JoomlaLock.com All4Share.net

ÇOCUKLARIMIZI YALAN SÖYLEME ALIŞKANLIĞINDAN NASIL KORUYABİLİRİZ? -1

Sözlüklerde yalan kelimesinin anlamı; ‘doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz’ olarak karşımıza çıkar. Yalan; insanın hakikati saklayıp bildiğinin ya da yaptığının tam aksini ifade etmesidir.

Yalan, her toplumda savaş ilan edilen en kötü alışkanlıkların başında gelir. İslam dininde de ayıpların en fenası, günahların en çirkini, kalpleri karartan kötülüklerin başındadır.  Peygamber Efendimiz (sav), şaka kastıyla bile olsa yalandan men etmiştir. Yalan hakkında rivayet edilen pek çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan bazıları:

Yalan rızkı azaltır. (Ebu’ş-şeyh, İsfehani)
İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez. (İbni Ebi Şeybe, Bezzar)
Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise cehenneme götürür. (Buhari)

Yine bir kimse Peygamber Efendimiz’e (sav) gelir; zina, içki ve yalan olmak üzere üç büyük günaha tutulduğunu itiraf ederek yardım ister. Efendimiz de ona: “Yalanı benim için terk et!” buyurur. Adam, peki diyerek gider. Bir günahı işleyeceği zaman, “Eğer bu günahı yaparsam, Resûlullah (sav) sorduğunda, evet dersem suçum meydana çıkar. Hayır dersem, yalan söyleyerek verdiğim sözü tutmamış olurum.” diye düşünür. Diğer iki günahından da vazgeçer. (Şir’a)

Yalan ile ilgili din büyüklerimizden bize gelen rivayetlerden bazıları şöyledir:

*Oğlum yalandan sakın, o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulur.  (Lokman Hekim)
*Allah indinde en büyük hata yalan konuşmaktır. (Hz. Ali)
*İçi dışına, sözü işine uymamak, nifaktandır. Nifakın temeli ise yalandır. (Hasan-ı Basri)
*Ashabı kiram indinde yalandan daha kötü bir şey yoktur. Çünkü, onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi. (Hazret-i Âişe)

Yalan, toplumda en çok yadırganan ve ayıplanan ahlâkî zaafların başında geliyor olmasına rağmen ne yazık ki günlük hayat içerisinde en çok düşülen ahlâkî zayıflıkların da başında gelmektedir. En küçüğünden en büyüğüne kadar tutamadığımız tüm söz ve davranışlar yalan olarak değerlendirilmelidir. Yalan söylemek, insanın kaygı ve korku duyduğu anlardan kurtulmak için başvurduğu savunma mekanizması, yani kendini koruma yoludur. Zararlı da olsa zarasız da olsa yalan, yalandır. Sonuçta kişinin kendini aldatması ve bununla birlikte başkalarını da aldatmaya çalışmasıdır. Bir hatayı gizleme amacı ile gerçeğe uygun olmayan bu girişim sözle olabildiği gibi bazen de samimiyetten uzak yalan davranış ve susma ile de olabilmektedir.
Çocuklarda yalan söyleme davranışı zaman zaman doğal gelişim sürecinin bir parçası, zaman zaman da bir davranış bozukluğudur. Çocuğun hangi yaş gurubunda olduğu bu davranışın değerlendirme sürecinde en önemli kriterdir. Anne babalar çok erken dönemlerden itibaren çocuğun gerçeğe sadık kalmasını isterler. Fakat doğal gelişim sürecinde çocukların öykü uydurma ve taklit oyunlarına başvurması yalan söyleme değildir.

Yalanın ahlâkî bir zafiyet olması nedeniyle aileler, çocuklarının yalan söylemesi karşısında kaygılanıp, tedirgin olurlar. Fakat bilinmelidir ki çocuk yalanları yetişkin yalanlarından farklıdır.  Çocukların hayal gücü okul çağına gelene kadarki yaş diliminde oldukça yoğundur. Özelikle 7 yaşına kadar çocuklar doğru ile yanlışı birbirlerinden ayıramazlar. Bu nedenle çocuğun bir takım olaylar, durumlar uydurması, hayali arkadaşlar üretmesi yalan söyleme olarak değerlendirilip, endişe edilmemelidir. Çocuk için bunlar oyun niteliği taşır ve çocuk kurduğu bu hayalleri gerçek gibi kabul edebilir. Dış dünyanın gerçeklerini algılayıp, bunlara uygun davranmak zamanla oluşabilecek bir durumdur. Ancak, çocuklar bu yaş sınırını geçtiği halde yalan söylemeye devam ederlerse bu üzerinde durulması gereken bir durumdur. Asıl mesele bu dönemde, çocuğu yalan söylemekten vazgeçirmektir.

Burada yalan söyleyen çocuklarımıza davranış tarzımızı iyi belirleyebilmek çok önemlidir. Öncelikli olarak yapılacak iş, her zaman olduğu gibi burada da yetişkinlerin çocuk için birer örnek model olabilmelidirler. Takdir edersiniz ki eğer anne baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, buna şahit olan çocuğun dürüstlüğün ve doğruluğun önemini anlaması da çok güç olacaktır.    

Çocuklarımız hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille onlara doğruyu söylemek gerekir. Anne babasının küçük de olsa yalan söylediğine tanıklık eden çocuk, yalan söylemenin zaman zaman kabul edilebilir ve işe yarar olduğunu düşünebilir. Bunun yanı sıra ailenin bazı tutumları da çocuğun yalan söylemesini cesaretlendirir. Çocuğun yanlış bir şey yaptığını bildiği halde; onun doğruyu söylemesini bekler bir tavırla değil de açığını bulmaya yönelik sorgulayıcı ve baskıcı bir şekilde yapılacak konuşma çocuğu daha da çok yalan söylemeye itecektir. Böyle bir sorgulamanın ardından ceza gelsin ya da gelmesin sadece bu tarz kurulan bir iletişimin kendisi de çocuk için sıkıntı verici ve kaçınılması gereken bir durum olacaktır.

Çocuklarda yalan söyleme davranışı  gözlendiğinde öncelikle bunun kasıtlı yalan değil sözde yalan olabileceği değerlendirilmeli ve ahlâkî kuralları anlatmak ya da öfkeyle cezalandırmaya gitmek yerine çocuğa doğru söylemenin ne kadar övülmeye değer bir davranış olduğu anlatılmalı, çocuk bu olumlu davranış için özendirilmelidir. Çocuk terbiyesinde aşırı tepki göstermek ters etki sağlayabilir. Onların korunmaya muhtaç küçük birer çocuk olduklarını aklımızdan çıkarmamalıyız. Yumuşak ve hoşgörülü bir yaklaşım önceliğimiz olmalıdır. Cezalandırma ile terbiye yönteminden kaçınmalı, doğru davranışı kazandırmadaki metodumuzun önceliği ödül olmalıdır. Aşırı tepki göstermek, çocuğun bizim ona karşı sergileyeceğimizi düşündüğü öfkemizden korunması için, yalanı tercih etmesine yol açar.

Bunun dışında kısaca çocukları yalan söylemeye iten başlıca sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

Genellikle çocuk takdir edilmek, ilgi görmek veya şefkat beklentisi için yalan söyleyebilir. Ayrıca bununla bağlantılı olarak cezadan kurtulmak veya suçu saklamak için, tenkitten, azarlanmaktan kaçmak için, olduğu gibi değil de büyüklerin istediği gibi görünmek için yalana meyleden çocuklar da çoktur.
Bazı çocuklarda çocuksu düşmanlık ve kıskançlık duygusu da yalan söyletebilir. Ana, babanın yanlış tavırlarına karşı çocuğun tek silahı, umumiyetle yalan söylemek olmaktadır. Dolayısıyla bunun doğal bir sonucu olarak yalan, davranış kalıbı ya da huy haline gelmektedir.

Anne babanın ve çevrenin yeterince sevgi, ilgi göstermemesi çoğu zaman çocuklarımızı yalana itebilir. Anne babası ve çevresi tarafından sevilmediği ve ilgi görmediği hissiyle kendini değersiz hisseden çocuk çevresindekiler tarafından değerli algılanma ve onaylanma ihtiyacıyla, sahip olmadığı bir şeye sahip olduğunu veya yapmadığı bir şeyi yaptığını ifade edebilir. Çocuk masumiyetiyle olsa bile bunun adı yalandır.

Çocuğun özgüveninin zayıflığı, yalana sebep olan durumların başında gelir. Güçsüzlük, kendine güven eksikliği yalanı doğurur. Yanlış bile olsa, yaptığı davranışın sorumluluğunu üstlenemeyip yalan söylemesi, arkadaş grubu içinde kabul görmek için yalan söylemesi, ilgi çekmek için yalan söylemesi vb... Tüm bunlar temelde yalan söylemekle özgüven eksikliği arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Suçunu ya da kusurlarını örtmek için yalan söyler.

Çocuklar kimi zaman, sadece eğlence olsun diye de yalan söyleyebilir. Okul çağındaki çocuklar bazen yalan söylemekten gizli bir heyecan duyar. Bu çocukların amacı kötü biri olmak değil, sadece ne kadar ileri gidebileceklerini öğrenmek istemektir. Örneğin; başının ağrımadığı halde kendini acındıracak bir şekilde baş ağrısı çektiğini söylemesi, okul başarısı düşük olduğu halde anne ve babasına deneme sınavında soruların hepsini yaptığını söylemesi gibi.

Çocuktan kapasitesinin üzerinde aşırı beklenti içinde olunması yalanı tetikleyen diğer bir etkendir. Bazı ailelerin çocuklarından çok aşırı beklentileri olabilir. Özellikle motive etmek isterken aşırıya kaçabiliriz. Çocuğunun sınavlardan zayıf almasını bir ölüm, kalım meselesi gibi gösteren ebeveyne, aksi bir durum olduğunda sınavdan zayıf alan o çocuk bunu ailesine izah ederken elbette ki yalan söyleyebilecektir. Her insan gibi, çocuk da toplum tarafından beğenilmek ve takdir edilmek ister. Çocuk ilk beğeniyi anne ve babasından bekler. Sevilen, ailede adam yerine konan, değer verilen ve iyi davranışları takdir edilen, zekası normal bir çocuğun doğal olarak başarılı olması beklenir, zaten başarılı da olacaktır.

Konuyu özetlersek, onunla empati kurduğumuzda yalan söyleyen çocuğun kendisine saygısının kalmadığını, kendisinden utandığını görürüz. O özgüvenden yoksundur. Yeteneklerinin ve sahip olduğu değerlerin farkında değildir. Kendisini değersiz ve işe yaramaz olarak görür.

Yalan çocuğun ruh sağlığını tehdit eden olumsuz davranışların başında gelir. Anne babalar, çocuklarının fiziki sağlığı ile ilgilendikleri kadar ruh sağlıklarıyla da ilgilenmelidir. Ruh sağlığı bozulmuş bir çocuğun fiziksel ihtiyaçları fazlasıyla yerine getirilse bile hastalıklı bir kişilik geliştirecektir. Yüksek makamlara gelmesi, büyük paralar kazanması onu mutlu etmeye yetmeyecek, içinde hep ruhsal bir açlık hissedecektir.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 HAZİRAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort