JoomlaLock.com All4Share.net

HZ. SAFİYYE binti HÜYEY (r.anha)

Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) hanımlarından Hz. Safiyye binti Huyey (ra), İsrâiloğullarından olup, Hz. Hârûn bin İmran (as)  neslindendir. Babası Huyey bin Ahtab, Hayber Yahudilerin başı sayılırdı. Annesi Berre’nin babası Samuel, Arabistanda şecâat ve cesaretiyle şöhretliydi. 611 senesinde Hayber’de doğmuştur. Hz. Safiyye (ra) Hayber’de, neslinin üstünlüğü, güzelliği iyi ahlâk ve namusluluğu ile herkesçe beğenilirdi. Hayber’de ilk önce meşhur bir şair ve kumandan olan Yahudi Sellâm bin Mişkem el-Kuradı ile nişanlandı. Ondan ayrılarak, Hayber’in en meşhur kalesi Şemmus Kalesi’nin kumandanı çok zengin Kinâne bin Hakîk ile evlendi. Kinâne ile evliyken rüyasında, gökteki ayın onun odasına düştüğünü ve koynuna girdiğini görmüştü. Bu rüyasını kocasına anlatınca, Kinâne; “Sen ancak Hicaz’ın Meliki Muhammed’i istiyorsun” deyip, yüzüne bir tokat attı. Gözü morardı.

Müslümanlar Hayber’i 629 senesinde fethetti. Hz. Safiyye’nin (ra) babası kardeşi ve kocası öldürülüp, kendisi de esir edildi. Dıhye (ra) Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) yanına gelerek “Ey Allah’ın Resulü! Bana bir cariye ver!” dedi. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) “Git esirler arasından bir cariye al.” buyurdular. Dıhye’de (ra) gidip Huyey’in kızı Hz. Safiyye’yi aldı. Bunun üzerine ashaptan bazıları Hz. Peygamber Efendimiz’e (sav) “Ey Allah’ın Resulü! Sen Kurayza ve Nadir kabilelerinin efendisinin kızı Safiyye’yi Dıhye’ye mi verdin? Ona senden daha layık kimse yoktur” dediler. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) bu söylenene uyarak Hz. Safiyye’nin kendisine getirilmesini istedi. Dıhye’ye (ra) “Sen kendine başka bir cariye al” denildi. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Safiyye’yi azâd etti. İmân edince, Resûlullah’ın (sav) nikâhıyla şereflendi. Onun azadı mehir olarak kabul edildi. Ümmülmü’minîn yani Müslümanların annesi oldu. Yolculuk sırasında olan nikâhın yemeği eldeki imkânlarla dağıtıldı. Hz. Safiyye’nin (ra) gözünün mor olduğunu gören Hz. Peygamber Efendimiz  (sav); “Nedir bu iz?” buyurunca, “Bir gece rüyamda sanki ay gökten inip, koynuma girmiş görmüştüm. Kocam Kinâne’ye anlattım. “Sen şu üzerimize gelen Arap Melikinin hanımı olmaya göz dikmişsin”, diyerek yüzüme bir tokat vurup, izi kaldı” diyerek rüyasını arz etti. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) Hayber ile Medine arasında üç gece kaldı ve bu sırada da Hz. Safiyye (ra) ile zifafa girdiler. Ebu Eyyüb el-Ensari elinde kılıç Efendimiz’in (sav) kapısında sabahladı. Sabahleyin onun bu halini gören Hz. Peygamber Efendimiz (sav) tekbir getirdiler. Bunun üzerine Ebu Eyyüb el Ensari şöyle dedi; “Ey Allah’ın Resulü! Bu hanım kısa bir süre önce gelin olmuştu. Sense onun babasını, kardeşini ve kocasını öldürmüştün. Bu yüzden onun size zarar vermesinden korktum”. Hz. Peygamber Efendimiz’de (sav) bu sözler karşısında güldüler ve Ebu Eyyüb el Ensar’a hayır dualar ettiler. Hz. Safiyye (ra) annemiz, “Başlangıçta Hz. Peygamber kadar kendisinden buğzettiğim kimse yoktu. Çünkü O babamı ve kocamı öldürmüştü. Fakat Hz. Peygamber (sav) durmaksızın özür beyan ederek “Ey Safiyye! Senin baban Arapları benim aleyhimde kışkırtmış, şunları şunları yapmıştır.” buyurdular. Böylece Allah Teâlâ’nın (cc) izniyle kalbimdeki kin ve nefret tamamen silindi” buyurmuşlardır.
Hz. Safiyye (ra) İslamiyet’le şereflenince çok samimi bir Müslüman oldu. Vaktini ibadet ve zikir ile geçirirdi. Ziynet eşyası fazla olduğundan bunu Peygamber Efendimiz’in (sav) hanımları arasında paylaştırdı. Çok yardımsever olup, her zaman fedakârlıklarda bulunurdu. Hz. Peygamber Efendimiz’e (sav) karşı çok büyük muhabbeti vardı. Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) hastalığında bütün hanımları görmeye gelirlerdi. Hz. Safiyye’ de (ra)  geldiğinde; “Yâ Resulallah! Keşke sizin bütün ağrılarınızı, acılarınızı ben çekseydim.” buyururdu. Hz. Safiyye Binti Huyey (ra) annemiz Hayber'den gelince Haris İbn en-Nu'man'ın evine indirildi. Ensar kadınları, geldiğini duyunca güzelliğini görmek için ona geldiler. Hz. Aîşe (ra) annemiz de geldi. O dışarı çıkınca Hz. Peygamber Efendimiz’de (sav) de onun peşinden çıktı ve:
-Aîşe nasıl buldun? diye sordu. Hz. Aîşe annemiz:
-Bir Yahudi kadını buldum, dedi.
Resûlullah (sav) O’nun kıskançlığını biliyordu. O’na şu cevabı verdi:
-Böyle söyleme, çünkü o Müslüman olup İslam’a iyice sarıldı.
Hz. Safiyye Binti Huyey (ra), yumuşak huylu, akıllı ve faziletli birisiydi. Bir gün Hz. Peygamber Efendimiz (sav) onun yanına girdi ve onun ağladığını gördü. Ona şöyle dedi:
-Niçin ağlıyorsun?
Hz. Safiyye Binti Huyeyy (ra) annemiz
-Duydum ki Aîşe ve Hafsa bana dil uzatıyorlarmış. Onlar: “Biz Safiyye’den daha hayırlıyız. Biz Rasûlullah’ın (sav) sadece eşleri değil, amcazadesi ve akrabası bulunuyoruz.” diyorlarmış, dedi.
Peygamber Efendimiz (sav):
-Onlara şöyle deseydin ya. Siz ikiniz benden nasıl daha hayırlı olabilirsiniz. Benim dedem Hz. Harun (as), amcam Hz. Musa ve kocam Hz. Muhammed (sav)'dir. Resûlullah’ın (sav) bu tesellisi Hz. Safiyye'nin (ra) annemizin yüreğindeki ızdırap ateşini serinlettiği gibi, Allah Resûlu'nün kendisi için yegâne sığınak olduğunu da iyice idrak etmiştir.

Hz. Safiyye (ra) akıllı, halîme, selîme ve ağır başlıydı. Hakkında şu hâdise anlatılır. Hayber’i Müslümanlar fethedip, Hz. Safiyye (ra), akrabaları ve ahalisi esir edilmişti. Peygamber Efendimiz’in (sav) yanına getirilirken, Yahudilerin cesetlerinin bulunduğu yerden geçmek zorunda kalındı, Hz. Safiyye (ra) annemize orada bulunan bir kadın bağırıp, çağırarak, başına toprak attı. Fakat o metanetini bozmadı. Hatta geçerken kocasının cesedini de gördü. Fakat istifini bile bozmadı. Yine anlatırlar. Hz. Ömer’in (ra) hilâfeti zamanında, cariyesi onu şikâyet etti: “Safiyye’de daha hâlâ Yahudilik âdetleri var. Cumartesi gününe hürmet edip, Yahudiler ile münasebet kuruyor.” Hz. Ömer (ra)  meseleyi öğrenmek için ona sorunca buyurdu ki: “Hak Teâlâ, bana Cumartesi yerine Cuma’yı inayet kıldıktan sonra Cumartesine hürmet göstermeme ne lüzum var. Yahudiler ile münasebetime gelince, onlar benim akrabamdır. Ben sıla-i rahmi terk etmem.” Hz. Safiyye cariyesini çağırıp, “Bunları sana kim öğretti?” diye sorunca “Şeytan” cevabını aldı. Cariyeye bir şey demeyip onu azâd etti. Başkalarının yardımına da koşardı. Fedakârlık yapardı. Hz. Safiyye (ra) annemiz çok büyük faziletlerinin yanında ilim hazinesiydi. Yanına çok kimseler gelip, kendisine meseleler danışırlardı. Hac mevsiminde taşralı kadınlar gelip, kendisine ilmî meseleler sorup, öğrenirlerdi. Hz. Safiyye (ra) çok cömertti. Eline geçenleri dağıtırdı. Vefâtında bir evi kalmıştı. Emlâkının üçte birini yeğenine, kalanını da fakirlere sadaka olarak tasadduku vasiyet etti. Varisleri başka dinden olduğundan vefâtından sonra vasiyetinde mesele çıktı. Yeğeni Mûseviydi. Bu husus Hz. Âişe’ye (ra) suâl edildi. O da; “Ey Halk! Allah’tan korkunuz. Safiyye’nin vasiyetini yerine getiriniz.” buyurunca, vasiyeti yerine getirildi. Medine’de 671 senesinde, altmış yaşında vefat etti. Cenazesi Cennetül Baki kabristanlığına defnedildi

Allah (cc) şefatine cümlemizi nail eylesin.

Yararlanılan Kaynaklar

Mehmed Emre, Büyük İslam Kadınları ve Hanım Sahabeler, Çelik Yayınevi, İstanbul,
M. Yusuf Kandehlevi, Çeviren: Ali Arslan. Hayâtü’s Sahabe, Merve Yayınları,

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 MAYIS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort