JoomlaLock.com All4Share.net

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ AĞUSTOS 2019 SAYISI ÇIKTI

Ağustos 2019

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...

 

Gülzâr-ı Hâcegan Dergisi'nin Ağustos 2019 sayısı çıktı.

 

HÂCE HAZRETLERİ’NİN (ksa) “HUŞ DER DEM İNSANIN KENDİNE GELMESİ, KENDİNİ BİLMESİDİR” Başlıklı sohbetlerinde:

''Sual: Efendim yolumuzda, sekiz mübarek kelime, sekiz düstur, sekiz şart diye bilinen ve Abdulhalık Gucdevanî hazretlerine isnat edilen ifadeler var. Bunlardan bir tanesi de “Huş der dem.” Bunun uygulanabilirliği herkese göre midir? Mahiyeti nasıl gerçekleşir? Bu bir hal midir?

Cevap: Din dediğimiz olgu ve onun ihtiva ettiği bütün hakikatler fıtridir. Yani insanın yaratılışı ile bir bütünlük arz eder. Dolayısıyla yaratılışa uygundur. İnsanın gerek zihinsel gerek psikolojik, ruhsal gerekse de fiziksel yapısına ters, uygunsuz bir hüküm yoktur dinin içinde. İnsanda bu alanlarda belli değişiklikler olabilir, din bunu da nazara alarak o mevzularla alakalı parantezler açmıştır. Onlara hususi kolaylıklar, izahlar getirmiştir. Dolayısıyla dinin içindeki hiçbir yükümlülük lüks nev’inden değildir. Bugün olumsuz manada konuşulanların bu anlamda çok da önemi yok. Biz bu noktada, bu cümlenin içinde değerlendirerek ifade ediyoruz ki tasavvuf dinden ayrı bir parça değildir. 

Dolayısıyla hayatta geçerli olan, değerli olan iki şey vardır: Birisi vahyi ilahidir. Allahu Teâlâ’nın lütfettiği malumattır. Meseleyi açması, işlemesi… İkincisi de bu vahyi ilahinin uygulanışıyla, Allahu Teâlâ’nın bunu açarak insanlık âleminde bunun yaşanması ile elde edilen tecrübedir. Bu iki şeyin üstünde bir kaynak, bir değer ölçüsü düşünemeyiz. 

Malum biz sünneti seniyyeyi de o tecrübe sadedinde değerlendiriyoruz. Yaşanmışlıktır çünkü sünnet. Enbiyanın hayatında vahiyden elde edilen tecrübelerdir. Bu yüzden sünnet kitaptan sonra dinin ikinci teşri kaynağıdır. 

Dolayısıyla tasavvuf da ehlullahın hayatında yaşanılarak; bu bir kişinin hayatında değil belki binler kişinin hayatında yaşanılarak tecrübeye dönüşmüş bir meseledir. Misal biz ilim literatüründe tevatürün, mütevatir gelen kaynağın reddini küfür sayıyoruz. Bu fıkhi bir mesele yani İslam hukukuna dair bir mesele. İşte bu tevatür bir tecrübedir. Bu kadar insan onu doğrulamış. 

Tasavvuf da yaşanarak doğrulanmış bir hakikattir. 

Şimdi bu girişten sonra bahse konu olan huş der dem, nefesin kontrolü yani insanın kendinden haberdar olması. Bu sadece Hoca-i Gucdevani’ye ait mesele, mevzu değil. Meşayıhtan birisi bir ihvanına, bir müridine; “Oğlum bunca sene bana gelip gittin. Bir sefer de kendine gel.” buyurmuş. Çok tatlı bir söz. Tartıldığında hakikaten batman gelecek bir söz. Bana bu kadar gelip gittin, bir sefer de kendine gel, buyurmuş. Kendine gelse belki o zaman bütün o gelip gitmeler bir anlam kazanacak. 

Huş der dem, işte kişinin kendine gelmesi... Kişinin başka şeylere, farklı şeylere, dışındaki şeylere değil kendine gelmesi. Gucdevani hazretleri bunu, alıp verilen nefese dikkat edilmesi olarak buyuruyor. Yani bu nefesi gafletle, nefsaniyetle alıp verme. Sende emanet olduğunu bil, bununla huzuru elde etmeye çalış. Bunu yaklaşma vesilesi kıl, yakınlık sebebi olarak gör. Bunu zikre dönüştür, sermayeye dönüştür. Sana bu sermaye olarak verilmiş... Bunun bilincinde ol. Anlatmak istediği bu… 

Bu noktada “Tasavvuf anı muhafazadır.” ifadesinde de anlatılmak istenen budur. Veya “Âşığın her nefesinde iki bayram olması.” yine bu manaya işarettir. İbnulvakt değil de ebulvakt olun buyrulması, vaktin oğlu değil babası olun ifadesi; veya hadisi şerifteki meşguliyet gelmeden boş vaktin kıymetinin bilinmesi... Daha örnekleri çoğaltabiliriz. Bütün bunları toparlayıp Hazreti Gucdevani kuddise sırruh cephesinden baktığımızda adeta serlevha şeklinde yapabileceğimiz, usare kılabileceğimiz, öze dönüştürebileceğimiz manzum bir ifade ortaya çıkıyor: Huş der dem. Ey insan kendinden haberdar ol. Kendini tanı. Kendini bil. Sen zübde-i âlemsin. 

Bunun bilincinde olmak…'' Buyuruyorlar.

 

Netice-i Meram bölümünde Abdülkadir Visâlî; “Ahlaklı Olmak Müslüman Olmanın Gerekliliğidir”, Andelib; “İslam Hayatımızda Ne Zaman Olacak?” ve Veysel Özsalman; “Cemiyet Ahlakının Kalesi ''Aile''  başlıklı makalelerini okuyucularımızla paylaşıyorlar.

DERGİMİZİN DİĞER YAZILARI İSE ŞÖYLE:

 

Vahdettin Şimşek - Hâce Alauddin Attar (ksa) Hazretlerinin Menkıbeleri ve Sohbetleri -2

Salik-i İrfan - Ey Abdullah, Sen Cebrail'i Gördün...

Tamer Doymuş - Hac Yolunda

Yûsuf-i Kenân - Ömür Çok Kıymetli Bir Sermayedir

Şeb-i Vuslat - Cansuyu Nasihatler

Mine Şimşek - Dış Âlemden, İç Âleme

Gönül Pınarı - Kainattaki Ahenk

 

Rabbimiz Celle ve Âlâ cümlesinden razı olsun, ümmet-i Muhammed’i müstefid kılsın. Âmin…

“Mü'minin Hayatı Ta’lim, Tatbik Ve Tebliğden İbarettir” anlayışıyla hizmetine devam eden Gülzâr-ı Hâcegân Dergisi’nin bir sonraki sayısında buluşmak üzere Allah'a emanet olun...

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort