JoomlaLock.com All4Share.net

EHL-İ BEYT GÖZLERİN KARARI GÖNÜLLERİN SÜKÛNUDUR

Hazreti Ali’nin (radiyallahu anh) naklettiğine göre:
Hazreti Ali: “Ya Resûlallah! Amcan veya babam vefat etmiştir.” dedi.
Allah Resûlü (aleyhisselam) : “Git onu göm.” buyurdu.
Hazreti Ali diyor ki : ”O, müşrik olarak ölmüştür” dedim.
Allah Resûlü yine : “Git onu göm!” buyurdu.
Bunun üzerine ben de gidip onu gömdüm sonra geldiğimde Allah Resulü (aleyhisselam): “Şimdi git ve yıkan !” buyurdu.

Hadis-i Nebevi’den anladıklarımız: “Peygamber, müminlere nefislerinden daha evlâdır…” (Ahzab 6)

Ölen şahıs Hazret-i Ali’nin babası olmasına rağmen Allah Resûlü’ne (aleyhisselam) hadiseyi sunarken ilk olarak Allah Resûlü’nün amcası olarak başlaması, müminlere Allah Resûlü’nün kendilerine nasıl evla olduğu gösteren çok güzel bir örnektir.

Allah Resûlü’nün (aleyhisselam) müminlerle önceliği dirimde de, ölümde de her şeyi O’na sunmak, O’nunla başlamayı, paylaşmayı, dertleşmeyi, yürümeyi ve O’nunla bitirmeyi gerektirir.

Ehl-i beytin kendilerinin faziletini, haklarını savunurken nasıl tertemiz, ihlâs üzere olduklarını da anlıyoruz. Haklarını savunmalarının ırsî bir hamasete dayanmadığını, bilakis dini bir rabıtanın neticesi olduğunu anlıyoruz. Kendi babasının müşrik oluşunu dile getiren bir insanın Ehl-i beytin haklarını savunurken soy ve sop nedeniyle bunu yapması imkânsızdır.

Allah Resûlü’nün (aleyhisselam) emir vermesine rağmen Hazreti Ali’nin dini gayretinden, dini anlayışından bir hatırlatma yapmasından, müminin gayreti ve anlayışından dolayı ortaya koyduğu böyle tavırların gerekliliğini ve böyle bir tavır ve davranışın isyan olmayacağını anlamaktayız. İlişki böylece daha pekişmekte Allah Resûlü’nün (aleyhisselam) istek ve arzusu daha bir açıklık kazanmaktadır. Kalpler bu sayede mutmain olmakta ilişki daha kuvvetlenmektedir.

Hazreti Ali’nin, ölümü hem haber verip hem de müşriktir diye açıklık getirerek ırsî bağlılıkla, dini rabıtanın amellerinin nasıl olması gerektiğini sormasına; Allah Resûlü’nün (aleyhisselam) de “Babanı göm.” buyurarak ırsî bağın gerektirdiği ameli, sonra yıkan buyurarak dini rabıtanın gerektirdiği ameli ortaya koyarak cevaplandırdığını görüyoruz. Doğru ile gerçek arasında ki bağ birbirlerini yok ederek değil, adalet gereği her birisinin gerekliliklerini yerine getirerek kuruluyor.

“Ey o bütün iman edenler, müşrikler bir pislikten ibarettirler…”(Tevbe 28)

Necaset fikriyatta ve itikattadır. Şirk öyle büyük bir zulüm ki insanın bedenini bile pis hale getiriyor. Müşrikin bedenine temas ettiğinizde su ile yıkanmak gerekiyor. Su bedenimizi temizliyor. İnsanın yaratılış itibarıyla tertemiz olan bedenini böyle bir hale getiren, düşünceler ve itikatlarla bizlere bulaştı mı bizi ne temizler.

Müşriklerle hayat tarzımız, hayata yaklaşımımız, hayatı değerlendirişimiz, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz birbirine girmişse kaynaşmış ise bizi ne temizler. O zaman Ehl-i beytin, Ashab-ı Kiramın bizler ile ne bağı kalır. Biz Ehl-i beyt ve Ashab-ı Kiram tarafından nasıl değerlendiriliriz. Bizlere kimler diye hükmederler. Bizleri hangi isimle anarlar.

İlahi emirleri salt olarak ortaya koymak fakat içeriklerini, gayelerini gizlemek çağımızın virüsüdür. Hazreti Ali’nin tavrından, yaklaşım tarzından anladığımız; öncü olanın, gerekli olanın, içerik ve kasıt olduğudur. Âlemlerin Rabbi’nin emirlerini, veriliş kasıtlarından ayırmamak, ilahi emirleri emir sahibinden ayrı düşünmemek bizlere imanın lezzetini tattıracaktır. İman bizi teslim alacak, şekillendirecektir.

Ehl-i beyt ne kadar da temizdir. Ehl-i beyti temizleyen Allah’tır. Onlar babasının, kavminin ehli değil Peygamberin ehlidir. Onlar bizlere Nuh’un gemisi gibidir. Onlar Peygamberimiz’i kendilerinden, ana babalarından, kavimlerinden önce bilenlerdir. Ehl-i beyt bizim kurutuluş umudumuz, imamlarımız, değerli neyimiz varsa varlıklarından lütuflandığımız dürre-i yektadırlar. Bulunmaz Allah mucizeleridir. Onları övmek haddimiz değil. Canlarımız, onları anmakla değer kazanır. Sözümüz sadece onları anma gayretidir.

Peygamberimiz bir kadından bahseder. Bir kedisi vardır. Kedisini odaya kilitlemiş, kediyi yemeksiz ve susuz bırakmış, kedi susuzluk ve yemeksizlikten ölmüştür. Peygamberimiz o kadını Allah cehenneme koydu buyurmuşlardır. Ehl-i beyti susuz bırakıp sonrada bu da yetmezmiş gibi kılıçları ile şehit edenler nerededir acaba. Ehl-i beytin evleri, huzur buldukları vatan, sadık takipçilerinin gönülleridir. Gönüller ne kadar da onlara uygun vatandır.

Ehl-i beyt gönüllerin kıblesidir. Âşıkların menbâıdır. Gariblerin yuvasıdır. Dertlilerin dermanıdır. Hastalıkların şifasıdır. Zalimlerin amansız düşmanıdır. Hakikatlerin masdarıdır. Güzelliklerin mazharıdır. Hazret-i Muhammed’in zatının varisleridir.

Hülasa; Ehl-i beytin bu nezih yapılarını ve saf imânî anlayışlarını gücümüz nispetinde anlamak ve yaymak boynumuzun borcudur.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 MAYIS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort