JoomlaLock.com All4Share.net

ALLAH’A YEMİN EDERİM Kİ BEN SİZİN İYİLİĞİNİZİ DÜŞÜNDÜM

Allaha Yemin Ederim ki

Allah'a Yemin Ederim ki Ben Sizin İyiliğinizi Düşündüm- Sâlik-i İrfân

Sayı : 115 - Temmuz 2017

 

Allah'a Yemin Ederim ki Ben Sizin İyiliğinizi Düşündüm

 

Hamd alemlerin Halık’ı, Rezzak’ı, Rabb’i olan Yüce Mevlamızadır. O’na bizi var ettiği, insan kıldığı, ümmeti Muhammed’e kattığı ve Hâcegân nispetine eriştirdiği için ne kadar şükretsek azdır.

Sonra, alemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, İnsanlığın Efendisi, Ümmetin Sahibi, Son Nebi Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Hazretleri’ne salat ve selamlar olsun.

Cenabı Mevlamız şükretmeyi nasip etsin. İslam’ın yükseliş günlerindeyiz. Son sultan Abdülhamid Han Hazretleri’nden sonra ülke olarak hep yıkılış, hep geri çekiliş yaşadık. 1960 darbesi, 80 darbesi, 28 Şubatlar, postmodern darbe girişimleri… En sonuncusu 15 Temmuz darbe girişimi… ve milletimizin şanlı direnişi…

Kadir Mısıroğlu 1960 darbesinde sessizce ağlayanlara bakarak “Kalkın tepkimizi gösterelim!” dediğinde kendisine ajan-kışkırtıcı muamelesi yapıldığını, 15 Temmuz’da ise halkın liderine sahip çıktığını ifade ile toplumun geldiği seviyeye işaret eder. Herkesin ittifak ettiği bir durum olarak Cenabı Mevlamız 15 temmuz günü bu milletin kalplerini birleştirmiş, tek yürek-tek vücut haline getirmiştir. Başlatılan temizlik harekâtı ile ABD maşası FETÖ’nün 40 yıllık projesi çöpe atıldıysa da tam bir arınma mümkün olmayacaktır; çünkü toplumun hücrelerine kadar nüfuz eden bir yapıdan söz ediyoruz. İnsan vücudunda da bir miktar virüs-bakteri her zaman vardır. Önemli olan virüsün çoğalmasına, bünyeyi tamamen etki altına almasına engel olmaktır. Fatih Sultan, Yavuz Selim Han, Kanuni Sultan Süleyman zamanlarında hain yok muydu? Elbette vardı, fakat önemli olan iyilerin gücü kontrol etmesi, toplumu hayra yöneltmesi ve Hakk’ın rızasının hedef edinilmesi… Bunun adı ilâyı kelimetullah idi, Kızıl Elma idi.

Ömer Seyfettin’in aynı adlı hikayesinde “Kızıl Elma nedir?” sorusuna derviş-alp tipi ile “Padişahımızın atının gittiği yerdir.” cevabı verilmesi ideali-hedefi olan ve toplumuyla tam bir güven sağlamış, lidere itaatin teslimiyetin ifadesi olarak kayda geçer.

Elhamdulillah, bu yükseliş günlerinde asrı saadetten iman ve ilham alan günlerdeyiz. Milletimizin iman ve idrakinin yükselmesi, ahlâki olgunluk ve salih amellerle Mevlamızın rızasının öncelenmesi daha nice güzel günler getirecektir. ABD’nin zenciler eliyle çöküşünü, AB’nin kapımızda ekmek dilendiğini, mazlum ümmeti Muhammed’in yaralarının sarıldığını göreceğiz inşaallah… Cenabı Hak o günlere erişmeyi hepimize lütfetsin…

Evet, asrı saadetten, elleri ayakları öpülesi ashabı kiramdan bahsediyor, Hz. Osman (ra) efendimizin hayatından örnek paylaşımlarda bulunmaya çalışıyorduk. Önceki yazılarımızda Hz. Osman efendimizin hilafeti günlerine, o dönemde yapılan fetihlere bir göz atmıştık.

Hz. Abdurrahman bin Avf (ra), Hz. Ömer (ra) adına halifeyi seçmekle görevlendirilince birçok görüşme-değerlendirme yapmış, sonuçta Hz. Osman’ı seçerek biat etmişti. Şurası çok önemlidir ki Halife Hz. Osman’a ikinci sırada biat eden kişi ise Hz. Ali olmuştur. Geçenlerde kulağımıza gelen bir türküde “Ali sandıklarım hep Osman çıktı.” şeklinde bir ifade vardı. Ali ve Osman efendilerimizi düşman gösteren bu cümleyi düşündüğümde şu kanaate vardım: Şayet Cenabı Hak kuluna kapı açmazsa onca tarihi bilgiye-belgeye rağmen insan kör karanlıkta kalabiliyor ve ahirete öyle gidebiliyor. Cenabı Mevla hidayetini üzerimizden eksik etmesin…

Hz. Osman efendimizin hilafeti (Hicri 23) M. 644 yılında başlar M. 656’ya kadar 12 yıl sürer. Hilafetinin ilk 6 yılı büyük fetihlerle geçer. son 6 yıl ise karışıklık ve fitnelerin arttığı bir dönemdir.

Hayrettin Karaman hoca, İmam Suyuti hazretlerinden nakille Osman efendimizin yaptığı kimi uygulamaları aktarır: 

“Süyûtî, İslâm tarihinde ilk defa Hz. Osman tarafından gerçekleştirilmiş bulunan -bir kısmı da onun ictihad kudretini gösteren- tasarrufları şöyle sıralamaktadır: 

-Hizmetleri sebebiyle bazı kimselere ıktâ yoluyla arâzî vermek.

-Devlet için mera ve korular tesis etmek.

-Mescidi, güzel kokularla kokulamak, her iki Mukaddes Mescidde (Kabe ve Ravza) genişletmeler yapmak. 

-Daha önceleri, cuma namazı için ilk ezan, hatip hutbeye çıktıktan sonra okunurken, halkın toparlanıp vaktinde camiye gelebilmeleri için bir de dış ezanı okutturmak (bugün cuma için okunan ilk ezanı okutturmak). 

-Müezzinlere beytülmalden maaş bağlamak.

-Gizli mallar denilen nakit, ticârî mallar ve benzerlerinin zekatlarını ödeme işini doğrudan yükümlülere bırakmak (Daha ön- ce bütün malların zekâtını devlet toplar ve dağıtır idi).

-Emniyet teşkîlâtını kurmak.

-Hz. Ömer’in başına gelenler tekrarlan- masın diye, Mescid’de özel bir bölüm (maksûre) yaptırmak. Bilindiği üzere Hz. Ömer, Mescid’de namaz kıldırırken hançer- lenmiş ve şehit olmuştu.

-Kur’an-ı Kerim’i tek lehçe ve okunuşa göre yazdırıp çoğaltarak başka lehçe ve okuyuşları ortadan kaldırmak. (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s.164 vd.)  

Onun, buraya kadar örnekleri geçen ictihadlarından başka ictihadları ve fıkıh bakımından önemli tasarrufları vardır:

a) Yükümlülerin, alacaklarından dolayı da zekât ödemeleri gerektiğini minberden ilân etmiş, sahâbe de buna itiraz etmemişlerdir. (Mâlik, Muvatta’, Zekât, 17. C.I, s.253) Bu ictihad, alacakların zekâtı konusunda kaide olmuştur. 

b) Hasta iken eşlerini boşayan ve böylece onları miraslarından mahrum etmek isteyen erkeklerin bu kötü maksatlarına ulaşmalarını önlemek ve bir haksızlık kapısını kapamak için (sedd-i zerîa olarak) bu şekilde boşanmış kadınları, iddetlerini doldurmuş, evlilik bağları sona ermiş bile olsa kocalarına mirasçı kılmıştır. (Mâlik, Muvatta, Talâk, 40-44. (C.II, s.571-572)

c) Rasulullah (sav) yitik mallar hakkında ne yapılacağını açıklarken develerin olduğu gibi bırakılmasını, bulan tarafından alınıp başka bir yere götürülmemesini, gelip sahibinin deveyi bulabileceğini ve devenin de o zamana kadar yaşama imkânına sahip bulunduğunu bildirmişlerdi.

Hz. Ömer zamanında da uygulama buna göre oldu. Hz. Osman’ın hilafetinde toplumun ahlâkı değişmeye başlamıştı, kaybolan develeri alıp götüren, kendilerine mal eden kişiler çıkmıştı. Halife, haksızlığı önlemek için bulunmuş develerin alınıp getirilmesini, bunun için devletin tuttuğu çobana teslim edilmesini, sahibi çıkmazsa satılmasını ve bir gün sahibi çıktığında bedelinin buna teslim edilmesini emretti. (Mâlik, Muvatta’, Akdıye, 51. C.II, s.759) 

Hz. Osman’ın sedd-i zerîa ve mesâlih prensiplerine bağlı bulunan bu ictihadları, benzeri diğer sahâbe ictihadları ile birlikte, daha sonraki müctehidlerin ve özellikle Medîne’de İmâm Mâlik hazretlerinin, aynı çerçevedeki ictihadlarına örnek ve kaynak olmuştur.” 

Osman efendimizin şu sözü ile bitirelim: “Allah’a yemin ederim ki ben, sizin iyiliğinizi düşündüm, elimden geldiği kadar sizin için iyi olanı yapmaya çalıştım; sonunda isâbet ettim veya hata ettim.” (İbn Sa’d, Tabakât, C.III, s.66) 

Cenabı Mevlamız Osman efendimizin himmet, nusret ve şefaatlerini üzerimizden eksik etmesin. Onun ahlâkından bize de lütfeylesin. Cennette Mevlamızın huzurunda mübarek ellerinden öpebilmeyi nasip eylesin. 

Amin, velhamdu lillahi Rabbil alemin.

 

Yazar: Sâlik-i İrfân

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort