JoomlaLock.com All4Share.net

EY ENES! EFENDİMİZ’İN EN ÇOK YAPTIĞI DUA NEDİR?

Ey Enes Efendimizin En Çok Yaptığı Dua Nedir

Ey Enes! Efendimiz'in En Çok Yaptığı Dua Nedir? - Sâlik-i İrfan

Sayı : 124 - Nisan 2018

 

Ey Enes! Efendimiz'in En Çok Yaptığı Dua Nedir?

 

Hamdolsun alemleri yoktan var eden Allahımıza… Rahman olan, Rahim olan, Kadir-i Mutlak olan Mevlamıza… Bizi insan kıldığı ümmet-i Muhammed’e kattığı ve Hâcegân nispetine ulaştırdığı için ne kadar şükretsek azdır…

Salat ve selamlar ise ümmetine çok harîs olan, Şahidimiz-Şefaatçimiz-Sahibimiz-Efendimiz Muhammed Mustafa (sav) hazretlerine olsun. O’nun her yanı nurdur. Bedeni nurdur, bakışı-sözü-fiili hasılı sünneti nurdur. O’nun nurundan nasipdar olmayı Cenabı Mevla hepimize lütfeylesin.

Elhamdulillah, ashabın güzellerinden Enes bin Mâlik (ra) hazretlerinin hayatından dersler almaya çalışıyorduk. Onları ne kadar övsek az; çünkü onlar Allah Teala’nın insanlık içinden seçip Peygamberimiz Efendimiz’e (sav) arkadaş kıldığı insanlar. Ve hakkıyla Efendimiz’e (sav) yarenlik etmişler. Cenabı Hak bizleri onlara bağışlasın. Onların imanından, ahlakından bizlere de lütfeylesin. 

Enes bin Mâlik’in (ra) bizzat Rasul-i Ekrem (sav) Efendimiz’den rivâyet ettiği hadîsi şeriflerden bir kısmı şöyledir:

“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdele-yiniz, nefret ettirmeyiniz.”

“Herhangi biriniz kendi nefsi için istediğini, müslüman kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz.”

“Birbirinize buğzetmeyiniz, hased etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir müslüman için kardeşine üç günden fazla küsmek helâl olmaz.”

“Sizden bir kimse başına gelen bir musibetten dolayı ölümü istemesin. Ölümü isteyecek kadar sıkıntılı bir durum içerisine düşmüş olanlar: ‘Yâ Rabbi! Hayat hakkımda hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; yoksa, rûhumu kabzeyle.’ desin.”

“Kim Allah Teala’ya kavuşmak isterse, Allah Teala da ona kavuşmak ister. Kim bunu istemezse Allah Teala da istemez.” Bunun üzerine biz: “Yâ Rasulallah, hiçbirimiz ölümü istemeyiz.” dedik. Rasulullah (sav) şöyle cevap verdiler: “Bu ölümü istememek değil, mümin dünyadan ayrılacağı zaman, akıbetinin iyi olacağına dair müjdeler kendisine verilir, böylece Allah Teala’ya kavuşmak ister. Bu kavuşma, onun en çok istediği şeydir. Fakat kâfir ve fâcir son nefesinde, sonunun iyi olmadığını görür ve Cenâbı Hakk’a kavuşmayı istemez. Allah Teala da ona kavuşmayı istemez.”

“Kendisinde şu üç sıfat bulunan îmânın tadını duyar: 1)Allah ve Rasulü’nü başkalarından daha çok sevmek, 2)Sevdiğini Allah için sevmek, 3)Küfürden kurtulup hidâyete kavuştuktan sonra ateşe atılmayı ne kadar istemezse, küfre dönmeyi de o derecede kerih ve kötü görmek.”

“Kıyâmet günü bir komşu diğer komşuyu yakalar, onu salıvermez ve şöyle der: “Yâ Rabbi! Sen buna çok ihsanda bulundun. Bana ise az verdin. Ben aç idim. O tok olarak uyudu. Ona: ‘Bana kapısını niçin kapadığını, kendisine verdiğin rızıktan beni niçin mahrûm ettiğini sor!’ der.”

“Şu dört şeyin sarf edilmesinden, kul kıyâmet gününde hesaba çekilmez. Bunlar: Ana-babasına sarf ettiği, iftar için sarf ettiği, sahur için sarf ettiği, çoluk-çocuğu için sarf ettiği nafakalardır.”

“Bir kimse dünyada ipekli elbise giyerse, ahirette giyemez.”

“Mirâca çıktığım gece, dudakları makasla kırpılan bazı kimseler gördüm. Cebrâil’e bunların kimler olduğunu sordum. Cebrâil: ‘Bunlar ümmetinden, herkese iyiliği emredip kendilerini unutan ve Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup da ona uymayan, onunla amel etmeyenlerdir!’ cevabını verdi.”

Hz. Enes iyi günlerde, sıkıntılı anlarda İslâm için yapılan savaşlarda daima Efendimizle birlikte idi. Rasulullah’ın gazâları fazla olmakla beraber; savaş yapılanı dokuz tanedir: Büyük Bedir, Uhud, Hendek, Benî Kureyzâ, Benî Mustalik, Hayber, Mekke’nin Fethi, Tâif ve Huneyn Gazâları’dır. Hazreti Enes bunların çoğuna iştirak etti. Hizmetlerini, bir an için bile aksatmadı.

Zaman ilerledikçe Ümmü Süleym’in küçük oğlu Enes 20 yaşlarında bir delikanlı olur. Zekâsı, terbiyesi, ilim ve cesaretiyle yaşıtlarını geride bırakır. Hazreti Enes bu arada şâhit olduğu olayları sonraki dönemlerde âlimlere nakleder. Bedir Zaferi’nde, 12 yaşında olduğu halde, savaş alanındadır. Efendimizin vefatlarında 20 yaşındadır. 

Hazreti Enes gözyaşları arasında der ki: “Sevgili Peygamberimizin Medîne’ye geldikleri günü de vefat ettikleri günü de gördüm. Müslümanlar birincisi kadar sevinçli, ikincisi kadar elemli bir gün yaşamadılar.”

Hz. Enes, Peygamber Efendi-miz’den (sav) sonra 70-80 yıl daha yaşadı. Efendimiz’in en yakınlarında bulunduğu için O’nun bütün emir ve yasaklarını çok iyi biliyordu. Bunları olduğu gibi müslümanlara nakletti. Uzun ömrünü yalnız bu işe vakfetti. 

Peygamber Efendimiz’-den birçok hadisi şerif nakleder. Hadis rivayetinde çok titiz davranırdı. Bu durumu talebelerine de ısrarla tavsiye ederdi. Bu bakımdan hadis ilmine hizmeti büyüktür. Hadis ilminin yayılmasında önde gelenlerdendir. İlim öğrenmek gayesinde olanlar onun meclisine devam ederlerdi. O, “Kale Rasulullah - Rasulullah şöyle buyurdu...” derken meclistekiler derin bir huşû ve huzûr içinde dinlerlerdi. Birçok yerde ilim halkası kurmuştur. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Basra, Kûfe ve Şam, ders verdiği mühim merkezlerdi. Zamanın halifesi bile onun derslerine gelmeyi gönülden arzu ederdi. Her yönden bereketli ve çok mübarek bir zat idi. Bu da, Rasul-i Ekrem’in (sav) dualarının bereketiyle idi. Onun ilim deryasından istifade edenler çoktur. Hasan-ı Basrî, Süleymân Teymî, Ebû Kulâbe, Ebû Bekir bin Abdullah el-Müzenî (ra) bunlar arasındadır.

Rasulullah hayatta iken bir an olsun yanından ayrılmayan Hz. Enes, dört halife devrinde de mühim vazifeler yaptı. Hz. Ebû Bekir (ra) zamanında Bahreyn havalisinin zekât borçlarını toplamakla vazifelendirilir ve bu vazifeyi en güzel şekilde tamamlar. Hz. Ömer (ra) devrinde kendisini fıkıh ilmine verir. Basra’da yerleşerek etrafında toplanan talebelere ilim öğretir. Bu esnada, Hz. Ömer’in meşveret meclisinde de vazife yapmaktadır.

Hz. Osman ve Hz. Ali (ra) zamanlarında münafıklar tarafından çıkarılıp körüklenen fitnelere karışmaz, halkın da karışmasına mâni olmaya çalışır. Bütün mesaisini ilim öğrenmeye ve talebe yetiştirmeye hasreder. İçlerinde devrin halifelerinin de bulunduğu yüzlerce talebe yetiştirir. Derslerine kendi çocukları da devam ederler. Onlar da itibar sahibi âlimlerden olurlar.

Çok zengin olmasına rağmen Hz. Enes’in son derece sade ve zahidane bir hayatı vardır. Lükse ve dünya malına rağbet etmez. Servetini fakirler ve bilhassa talebeleri için harcar. Namazlarını o derece dikkat ve huşu içinde kılar ki Rasulullah’ın nasıl namaz kıldığını soranlara Hz. Enes’in namazı örnek olarak gösterilir.

Onun mümtaz vasıflarından birisi de hakperestliği, zulüm ve haksızlık karşısındaki cesaret ve gayretiydi. Zalimler karşısında hakkı söylemekten asla çekinmezdi. Nitekim meşhur zalim Haccâc bile onun bu vasfını bildiği için ona zulmetmekten çekinmiş, hatta derslerine devam edip gönlünü almaya çalışmıştır.

Devam edecek...

 

Yazar: Sâlik-i İrfan

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort