JoomlaLock.com All4Share.net

DİL VE AFETLERİ - 3 FUZÛLÎ KONUŞMAK

dil ve afetleri 3

Dil ve Afetleri - 3 Fuzûlî Konuşmak - Şeb-i Vuslat

Sayı : 107 - Kasım 2016

 

Dil ve Afetleri - 3 Fuzûlî Konuşmak

 

Bu davranış da bir önceki (mâlâyani) gibi hoş karşılanmayan bir huydur.

İki afet arasında ince bir fark vardır. Şöyle ki: malayani, baştan sona kadar tamamen faydasız olan konuşmadır; fuzuli ise, faydalı konuşmayı gereğinden fazla uzatmaktır. Mâlâyaniye dalmak ve ihtiyacından fazla konuşmak bu kapsama girer. Zira ona fayda verecek olan konuşma, kısa kelimelerle anlatılması mümkün olduğu gibi kelâmı mübalâğa ile söylemek, açıklamalar getirmek, tekrar tekrar anlatmak da mümkündür. Maksadını bir kelime ile ifade edebilecekken iki kelime kullanırsan, her ne kadar içerisinde günah ve zarar olmasa da o ikincisi fuzûlî olur. Yani ihtiyacından fazladır ve hoş görülmemiştir.

Atâ b. Ebu Rebâh (ra) şöyle demiştir:

“Gerçekten sizden öncekiler, fuzûlî konuşmayı kötü görüyorlardı. Onlar, Allahu Teala’nın kitabından, Peygamber Efendimiz’in sünnetinden olmayan, iyiliği emretmek ve kötülüğü nehyetmek türünden olmayan sözleri, maişetin hakkında konuşmak zorunda olduğun kelimelerin dışında olanları fuzûlî kabul ederlerdi. Sizler, Kirâmen Kâtibîn adında, sağ ve sol yanınızda oturan hafaza meleklerini inkâr mı ediyorsunuz? İnsan her ne söylerse mutlaka yanında gözetleyen, yazmaya hazır bulunan bir melek vardır. Sizden biriniz, kıyamet günü, sabahtan akşama kadar doldurduğu, içerisinde bulunanların çoğu dünyasına ve ahiretine fayda vermeyen şeylerle dolu olan kitabı açıldığı zaman utanmaz mı?”

Mutarrif b. Abdullah (ra) der ki:

“Allah Teala’nın yüceliği kalbinizi kaplasın. Artık sizden biriniz köpeğine veya eşeğine, ‘Allahım onu rezil et!’ kelimesini ya da buna benzer şeyleri söyleyerek, Allah’ın ismini bayağı şeylerde anmasın.”

Şunu iyi bil ki, fuzûlî konuşmanın bir sınırı yoktur. Yüce Allah’ın kitabında faydalı olan sözlerin sınırları belirtilmiştir. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Onların gizli konuşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen kimsenin konuşması müstesnadır.” (Nisa 4/114)

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: 

“Fazla ve gereksiz sözden dilini tutana ve elindeki fazla malını infak edene müjde olsun.”

Bak ki insanlar bu emri nasıl tersine çevirmişler! Onlar fazla malı ellerinde tutarlar, fakat boş ye gereksiz sözlerden dillerini çekmezler.

Mutarrif b. Abdullah (ra), babasından şöyle nakleder: 

“Benî Âmir kabilesinden bir toplulukla beraber Raslullah’ın yanına geldik. Gelen topluluk Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e, ‘Sen bizim babamızsın. Sen bizim efendimizsin. Sen bizim üzerimize en faziletlimizsin. Sen bizim en iyimizsin. Sen en cömerdimizsin. Sen şöylesin. Sen böylesin...’ demeye başladılar. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Sözünüzü dikkatli söyleyin. Sakın şeytan sizi haktan kaydırmasın.”

Bu hadis işaret ediyor ki, gerçekten dil, sadakatle bile olsa övmede başıboş bırakıldığı zaman, şeytanın onu, gereksiz olan fazlalıkları konuşturarak boş şeyle meşgul etmesinden korkulur.

Abdullah b. Mesud (ra) der ki:

“Fuzûlî konuşmalardan sizi sakındırırım! Kişiye ihtiyacını göreceği konuşma yeter.”

Mücâhid (ra) şöyle demiştir:

“Konuşulan kelimeler yazılır. Hatta bir adam oğlunu susturmak için, ‘Sana şunu şunu alacağım...’ dese ve almasa, yalancılardan yazılır.”

Hasan-ı Basrî (ra) anlatır:

“Ey Ademoğlu! Senin için bir sayfa açılmış ve ona vazifeli iki tane de melek tayin edilmiştir. Onlar yaptığın amelleri kaydeder. Bu durumda dilediğini yap; ister çok, ister az yap.”

Rivayet edildiğine göre Hz. Süleyman (as), cin taifesinden bazılarını bir yere gönderdi. Başka bir topluluğu da onların peşinden göndererek, onların ne diyeceklerine bakıp ve kendisine haber vermelerini istedi. Kontrol için giden grup geri dönünce Hz. Süleyman’a, “Gönderilen cin topluluğu bir çarşıdan geçti. Başlarını semaya kaldırıp, sonra insanlara baktılar ve başlarını salladılar!” dediler. Hz. Süleyman (as), onların niçin başlarını salladıklarını sorduğunda şu cevabı verdiler: “İnsanların amellerini yazmakla görevli meleklerin her ameli hemen nasıl yazdığına hayret ettiler. Meleklerin kontrolü altında bulunan insanların da nasıl boş sözlere ve işlere meylettiklerine hayret ettiler.”

İbrahim et-Teymi (ra) der ki:

“Mümin, konuşmak istediği zaman düşünür. Eğer söz faydasına ise konuşur, zararına olacaksa susar. Günahkâr kimse ise hiç durmadan ve düşünmeden konuşup durur.”

Yine Hasan-ı Basri (ra) şöyle demiştir:

“Çok konuşanın yalanı çok olur. Malı çok olanın günahı çok olur. Kötü ahlâklı olana ise azap edilir.”

Amr b. Dînâr anlatır:

“Bir adam Rasûlullah’ın (sav) yanında çok konuştu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona;

“Dilinin önünde kaç tane perde var?” diye sordu. Adam:

“İki dudağım ve dişlerim vardır.” dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz:

“Bunların içerisinde fazla sözlerini geri çevirecek hiçbir şey bulunmadı mı?” buyurdu.

Allahu Teala (cc) insana iki kulak ve bir ağız yani dil vermiştir. Yani insan iyi düşünsün ve ona göre dikkatli konuşsun diye. Dili de iki kapıyla engellemiş. Bunlar dudaklar ve dişlerdir.

Bir rivayette ise şöyledir:

Bu ikaz, Rasûlullah Efendimiz’in (sav) şahsını övüp, kelâmında aşırıya kaçan ve sözü uzatan bir kimse hakkında yapılmıştır. Allah Rasulü şöyle buyurmuştur:

“Bir insana fazla ve boş konuşmadan daha kötü bir şey verilmemiştir.”

Ömer b. Abdülaziz (ra) der ki:

“Gerçekten, beni çok konuşmaktan men eden şey, övünmek korkusudur.”

Hikmet ehlinden biri der ki:

“Bir adamın bir mecliste konuşmak nefsinin hoşuna gidiyorsa sussun. Eğer susmuşsa ve susmak nefsinin hoşuna gidiyorsa konuşsun (nefsine muhalefet ederek hakkı söylesin).”

Yezid b. Ebu Habib (ra) der ki: “Bir mecliste konuşmayı dinlemekten daha fazla sevmek, âlimin imtihanıdır. Şayet konuşmasına gerek kalmayacak derecede başka bir âlim konuşuyorsa şüphesiz dinlemek selâmettir. Onun sözü üzerine konuşmak, sözü süslemek veya artırmak ya da eksiltmek olur.”

İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: “Kişinin en fazla temizlemesi gerekli şey dilidir.”

Ebu’d-Derdâ (ra) sert ve keskin dilli bir kadın görünce:

“Şayet bu kadın dilsiz olsaydı onun için daha hayırlı olurdu!” dedi.

Konumuzla ilgili olarak İbrahim en-Nehai (ra) der ki:

“İnsanları iki şey helak eder. Bunlar da fazla mal ve fazla konuşmaktır.” 

Evet, fuzûli konuşmanın panzehiri, her konuştuğunu yazan Kiramen Kâtibin meleklerini unutmamak. Gönülde zikrullah, dilde onun yansıması olduğu müddetçe bu afetten de muhafaza oluruz inşaallah. Yapmamız gereken konuşmadan önce düşünmek. Acaba hayır mı yoksa şer mi çıkacak ağzımdan. Hayır dahi olsa acaba gereğinden fazla mı konuştum diye bir tefekkür ve muhasebe yapma mecburiyetindeyiz.

Ciddi manada gönlümüze yöneldiğimizde ve rabıtamıza dikkat ettiğimiz vakit bize zor gelmeyecektir. Ama konuyu da şu şekilde anlamayalım. İşte bu kadar düşünürsem vesvese olur hiç konuşamam. Veya ben konuşmamın hak mı batıl mı olduğuna nasıl anlayayım gibi ifadeler biraz kolaycılığa kaçmak veyahut da bu işe gönülsüz olduğumuzu gösterir. Yoksa bizden susmamız istenmiyor. Yolumuz sohbet yolu, paylaşım yolu aktarım yolu. Bu anlatılanlar hak yolda dikkat etmemiz gerekenler. Bu yolun yolcusuysak yolun inceliklerini de öğrenmek ve tereddütsüz hayata geçirmek zorundayız. 

Rabbim bildiklerimizle amel edebilmeyi ve doğru zamanda, doğru ortamlarda, doğru insanlara da bu bilgiyi anlatabilmeyi bize kolaylaştırsın. Hakkı hak bilip hakka ittiba, batılı batıl bilip batıldan içtinap eylesin.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Dil Belâsı, Hüccetü’l İslam İmam Gazali, Semerkand Yayınları, 2011

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort