JoomlaLock.com All4Share.net

HAKK’A ADANMIŞ HAYATLAR

Hakka Adanmış Hayatlr

Hakk'a Adanmış Hayatlar - Andelib

Sayı : 107 - Aralık 2016

 

Hakk'a Adanmış Hayatlar

 

Tende kalan bir can ile
Aşk ile pür iman ile
Biz Hazreti Kur’an ile
Peygamberin izindeyiz

İnsan Hakk’ın yanındaki değerini anlamak istiyorsa neyle meşgul olduğuna baksın, buyurmuş büyüklerimiz. Meşguliyet, isteklerimiz sonucu oluşur. Neye meylimiz varsa onunla uğraşmak hoşumuza gider. Sevdiğimiz işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini de bilmeyiz. O anlar çok kısa gelir bize. 

İnsan, İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır. Bu fıtratı ona sevdirilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Evliyaullahtan bir zat, yıllardır dergaha hizmet eden bir müridinin adını şakiler listesinde görür. Bu yolda nasibi olmadığını görünce onu yanına çağırmış ve durumu anlatmış. Bu yolda nasibin yok, git dünyanı yaşa, demiş. Derviş de söylenenlere uyup dergahtan ayrılır. Meyhaneye gitmeye niyetlenir. O sırada ezan okunur. Camiye gider, namazını kılar, zikirlerini yapar. Vakit ilerler, diğer namazın vakti gelir. Bir türlü ibadetlerden, zikirlerden vakit bulup yanlış şeyler yapamaz. İbadet, zikir o dervişin eti kemiği olmuştur artık.

Dergaha döner, durumu mürşidine arz eder. İsmi şakiler listesinde olsa dahi, bu dünyada Allah’tan (cc) mahrum yaşamak istemediğini söyler ve dergahta kalmak için müsaade ister. Mürşidi kamil onun bu hali sonucunda Hakk’ın yanında şakilikten saidliğe tebdil edildiğini görür ve müridini müjdeler. Hem dünyada hem de ahirette hiçbir karşılık beklemeden hayatını Allah’a adamak… Yunus’un mısraları da bunu dile getirse gerek:

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana Seni gerek Seni 

“Bilesiniz ki, kalbler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.” (Ra’d 28) buyuruyor Cenabı Hak. Artık huzuru nerede aradığımızın farkına varma zamanı gelmedi mi? Dizginlenemeyen, tatmin olmayan, doyumsuz nefsin peşinde doludizgin koşan insanların haline bakın. Dünyanın şimdiye kadar görmediği vahşetler, sapıklıklar almış başını gidiyor. Huzura ulaşamayan insanlar depresyon girdabında boğuşmaktadır. 

Bu kısacık hayatımızda nereye koşuyoruz? İki kaş arası mesafeyi tuli emel görmüşler. Bizim emellerimize, arzularımıza hayat da yetmiyor. Dünyada gerçekleştirmeyi arzuladığımız o kadar emel var ki, hangisiyle uğraşacağımızı karıştırıyoruz. Yanı başımızda binlerce insan ölüyor, biz hâlâ ders almıyoruz. 

Çocuklarımıza telkin ettiğimiz hedefleri de düşünelim. Doktor, hakim, öğretmen… olma gayesiyle büyüttüğümüz yavrularımıza güzel bir müslüman olma arzusunu hangi bahara bıraktık acaba? 

Annesi, Hz. Meryem’i Hakk’a adamıştı. Daha çocuk yaşta onu mabede bıraktı. O yaşta çocuklarımızı gözümüzün önünden ayırmaya korkarken, annesi onu yapayalnız bir şekilde mabede gönderdi. Hz. Meryem öyle ihlaslı bir kul oldu ki, Cenabı Hak ona katından maddi ve manevi rızıklarlar nasip etti. Hakk’a adanan hayatlar… İslam tarihi Hz. Adem’den (as) günümüze birçok adanmış hayata şahittir. 

Değer verilmeyen, rahmet nazarıyla bakılmayan bu dünyayı, Hakk’a adanan hayatlar kıymetlendirir. Onlar yeryüzünün altını, gümüşü, yakutu, elması gibidir. Onlar, bu dünyanın en değerli mücevherleridir. 

Çölleşen hayatımıza, rahmet yağmurları gibidir onlar. Yeryüzünün kandilleridirler, aydınlatırlar karanlıkları. Onlar dağlar misali sapasağlam dururlar şu çalkantılı dünyada. Onlar bir ağaç misali dalları semada, kökleri derinlerde insanlığın hizmetindedir. Onlar pınardır, bitmez tükenmez bir kaynağa sahiptirler. Kim ki onlardan nasiplense abı hayata kavuşmuş olur. Onlar çöldeki vaha gibidir, susuzluktan ölmeye yüz tutmuş bizlere rahmettirler.

Günümüzün kapkaranlık dünyasında, Hakk’a adanmış hayatlar; bir yıldız gibi yolumuzu aydınlatır. Onların izini takip edenler; yollarını şaşırmazlar, yanlış yollarda kaybolmazlar. Tarihimizden o güzel insanları çıkardığımızda, ne kalır geriye? İmamı Azamlar, İmamı Şafiiler, İmamı Gazzaliler, Abdulkadir Geylaniler, Şahı Nakşibendiler, İmam Rabbaniler, Mevlana Halidler, Abdulhakim Bilvanisiler… Onlar, İslam bahçesinin en güzel gülleri… Onlar; ihsanın, irfanın erleri…

Allah dostlarının ilim, irfan, ihsan ve muhabbet deryasından nasipsiz kalınca İslam’ın birçok güzelliğini de kaybettik. Anlayışsızlık, muhabbetsizlik, cahillik, kabalık… her yanımızı sarar oldu. Allah dostları edeb timsaliydiler. Onlardan mahrum kalanlara bir bakın. Müslümanın vakur ve edebli halini göremezsiniz. Kütüphanelerde, sözlüklerde unutulmuş gibidir edeb.

Birileri aklımızı karıştırmak için bizleri Allah dostlarından uzaklaştırmaya çalıştılar. Sahte yaldızlı sözlerle kafaları karıştırıp müminleri şüpheye düşürmenin gayretinde oldular. Hakk’a aşık Allah dostlarından ayrı kalmak, yaşayacağımız en büyük bedbahtlıklardandır.

Anadolu’yu İslam beldesi yapan sadece savaşlar değildir. Anadolu’yu İslamlaştıran, hayatını Hakk’a adayan Allah (cc) dostlarıdır. Onlar Anadolu’yu İslam’ın güzellikleriyle nakış nakış donattılar. Anadolu, ilmin ve irfanın merkezi oldu…

Bir zamanlar yoksulluk artınca, “İstanbul’un taşı toprağı altın!” deyip birçok insan gurbet yollarına düşmüş. Onlar belki dünyalık peşindeydi fakat söyledikleri söz bir hakikatin ifadesidir. İstanbul; sahabeleriyle, evliyalarıyla, salihleriyle, alimleriyle her köşesi, her karışı altınla ve mücevherle dolu gibidir. 

Anadolu da her köşesiyle İslam’ın manevi değerlerini taşır bağrında. Konyasından Sivasına, Bursasından Erzurumuna, Trabzonundan Bitlisine hayatını Hakk’a adamış birçok insan gelmiş geçmiş bu diyarlardan. Onlar adeta İslam’ın mührünü Anadolu’nun kalbine vurmuşlardır. Bu mühür öyle kolay kolay kaldırılamaz. 

Son zamanlarda ülkemizde gerçekleşen bazı olayları da bahane ederek Allah dostlarına ve cemaatlere karşı bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde saldırı başlatılmış durumda. Oysa bunu yapanlar karşılarında nasıl bir güç olduğunun farkında değiller. 

Çankırı’da ezanın Arapça okunmasının yasak olduğu dönemlerde, gönül mektebi olan degahlarda yetişen bir derviş, bir köye sohbete gider. Ezanın aslını okuma arzusu içini yakıp kavurur. Evinde sadece bir ineği vardır. Ailesinin geçimine katkısı olan bu ineğini satarak köyün muhtarına ve imamına ses çıkarmamaları için para verir. Minareden ezanı aslına uygun olarak okur. Zulmün dayatmasına karşı iman kuvvetiyle gerçekleşen müthiş bir harekettir bu.

Köyden başka birinin şikayeti üzerine asker gelir ve bu dervişi tutuklar. Dokuz yıl hapse mahkum olur. Ama bu dokuz yıl ona doksan yılda elde edemeyeceği kemalat kazandırır. Derviş yaptığından hiç de pişman değildir. Tasavvuf mekteplerinde ezan aşığı, İslam aşığı, hayatını Hakk’a adayan dervişler yetişir. Allahına, Peygamberine, dinine aşık toplulukları yenemezsiniz. 

Anadolu, İslam’a aşık bir milletin vatanıdır. Bu millet köklerine, değerlerine döndüğünde ve bunları ihya etmeye başladığında hem kendine hem de dünyaya İslam’ın güzelliklerini yeniden yaşatacaktır inşaallah…

Ya Rabbi, Senin uğrunda yaşamayı bizlere nasib eyle…

Ya Rabbi, bizleri Mevlamızın, Peygamberimizin ve Kur’an’ın aşığı müminler eyle…

Ya Rabbi, dünyaya meyletmeden Hak yolda istikamet üzere yaşamayı nasib eyle… Amin…

 

Biz Kur’an’ın hadimleri
Pür imanlı ve zindeyiz
Bu yoldan dönmeyiz asla
Peygamberin izindeyiz.

 

Yazar: Andelib

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort