JoomlaLock.com All4Share.net

DİL ve AFETLERİ GIYBET ETMEK - 4

dedikoduculuk

Dil ve Afetleri Gıybet Etmek - 4 - Şeb-i Vuslat

Sayı : 114 - Haziran 2017

 

Dil ve Afetleri Gıybet Etmek - 4

 

Dili Gıybetten Korumanın Çaresi:

Bil ki, bütün kötü huylar ancak ilim ve amel ilacıyla tedavi edilir. Her hastalığın ilacı, onu meydana getiren sebebin aksini yapmaktır. O halde hastalığın sebeplerini araştıralım. Dili gıybetten korumanın çaresi, genel ve detaylı olmak üzere iki türlüdür.

Genel Çareler

1. Allah’ın gazabından korkmak: Kişi, gıybet etmekle, Allah’ın (cc) gazabına uğrayacağını, gıybetin, kazandığı sevapları kıyamet günü yok edeceğini bilmelidir. Çünkü o gün, kişinin dünyada gıybet ettiği kimsenin şahsiyetine verdiği zarara karşılık sevapları ona verilir. Sevapları bulunmazsa, gıybet ettiği kimsenin günahlarından ona yüklenir. Bu haliyle Allah’ın (cc) gazabına uğrar. Gıybet etmek, Allah (cc) katında, ölü eti yemeye benzetilmiştir. Böylelikle günah kefesi, sevap kefesinden daha ağır bastığı için kul cehenneme girer. Öyle olur ki gıybeti yapılanın bir günahının yüklenmesiyle gıybet yapanın günah kefesi ağır basar ve cehennemlik olur. Bu durumda başına gelecek en hafif ceza muhakeme, sual, cevap ve muhasebe yapıldıktan sonra sevaplarının azaltılmasıdır. Bu konuda Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Gıybetin, kulun sevaplarını bitirmesi, ateşin kuru odunu bitirmesinden daha çabuktur.”

Şöyle anlatılır: Adamın biri Hasan-ı Basrî’ye (ra) “İşittiğime göre, benim gıybetimi yapıyormuşsun!” dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basrî adama: “Senin, benim yanımda sevaplarıma sahip olacak kadar kıymetin yok. (Bunun için senin gıybetini edip de sevaplarımı sana vermem)!” demiştir. İnsan, gıybet hakkında anlatılan haberlere canı gönülden inanırsa, başına gelecek tehlikelerden korkar ve kimseyi gıybet etmez.

2. Kendi nefsinin ayıbını görmek: Gıybetten kurtulmanın çarelerinden biri de kendi ayıplarıyla meşgul olmaktır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Kusurları, kendisini başkasının kusurlarıyla uğraşmaktan alıkoyan kimseye müjdeler olsun!” Kişi kendi nefsindeki kusuru bildiği halde, kendisini bırakıp da başkasını kötülemekten utanmalıdır. Başkasının içine düşüp de kurtulamadığı acizlik, kendi içine düşüp de kurtulamadığı acizlik gibidir, diye düşünmelidir. Başkasının gıyabında yapılan ayıplama, onun fiilleri ve iradesiyle yaptıkları hakkında ise, anlatıldığı gibi mahzurları vardır. Şayet yaratılışıyla ilgili konuda ise o zaman, bedeni ayıplamak, onu Yaratan’ı ayıplamak olur; çünkü bir sanatı kötüleyen, onu yapan sanatkârı da kötülemiş olur. Adamın biri, hikmet ehlinden birine: “Ey yüzü çirkin adam!” dedi. Bilge kişi de ona: “Yüzümü yaratmak benim elimde değil ki onu güzelleştireyim!” karşılığını verdi. 

Kişi, kendi nefsinde bir ayıp görmezse Allah’a (cc) şükretsin ve gıybet gibi şeylere bulaşarak kendini ayıpların en büyüğü ile kirletmesin. Zira insanları kınamak ve gıybet ederek ölü eti yemek ayıpların en büyüğüdür. Aslında insafla bakılsa, onun kendinde ayıp olmadığını zannetmesi, nefsini tanımadığını gösterir. Bu dahi en büyük ayıplardandır.

3. Kendi gıybetinin yapılmasını istemediği gibi başkasının da gıybetini yapmamak: İnsan bilmeli ki, birinin, kendisinin gıybetini yapmasından nasıl üzüntü duyarsa, başkasının gıybetini yapmak da o kişiyi üzer. Kendi nefsi için razı olmadığı bir şeye başkası için de razı olmamalıdır. Bunlar gıybetten kurtulmanın genel çareleridir.

Detaylı Çareler

İnsan kendisini gıybete sürükleyen sebebi iyi teşhis etmelidir; çünkü bir hastalığın tedavisi, onun sebebini yok etmekle olur. Bu sebepleri yukarıda anlattık. Şimdi bunların nasıl tedavi edileceğini zikredeceğiz.

1. Öfkeyi bastırmak için yapılan gıybetin tedavisi: Kızdığı kimsenin arkasından konuşmak isteyen kişi şöyle düşünmelidir: “Ben gıybetini yaparak bu adama kızarsam, gıybet ettiğim için Allah da bana kızar; çünkü Allah bana gıybeti yasaklamıştır. Ben gıybet etmekle bu yasağı hafife almış ve ilahi gazaba uğramış olurum.” Bu konuda Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz cehennemde bir kapı vardır; oradan sadece kinini Allah’a isyan ederek teskin eden kimseler girer.”

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde de şöyle buyurur: “Her kim Rabbinden korkarsa dilini haramdan uzak tutar; onunla kinini boşaltmaz.” 

Yine Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: “İntikam almaya gücü yettiği halde öfkesini tutan kişiyi Allah kıyamet günü mahlukatının önüne çıkarır ve istediği hurileri almakta onu serbest bırakır.”

Bazı peygamberlere indirilen kitaplarda şöyle geçmiştir: “Ey Ademoğlu! Kızdığın zaman beni hatırla ki ben de kızdığımda seni (rahmetimle) anayım. Helak ettiklerimle beraber seni de helak etmeyeyim.”

2. Arkadaşlara uymak için yapılan gıybetin tedavisi: Kulları memnun edeyim diye Allah’ın (cc) gazabını çekersen, bu davranışından dolayı Allahu Teala’nın (cc) sana kızacağını unutma. Mevlanın hakkını çiğneyerek, başkasını memnun etmeye nasıl razı olursun? Onları hoşnut edeyim diye Allah’ın (cc) rızasını nasıl terk edersin? Sen ancak Allah için kızabilirsin. Bu da kızdığın şahsı kötülemeyi gerektirmez. Bilakis, o adamı gıybet ederek anan arkadaşlarına Allah (cc) için kızmalısın; çünkü onlar gıybetle, en çirkin günahı işleyerek Cenabı Hakk’a (cc) isyan etmektedirler.

3. Kendini savunma için yapılan gıybetin tedavisi: Bazıları bir suçu başkasına aitmiş gibi göstererek kendisini temize çıkarmaya çalışır ve sürekli bir insanın ayıbını sayıp dökmekle uğraşır. Bunun tedavisi, insanın kesin olarak şunu bilmesidir: Yaratıcı’nın gazabına uğramak, insanların gazabına uğramaktan daha çetindir. Sen gıybet etmekle kesin olarak Allah’ın (cc) gazabına uğramış olursun fakat insanların sana kızıp kızmadığını tam bilemezsin. Sen dünyada kendi düşüncene göre nefsini temize çıkardığını düşünürsün, hâlbuki ahirette kesin olarak kendini helak edip sevaplarını yok edersin. Allah Teala (cc) gıybet edeni peşinen yermişken, sen insanların seni sevmesini ve yermemesini beklersin. Bu durum cahilliğin ve akılsızlığın ta kendisidir.

Senin mazeret olarak: “Eğer ben haram yiyorsam, falan da yiyor. Ben sultanın malını kabul ediyorsam falan da ediyor...” gibi sözlerle özür beyan etmen de cahilliktir. Çünkü sen peşinden gidilmemesi gereken kişiye uymayı bir mazeret olarak gösteriyorsun. Kim olursa olsun, Allah’ın (cc) emirlerine karşı gelene uyulmaz. Şayet birtakım insanlar ateşe atlasalar, senin de buna karşı koymaya gücün varsa, o insanlara uymazsın; uyarsan aklını yitirmiş sayılırsın. Senin kendini temize çıkarmak için söylediklerin de gıybettir, büyük günahtır. Bu şekilde (eğer ben haram yiyorsam, falan da yiyor... gibi sözlerle) özür olarak arkasına sığındığın kimseye nispet ettiğin kusurlarla iki günahı birden işlemiş olursun. Bu ise cahillik ve ahmaklıktır. Senin durumun şu koyuna benzer: Koyunun biri, bir keçi görür. Keçi kendisini dağın tepesinden aşağı doğru atar. Bunu gören koyun da aynısını yapar. Koyunun dili olsaydı herhalde şöyle bir özür ileri sürerdi: “Keçi benden daha akıllıdır. O kendini atıp helak ettiği için ben de onun yaptığını yaptım.” Elbette bunu yapanın ve söyleyenin cahilliğine gülersin. Halbuki senin durumun da aynıdır. Sen de örnek alınmaması gereken kişileri örnek alarak gıybete ve harama girmektesin. Ancak sen bu haline hiç şaşırmaz ve gülmezsin.

4. Övünmek için yapılan gıybetin tedavisi: Bazıları başkasını kötüleyip gıybetini yaparak kendi nefsini över, temize çıkarır. Bunun ilacı şudur: Şunu bil ki kendine ait anlattığın meziyetlerle insanların zihninde iyi bir insan izlenimi bıraksan bile, böyle yapmakla Allah (cc) katındaki faziletini yitirmiş olursun. İnsanlar senin başkasını ayıplayan ve karalayan biri olduğunu bildiklerinde sana hiç güvenleri kalmaz. İnsanlar yanında elde edeceğin sahte itibara karşılık Allahu Teala’nın (cc) sana sunacağı rahmeti kesin olarak kaçırmış olursun. Eğer insanlar senin faziletli biri olduğuna inansalar bile bu, Cenabı Hak (cc) katında sana hiçbir yarar sağlamaz.

5. Haset ve kıskançlıkla yapılan gıybetin tedavisi: Haset ve kıskançlık sebebiyle yapılan gıybette iki türlü azap vardır: Birincisi, kul başkasını dünya varlığı yüzünden kıskanır, elindekine kanaat etmeyip kıskançlığıyla dünyada üzüntü duyarak bir çeşit azap görür. İkincisi de, dünyadaki bu azap yanında ahirette göreceği gıybetin azabıdır. Böylece kul hem bu dünyada hem de ahirette kendini hüsrana uğratarak iki cezayı birden çekmiş olur. Gıybet ederek kıskandığı kişiyi zarara uğratacakken kendi nefsine zarar verir, sevaplarını da ona hediye eder. O zaman kendisine düşmanlık, ona dostluk yapmış olur.

Ey başkasını gıybet eden kimse! Şunu bil ki senin gıybetin ona değil, sana zarar verir. Senin sevapların ona nakledilerek ya da onun günahları sana yüklenerek ona fayda vermiş olursun. Bundan sana hiçbir fayda olmaz. Böyle yapmakla haset ve cehaleti bir arada toplamış olursun. Çoğu defa, ona beslediğin kıskançlık ve kötülük, onun değerini artırır. Bak bir şair ne diyor: “Allah bir kulunun bilinmeyen faziletini ortaya çıkarmak istediği zaman haset eden birini ona musallat eder; o, bu kimsenin güzel hallerini anlatıp durur.”

6. Eğlenmek için yapılan gıybetin tedavisi: Başkasıyla eğlenmeye gelince, bundaki maksat başkasını insanların yanında küçük düşürmektir. Bu şekilde sen Yüce Allah’ın (cc), meleklerin ve peygamberlerin katında kendini küçük düşürmüş olursun. Şayet kıyamet gününde karşılaşacağın üzüntüyü, suçu, utancı, rezilliği, alay ettiğinin günahlarının sana yüklenmesini ve bu yüzden cehenneme sevk edilmeni düşünseydin, sonuçtan korkar, arkadaşını küçük düşürmekten vazgeçerdin. 

Eğer bilirsen, asıl gülünecek durumda olan sensin. Sen alay ettiğin kimseyi dünyada küçük bir topluluk önünde küçük düşürürsün; hâlbuki kıyamet günü kendini kendi elinle bütün insanların önünde rezil edersin. Ayrıca onun günahlarını da yüklenirsin; sonra boynundan çekilerek ateşe sürüklenirsin. O gün seninle alay edilir, senin perişanlığına gülünür, böylece Allah (cc) senden o alay ettiğin kişinin intikamını alır. O mutlu olurken sen perişan bir halde ortada kalırsın. Bütün bunları düşünerek gıybeti terk edebilirsin.

7. Acıma adına yapılan gıybetin tedavisi: Aslında kardeşinin işlediği günahtan dolayı ona acıman güzel bir duygudur. Ancak senin bu durumunu şeytan kıskanır ve seni haktan saptırır. Seni onun hakkında konuşturarak, acıdığından çok daha fazla sevabın ona nakledilir. Onun günahlarını da yüklenirsin. Böylece o, acınacak durumdan çıkar, bu defa sen acınacak duruma düşersin. Hayrın silinmiş, sevapların eksilmiş olur. Bunları düşün ve gıybetten sakın.

8. Allah için kızarak yapılan gıybetin tedavisi: Allah (cc) için kızmak da güzel bir şeydir; ancak bu, gıybet etmeyi gerektirmez. Bu durumda şeytan, Allah için kızmanla elde ettiğin sevabı heba etmek için gıybeti sana tatlandırır. Böylece gıybet ederek, Allah Teala’nın gazabına uğramış olursun.

9. Hayret ve şaşkınlık için yapılan gıybetin tedavisi: Bir kusur işleyen kimsenin durumuna hayret ve şaşkınlığını ifade ederek gıybet yaptığında, aslında durumuna hayret etmelisin. Başkasının din ya da dünyası adına kendini ve ahiretini niye helak ediyorsun? Halbuki sen de dünyada sonunun ne olacağından emin değilsin. Hayret ederek kardeşinin gizli durumunu açığa çıkardığın gibi Allah da senin ayıbını ortaya çıkarır.

Bütün bu saydıklarımızın çaresi, işin aslını iyi bilmek ve bunların zararlarını tam anlamaktır. Bu da imanın bir parçasıdır. Bütün bu hususlarda imanı kuvvetli olan kimse, hiç şüphesiz dilini gıybetten korur.

Gelecek ay Rabbim (cc) izin verirse devam edeceğiz inşaallah. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, amin.

 

Kaynakça:
Dil Belâsı, Hüccetü’l İslam İmam Gazali, Semerkand Yayınları, 2011.

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort