JoomlaLock.com All4Share.net

HÂCEGÂN YOLUNDA İRŞAD

Hamdin ve şükrün her çeşidi Allahu Teâlâ’ya (cc) mahsustur. Salâtu selâm kâinâtın Eşrefi, Habibi Kibriya Efendimiz’e (sav) Kur’ân ve sünnetten kıl payı ayrılmadan eşsiz İslam nizamının müdafaasını üstlenen âline, ashabına, saâdatı kirama ve mürşidimize, İslâm ümmetinin diğer meşâyıhına ve ulemasına, onlara muhabbetle tabi olanlara, Allahu Teâlâ’nın salih ve saliha kullarına olsun.

Uzun bir aradan sonra Gülzâr-ı Hâcegân Dergisi’nde siz değerli okuyucular ile tekrar birlikte olmanın ve Hâce Hazretleri’nin sohbetlerinden anlayabildiğimiz ve nasiplendiğimiz kadarını sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Nimetlerin ve mutlulukların ancak paylaşmakla çoğalacağının bilinciyle bu hizmette, siz gönül dostlarımın dua ve himmetinin büyük katkısı olacağına inanmaktayım. Rabbim kendi bilgi ve tecrübemizi değil de meselelere O’nun cephesinden bakarak, sözlerindeki kendi kastını akledebilmeyi ve fehmedebilmeyi bizlere nasip eylesin.

Hazreti Ali Efendimiz (ra): “Yanımızda Allah’ın kitabından başka, Resûlullah’ın (sav) bize gizlice verdiği herhangi bir şey yok, ancak Allah Teâlâ’nın (cc) kitabını anlama konusunda kuluna verdiği bir anlayış vardır.” buyurarak anlayış ve kavrayışın önemini ne güzel belirtmiştir. Hâce Hazretleri’nin sohbetleri insanda işte bu değerlerin oluşmasını ve olgunlaşmasını sağlar. Allah’ın hitabının (Resûlü ve kitabı) tevhid, muhabbet, marifet ve anlayış üzerine olduğu çok defa O’nun sohbetlerinden dökülen hakikat incileridir.

Konu irşad ve mürşid olunca insanın bir şeyler yazması oldukça zor oluyor. Hangisini yazmalı? İrşadı mı, yoksa mürşidi mi? Yoksa her ikisini ayırmaksızın bütününü mü? İrşad bizim üzerimizde gerçekleşen bir proje. Yani bize ait olmayan bir uygulama. Yaratılış gayesine göre insanı şekillendirme süreci. Bunu anlayabilmek için insanı ve onun “Hâlık”ını tanımak, olmazsa olmazdır. İnsanlık bilim ve teknoloji ile geldiği şu çağda bir elmanın veya sütün oluşunu, onları insana sunan ağaç ve hayvanın kendi aralarındaki ilişkisini kanıtlayamazken, ruhun ne olduğunu bilemezken, onun içeriği hakkında ve onun terbiyesi hususunda ne söyleyebilir ki? Psikoloji der, depresyon der, konuyu geçiştirir veya ilaç vererek onu hayattan koparmanın en kolay yolunu seçer. İrşadı değil anlatmak, anlamakta bile bir adım bile mesafe alamamışken, mürşidi anlatmayı ya da yazmayı akla ziyan, edep dışı bir davranış olarak görmek gerekir. Fakat yine de, onların bize kazandırmaya çalıştırdığı bilinç, kendi bedenimizde ve ruhumuzda olan tekâmülü görmeye ve bu seyri anlamaya çalışmaktır.

Duygularım bana irşadı bilinmeyen bir ummana, mürşidi ise bilinmeyen bir sahile benzetiyor. Bildiğim bir tek şey var o da; o sahile olan ihtiyacım, muhtaciyetim. Bu arzu ile yol alıyor ve umuyorum ki o sahil bana kucak açacak ve beni bağrına basarak bana vatan olacak.

Hâce Hazretleri irşadı tanımlarken, yaratılış gayesi olan kulluk ve ubudiyeti anlamayı ve bu uğurda ihlâs ile gayret etmenin mutlak doğru olduğunu ifade eder. İnsanın bu gayeyi öğrenmesi ancak resûller vasıtasıyla elde edilebileceği bir bilgidir. Kendi kendine öğrenemeyeceği ve asla bulamayacağı bir gerçektir. Bu gerçek öyle bir hazine ki elde edildiğinde dağıtmakla, paylaşmakla asla eksilmeyecek, bilakis ziyadesi ile çoğalacak bir nimettir.

İşte bütün bu gerçekler doğrultusunda yaratılış gayesini öğrenmeye ve yaratanını tanımaya talip birisi elbette ki bu hakikati bilene ve bulana muhtaçtır. Hâce Hazretleri bu arzu ile dertlenen hakikat yolcusunun elinden tutar ve “Elest Bezmi”ne götürür. İnsan onun sohbetinde, anlayış ve mefkûresinde Rabbimiz’in ruhlarımızı yarattığı ve topladığı o muhteşem ictimaya gider. Hak Teâlâ’nın (cc)  hitabını işitir: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Bizi yoktan var eden ve bize kendimizi ve dolayısı ile kendisini tanıtan El-Mürşid’e ne cevap verdiğini hatırlar. “Bela!” Hiç şüphesiz... İmanı bir bilgi ve inanıştan öteye; müşahedeye taşır. Yakîn olarak hadiselerin oluşuna ve oluşundaki maksada, maksadı doğuran iradeye ve buna sebep olan “aşk”a daldırır. Bir şiirlerinde Hâce Hazretleri duygularını şöyle ifade ederler:

Allah için da’vet eder
Olman için himmet eder
Bulman için gayret eder
Da’vet eder, da’vet eder.

Ol yâr ile yâr olmaya
Mahfice tenha durmaya
Gönüle sultan olmaya
Da’vet eder, da’vet eder.

Sendeki senliği atmaya
Âşıklığa el katmaya
Nefsini dosta satmaya
Da’vet eder, da’vet eder.

Resûlullah Efendimiz (sav) mirâc ile birlikte tüm insanlığa yol açmıştır. Bu yol kıyamete kadar açık kalacak ve ümmet bundan istifade edecektir. Resûlullah gibi, O’nun yolundan giden Hâce Hazretleri ve varisi ekmelleri gibi mürşidler var oldukça insan kendi hakikatine vasıl olmada insanlığın yakaladığı bilim ve teknolojinin ürettiği vasıtalar kadar hızlı, belki de daha hızlı vasıtalar ile marifatullaha ve muhabbetullaha kanat açıp adeta uçacaktır.

Batı medeniyeti dünyayı ve uzayı keşfetmede olağanüstü buluşlar yaparken kendi hakikatini bilmede ve bulmada Müslümanların bin beş yüzyıl gerisinde yaşamaktadırlar. Güneş sistemi içerisinde seyahat edebilmeyi, diğer gezegenler hakkında bilgi toplayarak oralara insan göndermeyi insanlığın varabileceği bir ufuk gösterirken; maddenin ve eşyanın hikmetine ait bir bilgiyi keşfetmek yerine, ne olduğuna dair bir neticeyi amaç edinerek kendini ilahlaştırma yolunda tarih sayfalarındaki firavunları hiç aratmamaktadırlar.

Dünya’nın diğer bir köşesinde Hâce Hazretleri, yaşam içindeki birliktelikleriyle ve sohbetleriyle ortaya koyduğu anlayış ve idrak, insanı kendi varoluş sürecinde zaman içerisinde zamanı yaşatan bir seyir ortaya koyarak bu yarıştaki farkı adeta batı medeniyetinin gözüne sokmaktadır. Zaman, insan ve kâinatla var olan bir durum olduğunu düşündüğümüzde adeta zaman üstü bir yolculukla insanı kendi vücudunda var olan bir kapıdan; kalp ve gönül denilen sırrı ilâhiden Allahu Teâlâ’nın iradesine ve muradına taşır. Sanki Hakk’ın kudret elleriyle, balçığı yoğurarak özene bezene kendisini nasıl yarattığını ve kendi mübarek ruhundan nasıl nefha (üflemek) ettiğini görür. Allahu Teâlâ’nın bu yaratma kudretine aşkını nasıl kattığını müşahede eder. Var oluşundaki balçığı ve ruhu bir arada tutan mayanın “aşk” olduğunu idrak eder. Bütün bunlara şahit olan insanın hayata bakışındaki amacı; özünü meydana getiren aşkını, özüyle buluşturmak olur. Yaşamını zahirde Hakk’ın emriyle, batında (manada) ise Hak ile doldurur. Kâinât batı medeniyeti için ucu bucağı olmayan, keşfedilemez büyüklükte iken, Müslüman için ruhaniyetini sığdıramayacağı küçüklükte bir âlem olarak görülür.

Hâce Hazretleri gibi bağrı yanık, derdi insan, derdi vuslat olan bir kâmil, bahsi geçen aşk için şöyle buyurmuştur:

Biz ricâliz, geçmişiz kim gör ezelden tâ ebed
İçmişiz ‘aşkın şarâbın âb-ı engür olmadan

Görüldüğü üzere ricaller (Allah adamları) ezelden ebede kadar her anı görmüş ve yaşamışlar. Onlar daha üzüm olmadan, ondan olacak aşk şarabından içmişler ve sarhoş olmuşlar. Yaratılan madde ve eşyayı tanımayı ve ondaki hikmeti aşarak yaratanı tanımışlar. Allah ilmine (ilmi ledün) vakıf olmuşlar. Bu ilmin üstadı Hâce-i Kâinat Efendimiz (sav) Hazretleri olup diğer peygamber efendilerimiz (as) ve kümmelin (büyük, kâmil) evliyalardır. Mürşid insana Allah ilmini öğretir ki; bu ilimin bizdeki yansıması Rabbimiz’i (cc) tanımak, O’nun sevdiği ve sevmediği şeyleri bilerek O’nunla yaşamaktır.

Hâce Hazretleri’ne göre dünya: “İrşadın yapılacağı yegâne bir okuldur. Mârifetullah ve muhabbetullah okulu.” Âdem (as) cennette iken Hakk’ı görüyor ve O’nunla konuşuyordu. Diğer varlıklar ondaki eşyanın hakikatine ve hikmetine dair ilmi görüp ona ta’zim ediyorlar, ondaki zât tecellisini görüp secde ediyorlardı. Lâkin kendi özünü meydana getiren aşktan habersiz oluşu kendisine menedilen bir şeyi yapmaya sebep oldu. İşte kendisindeki bu hakikati anlamak ve kendisinden doğacak evlatlarına da anlatabilmek için bu âlemi şereflendirdi. Allahu Teâlâ’yı (cc) tanımanın yeri ve usulü bu şekilde belirlenmiş oldu. Dünya kemale gelmek isteyenlerin adeta yüksek lisans eğitimi ve doktora tezi gibidir. Bu irşad faaliyetini insanlık tarihi boyunca peygamberler üstlendi. Kâinatın Efendisi (sav) bu hakikate dair bütün ayrıntıları insanlara ve âleme duyurdu ve öğreterek kemâle erdirdi. O’nun ehl-i beytinden ve ashabından gelen kâmiller de O’nun bıraktığı emaneti layığı ile devam ettirmektedirler. Allahu Teâlâ’yı sevmenin bir tek yolu vardır. O’nu (cc) tanımak. Her insan bu amaç için yaşamalı, kendisine bu sevgiyi aşılayacak bahçıvanı bulmalı ve yukarıda geçen şiirde yapılan davete icabet etmelidir. Her insan hadisi kudsîde geçen “gizli hazine”dir. İnsana düşen görev; kâmil bir mürşidin elinde kendindeki bu hazinenin açığa çıkmasını talep etmektir. Hâce Hazretleri’nin sıklıkla hatırlattığı şu hakikat ne güzeldir: ”Yeryüzündeki bütün kutsal olan şeyler insanın kutsalıdır. Lâkin Allah’ın tek kutsadığı, kutsiyet atfettiği ise insandır”

Bugün Müslümanlar Allah’ın önemini bize bildirdiği anların, vakitlerin, gecelerin, günlerin ve ayların kadrü kıymetini öne almaktadır. Elbette ki bunlar eşref vakitlerdir. Lâkin unutmamak gerekir ki en eşref-i mahlûk insandır. Bu şeref, bu izzet bize ezelde verilmiş ve takdir edilmiştir. Bize bizim kim olduğumuzu söyleyecek, kulağımıza Rabbimiz’in bize olan sevgisini fısıldayacak, bizi sevgilimizle buluşturacak bir rehber, rehberden de öte bir dost gerek. Dostluk ise Hâce Hazretleri’nin ifadesi ile: “Ruhun ruha fedasıyla başlar.”

Hâcegân yolu irşadı; insanın yaratılışından alarak hayatı tanımladığı ve kendisi ile kâinat arasındaki sırrı anlayarak Rabbi ile rabıtasını (irtibatı) kurduğu şu üç kelime ile tanımlar: İslam, iman ve ihsan. İrşad bu kelimelerin anlaşılması ve yaşanması için vardır ve insan buna muhtaçtır. Hazreti Cibril (as) mescide insan suretinde gelerek Kâinatın Efendisi’ne (sav) bunların ne olduğunu sormuş ve aldığı cevabı tasdik ederek ashabı kiramın dinlerini öğrenmelerine yardımcı olmuştur. Allahu Teâlâ’nın insanın irşadı için ortaya koyduğu müfredatı böylece hayata geçirmişlerdir.

Ve âhiru’d-dâvâna eni’l-hamdülillahi Rabbi’l-âlemin. Ve sallallahu âlâ seyyidinâ Muhammedin ve âlâ âlihî ve sahbihi ecmaîn.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 NİSAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort