JoomlaLock.com All4Share.net

MÜ’MİNİN HEVASI VE ARZUSU PEŞİNDE KOŞACAK ZAMANI OLMAMALIDIR

Mü'minin Hevası ve Arzusu Peşinde Koşacak Zamanı Olmamalıdır - Yakub Haşimi Hocaefendi

Sayı : 136 - Nisan 2019

 

Mü'minin Hevası ve Arzusu Peşinde Koşacak Zamanı Olmamalıdır

 

Şeyh Efendimiz (ks) bir teveccüh esnasında dolaşırlarken bir arkadaş beyit söylüyor, ilahi söylüyor. Söylediği ilahide Hazreti Yusuf’un (as) kuyuya düşüşünü, kuyudan çıkışını, köle olarak satılmasını anlatıyor. Yusuf’un kıssasıyla ilgili beyitler söylüyor.

Fakir de gönlümüz mahzun oldu, gönlümüze geldi ki biz de öyle bir kuyudayız; dünya kuyusuna düşmüşüz, masiva kuyusuna düşmüşüz. Yusuf’u kuyudan çıkaran kervan misali bu manevi kervan, Hak Dostları, bize bir ellerini uzatsalar, bizi bu girdaplardan çıkarsalar. gibi gönlümüzde böyle bir mahcubiyet, mahzuniyet oldu. 

Ben oturuyorum, bu düşüncelerle meşgulken başıma-yanıma gelip bana seslice ifade buyurdular ki: “O kervan kovasını boşuna kuyuya salmaz. Ya Yusuf olacak kuyuda, kovasını salsın ya da tadıyla, lezzetiyle, kalitesiyle meşhur su olacak.” Kuyuda ya güzel, lezzetli bir su olacak ya da Yusuf olacak ki kovayı salsın kuyuya; sattığında baha etsin, para etsin. Yoksa o irfan kervanı boş, kör kuyulara kova salmaz, buyurdular.

Müthiş bir ağlama hissi orada belirdi. İnsan tabi kendini tanıyınca, bir ayna gibi kendini görünce çok bozuluyor. Yani bize dediler ki senin gönlünde ne öyle kaliteli bir su var, ne de sen Yusufsun. Ne işimize yararsın, niye sana kova atalım? 

Onun için gayret etmeliyiz. Yusuf’u kıymetli kılan o zahiri güzelliğiydi. Demek ki bizde de bir güzellik, bir cazibe olmalı. Bu imanımız olabilir, amâlimiz olabilir, ahlakımız olabilir, bir şeyimizi düzeltmeliyiz. Beğenilecek bir yön olmalı bizde. Kendimizi sevdirebileceğimiz bir yönümüz olmalı ki bize bir bedel biçsinler. Yoksa Nasreddin Hoca’nın fıkrasına döner. Hani fıkra ya; Nasreddin Hoca, Moğol imparatorlarından Timur ile hamamda karşılaşmışlar, esprileşiyorlar. Timur sormuş Hocaya; 

Görsen ki beni Yusuf gibi bir yerde satıyorlar, bana ne değer verirsin, demiş. Ne değer biçersin bana? Bakmış Nasreddin Hoca, demiş; 

Sultanım beş akçe. Bugünkü parayla beş lira. 

Hocam insaf et demiş ya; şu önümdeki sarındığım peştamal bile daha çok eder, demiş. 

Tabi, padişah peştemali bu, kaliteli. Hoca;

Padişahım kusura bakma, ben peştamala paha biçmiştim. Peştamalın değerini söyledim, ona paha biçtim. Yani sen o kadar da etmezsin, demiş.

Kıyamazsan başu cana,
Uzak dur girme meydana,
Bu meydanda nice başlar
Kesilir hiç soran olmaz.

Meydanda nice başları keserler, bir değeri yok. Kimse sormaz senin başın ne oldu diye. Başın kıymet etsin istiyorsan başını Hak yoluna koyacaksın, Hakk’ın eşiğine koyacaksın. İbn Ataullah Hazretleri buyuruyor ya: “Allah katında değer ve kıymetini öğrenmek istiyorsan seni hangi işte çalıştırdığına, seni hangi halde bulundurduğuna bak.” Allah’ın yanındaki kadru kıymetini anlamak istiyorsan, ben Allah’ın yanında ne kadar değerliyim, nasıl bir kulum; bunu anlamak istiyorsan bak ki senin yanında Allah ne kadar değerli? Emirleriyle ne kadar değerli, yasaklarıyla ne kadar değerli? Senin Allah’a verdiğin değer, senin Allah’ın dinine verdiğin değer; işte senin Allah’ın yanındaki değerindir.

Ona göre de kendine arkadaş seçeceksin. Ona göre kendine dost seçeceksin. Bu anlamda ehli tasavvuf olan Allah’a, Rasulü’ne, onların dostlarına gönül vermiş bir insan yalnız değildir. Zahiren velev ki Hazreti Eyyub (as) misali insanlardan tecrit edilse de. Cenabı Hak ayeti kerimede buyuruyor:

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَا يَكُونُ مِنْ نَجْوٰى ثَلٰثَةٍ اِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ اِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَٓا اَدْنٰى مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْثَرَ اِلَّا هُوَ مَعَهُمْ اَيْنَ مَا كَانُواۚ 

“Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri o olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları o olmasın. Bundan daha az yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, o mutlaka onlarla beraberdir.” (Mücâdele, 7)

Siz iki kişi bir araya gelseniz bilin ki üçüncüsü Allah’tır. Rabıta işte bunun usulüdür. Rabıta bunu sembolize eder. İhvan yalnız olmaz. O gönlünde, o hal hareketinde, amellerinde, istikametinde büyüklerle birliktedir, onlara mutabaat eder. Onların muhabbetiyle, onların elde ettiği marifetle, bilgiyle onların hayaliyle sevgisiyle iki kişi haline gelir, dolayısıyla üçüncüsü Allahu Teala’dır. Bir dördüncüsü fazlalık olur, gerek de kalmaz. “İşte filan adamı niye dost ettin? Yalnızlık. Arkadaşa ihtiyaç duydum!”

Şeyhimiz hazretleri aileyi, evdeki eşlerimizi kastederek buyuruyor ki: “Bir bacı bir sen, bir semaver bir ben. Sohbet için, dostluk için. Yetmez mi?” Eşini al, otur karşısına, hulus ile rabıtalı bir şekilde kur semaveri, çayını demle, güzel bir mevzu aç. Bu Kur’an’dan bir ayeti kerime olur, Efendimiz’in bir hadisi şerifi olur, fıkhî bir konu, ahlakî bir mesele. Yani o anda gündeminizde ne varsa onu güzel müzakere edin, mütalaa edin, çayınızı yudumlayın, sohbetleşin. İşte cennet bahçesi, işte irfan meclisi.

Senin zaten dışarıda heva peşinde, arzu peşinde koşacak zamanın olmamalı. Hele şu ahir zamanda. Helalinden maişetini teminden arta kalan zamanda senin boş bir zamanın olmaz. O kadar vazifelerin var ki. Senin vakit namazların var peş peşe dizilmiş hele şu kış mevsiminde mesafeler çok kısa. Öğleyi kılıyorsun ağzım burnum diyorsun ikindi oluyor, biraz dikkat etmesen kaçırabilirsin. Beş vakit namaz sıralanmış. İnsaf et, sen ihvansın güya, hiç mi nafile ibadetlerin yok. Senin virdindir, senin hatmendir, senin teheccüdündür, senin duhandır, işrağındır, evvabinindir vesaire. Biraz da vakit buldukça kitap mütalaa etsen, kendini geliştirsen. Kur’an-ı Kerim’dir, Delail’dir; yirmi dört saat sana yetmez Allah’a kulluk için. 

Sen bir de bunlardan arttırıp ele güne zaman ayırıyorsun. Demek ki bunları yapmıyorsun. O zaman bunları terk edip bunlardan arttırıp ne idüğü belirsiz insanlarla birlikte oluyorsun, sana yakışmayan yerlerde bulunuyorsun. Neredesin; kahvedesin, parktasın, futbol sahasındasın. Senin buralara zamanın yok ki? Senin başını kaşımaya zamanın yok. 

Senin bu kadar kaza namazların, kaza oruçların var, hangi birimiz yok diyebiliriz. Ölümü bu kadar yakın bilirken, ahiret bize bu kadar yakınken. 

İnsandaki garabete bakın, insan dua ederken duasına hemen icabet istiyor. Allah’ı çok yakın görüyor; beni işitiyor, beni görüyor, anında icabet buyursun duama. Dua ederken böyle bir hal takınıyor. Güzel, ayeti kerimede de böyle buyuruyor Cenabı Hak, böyle olması lazım. Ama günah işlerken bunu böyle düşünmüyor. Günah işlerken -haşa- Allah’ı çok uzak düşünüyor kendine. Sanki beni göremez, o kadar uzaktan fark edemez, seçemez, haşa. Günah işlerken Allah çok uzak, sanki hiç görmüyor ama dua ederken onu hemen yanında hissetmek istiyor, hemen icabet olsun istiyor. 

Demek ki Hakk’ın yakınlığı senin de hoşuna gidiyor. Öyleyse o yakınlığı devam ettirmek için gayret göstermen lazım, gayret etmen lazım. Namazına dikkat etmen lazım, yiyip içtiğin şeye dikkat etmen lazım, gezip tozduğun yerlere dikkat etmen lazım. Çünkü her zerre bize şahitlik yapacak. Etrafımızdaki canlı cansız bütün cisimler; kudretinden eksik değil, cansızları da canlandırır, hepsi şahitlik yapacak. Cenabı Peygamber bu yüzden buyuruyor ki bir ağacın, bir kayanın yanından geçerken, bir taşın bile yanından geçerken Allah’ı zikredin. Allah’ı zikredin ki o sizin zikrinize şahit olsun. Boş eve giriyor Cenabı Peygamber selam veriyor. Ev hüsnü şehadette bulunsun diye. Kabristana giriyor selam veriyor, ehli kabre selam veriyor Peygamber, şahit olsun diye. 

Misal bir insan mescitte hep aynı yerde namaz kılsa mekruhtur, yer değişmek lazım. Misal bugün burada kıldın, öbür gün orada kıl; sünneti burada kıldın farzı öne geçtin, son sünnette biraz daha geri gel, sağa gel, sola gel. Niye, kıldığın yerler şahit olsun. Namaz kıldığın yerler senin hakkında şehadette bulunsun ki benim üzerimde namaz kıldı. 

Kaldı ki Cenabı Hak bizi birbirimizden soracak. Cansız varlıklar bile bize şahitlik edecekken ya arkadaşımız. Ya biz, arkadaşımız hakkında. 

Bunun için kendimizi yalnız hissedip kendimizi garip hissedip garip insanlarla birlikte olmayalım, hayatımızı karartmayalım. Biz yalnız değiliz. Bizim Mevlamız var, bizim Peygamberimiz var, onun ruhaniyetiyle beraberiz.

Müridin biri mürşidinden seyahat için izin istemiş. Demiş ki ben biraz dolaşmak istiyorum. Ona demişler ki: “Dikkat et, gittiğin yerlerde kahvelere girme, malayani yerlere girme. Camilerin, tekkelerin haricinde bir yerlerde oturma. İçkili, temiz olmayan yerlerden alışveriş yapma. Gafil insanlarla da oturup muhabbet etme. Seni Allah’ın zikrinden alıkoyacak, Allah’tan uzaklaştıracak insanlarla sohbet etme.”

Derviş gitmiş. Bir gün bir yere gelmiş, soğuk bir mevsim, üşümüş. Isınmak için bir kahveye girmiş. Çaresiz, dışarıda üşüyor, girecek yer yok, ısınmak için girmiş. Kahveye giriyor, sobanın başına doğru geliyor bakıyor ki Şeyh efendi sobanın başında oturuyor. Mahcup oluyor, çıkıyor. 

Bir gün bir caminin avlusunda, bahçesinde oturuyor, konuşacak da kimse yok afedersiniz serseri tipli bir adamla oturup muhabbet etmeye başlıyor. Bakıyor Şeyh efendi ileride bir ağacın altında oturuyor, oradan ona bakıyor. Allahu ekber! Kalkıyor, camiye gidiyor. Bir şekilde içkili yerlerden almama yasağını da deliyor, öyle bir yere de giriyor, çıkarken yine Şeyh efendi orada. Seyahatini tamamlıyor geri dönüyor. 

Şeyh efendi ihvanlara diyor ki filan arkadaş seyahatten dönmüş, hoşgeldine gidelim, halini hatırını soralım. Gidiyorlar, hoşbeş derken Şeyh efendi diyor ki: “Kardeşim yediğin içtiğin helal, neler gördün, neler yaşadın, paylaşalım.” Adam diyor ki: “Efendim ne sorarsınız hep benimleydiniz, nereye gittim siz oradaydınız, söylemeye hacet yok ki.”

Onlar bizimle, elhamdulillah.

“وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ - Nerede olsanız, o sizinle beraberdir.” (Hadîd, 4)

Siz nerede olursanız olun Allah sizinle. Allah bizimle ise Rasulü de bizimle. 

Şeyhimiz (ks) sıkıntısı olan bir arkadaşımız için bir kâğıda “Lailaheillallah Muhammedu’r-Rasulullah” yazdılar ve kağıdı ikiye böldüler. Kâğıdın bir tarafında “Lailaheillallah” kaldı, bir tarafında “Muhammedu’r-Rasulullah”. O arkadaşımıza buyurdu ki “Lailaheillallah” yazan kâğıdı evde bir kitabın arasına koy, “Muhammedu’r-Rasulullah” yazan parçayı da başka bir kitabın arasına koy. Allah Muhammed’den ayrılmaz, Peygamberini bırakmaz, buyurdu. Birleşirler, onların arasındaki o beraberlik hürmetine Allah senin müşkülünü halleder, senin sıkıntını giderir. 

Arkadaş Şeyh efendinin dediğini yapıyor. Gidiyor tevhid yazan kâğıdı bir kitabın arasına koyuyor, Peygamber Efendimiz’in isminin yazdığı kâğıdı bir başka kitabın arasına koyuyor. Beş gün geçmeden o müşkülü halloluyor. Ben de şahit olmuştum hadiseye, müşkülü halloluyor.

Allah Peygamberinden ayrı değildir. Öyleyse o (cc) bizimle ise Peygamberi de bizimle. “Onlar ne güzel arkadaştır.” diye buyurdukları dostları da. Peygamberler, şehitler, veliler hepsi bizimle. İnanıyorsak, bizde bunun zemini varsa yalnız değiliz, garip değiliz, kimsesiz değiliz.

Kimsesiz hiç kimse yok,
Her kesin var kimsesi. 
Kimsesiz kaldım,
Yetiş ey kimsesizler kimsesi.

Allah bize imdat eylesin. Kendi dostluğunu lütfeylesin. Habibine dost eylesin, dostlarına dost eylesin. Bizi nefsimizin, şeytanın, dünyanın, ehli dünyanın hilelerinden, tuzaklarından muhafaza buyursun. Bizi istikamette, hidayette, ibadette, itaatte, hizmette, zikirde, fikirde, şükürde, sabırda, teslim ve tevekkülde daim kaim eylesin inşallah. Bizi bize bırakmasın; göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa bizi nefsimizle baş başa bırakmasın. İbadetlerden, zikrullahtan, ilim irfan meclislerinden nasipsiz koymasın bizi. Haz duymayı, muhabbet almayı, terakki etmeyi ve bu meclislere devamlı olmayı bize müyesser eylesin inşallah.

Kıyamete kadar, kıyametten sonra da elimizi bırakmasın. Cenabı Hak devletimizi İslam, halkımızı Müslüman eylesin. İçinde bulunduğumuz bu netameli dönemlerden, bu ağır imtihanlardan Habibi hürmetine, dostları hürmetine sahil-i selamete bizi çıkarsın inşallah. Yeryüzündeki bütün mazlum, masum insanlara nusret eylesin, yardım eylesin, hayırlı bir sahip lütfeylesin inşallah.

Âmin diyenlerimizi iki cihanda aziz ve emin eylesin inşallah.

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort