JoomlaLock.com All4Share.net

Allah’ın Veli Kulları -8

 Allahın Veli Kulları 8

Allah'ın Veli Kulları -8 - Mine Şimşek

Sayı : 133 - Ocak 2019

 

Allah'ın Veli Kulları -8

 

Allah’ın rahmeti, merhameti ve şefkati tüm kullarının üzerine olsun. Bu ayki yazımızda Mevlâna Hazretleri (ks) ve Şems-i Tebrizî Hazretleri’nin (ks) kısa hayatlarından ve şiirlerinden yazmağa çalışacağız inşallah.

Mevlânâ Hazretleri’nin Kısa Hayatı

Mevlânâ Hazretleri’nin adı Muhammed Celâleddîn’dir. “Mevlânâ Rûmî” diye de anılır. Hazreti Mevlânâ (1207) yılında Afganistan’ın sınırları içerisinde Horasan ülkesinin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlânâ’nın babası şehrin ileri gelen âlimlerinden olup “Bilginlerin sultanı” ünvânını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veled’dir. Annesi ise Mümine Hatun’dur. Hazreti Mevlânâ; tüm insanlık tarafından hayranlık duyulmuş, beğenilmiş bir gönül insanı, hoşgörüde engin bir deniz gibi olan ârif ve âlim bir zâttır.

Babası, Sultanu’l-Ulemâ Bahaauddin Veled, aile fertleri ve dostları ile bulunduğu yerden (1212-1213) yıllarında ayrılırlar. Babası Nişabur’dan Bağdat’a sonra Kûfe’ye oradan da hac için Mekke’ye hareket eder. Hac vazifelerini yerine getirdikten sonra Malatya ve Erzincan’a gelir, devamında da Konya’ya davet edilir ve oraya yerleşir. O sıralarda Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştır. Mevlânâ Hazretleri’nin babası Konya’da vefat eder. Sultanu’l-ulemâ ölünce talebeleri ve müritleri Mevlânâ’nın çevresinde toplanır, Mevlânâ Hazretleri’nin va’zu nasihatlerini dinlerler.

Şems-i Tebrizî Hazretleri ile Karşılaşması

Mevlânâ (15 Kasım 1244) yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaşır. Mevlânâ, Şems’de mutlak kemâlin varlığını, Allah’ın nurlarını görmüş ve aşkı bulmuştur. Şems’in gelişi Mevlânâ’yı gönül adamı yapmış, deha ateşini büsbütün tutuşturmuştur.

Hazret-i Şems evliyanın büyükle-rinden olup Tebriz’de doğmuştur. Adının Muhammed olmasına mukabil daha çok “Şemseddin” (dinin güneşi), “Şemsu’l-hakk” (doğruluğun güneşi) “Şems-i Tebrizî” (Tebriz’in güneşi) lakaplarıyla da anılır. Kendisi anlatır: “Henüz ilk mektepte idim. Daha buluğ çağına girmemiştim. Gönlümde Peygamber Efendimiz’in (sav) sevgisi öyle yer etmişti ki günlerce onun muhabbetinden aklıma yemek içmek gelmezdi. Göklerde olan melekleri ve yerde kabirdekilerin hallerini müşahede ederdim. Hocam bu hallerimi haber vermekten beni men ederdi.”

Bir gün şöyle buyurmuştur: “Peygamber Efendimiz’in (sav) güzel ahlakını örnek alın, bütün işlerinizi, adetlerinizi ona uydurmaya gayret edelim.”

Şems Hazretleri dünyaya hiç kıymet vermezdi. Haram ve şüphelilerden son derece sakınırdı. Bir yerde durmaz, ilim talebelerinin bulunduğu yerlere gider, onları yetiştirirdi. Bu şekilde bıkmadan yorulmadan pek çok yerlere gitmiştir. Bunun için kendisine “Uçan güneş” de denilmiştir. Şems Hazretleri gittiği, seyahat ettiği her yerde kendisine iyi bir dost vermesi için Allah’a çok dua ederdi. Israrla yaptığı bu duanın neticesi olarak rüyasında Konya’da bulunan “Celâleddin Rûmî”ye gidip onun yetişmesinde yardımcı olması bildirilir. Allah Teala’ya şükrederek “Böyle dosta canım feda olsun.” diyerek yola koyulur ve Konya’ya gelir.

İki dost birbirine kavuşunca Allah için birbirlerini severler. Gece gündüz hak adına sohbetleşerek muhabbetleri ve sevgileri artar. Bu sevgiyi ve aşkı tarif eden “Aşkın gözyaşları” adlı kitabında şunları anlatılmıştır:

“Bütün aşklar gerçekte Allah için aşktır, çünkü aşk ilahidir. Allah âlemi sevgiyle yarattı. ‘Allah güzeldir, güzeli sever.’ hadisi şerifini şöyle anlayabiliriz: Güzel olan şeyler sevilir, bütün âlem de (o güzelliği tefekkür ederek) Allah’ı sever.

Aşk da böyledir, hiç kimse yaratanından başkasını sevmez, ama dünyada sevilen her şeye duyulan sevgi ona perdelenir. İnsanlar, evlat, anne-baba, dostlar, gökler, yer, bahçeler, saraylar, yiyecek, içecek gibi çeşitli şeylere duyduğumuz umut, arzu, sevgi hepsi Allah’a karşı duyulan arzulardır. Seven kalplerde, sevdiği o şeyi kaybetme, ondan ayrılma endişesi olur. İnsanlar, Sevgili’nin (cc) onlara ihsan ettiği nimetlere gereğince şükretmeyip bu nimetlerden mahrum kalmaktan korkarlar, böylece korku onların kalplerine iyice yerleşince ve nefisleri umutsuzluğa düşmeye başlayınca, Allah’ın rahme-tinin genişliğini hatırlayarak ümitleri kuvvetlenir.

Sevenlerin ümidi hakikatlere ulaş-mak ve vesilelerle ona yaklaşmaktır. Böylelikle korku ve ümit arasında olduk-larından ona itaatten uzak düşmezler ve tüm işlerini onun emrine göre hareket ederler. Zira bilirler ki O (cc) kendilerine hoşgörü ile bakacağına kefil olmuştur. Allah’ın şu ayetini işitmedik mi: ‘Allah kullarına lutfedicidir.’ (Şûra 19) Her nimet lütuf demektir.”

Aşk; muhtaç olmayan Allah’ın bir sıfatıdır. Başka bir şeye duyulan aşk mecazdır. Altın kaplamadır, çünkü başkalarının güzelliği, dışından pırıl pırıl ama içi zifiri dumandır…

Mevlânâ Hazretleri’nin Öğütleri

“Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız, bizim mezarımız ariflerin gönlündedir. Size gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az konuşmayı, az uyumayı, isyan ve günah-ları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, bütün yaratılmışlardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanlara en hayırlısı insanlara yararlı olandır, sözün en hayırlısı az ve anlaşılır olandır.”

Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülük de toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.”

“Kusuru bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin kendine, işte o zaman kusursuz olursun.”

“Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.”

“Yarın yaparım deme, bugün de dünün yarınıydı! Ne yapabildin?”

“Aynalar türlü türlüdür, yüzünü görmek isteyen cama bakar, özünü görmek isteyen cana bakar.”

“Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerek.”

Zerreler adedince Mevlânâ Celâleddîn Rûmî ve Şems-i Tebrîzî hazretlerine rahmet olsun, himmetleri var olsun.

 

Kaynakça
• Mevlâna Celâleddin Rûmî mad., TDV İslam Ansiklopedisi
• Sinan Yağmur, Aşkın Gözyaşları: Tebrizli Şems

 

Yazar: Mine Şimşek

 

Bu kategoriden diğerleri: « kUR’AN-I HAKİM GÜL YÜZE HASRET -3 »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort