JoomlaLock.com All4Share.net

GÖNÜL MUHABBET OCAĞINDA OLGUNLAŞIR

Maksuduna erdirir,
Matlubunu bildirir,
Gönlün Hakk’a döndürür,
Hâcegân uluları.
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

İnsan tasavvuf yoluna girdiğinde kalbi muhabbetle ısınır. Hakk’a, Hakk’ın dostlarına karşı sıcaklık hisseder. İnsanın olgunlaşma süreci (kemale gelme) işte  hep bu sıcaklıkla olur. Bu sıcaklıkla olgunlaşır bir mürid.

Sen demircinin elindeki bir demir gibisin. O seni ateşte yumuşatır ve o yumuşamadan sonra sana şekil verir. Eğer yumuşamadan sana şekil vermeye kalkarsa seni kırar… İnsan belli bir kıvama, belli bir sıcaklığa geldikten sonra bir şekillendirme olursa, o insanın daha güzel olgunlaşmasına vesile olur. Mevlana’nın dediği gibi “Hamdım, piştim,yandım…” merhalesi. Yanman yetmez, pişip olgunlaşman gerekir.

Riskler hayatımız boyunca devam eder… İnsanın son nefesine kadar ne olacağı belli değil, iyiyken kötü, kötüyken iyi olabilirsin. O zaman mesele sadece senin kalbinin yumuşamasıyla bitmiyor demek ki. Bu, insanın olgunlaşmasındaki sürecin belki yarısı olarak tarif edilebilir. Kalbinin yumuşamasıyla iş bitmiyor.

Olgunlaşma sürecinde kalbinin sıcaklığı giderse, kalbin soğursa ortada kalırsın. Olgunlaşayım derken farklı bir şekil alırsın. O andaki şeklin ne ise soğuyunca öyle kalırsın. O da senin bitmemiş, olgunlaşmamış halin olur. Ham bir meyve gibi olursun. Ne tadın olur ne de rengin…

Kalbimiz muhabbetle ısındı… Onu soğutmadan bir mürşidi kamilin elinde bizi şekillendirmesine ne kadar fırsat verirsek o kadar güzelleşiriz. Kalbimizin ısınması veya şekillenme/olgunlaşma  aşamamız her biri tek başına yeterli değildir. İkisi bir olduğunda manası vardır. Kalbin devamlı sıcak/muhabbetli olmalı ve sen bu sıcaklıkla istikamet üzere şekillenmelisin.

Kalbin sıcak değilse kendini muhasebe et. Allah (cc) sevgisi, Peygamber sevgisi, mürşid sevgisi…  Bu sıcaklığı kaybettikten sonraki istikamet mücadelen seni visale, likaya, rızaya ulaştırmaz. Kalbin katıyken nasıl şekilleneceksin?

Günümüz tasavvuf ekollerinden bazıları kalbi ısıtmadan insanı şekillendirme mücadelesine girdikleri için kırıcı oluyorlar. Ne kendilerini muhafaza edebiliyorlar ne de olgunlukta/kemalatta bir seviyeye ulaşabiliyorlar. Kalp ısınmadan şekillenmeye çalışırsan olgunlukta/kemalatta bir netice göremezsin.

Günümüz ilim ehli insanlarından bazıları niçin bir mürşidi kamile gelip istifade edemiyor? Çünkü kalbi ısınmamış… Kendi kalbi ısınmadığı için, insanlara İslâmı tebliğ  ederken onların kalbini ısındırmaktan tebliğe başlayamıyor. Usulü bilmeden insanın orasını burasını düzeltmeye çalışır ve ortaya manen garip bir varlık çıkar.

Tasavvuf ekollerinden bazıları da kalbi ısıtıp istikameti ihmal ettiler. Kalpleri muhabbetle ısıttılar ama o insanları olgunlaştırmak için istikamet tarif etmediler. Ağızlarından Ğavs lafı düşmedi belki, ama gidip faizle iştigal edebildiler. Ben dervişim, ben sofiyim dediler… Sana İslâm adına tasavvuf adına çok şey anlattılar… Sonra gidip haram yediler ve bundan rahatsız olmadılar. Yolun başında elde ettiği sıcaklığı/muhabbeti kalbinde muhafaza edebilse, muhafaza ederken ona istikamet tarif edilse, Hakk’ın yoluna doğru nasıl yaşaması gerektiği şeklinde dışarıdan yönlendirilse o insan güzel bir şekil alır. Sohbet olmazsa, yol gösteren olmazsa, istikamet belirleyen olmazsa insan nasıl şekil alacak?

Kalbin ısınması/muhabbeti, olmazsa olmazdır ama tek başına bir şey değildir. Muhabbetin peşine istikameti getirmelisin yaşantına. Mürşid insanın muhabbetle kalbini ısıtır… Kalbinde yumuşama olunca sohbetlerle, dışarıdan yönlendirmelerle sana istikamet belirler. Sen o istikametle şekillenmeye başlarsın… Yoksa herkes o muhabbetiyle idare etmeye kalksa bir işe yaramaz. Muhabbet ve istikamet ikisi bir arada olmalı.

Müridim diyen herkes için bir risk vardır. Bu yüzden kalbindeki sıcaklığı muhafaza ederken istikamet üzere olmaya çalışmalısın. Güzel bir insan haline gelmelisin.

Tasavvuf yolunda mürid kendini sıfırlayabilmeli… Bu yola almak için değil vermek için gelmeli insan. Neyini verecek? Nefsine ait neyi varsa, oraya getirdiği bütün pisliklerini bırakması isteniyor. Allah’a (cc) yakınlık kesbetmek, Allah’a iyi bir kul olmak için şekillenmek istiyorsan bütün pisliklerinden arınmalısın.

Ğavs Hazretleri (ks) müridlerine, “Siz dolusunuz, biz boşuz.” buyururmuş. Müridler de kendini levm ediyor, bize iltifat ediyor zannedermiş. Sonradan anlamışlar işin hakikatini. “Biz nefsimizden boşaldık, siz hala nefsinizle dolusunuz. Gelin siz de boşalın nefsinizden…” anlamını sonradan anlamışlar. Bu nefsin doluluğunu boşaltmak için gelmeli ki insan, seni Hakk’ın razı olduğu hususlarla doldursunlar, donatsınlar…

Kendine dön bir bak, ne kadar sıfırlandın? Bu yola geldiğinden itibaren Allah’ın (cc) razı olmadığı nelerini bırakabildin? Bu kapı sana nelerini bıraktırdı? Muhasebe olmadan olmaz. Şu üç günlük dünyada ticaretinin muhasebesi için muhasebeci tutuyorsun, ona para veriyorsun da; ahiretinle, imanınla, dininle alakalı hususlar hiç muhasebesiz olur mu? Daha önemli bir muhasebe gerek. Bu muhasebe çeşidinden biri de kendini ne kadar sıfırlayabildin?

“İki günü eşit olan ziyandadır.” buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav). Bu Hadisi şerifi levha yapıp evlerimize asmamız gerekir. Allah’ın (cc) razı olacağı bugün ne şekil aldın, yarınki şeklin ne olacak? Her gün bu şekilde bir şekil almak zorundasın. Her gün bir safranı/pisliğini atmak zorundasın.

Allah’ı istiyorsan, O’nun rızasını, aşkını, yakınlığını istiyorsan her gün olumsuz bir tarafını atman lazım. Bu da mücadeleyle olur.  Ben seviyorum deyip de bir köşeye çekilirsen, sevdiğinin razı oluğu şeylere karşı yaşam mücadelesi vermezsen, kalp sıcaklığının sende ebedi olmadığını bilmelisin.

Salikin/müridin muhabbetli olması meselenin yarısıdır, hepsi değildir. Benim muhabbetim var deyip cezbeleniyorum, orada şurada “Allah” diye bağırıyorum. Bunlar tek başına bir şey değildir ve risktir. Bu haller istikametle beraber bir insanda bulunursa, o insanda istikamet oluşturursa orada kemalat vardır, orada irşad vardır, orada mürşid vardır…

İstikamet yoksa bir şey yoktur. Orada nefsaniyetin başka bir yönü vardır. Nasıl ki meyhane bir nefsaniyet alanıdır.  İstikamet olmayan cemiyetlerin adına tarikat desen buralar tarikat olmaz, dergah desen dergah olmaz…

Hiç kimse kendi muhabbetine aldanmasın…  Bu sermayeyi istikamete çevirmeye çalışsın. Varsa bir sıcaklığı/kalbi muhabbeti bunu istikamete dönüştürsün. Sıcaklığı yoksa kendini ısıtacak, Allah’ın (cc) zati muhabbetiyle kalbini ısıtacak bir yer bulması lazım.

Tasavvuf ne teşbih işi ne de sadece muhabbetle gidilebilecek bir yol. Bunlar senin şekillenmene katkısı olan şeylerdir. Bunların neticesi rızaya, likaya, visale ulaşmış, muhabbetli ve istikamet üzere olan bir mümin olman.

Sendeki senliği atmaya,
Âşıklığa el katmaya,
Nefsini dosta satmaya
Davet eder, davet eder.
Hâce Hazretleri (kuddise sırruh)

Ya Rabbi, sevdiklerini bize sevdir bizi de sevdiklerine sevdir. Onların elinde muhabbetle “Muhammedcik” şeklini alabilmeyi bizlere nasib eyle.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 MAYIS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort