JoomlaLock.com All4Share.net

DİL ve AFETLERİ GIYBET ETMEK - 2

 Gıybet Etmek 2

Dil ve Afetleri Gıybet Etmek - 2 - Şeb-i Vuslat

Sayı : 112 - Nisan 2017

 

Dil ve Afetleri Gıybet Etmek - 2

 

Gıybet konusuna öncelikle onun kötülüğünü anlatan ayet ve hadisleri zikrederek başlamıştık. Dergimizin bu sayısında da gıybetin manası ve tarifini istifadenize sunacağız inşaAllah. Konuyu daha iyiyi anlayabilme adına bir önceki sayımızı okumamız faydalı olacaktır.

Gıybet, duyduğu takdirde hoşlanmayacağı bir şeyi kardeşinin arkasından söylemendir. Bu kusur, onun bedeni, soyu, ahlâkı, fiili, sözü, dini, dünyası, elbisesi, evi ya da bineğiyle alâkalı olabilir. Bunların hepsi aynıdır. Şimdi gıybet olacak kusurlara birkaç örnek verelim.

 

Bedeniyle Alâkalı Gıybet; Kardeşini, gözü zayıftır, şaşıdır, keldir, kısadır, uzundur, esmerdir, sarıdır gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Soyu ile Alâkalı Gıybet; Kardeşini, babası çiftçidir, Hintlidir, fâsıktır, cimridir, ayakkabıcıdır, çöpçüdür gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Ahlâkıyla Alakalı Gıybet; Kardeşini, ahlâkı kötüdür, cimridir, kibirlidir, kavgacıdır, sinirlidir, korkaktır, âcizdir, zayıf kalplidir, her şeye atılır gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Diniyle Alâkalı Gıybet; Kardeşini, hırsızdır, yalancıdır, içki içer, haindir, zalimdir; namaza, zekâta karşı tembeldir, rükû ve secdesini güzel yapmaz; necasetlerden kaçınmaz; anne babasına iyi davranmaz, zekâtı yerine vermez, güzel taksimat yapmaz, kötü konuşarak, gıybet ederek, insanlara diliyle sataşarak orucunu korumaz gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Dünyasıyla Alâkalı Gıybet; Kardeşini, edebi azdır, insanları düşük görür; hiç kimsenin kendi üzerinde hakkı olduğunu düşünmez, kendisini insanlardan alacaklı görür; çok konuşur, çok yer, uyku vaktinin dışında çok uyur, oturacağı yeri bilmez gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Elbisesiyle Alâkalı Gıybet; Kardeşini, yenleri pek geniştir, eteği uzundur, elbisesi kirlidir gibi, onun hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.

 

Yanlış Bir İddia:

Bazıları şöyle bir iddia ile hataya düşer: Dini yönden hali bozuk olan kimsenin kusurlarını söylemek gıybet olmaz; çünkü böyle yapmak, Allah’ın kötü saydığı şeyi yermektir. Bir kimseyi işlediği günahlarını söyleyerek kötülemek caizdir. Delili şu olaydır:

Rivayete göre, çok namaz kılıp oruç tutan, ancak diliyle komşularını üzen bir kadın, Allah Resûlü’ne haber verildiğinde Resûlullah (sav) onun için,

“O ateştedir” buyurmuştur. Yine başka bir kadın için “cimridir” dendiğinde, Resûl-i Ekrem (sav), “Öyleyse onun hayrı yoktur” buyurdu.

 

İddianın Cevabı: Böyle bir anlayış ve iddia yanlıştır. Çünkü sahabeler, bu konuları hükmü öğrenmek için dile getiriyorlardı. Onların maksadı kişiyi küçük düşürmek değildi. Bir de bu olay, sadece Resûlullah Efendimiz’in (sav) meclisine hastır. Bu ümmetin âlimlerinin icma ile verdikleri şu hüküm söylediklerimizin delilidir: “Bir kişi, başkasının arkasından hoşlanmayacağı bir şeyle onu anarsa gıybet olur.”

Bu durum Allah Resûlü’nün gıybet tarifine girmektedir. Arkasından konuşulan söz her ne kadar doğru bile olsa gıybettir. Onu yapan Rabbine isyan etmiş, kardeşinin etini yemiş sayılır. Delili Resûl-i Ekrem’in (sav) şu hadisidir: Peygamber Efendimiz (sav) ashaba, “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu; ashap, “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) “Kardeşini, arkasından hoşlanmayacağı bir haliyle anmandır” buyurdu. O zaman ashab, “Şayet o dediğimiz şey kardeşimizde varsa durum nedir?” diye sordular. Resûlullah (sav), “Söylediklerin onda varsa gıybetini yapmış olursun; yoksa iftira etmiş olursun” buyurdu.

Muâz b. Cebel (ra) anlatır:

“Bir gün Allah Resûlü’nün (sav) huzurunda bir adamın arkasından, “Ne kadar aciz” dediler. Resûlullah (sav), “Kardeşinizin gıybetini yaptınız” buyurdu. Sahabeler, “Ey Allah’ın Resulü! Onda olan şeyi söyledik” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Eğer onda olmayan şeyi söyleseydiniz kendisine iftira etmiş olurdunuz” buyurdu.

Huzeyfe (ra) der ki: Hz. Âişe, bir kadından söz ederken, “Boyu kısadır” deyince, Resûlullah (sav), “Onun gıybetini yaptın” buyurdu.

Hasan-ı Basri (ra) şöyle der: “Başkasını arkadan çekiştirmek üçe ayrılır: Gıybet, bühtan (iftira), ifk (yalan). Üçü de Allah’ın kitabında yasaklanmıştır. Gıybet, onda olan şeyleri söylemendir. Bühtan, onda olmayan şeyi söylemendir. İfk, (doğrusunu eğrisini araştırmadan) onun hakkında her duyduğunu söylemendir.”

İbn Şirin bir adamdan bahsederken, “Şu siyah adam” dedi. Ardından hemen Allah’tan (cc) affını isteyerek, “Adamın gıybetini yapmış oldum” diyerek üzüldü. Yine İbn Şirin, İbrahim en-Nehai’den bahsederken elini gözlerine koyardı; “Gözü kör” demezdi.

Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Hiçbiriniz kimsenin gıybetini yapmasın. Ben bir keresinde Allah Resûlü’nün (sav) yanındayken bir kadın için, ‘Şu kadının etekleri ne kadar uzunmuş’ deyince Peygamber Efendimiz (sav): ‘Tükür, tükür’ buyurdu. Tükürdüm, ağzımdan et parçası çıktı.”

 

Gıybet Yalnız Dil ile Yapılmaz

Bil ki, dille gıybet etmek, kardeşinin ayıbını başkasına anlatmak ve hoşlanmadığı şeyle onu anmak olduğu için haram kılınmıştır. Üstü kapalı söylemek, fiil ile belirtmek de açıkça söylemek gibidir. Bu hususta, kardeşinin arkasından işaret, ima, göz işareti, yazı, hareket gibi şeyler de gıybet sınıfına girer. Böyle yapmak haramdır. Hz. Âişe annemizin (ra) şu sözü buna örnektir: “Bir gün kadının biri bize geldi. Kadın gittikten sonra başparmağımı göstererek kısa boylu oluşuna işaret ettim. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) “Onun gıybetini yaptın” buyurdu.

Bir kişinin yürüyüşünü ya da aksaklığını taklit etmek de gıybete girer. Hatta bu şekil anlatımlar, dille gıybetten daha tehlikelidir. Çünkü taklit, kusuru anlatmada ve gözler önüne sermede daha etkilidir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav), Hz. Âişe›nin (ra), birini taklit ettiğini görünce onu şöyle ikaz etmiştir: “Bana dünya dolusu mal verilse başkasını taklit etmekten hoşlanmam.” Birinin kusurlarını yazıyla anlatmak da haramdır. Zira anlatım dilinden biri de kalemdir. Bir yazarın belli bir şahsı zikrederek ayıplaması ve bunu kitapta belirtmesi gıybettir. Ancak bunu gerektiren bir sebep varsa mazur görülür. Bunun açıklaması yakında gelecek. “Bir topluluk şöyle demiştir...” derse gıybet olmaz.

Gıybet, ölü ya da diri olsun belirli ve bilinen bir şahsı kötülemektir. “Bugün bizim yanımızdan geçenlerden bazıları” ya da, “Gördüklerimizden bazısı” dediğinde, seni dinleyen bundan belirli bir şahsı anlarsa bu da gıybettir. Çünkü sakıncalı olan, gıybeti yapılan şahsın tanıtılmasıdır. Yoksa anlatmakta kullanılan usul ve yöntem değildir. Şayet muhatap, bu konuşulanlardan kimin kastedildiğini bilmiyorsa gıybet sayılmaz.

Allah Resulü (sav) birinden hoşlanmadığı bir şey gördüğü zaman,

“Bazılarına ne oluyor ki, şöyle şöyle yapıyorlar” buyurarak kişiyi belli etmezdi.

“Seferden gelenlerden bazıları” ya da, “İlim iddiasında bulunanların bazısı” dediğinde, bu sözünle kimi kastettiğin anlaşılırsa gıybet olur.

 

Bilgili İnsanların Yaptığı Gıybet

Gıybetin en çirkini gösterişe düşkün bilginlerin yaptığı gıybettir. Onlar (birini çekiştirmeye yönelik) maksatlarını anlattıkları zaman, kendilerini gıybetten kaçınanlardan göstermek için, Salih insanların konuştukları gibi konuşurlar. Bu halleriyle onlar, hem gıybet ederek hem de gösteriş yaparak iki günahı bir arada işlerler ve ne derece cahil olduklarını bilmezler. Meselâ, bu kimseler, sultanın kapısına sıkça gidip gelen birinin bir mecliste konusu geçince şöyle derler: 

“Bize, sultanın huzuruna varıp maddî şeyler temin etmek için kul köle olma belâsını vermeyen Allah’a (cc) hamdolsun...”

Yine birinden bahsedilirken, “Hayânın azlığından Allah’a (cc) sığınırız, Allah (cc) bizi ondan korusun...” gibi kurnazca dua cümlelerini kullanarak, başkasının ayıbını ortaya dökerler. Bazen da gıybetini yapmak istediği kişiyi överek ayıbını ortaya çıkarırlar. Meselâ, “Falancanın durumu ne güzeldi, ne güzel ibadet ederdi, fakat hepimizin başına geldiği gibi, ona da bir gevşeklik geldi, az sabır gösterdi...” der. Bununla güya kendisini de olayın içine katar, ancak asıl maksadı karşıdakini kötülemektir. Bu kimse kendisini, nefsini alçaltan salihlere benzeterek övmeye çalışmıştır. Böylelikle gıybet, gösteriş ve nefsini temize çıkarmak gibi üç günahı bir arada işlemiş olur. O zavallı, bu cahilliğine rağmen kendisini gıybetten kaçan salihlerden zanneder.

Cahil olanlar ilimsiz ibadete dalınca, şeytan onlarla da böyle oynar, tuzağa düşürür, amellerini boşa çıkarır, kendilerine güler ve alay eder.

Gıybet edenlerden bazısı da, birinin ayıbını zikreder, ancak orada bulunanların bazısı bunu fark etmez. Ne dediğini anlasınlar ve farkına varsınlar diye, “Sübhânallah! Şunun durumu ne acayiptir” diyerek Allah’ın (cc) ismini zikreder. Böylece yüce Allah’ın (cc) ismini kötü maksadına alet eder. Allah’ı (cc) zikrederek aldanmışlığını ve cahilliğini ortaya çıkarır.

Gıybet edenlerden bazısı da, “Arkadaşımızın başına gelen basit ve kötü hal beni üzdü. Allah’tan (cc) onu kurtarmasını dileriz” diyerek açıktan ve üzüntülüymüş gibi (arkasından) dua etmesi de yalandır. Eğer gerçekten dua etmek isteseydi namazın sonunda gizlice dua ederdi. Onun başına gelen şeye gerçekten üzülmüş olsaydı onu açığa vurmaktan da üzüntü duymalıydı.

Gıybet edenlerden bazısı da, “Şu zavallı büyük bir belâya uğradı. Allah (cc) onu da bizi de bağışlasın” der. O kişi açıktan böyle dua ederek arkadaşının ayıbını ortaya çıkarır. Allah (cc) ise onun kalbindeki kötü niyetinden ve gizli maksadından haberdardır. O, cahilliğinden dolayı bilmez ki, kınadığı kişilerin maruz kaldıkları gazaptan, belâdan daha büyüğüne kendisi düşmektedir.

Gelecek sayımızda; gıybete kulak vermek gıybeti işiten ne yapmalı ve gıybete götüren sebepleri paylaşmaya çalışacağız inşaAllah. Rabbim bildiklerimizle amel edebilmeyi nasip eylesin.

 

Kaynakça:

Dil Belâsı, Hüccetü’l İslam İmam Gazali, Semerkand Yayınları, 2011.

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort