JoomlaLock.com All4Share.net

AİLENİN ÇOCUKLARINA VEREBİLECEĞİ EN DEĞERLİ HEDİYE: “ÖZGÜVEN” DİR

Özgüven; bireyin kendisine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu oluşan kendisini iyi hissedebilmesi anlamına gelir. Başka bir deyişle kendimizdeki güzelliklerin farkına varabilecek ilk adımı atmaktır. İçe dönük olmaktır. Beden gözümüzün doğal işlevi nasıl dış dünyayı gözlemlemek ise, iç dünyamızı gözlemlemenin sonucu kendimizi tanıyarak, fıtratımızdaki sırrı ilahiyi anlayıp fark edebilmek özgüven demektir. Özgüven sahibi bireyler hem kendileriyle hem de çevreleriyle barışık mutlu bir hayat yaşar.

Özgüveni yüksek insanlar girdikleri her ortamda fark edilirler. Bakışları, duruşları, beden dilleri hayata karşı güçlü duruşlarını yansıtır. Bu ayrıcalıklarıyla karşılaştıkları her olumsuzluğun üstesinden daha kolay gelirler. Toplum içerisinde her ortamda liderlik namzeti ile öne çıkarlar. İnsan hayatında başarının ve mutluluğun sırrı özgüven duygusunda saklıdır.

Özgüveni eksik kişilikler sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırken kendilerinde var olan yeteneklerden habersizdirler. Bunun doğal sonucu olarak da kolaylıkla üstesinden gelebilecekleri pek çok sorun kısa zamanda az bir gayretle çözülebilecekken çözümsüz bir kısır döngüye dönüşebilmektedir. Kendisinden uzak ve habersiz yaşayan her birey gerekli içsel yetenek ve donanımlara sahip olduğu halde bundan emin olamadığı için endişelenir. Birçok durumda, özellikle karar verme, inisiyatif kullanma veya başka insanları da işin içine katmak gerektiğinde bu durum rahatsızlık ve huzursuzluk sebebi olur.

Buna karşın, terbiye edilmemiş nefsin elinde kontrolsüz gelişmiş aşırı bir güven duygusu içinde davranan insanlar; sınır tanımazlar. Amaca ulaşmada her şeyi hiçbir endişe taşımadan kolayca kullanabilirler. Benmerkezci davranarak farkına vardıkları yetenekleri hakkında gerçekçi olmayan düşüncelere kapılabilirler. Üzerlerine aşırı iş yükü alırlar. En iyiyi kendilerinin bildiğini düşünerek, önerileri göz ardı ederler. Yardım etmek isteyenleri de  anlayıp, dinlemeden kolayca reddedebilirler.

Olması gereken düzeyde terbiye edilerek, ehilleştirilmiş bir özgüvene sahip olunduğunda ise; en iyisi için çaba gösteren birey, kabul edilebilir bir sonuç ortaya koymak için bilinçli çaba sarf eder. Başarısızlıkla karşılaştığında mazeret üretmek yerine yeniden denemeye başlar. İlk seferinde tümüyle doğru olarak anlayamadığı ya da yapamadığı bir işin dünyanın sonu anlamına gelmediğini bilir. Hatalarını dert edip yakınmak yerine onlardan ders çıkarır. Adımlarını sağlam basar. Birçok durumla ve sorunla daha iyi baş edebilir.

İmanlı bir insanın özgüven anlayışı; iradesini güçlü tutarak hadiselere karşı sağlam ve kararlı durmak yani ümitsizliğe düşmemek olmalıdır. Başarılı olmanın neticesinde de bu başarıyı kendinden değil Allah’tan bilmelidir. Zaten hakiki özgüven de budur. Ancak başardığı işleri kendi nefsinden bilip gurura kapılırsa tehlikeli olur. İnsan kendisini keşfettiğinde öne çıkan üstün özelliklerini, yeteneklerini, istidatlarını Rabbi’nin bir lütfu olarak bilmelidir. Bu özelliklerini O’nu tanıma, anlama, bilme yönünde kullanmaya gayret ederek şükrünü eda etmeye çalışmalıdır.

Özgüven duygusu doğuştan kazanılan bir şey değildir. Özgüven öğrenilir. Özgüvenin temeli çocuklukta atılır. Çocukların özgüven kazanmasında aile yaşamının, ana-baba tutumlarının ve arkadaş çevresinin çok büyük rolü vardır. Ebeveynler, çocuğun öz saygı ve güvenin temellerini oluşturan ilk model insanlardır. Çünkü çocuk kendisine ilişkin olumlu bir benlik algısı edinmesini çevresinden aldığı tepkiler doğrultusunda gerçekleştirir.

Çocuğun özgüveninin gelişmesinde ailenin görünen yüzünden ziyade görünmeyen tarafı etkilidir. Bunun için her aile kendi değer sisteminin farkında olmalı ve bunu çocuğa açıklamalıdır. Böylece çocuklar neyin “doğru” neyin “yanlış” olduğuna kendileri inanarak karar vereceklerdir. Yüksek ö güvene ve saygıya sahip olmak, çocuğun hem sevgi dolu hem de yetenekli olmasına çok büyük katkı sağlayacaktır. Büyükleri tarafından sevgi gören, gereksinim duyduğunda beklediği yakınlık ve ilgiyi bulan, fikirlerine değer verilen ve önemsenen, olduğu gibi kabul edilen çocuğun kendine özgüveni olur.

Buna karşılık sevildiğini, önemsendiğini hissetmeyen, beklediği yakınlık ve ilgiyi göremeyen, sürekli eleştirilen ve olduğu gibi kabul edilmeyen çocuk kendisini değerli hissetmez ve özgüveni olmaz. Kendisini değerli görmeyen (özgüveni olmayan) çocuk yaşadığı aile, çevre, okul ve toplum içinde problemlere sebep olur. Çocuk, değerli olduğunu hissetmeli, hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık olmalıdır. Çocuğun sevgiyi, saygıyı ve yeteneğini hissetme derecesi, yaşamının ileriki yıllarında onu her alanda etkileyecektir. Aynı zamanda da, çocuğun keşfetme yeteneğini, diğer çocuklarla ilişkisini ve başarılı olmasını belirlemede kendine olan özgüvenin ve özsaygısının önemli bir faktör olacağı da unutulmamalıdır.

Çocuk toplum içerisinde bazen haksızlıklara ve istismara uğrar. Bunun sonucunda  kalıcı özgüven eksikliği oluşabilir. Bu yüzden çocuğun gelişimini etkileyen en önemli şey sevilip sevilmeme duygusudur. Anne ve babası tarafından sevilen bir çocuk kendisini sevmeyi öğrenir. Tüm çocukların sevgi ve takdir görmeye ihtiyacı vardır ve özellikle anne-babalarının olumlu ilgisi çocukların gelişip, ilerlemesini sağlar. Özgüven için sağlam bir temel oluşturmanın en önemeli araçlarından biri ise kullandığımız kelimelerdir.

Çocuklar anne-babalarının söylediklerine ve söyleme şekillerine karşı son derece hassastırlar. Bu nedenle alay veya utandırma tarzındaki eleştirilerden kaçınmanız çok önemlidir, suçlama ve olumsuz yargılamalar özgüven düşüklüğüne neden olur. Çocuğunuza asla lakap takmamalı (“sakar”, “tembel” gibi) ve özellikle başkalarının önünde kesinlikle çocuğunuzu eleştirmemelisiniz. Bu tür kelimeleri kullanmak yerine, “Bu çok iyi bir denemeydi, inanıyorum ki bir dahaki sefer başaracaksın, sana güveniyorum, bu çok güzel bir fikir vs.” gibi ifadeler kullanarak, saygılı bir yaklaşım içerisinde davranmalıyız.

Çocukta özgüven eksikliğini gösteren işaretler şunlardır: Aşırı kontrolsüz ya da aşırı kontrollü davranışlar, ebeveynlerine sürekli olarak sevilip sevilmediğini sorması, kendi hataları için başkalarını suçlaması, sık sık yardım almak istemesi, utangaç ve içine kapanık davranması, kendisini aşağı görme alışkanlığı kazanması, işbirliğine yanaşmaması, sürekli kaba ve zorba davranışlar göstermesi, sık aralıklarla sinir krizleri geçirmesi, daima insanları memnun etme endişesi taşıması, yalan söylemesi, kendisine başkalarına ait eşyaları hor kullanması, düzenli olarak okuldan kaçması, başka çocuklarla kaynaşırken sıkıntı çekmesi…vb.

Çocuğun özgüvenini artırmak için yapmamız gereken başlıca davranışlar şöyle özetlenebilir: Sorumluluktan çekinmeleri sebebiyle ev içinde veya dışında basit sorumluluklar verilerek başarı inancı sağlanmalıdır. Fikirlerine değer verilmeli, önemsenmeli, hataları büyütülmeden düzeltme fırsatı tanınmalı, olduğu gibi kabul edilmeli, iyi davranışları karşılığında övülmeli, onunla gurur duyduğumuz, onu o olduğu için sevdiğimizi her fırsatta dile getirerek anlaması sağlanmalıdır.

Çocuğun duyguları, gözlemleri ve algıladıkları dinlemeye değerdir ve böyle yapmak çocukların öz saygılarını artırır. Bize bir şeyler söylemek istediğinde, gerçekten ona zaman ayıramayacaksak uygun olmadığımızı ve ne zaman uygun olacağımızı mutlaka söylemeliyiz. Çocuklarını dinleyen aileler, olayları daha çok çocuğun gözünden görmeye başlamakta ve böylece çocuk da duygularına önem verildiğini anlamaktadır. Peygamber Efendimiz’in (sav) kuşu ölen bir çocuğun ziyaretine gidip onun üzüntüsünü paylaşması, taziyesini bildirmesi, teselli etmesi de bu noktada bizim için önemli bir örnektir. Çeşitli vesilelerle çocukla birlikte vakit geçirmek özgüven duygusunun gelişmesi için çok önemlidir. Bu ona verilen değeri göstermektedir. Özellikle çalışan anne babalar bu hususta çok dikkatli olmalıdır.

Her birey kendine has özellikler taşır. Bu sebeple her insan ayrı bir dünyadır. İster kardeşler arasında, ister diğer çocuklar ile olsun kıyaslama çocukların en sevmediği şeydir.  Ailesinden sürekli azar işiten, kötü benzetmelere muhatap olan, fikirlerine değer verilmeyen çocuklar hırçın olur. Dikkate alınan, hesaba katılan, fikirleri sorulan çocuklarda öz güven gelişir.

Gerçekçi beklentiler oluşturulmalıdır. Çocuktan çok fazla (veya çok az) şey beklenmemelidir. Anne-baba çocuktan yapabileceğinden daha fazlasını beklerse, sürekli hayal kırıklığına uğrar ve çocuğa da kendisinden memnun olmaması gerektiği yönünde mesaj verir. Çocuktan beklentilerimizin çok az olması da çocuğun kendinden beklentisinin çok az olmasına neden olur. Gerçekçi beklentiler oluşturmak çocuklara kontrol duygusu kazandırır.

Çocuklara mutlaka bir beceri kazandırmak gerekir. Bunu gerçekleştirirken arkadaşça davranılmalı, ilgi alanları araştırılmalı, gerekirse birlikte çalışılmalıdır. Bunlar yapılırken bir ders verme havası içine girilmemelidir. Ayrıca bir şeyi bizim istediğimiz için değil, çocukların kendileri istediği için yapmalarını sağlamak gerekir.

Sonuç olarak çocuklarımızın özgüveni tam olmasını istiyorsak çocuklarımız için anne babalar olarak  olumlu bir rol modeli olmalıyız. Hatalar yapılabileceğini ve bunlardan pek çok şey öğrenilebileceğini, önemli olan hatada ısrarcı olmamak gerektiği çocuğa kazandırılmalıdır.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 HAZİRAN SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort