allah Resûlü’nden öyle görmüştür. Hırsızlık yapan Fatıma adlı bir kızı –ki bir kabile reisinin kızıdır bağışlaması istendiğinde Allah Resûlü “Kızım Fatıma bile olsa elini keserdim.” buyurmuştur. Ashab, reisin kızının eli kesilirse  bu kabile İslam’a düşman olur endişesiyle  Allah Resûlü’nden bağışlamasını istemişlerdi. “Kızım Fatıma bile olsa elini keserdim.” buyurarak elini kesmiştir.  Hz.Ömer böyle bir mektepte yetişmiştir. Suç nasıl, ne şekilde, kim tarafından işlenirse işlensin suçtur, bunu görüyoruz.


Öncelikle bu kıssadan adaletin-hukukun uygulanması gereğini  görüyoruz. Günümüz Türkiye’sinde, hukuk ayrımcılığa tabi tutulduğundan, hukuk işlemediğinden bu günlere geldik.

Bir başka açıdan  önemli husus, ashabı etkileyen tek şey Allah’a imanları-sevgileri. Hiçbir şeyi Allah sevgisinin üstüne çıkarmıyorlar. Düşünün evlat bu, ama Allah sevgisi evlat sevgisini bastırmış. Evladı Allah’a kurban ediyor. Allah cezalandır buyurmuş, Allah’ın hükmünü icra ediyor.

Bir diğer husus, Allah (cc) ne buyurduysa onun tam olarak yerine getirilmesi. Maksat insanı cezalandırmak değil. Seksen değnekte öldü, mesele bitebilirdi. Hayır, Cenabı Hak yüz değnek demiş yirmisini cesedine vuruyor. Niye? Çünkü toplumda caydırıcılık yüz değnekle meydana gelecek ki Allah yüz değnek istemiş. Ölüsüne yirmi değnek vurulması suç işleme meylinde olanlar için onur kırıcı bir durum. Caydırıcılık var. Allah’ı sevme kadar, emrine  bağlılık var. Herhangi bir mazeret emri değiştirmiyor. Toplum şöyle böyle diyebilir, emirler topluma göre değişmez. Örnekte görüyoruz, sahabe yalvarıyor. Onun sesi peygambere benziyor, bağışla. Masum, bilmeden yaptı. Hayır, toplum adaleti yönlendirmemeli, adalet toplumu yönlendirmeli. Eğer hukuku toplum belirlerse o memlekette hakkaniyetten, işlerin yerli yerinde yapılmasından bahsedilemez. Hz. Ömer hiçkimseyi dinlemiyor. Çünkü hüküm belli, sonuna kadar uygulanacak. Burada sabrı görüyoruz.Babanın gözü önünde evladı ölüyor. Baba devlet reisi,  ’dur’ dese mesele  bitecek. Müthiş bir iradeye hakim olma, nefis terbiyesi var. İradeyi Allah yolunda kullanma var. Bunlara  baktığımızda Hz. Ömer (ra) bir mü’minin, bir liderin özelliklerini sergiliyor.

Fertten cemaate, cemiyetten devlete her kesimin alacağı dersler var bu kıssada. Bunun için diyorum ki hem adalet hem siyaset boyutu var, hukukî-insanî-imanî boyutları var.

İnsan tercihini nerede, ne yönde yapmışsa sonuna kadar o tercihi değiştirmemeli.  Hz. Ömer (ra) Allah’tan  yana tercihini yapmış. İslam’ı din olarak Allahu Teâlâyı  Rab olarak tercih etmiş. İslam’ı düstur olarak tercih etmiş ve taviz vermemiş. Oğlum değil ne olursa olsun demiş. Taviz vermemiş.

-Efendim komplo ya da ağır tahrik gibi hafifletici unsurlar değerlendirilebilir miydi?

-Bunlar var ama bir mü’min  firaset  sahibidir. Komployu görmesi lazım. Sen bir devlet başkanının oğlusun. Komployu sezebilmelisin. Babanın dostu var, düşmanı var. Seni bu işlerde kullanabilirler. Düşünmek zorundasın. Üstelik bu adam münafık bir adam. Bir Yahudi, bunu biliyorsun.  Burada toplum da imtihanda,  Hz. Ömer de oğlu da imtihanda. Toplum kendi açısından doğru olanı yapıyor. Merhamet gösteriyor. Hepsi  Hz. Ömer gibi meseleye baksa toplumsal bir linç olur. Bu doğru değil. Toplum merhametini sergiliyor. Ama lider sağlam durmalı. Toplumun omurgası liderdir. Bugün bazı konularda dik durulmasaydı hukuk düşmanları neler yapmazdı. Bu dik duruş karşı tarafın sapır sapır dökülmesine neden oldu. Şimdi birbirlerine düştüler. Kirli ilişkileri ortaya  çıkmaya başladı.

-Efendim siz bazı olaylardan sonra bizimkiler gelecek, diye buyurmuştunuz. Oraya gidiş mi var?

-Bunları bekliyorduk. Bunlara kısmen de değinmiştik. Allah Rasûlü buyurmuş ki “Her beklenen yakındır.”  Birileri değişik şekillerde konuşmuş, etmiş. Bunların önemi yok. Vaka önemli, yaşanan hadise önemli. Dünya ciddi bir sancı çekiyor. Bir doğum sancısı. Bu sancı  Hz. Mehdi’yi doğuracak. Bu iş bir iki ülkeyle  kalmayacak, daha da yayılacak. Bir orman yangını düşünün, rüzgar estikçe kıvılcımlar sağa sola sürüklenip yayılacak.  Bir yangın, peki, bu yangın nereden çıktı? Amerika’nın izmaritinden çıktı. Yangını Amerika çıkarttı ama o da çok bilinçli, isteyerek çıkarmadı. Amerika  kendince bir şeyler biliyor ama bu yangında kendi de yanacak bunu bilmiyor. Fareler gibi yanacak. Bu Hz. Mehdi’nin geliş süreci. Onun ayak sesleri. Başta biraz karışma-bulanma olacak ama temizlik olacak.

Müslümanlar hadiseleri iyi değerlendirmeli, eğer politik kaygılar, asabiyet vs. söz konusu olursa bu iş teğet geçebilir. Cenabı Hak, Hz. Ömer’de görüldüğü gibi adalet uygular. Kaos uzun sürer. İhlaslı, şuurlu bir şekilde Müslümanlar hadiselere  yön verirse sonuca çabuk gidilir. Normal bir doğum olması gerekiyor. Sezaryen olursa aleyhimize olabilir. Batı bir Mehdi ya da İsa çıkarmak istiyor. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi gereği Müslümanların önüne çıkarmak istediği biri var. Bunlar başka birini çıkarmak isterken kapıyı gerçeği çalacak inşaallah.

Hâcegân duası, himmeti ile burada anahtar konumunda. Hadiselere paralel  Hâcegân’da da bir inkişaf, bir yayılma var. Türkiye’de  Çeçenistan,  Filistin gibi kırılmalar olmayacak inşaallah. Sınırlar genişleyecek.  Müslümanların önünde engel olan  kimi şahıslar gidecek. Türkiye’nin ve dünyanın önü açılacak inşaallah. Hâcegân bu işin beyni.”

Biz de gönülden amin diyoruz.  Cenabı  Hak bunu bize kolaylaştırsın. Planlı, programlı hareket eden, bizleri  Hakk’a vasıl etmeye gayret eden büyüklerimize engel olmamayı  Cenabı Mevlâmız lütfeylesin, ikram ve ihsan eylesin. Amin. Velhamdulillahi Rabbil alemîn.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 NİSAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort