JoomlaLock.com All4Share.net

ALLAH’IN (CC) EMANETİ ÇOCUKLARIMIZ

Hz. Fatıma’nın (ra) çocuk yetiştirme hususunda kullandığı yöntemler bugün en ciddi eğitim merkezlerinde, muhtelif din ve görüşlere mensup pedagog ve eğitim uzmanlarınca en sağlıklı yöntemler olarak tavsiye edilmektedir. Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından, Hz. Fatıma (ra) annemizin uyguladığı metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

Ünlü sahabe Selman-ı Fârisî Hazretleri “Bir gün Hz. Fatıma’nın el değirmeninde un öğüttüğünü gördüm. Bu sırada küçük Hüseyin’in ağlama sesi duyuldu. “Hz. Resûlullah (sav) size yardım edenleri sevdiğini buyurdu.” Dedim. “Çocuğu mu sakinleştirmemi istersiniz, yoksa el değirmenini almamı mı?” Hazret; “Evladımla benim ilgilenmem daha iyidir, zahmet olmazsa siz şu unu öğütebilirsiniz!”

Hz. Resulûllah’ın (sav) vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları Hz. Fatıma’yı (ra) pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken; “Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?” dediği bilinmektedir. Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.

Çocuklarla oynayıp onlara oyun arkadaşlığı yapmanın fiziki ve psikolojik faydalarının yanı sıra, çocukların fikir üretip elde olanı geliştirme gücünü de artırması açısından fevkalâde önemli olduğu unutulmamalıdır. Hz. Fatıma (ra) sağlıklı rekabet ve dürüstçe yarışmanın, çocuklarda kendine güven duygusunu geliştirip onlara sorunlardan kaçmama ve zorluklarla pençeleşme ruhunu aşıladığının farkında idi. Zaman zaman çocuklarına böyle yarışmalar yaparlarmış. Aynı çatı altında yaşayan kardeşler arasında birlik sağlamak ve çocuklar arasında ayırım gözetmemek gerekmektedir. Hz. Fatıma’nın evinde çocuklara saygı gösterilir, onların görüşleri alınarak kişiliklerinin sağlamlaşması sağlanırdı.

Hz. Fatıma (ra) çocuklarını dövmezdi. Teşvik ve ödüllendirme yönteminin, ceza ve dayaktan çok daha olumlu sonuçlar verdiği ve dayağın olumsuz neticeler getirdiği gerçeği, günümüz dünyasında yeterince netleşmiş bulunmaktadır. Hz. Fatıma’nın (ra) eğitim yöntemleri arasında en dikkat çekici olanı, çocuklara küçük yaşlardan itibaren Allah (cc) sevgisini aşılamak, onlara namaz ve orucu öğretmek ve ibadete önem vermelerini sağlamaktır.

Hz. Fatıma (ra) Kadir Geceleri’nde çocuklarını bütün gece uyanık kalmaya ve sabaha kadar ibadetle meşgul olmaya hazırlamak için onları gündüz yatırır, uyku basmaması için hafif yemekler yedirirdi. Kadir Geceleri’ne fevkalade önem verdiği ve bu gecelerde evde kimsenin uyumasına izin vermeyişi bilinen bir gerçektir. Hz. Fatıma (ra) şöyle buyurmuştur: “Kadir Gecesi’nin bereketlerinden kendisini mahrum bırakan biri gerçek anlamda bir mahrumdur.” Hz. Fatıma’nın (ra) bu konudaki yaptırım ve eğitim yöntemi unutulmamalı ve Kadir Geceleri’nde uyumasına izin verilmeyen Hasan ve Hüseyin’in henüz on yaşına bile basmamış birer çocuk oldukları hatırlanmalıdır.

Büyüğümüz Hâce Hazretleri de (ks) çocuk eğitiminin önemini ve çocuklara dini eğitimi nasıl vermemiz gerektiğini sohbetlerinde bizlere aktarmaktadırlar. Bizde bu konuyla ilgili sohbetlerden anlayabildiğimizi naçizane kısaca aktarmaya çalışacağız. Çocuğun terbiyesi, hayâsı, ahlakı anne karnında başlar. Yediğimiz, içtiğimiz, gittiğimiz yerler; duyduğumuz ve konuştuğumuz şeylerin cümlesi kısacası zâhirî ve bâtinî bütün hallerimiz karnımızdaki bebeği etkiler. Gereksiz yere çarşı pazar gezmemek; gitmemiz gerekli ise de hamile olduğumuzu göz önünden çıkarmadan gözümüzü, gönlümüzü muhafaza ederek gitmek gerekiyor. “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, sonra onu anası, babası ya Yahudileştirir ya da Hıristiyanlaştırır ya da mecusileştirir.” İnsan tertemizdir, onun kalbi, azaları, dünyevi kirden uzak ve boştur. Hakk’ın (cc) kelamıyla, sünnetullahla dolmak, işlenmek ister. Öncelikle ona güzel bir isim koymalıyız, nitekim hadisi şerifte de şöyle buyrulmaktadır: “Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler seçin.” İslam fıtratı üzere doğan çocuğun İslam’a olan sevgisi ve yaşantısında anne babanın büyük payı vardır. “Bebekler mis kokuludur çünkü onlar Allah’tan (cc) yeni gelmişlerdir” buyuruyor Hâce Hazretleri (ks). Doğumdan sonra kulağına okunan ezan bebeğin benliğinde yer ediyor. Zannetmeyelim ki bebekler anlamaz, hissetmez. Bebekler boş bir bilgisayar gibidir; biz ne verirsek onu kaydeder ve zamanı gelince onun haline sirayet eder. Bebekken dinleteceğimiz Kur’ân-ı Kerim’i bilinçli dinleyemese de bir aşinalık kazandırır ona. Hâce Hazretleri (ks) buyuruyorlar ki: “Çocuklarımız uyumayınca onlara masallar anlatıyoruz. Nedir onlar; kırmızı başlıklı kız… vb. Neden çocuğumuza Hz. Fatıma’yı Hz. Ali’yi, Hz. Ömer’i anlatmıyoruz. Çocuk Hz. Fatıma’yı tanısın, Allah’ın aslanı Hz. Ali’yi tanısın, onları sevsin. Masal olarak da anlatabilirsin. Çocuk sabaha kadar kurtlarla çakallarla uğraşmasın.”

Çocuk yetiştirmek, yedirip içirmek ve sadece aklımıza geldikçe eğitmekle olmuyor. Hz. Mevlânâ şöyle buyuruyor: “Çocuklarınızın karınlarını ve zihinlerini doyurduğunuz kadar, ruhlarını da besleyiniz.” Çocuğu hayata hazırlamak, ona güzel ahlâk kazandırmak, temel dinî bilgileri öğrenmesini sağlamak biz anne babaların çocuğuna vereceği en güzel şeylerdir. Çocuklarımıza karşı takınacağımız tavırların temelinde Peygamberimiz’in (sav) bize tavsiyeleri ve uygulamaları yer almalıdır. Zira her konuda olduğu gibi çocuklarımız konusunda da en güzel örneğimiz sevgili Peygamberimiz’dir (sav). Peygamber Efendimiz’in (sav) çocuklarına ve torunlarına olan sevgisi malumunuzdur. Bu, anne babanın çocuğuna karşı görevi, çocuğun da anne babası üzerindeki bir hakkıdır. Ağaç yaş iken eğilir, çocuklarımızı da küçük yaşta eğitmeliyiz. Biraz daha büyüsün deyip ertelersek, sorduğu sorulara anlayamaz diye doğru bir şekilde cevap vermezsek, çocuk da dışarıdan duyduğuna inanır. Çocukta merak duygusu üç yaştan itibaren başlar. Çocuğun hayatı ve kendini anlamlandırmaya dair sorduğu soruları yaşına uygun bir şekilde cevaplamak çok önemlidir. Allah’ı (cc) ceza veren, yaramazlık yaptığında elini yakan, taş eden birisiymiş gibi anlatmak çok yanlıştır. Çünkü bu yaş grubu bunu anlayamaz ve bilinçaltında Allah (cc) sadece korkulan olarak kalır. Masal ve dini hikâyeler anlatılarak Allah (cc) sevgisi ve koruyuculuğu öğretilebilir. Çocuklara beş-altı yaşlarında daha geniş bilgiler vermeye başlamalıyız. Ama bu süre zarfınca da boş durmamak, sevdirmek lazım. Hâce Hazretleri (ks) çocukların üç yaşından itibaren camilere götürülüp, çocuğun o mekânları bilip sevdirilmesi, cemaate alıştırılması gerektiğini buyurmuşlardır. Kısa sureleri, Allah’a (cc) şükretmeyi, “Elhamdülillah” demeyi, Peygamberimiz’in (sav) isimlerini, yemeye içmeye başlamadan besmele söylemeyi öğretebiliriz. Tabi ki bunları çoğaltabiliriz. Mesela çorapla tuvalete girilmemesi gerektiğini söyler ve sürekli tekrar edersek yaşı küçükte olsa buna dikkat ediyor. Tabi bu bilinçli yapmıyor ama bu onun bilinçaltına yerleşiyor. Çocukların sorularına doğru bir şekilde ve onların anlayacağı tarzda cevap vermek gerekir. Çünkü anne baba yaşantısıyla, haliyle örnek teşkil etmese ve doğru bilgilerle din-i Muhammedî’yi anlatıp sevdirmese o zaman çocuk dışarıyı doğru bilir, Allah (cc) muhafaza sever de.

Çocuklar donmamış beton gibidir; üzerine ne düşse iz bırakır. Çocuklarımızın ilk eğitim merkezi ailedir. Aile içi huzur, anlayış, anne babanın birbiriyl olan ilişkisi ve konuşmaları çocuğu doğrudan etkiler. Konuşmalarımıza dikkat edip edepli bir şekilde konuşmalıyız. Eşler arası tartışmalar oluyorsa kesinlikle çocuğun yanında yapılmamalı. Çocuğun duyacağı her söz, onun kişiliğinde yer alır.

Çocuklar kendilerine verilen sözü asla unutmazlar. Buna dikkat edersek ona önem verdiğimizi anlarlar. Böylece onlara güzel örnek olmuş oluruz. Peygamber Efendimiz’i (sav) evine davet eden bir sahabe, Efendimiz (sav) rahatsız olmasın diye gürültü yapan çocuğunun yanına giderek kulağına bir şeyler söyler ve çocuk sakin sakin durmaya başlar. Efendimiz (sav) çocuğa ne söylediğini sorar. Sahabe efendimiz de; “gürültü yapmadan durursa ona hurma vereceğini” söylediğini söyler. Bunun üzerine Efendimiz (sav) “Hurmasını verdin mi?” deyince, sahabe efendimiz de “Evet, ya Resûlallah!” der. Efendimiz (sav) “Eğer hurmasını vermeseydin yalancı olurdun.” buyurmuşlardır. Çocuk da olsa verdiğimiz sözü yerine getirmenin önemi başka nasıl anlatılabilinir ki? Çocuğumuza ne olursa olsun yalan söylememesini öğretmeliyiz. Resûlullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Şaka bile olsa yalan söylemeyin.”

Terbiye konusunda çevremizdeki ortamların tabii ki etkisi vardır ama suçlu sadece çevremiz de değil. Yabancı bir yazarın sözü de buna iyi bir örnek olacaktır sanırım: “Başağın iyi yetişmesine engel, zararlı otlar değil, çiftçinin ihmalidir.” Anne babanın en önemli vazifesi Müslüman bir insan yetiştirmektir. Ayeti kerimede; “Ey iman edenler; kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ateşten koruyunuz.” (Tahrim 6) buyrulmuştur. Hâce Hazretleri buyuruyorlar ki, “Kim çocuğunu ateşe atmak ister? Çocuğumuzu sabah namazına uyandırmaya kıyamıyoruz ya da hava soğuk uyusun diyoruz ama farkında değiliz ki çocuğumuzu kendi elimiz ile ateşe atıyoruz.” Çocuk üzerinde yaptırım gücümüzün olabilmesi için onu çok sevmek ve bunu ona söylemek gerekiyor. Çocuğu çok sevmek, şımartmak anlamına gelmiyor. Hz. Ömer efendimizin (ra) şu sözü çok yerinde olacaktır: “Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol.” Çocuk eğitiminde hediye ile ödüllendirmek çok etkili bir yöntemdir. Tabi her şeyi dozunda yapmak gerekiyor. Hediyede mübalağa yaparsak, şartlı eğitim olur ve alışkanlığa sebep olur. Çok fazla hediye ve oyuncak almak da çocukta duygusal doyumsuzluğa neden olur, diyor araştırmacılar.

Çocuklarımız geleceğin Hz. Fatımaları, Hasanları, Hüseyinleri olup onlara benzerler inşaallah. Tabi onların öyle olabilmesi için öncelikle bizlerin de birer Hz. Hatice, Hz. Fatıma olabilmeye, onlara benzemeye gayretkâr olmamız gerekiyor. Bizler çocuklarımızın taklit ettikleri ilk öğretmenleriyiz. Çocuğumuzda bir yanlış, kötü huy ve davranış görüyorsak hatayı öncelikle kendimizde aramalıyız. Göreceğiz ki onun bu halinde bizim de payımız var. Çocuklarımızın nasihatten daha çok iyi bir örneğe ve ona ayıracağımız zamana ihtiyacı vardır. Önce kendi nefsime diyorum ki maalesef biz hep zamandan şikâyetçi olduk. İmam Şafii Hazretleri şöyle buyurmuşlardır: “Zamana kusur buluruz. Hâlbuki zaman konuşacak olsa utanırız.” Günde hiç olmazsa on beş-yirmi dakika sadece çocuğumuzla ilgilenip onunla, onun seviyesine inerek oynamak, bizi onun iç dünyasına götürecektir. İnanın kısa da olsa bu zaman, çocuk için en mutlu olduğu ve sizi kendine en yakın hissettiği andır. Çocuk kendine özel zaman ayrıldığının farkında olur, güven içerisinde ve sevildiğini hisseder ve sever. Seven de sevdiğine kıyamaz. Görüyoruz ki eğitimin başı sevgiden ve güvenden geçer. Zaman hızla ilerlemekte ve çocuklarımız da çok çabuk büyümekteler. Bir atasözsü vardır ya; “Çocuktu kıyamadım, büyüdü yenemedim.” demek zorunda kalabiliriz. Çocuklarımıza zamanı geldiğinde namazı anlatmalıyız, sevdirmeliyiz, daha sonra ondan kılmasını istemeliyiz. Çoğu anne babanın sıkıntısı var bu konuda. Çocuğum namaz kılmak istemiyor veya ben dediğim için zorla kılıyor, deniliyor. Zor bir durum ama biz gayret etmesek himmet gelir mi? Acaba biz severek yapıyor muyuz? Bu noktada da kendimize bakacağız. Çocuk bizim namaz sevgimizin, şevkimizin ne kadar farkında acaba. Ezan-ı Muhammedî’yi nasıl dinliyoruz? Onun yanında, namaza nasıl bir sevinçle duruyoruz. Çocuğumuz bütün bunların farkındadır. Çocuğumuz bizim sevgimizi bilsin, bildirelim. Çünkü çocuk bizi taklit edecektir, önce taklit sonra tahkik inşallah. Çocuğumuza dua edelim, Rabbim ibadet sevgisi versin diye. Kolay işler değil bunlar. Başıboş insanlar değiliz. Bu yüzden yardım alalım, ehline danışalım, birazcık kitap karıştıralım. Rabbim kolaylık verir inşaallah.

Malumunuz çocuklar çok hayal kurar. Bu güzel bir şeydir yalnız fazla hayalperest ve tamamen gerçek dışı da olmamalıdır. Hayal kuran çocuğun düşünce gücü güçlü olur ve hayal ettiğini yapmaya ve benzemeye çalışır. Örneğin çizgi film kahramanlarına benzemek istiyor, televizyonda gördüklerini taklit ediyor. Tabi bunları hayatımızdan tamamen çıkartabiliyorsak sorun yok ama yalnız yaşıyor ve çocuğa bir meşguliyet olsun diyorsak sadece daha dikkatli, kontrollü ve faydalı olanları seçmeliyiz. İmkânlar dâhilinde eğitici cdler alabiliriz. Tabi ki takdiri ilahi ne buyurmuşsa onu yaşayacağız lakin bize düşen verilen iradeyi kullanmaktır. Çocuk eğitimi çok ciddi bir vazifedir. Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras, onu hem dünya hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.

Dünyanın en mükemmel üniversitesine eksiğimize kusurumuza bakmaksızın bizleri talebe olarak kabul ettiği ve bizlerle yorulmadan meşgul olduğu için değerli Hâce Hazretleri’nden (ks) Rabbim zerreler adedince razı olsun. Rabbim başımızdan ve gönlünüzden eksik etmesin.

Rabbim yâr ve yardımcımız olsun inşaallah! (Âmin!)

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2011 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort