JoomlaLock.com All4Share.net

DİN TEMİZLİK ÜZERİNE KURULMUŞTUR

Hâce Hazretleri (ksa) Umre ziyareti maksadıyla Medine-i Münevvere’de bulunmaktadır. Mescid-i Nebevî’nin avlusunda oruçlarını açarlar. Yemeğin menüsü pilavdır. Sofrada bulunan diğer kişiler sünnet üzere pilavı elleriyle yerler. Fakat pilav oldukça yağlı olduğu için, elle yiyen kişilerin dirseklerinden elbiselerine yağ akar. Hâce Hazretleri’nin (ksa) kaşık ile yediğini gören diğer kişiler karşılarındaki insanın açığını yakalamanın verdiği sevinçle: “Ya Hac, biyedihi sünneh – Elle yemek sünnettir.” diyerek sözümona tebliğde bulunurlar.  Hâce Hazretleri (ksa) ise hiç tavırlarını bozmadan: “En-nezafetu farzun – Temizlik ise farzdır.” buyururlar. Bu cevabın karşısında diyecek bir şey bulamayan kişi sessizce yemeğine devam eder…

Hâce Hazretleri (ksa): “Vücudumun bütün kılları sayısınca başım olsa Resûlullah Efendimiz’in (sav) tek bir sünneti için hepsini feda ederim.” buyururlarken bu sünnetlerin illet-hikmet ilişkisi bilinmeden/anlaşılmadan, körü körüne yapılmasına da karşı çıkarlar. Yukarıda naklettiğimiz menkıbe de bunun güzel örneklerinden biridir.

Hâce Hazretleri’nin hayatında temizlik ve intizam kendi ifadeleriyle: “Hastalık noktasındadır.” Bu yüzden “Din temizlik üzerine kurulmuştur.” buyuran bir Peygamberin sünnet-i seniyyesini işlerken bu esasa riayet edilmemesini kabul etmemişlerdir.

Yazılarımızın öncelikli muhatabının genç kardeşlerimiz olduğunu ilk makalemizde belirtmiştik. Hâce Hazretleri Cibril Hadisi’ni genç kardeşlerle sohbetleşirken onların dikkatini Cebrail’in (as) temizliğine çeker: “Cenâbı Hak temizliği o kadar seviyor ki meleklerini tertemiz bir surette gönderiyor, örnek olsunlar diye. Demek ki iç temizliğine dikkat ettiğimiz kadar dışımızın temizliğine de dikkat edeceğiz. Üstümüz, başımız, elbisemiz, oturup kalktığımız yer temiz olmalı.” buyururlar.

Biz de bu ayki yazımızda İslam’ın temizliğe verdiği önemi kısaca hatırlatmaya çalışacağız.

Gerek ayeti kerimelerde, gerekse hadisi şeriflerde temizliğin önemi sıklıkla vurgulanmıştır. Cenâbı Hak ayeti kerimede mealen: “Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Ve Allah, temizlenmiş olanları sever.” (et-Tevbe: 9/108) buyurur. İslâm’ın ilk dönemlerinde inzal olan surelerden Müddessir Sûresi’nde Allahu Teâlâ, Efendimiz’e hitaben: “Elbiseni de temiz tut.” buyurmuştur. Elmalılı merhum bu ayeti kerimeyi açıklarken: “ ‘Siyab’ (giysi) kelimesi nefisten veya kalpten kinaye olmak üzere ‘kendini veya kalbini günahtan, haksızlıktan temiz tut, yaptığın uyarıları kabule engel olacak kirli huylardan sakın, öğütlerinin kabul edilmesini sağlayacak olan güzel ahlâk ile ahlâklan’ diye manevî ve ahlâkî temizlik ile tefsir etmişlerdir. Fakat kinaye, hakikî mânânın da kastedilmesine engel olmadığı için, bu şekilde bir tefsir aynı zamanda gerek bedenin gerek elbisenin maddi temizliğinin emredilmiş olmasına aykırı olmaz. Çünkü "taharet" ve "nezafet" kelimeleri dilimizde temizlik mânâsına gelmekle birlikte taharet, nezafetten daha genel olarak maddî ve manevî temizliği kapsar.” buyurur.

Efendimiz de (sav) meşhur hadisi şeriflerinde: “Temizlik imanın yarısıdır.” ve “Namazın anahtarı temizliktir.” buyurarak konunun ehemmiyetini çok açık bir dille ifade buyurmuşlardır.

Yine Efendimiz’in (sav) misvağa ve dolayısıyla diş temizliğine verdiği önem hepimizin malumudur. Efendimiz ashabına: “Niçin sararmış dişleriniz ile huzuruma giriyorsunuz? Misvak kullanınız.” buyurmuşlardır.

Ğavs Hazretleri (ks) biraz da esprili bir dille: “Yemekten önce el yıkamak sünnettir, ama yemekten sonra farzdır.” buyurarak temizlik konusunda ne kadar hassas olduklarını belirtmişlerdir.

Hâce Hazretleri (ksa) temizlik mevzusunu işlerken Efendimizin suyun çok önemli olduğu, su uğruna savaşların yapıldığı ve kendilerinin de: “Ya Rabbi Seni soğuk sudan daha çok sevebilmeyi bize nasip et.” diye dua buyuracak kadar suyun önemli ve kıt olduğu bir dönemde ashabına temizliğin önemini vurgulamış ve her fırsatta onlara yıkanmayı emir buyurduklarını; günde beş kere namaz abdesti, guslü gerektiren bir hal vuku bulduğunda, Cuma/Bayram günleri gusl abdesti… almalarını emir ve tavsiye buyurarak onları temizliğe teşvik ettiklerini bizlere anlatmışlardır.

Anlatılanlar belki malumun ilamı olabilir. Fakat bunları naklederken bizim öncelikle dikkatlerinizi çekmeyi amaçladığımız husus Cenâbı Hakk’ın, Efendimiz’in ve Büyüklerimizin her meselede amaçlarının Müslüman şahsiyetin, İslâmî vizyonun Müslümanlarda oluşmasını ve kökleşmesini sağlamak olduğudur. Yani Müslümanın her konuda kendine has bir duruşu/tavrı vardır. Müslüman başkalarını taklit edemez, sadece Allah’ın istediği hale bürünebilir. Temiz olmayan hiçbir hal, davranış Müslümana yakışmaz. Bugün bazı kişilerin sırf özentiden, İslâmî kimlik ve kişilikten utandıklarından, toplumda farklı görünme adına gayri İslamî düşüncelere saptıklarını görüyoruz. Bu sapkınlık da onların davranışlarına, giyim kuşamlarına, saç stillerine dolayısıyla temizlik anlayışlarına varana kadar etki ediyor ve kendilerini İslâm’da olmayan pis bir görünüme büründürüyor. Bizim Peygamberimiz kendisini gören bir Yahudi çocuğunun: “Anne bak saçlarını babam gibi taramış.” demesi üzerine hemen saç şeklini değiştirecek kadar gayri İslâmî bir durumdan uzak duran bir şahsiyet. Biz de eğer o Peygamberin ümmetiysek hiçbir halimiz, İslâm mefkûresinin haricinde bir anlayıştan neşet etmemeli.

Bugün bazı kesimlerin güya İslam adına şekle önem vermeyip bizleri şekilcilikle suçlamalarına biz de şu soruyla cevap veriyoruz: Neden küfür sarık yerine şapka giyilmesini mecbur etti ve giymeyen binlerce Müslümanı katletti? Neden bir şekiller manzumesi olan alfabeyi değiştirdi? Bunlar da şekilcilik değil mi? Demek ki özü muhafaza için şeklin de önemi var. Cemaatinden üniversitede öğrenim gören öğrencilere tavsiyelerinde Hâce Hazretleri (ksa): “Sakın sözüm ona İslâm’a hizmet edeceğim diye İslâmî duruşunuzdan taviz vermeyin. ‘Şalvarı çıkarıp pantolon giyersem, sakalımı kesip kravat takarsam daha çok kişiye ulaşırım’ hikâyelerine sakın kapılmayın. İslamiyet ya hep ya hiçtir. ‘Hiç olmazsa’ anlayışının İslâm’da yeri yoktur. Özünüzle birlikte şeklinizi, giyim kuşamınızı da İslamîleştirmelisiniz.” buyurmuşlardır.

İşte bu yüzden zaten toplumda önyargıyla yaklaşılan İslâmî anlayışın ve Müslüman şahsiyetin göstergesi olan kıyafetlerimizin, sakal-sarığımızın temizliğine, düzenine renk uyumuna çok dikkat etmeli, özen göstermeliyiz. Asla dervişlik taslayacağım diye kirli, pejmurde, uyumsuz kıyafetler giyinmeyeceğiz. Büyüklerimiz “Taşlayan bizdendir, taşlatan bizden değildir.” buyurmuşlardır. Hiçbir zaman yolumuza laf getirecek bir davranışta bulunmamalıyız.

Hâce Hazretleri’nin (ksa) sohbet esnasında kullandıkları havluyu katlarken gösterdiği özen birçok insanı irşad etmiştir. Kendileri havluyu o kadar dikkatle, uçlarını birbirine tam sıfırlayarak katlar ki, insanlar bu davranıştan çok etkilenir. Ve bu Hâcegân yolunda Allah’ın mahlûkatına verilen değerin anlaşılmasına bir nebze de olsa yardımcı olur. Bir havluyu katlarken gösterilen bu özen; insana, insanın irşadına, tekâmülüne ne kadar özen gösterildiğini bize anlatır.

Yine elbiselerindeki uyum, birçok insanı etkilemiştir. Çorabından takkesine kadar kıyafetleri o kadar ahenk içerisindedir ki görenleri kendilerine ve o İslâmî kıyafete hayran bırakırlar.
Sakalları o kadar temiz ve düzenlidir ki her abdestten sonra dakikalarca tararlar. Bu halin sebebi kendilerinden sual edilince “Allah’ın en büyük ayeti olan insanın karşısına çıkıyorum. Onların karşısına düzensiz çıkmam Allah’a karşı edepsizlik olur.” buyururlar.

Yaklaşık yirmi yıldır Hâce Hazretleri’nin (ksa) sohbetlerinde bulunuyoruz elhamdülillah. Bugüne kadar hiç kimseyi sakal bırak, şalvar, cübbe giy, sarık sar diye icbar ettiklerini görmemiş, duymamışızdır. Fakat etrafındaki insanların hemen hemen tamamı İslâmî kıyafetleri giyer, Efendimiz’in sünnetlerini yaşamaya-yaşatmaya çalışırlar. Bunun sebepleri ise Hâce Hazretleri (ksa) bize öncelikle Efendimiz’i (sav) tanıtır. O’nun sevgisini gönlümüze nakşeder. İnsanlara O’nun güzel alışkanlıklarını, hallerini illet-hikmet ilişkisi içerisinde anlatır.
İkinci sebeb ise kendilerinin mükemmel bir rol model olması ve bu güzellikleri kendi üzerinde titizlikle sergilemesidir. İnsanlar da hem o sevginin tazyikiyle, O’na benzeme adına hem de hakkel yakin görerek, Efendimiz bugün yaşasa nasıl bir hal üzere olur, ne giyinir, ne yer ne içer, nasıl yaşar, bunu müşahade ederek onun giyim kuşamıyla bezenir. Sohbetlerle insanın özüne işlenen Peygamber muhabbeti gün be gün kişinin haline ve nihayetinde kabuk mesabesinde olan kıyafetlerine yansır.

Bizler de her halimizi Müslümana yakışır hale getirmemiz lazım. Toplumda örnek olmak istiyorsak, İslâm’ı, Müslüman’ı sevdirmek istiyorsak temizliğimize çok dikkat etmeliyiz. Çünkü “Din temizlik üzerine kurulmuştur.”

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort