JoomlaLock.com All4Share.net

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır

Allah cc Kulunu Günahlardan Kıskanır

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır - Şeb-i Vuslat

Sayı : 124 - Nisan 2018

 

Allah (cc) Kulunu Günahlardan Kıskanır

 

Rahman ve rahim olan Allah’ın (cc) adıyla. İçinde bulunduğumuz bu rahmet mevsimini; bereketli, ihlaslı bir şekilde ibadet, taat, tefekkür, tevekkül ve Rabbimiz’in (cc) razı olacağı işler üzere geçirebilmeyi ve Ramazan-ı Şerife erişebilmeyi Cenabı Hak’tan (cc) niyaz ediyoruz.

Vâsıl olmaz kimse Hakk’a, cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pürnûr olmadan
Sür çıkar ağyarı dilden tâ tecelli ede Hak
Padişah konmaz saraya, hane mamur olmadan

Her şeyden uzak olmadan kişi Hakk’a vâsıl olamaz, gönül pürnûr olmadan da hazine açılmaz. Gönülden Allah’tan (cc) gayrısını çıkar ki Hak tecelli etsin. Çünkü hane mamur olmadan padişah saraya girmez. 

Bir insan bile evine misafir olarak gelirken kendine ve evine çekidüzen veriyorsun da Allah kirli kalbe teşrif eder mi? Rabbimiz’den (cc) duamız bu mübarek günler hürmetine gönül evimizi temizleyebilmeyi bizlere nasip etmesidir..

Kıymetli okuyucularımız bu ayki yazımızda başlıkta da zikredildiği üzere Cenabı Hakk’ın kıskançlığının ne anlama geldiğini hadisi şeriflerle birlikte anlamaya gayret edeceğiz. Konu şu üç hadisi şerif çerçevesinde işleniyor.

Birincisi, Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah Teala kıskanır. Allah’ın kıskanması, mü’min kulunun O’nun haram kıldığı şeyi işlemesi sebebiyledir.”

İkincisi Abdullah bin Mes’ud (ra) der ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “(Kulunu) Allah’tan daha çok kıskanan bir varlık yoktur. Bu sebeple O, çirkinliklerin açığını da gizlisini de haram kılmıştır.”

Üçüncüsü Sevbân (ra) der ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kişi, işlediği günah sebebiyle rızkından mahrum kalır! Kaderi ancak dua geri çevirir. Ömrü de ancak iyilik ve hayırlar (birr) uzatır.”

Günah, ilâhî emir ve yasaklara muhalif inanç, söz, fiil ve davranışlar, dinen suç sayılan işlerdir. Rasulullah (sav) günahı hadis-i şeriflerinde şöyle tarif buyurur:

“(Günah) kalbini tırmalayıp duran ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”

“Günah içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvalar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.”

Dünyaya imtihan maksadıyla gönderilen insan, hem hayra hem de şerre istidatlı olarak yaratılmıştır. Onun yapısında bulunan kötülük meylinin kaynağı nefstir. Çünkü nefs, “devamlı kötülüğü emreden (nefs-i emmâre)” ve kişiyi günaha sevk etmek için fısıltılar halinde devamlı telkinlerde bulunan dâhili bir düşmandır. 

İnsanı günahlara sevk eden bir başka saik de, onun ölümsüz bir dünya hayatını arzu etmesi ve ahireti pek düşünmemesidir. Kendini bu zehirli duygulara kaptıran insan, ahireti unutarak pervasızca hareket eder ve hayvani isteklerini tatmin edebilmek hırsıyla günahlara kolayca düşüverir. Ayrıca insanın zayıf yaratılması, mal, mülk ve evlat sevgisiyle dolu olması da onu günahlara sürüklemektedir. 

Günahın harici sebepleri de vardır. Dünya hayatının cazibesi, kötü örneklerin bol miktarda mevcudiyeti ve sırat-ı müstakim üzerine oturup insanları Hak yolundan saptırmaya ahdetmiş olan şeytanın aldatması bunlardandır.

İnsan bütün bunlarla mücadele edebilmek için nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye ameliyesi ile meşgul olmalıdır. Bu sayede, Allah’tan (cc) gafil olmadan zikir üzere bir hayat yaşamayı öğrenmelidir. Zira bütün günahlar, insan Allah’ı unuttuğu zaman devreye girmeye başlar.

Günahları terk ederek onlardan uzaklaşmak, ilahi emirleri yapmaktan önce gelir. Kalp evvelâ günahlardan temiz-lenmeli, daha sonra farzları yaparak nurla doldurulup tezyin edilmelidir. Çünkü günahlar ve haramlar, dini duyguları helak eden zehirler mesabesindedir. Fakat zahiren bal gibi görünüp insanlara tatlı gelir. Onlara aldanan insanlar da nihâyetinde manevi hayatlarını perişan ederler.

Şunu unutmamalıdır ki, her nimet bir külfeti gerekli kılar. Cennet ve Cemâlullah’ı isteyen mü’minler de nefse tatlı gelen günahlara düşmemek için birtakım külfet ve meşakkatlere katlanmak mecburiyetindedir. Bu hâl, ilahi imtihanın bir sırrıdır.

Cenâbı Hak (cc) kullarını çok sevdiği için daima onların hayrını istemekte ve her zaman onlara rahmetiyle muamele etmektedir. Dolayısıyla Allah, kullarının günah işleyerek imtihanı kaybetmesini ve Zâtı’ndan uzaklaşmasını asla istemez, bundan hoşnut olmaz.

Birinci hadisimizde beyan edildiği üzere, kullarını günahtan kıskanır. O yüce kudret, onların nefse, şeytana ve neticede günahlara kapılarak sırat-ı müstakimden ayrılmasını ve cennetin yolunu şaşırmasını hiç istemez. Kullarının devamlı kendisine doğru gelerek manen yükselmesini ve cennetinden istifade etmesini arzu eder. Onlara, yüce Zatı’nı hiçbir zaman unutmayıp daimi beraberlik şuuruna ermelerini tavsiye eder. Çünkü insanların bütün kazancı buradadır. Hadis-i şerifte geçen ve “kıskançlık” diye tercüme ettiğimiz “gayret” kelimesi, Allah’a (cc) nispet edilince, kulunun haram ve gayr-i meşru söz ve fiiller yapmasına, dalâlet ve şekâvete düşmesine rıza göstermemesi, ona merhamet ederek doğruluk, hidayet ve saadet üzere olmasını ve Yüce Zatı’na yaklaşmasını arzu etmesi manalarına gelir. Yoksa insanlarda olduğu gibi ani ve ölçüsüz tepkilerle kendisini gösteren bir gayret ve kıskançlık Allah (cc) hakkında düşünülemez.

Cenâbı Hak (cc) kulunun kötü duruma düşmesine rıza göstermeyeceğini şöyle beyan buyurur: “Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz.” (Zümer 39/7)

Aslında kıskançlık, karı-kocanın muhabbet ve koruma hisleriyle birbirlerini başkalarından sakınmalarını, kızgınlık gösterip sitemde bulunmalarını ifade eder. Cenâbı Hak da, kullarını korumak ister ve onların kendisinden uzaklaşmalarından hoşlanmaz. Bu sebeple günahları yasaklar ve günaha kapılan kullarını, bu musibetten kurtarıp temizlemek için, bazı belâ ve musibetlerle tedip eder. İşte böyle durumlarda “Gayretullah’a veya gayret-i ilâhiyeye dokundu” denir.

Yüce Rabbimiz, insanların manevi olarak alçalıp, ahirette perişan olmasına rıza göstermez. Günahlar ise meleki hisleri hayvani arzulara teslim ederek, ruhun mükemmele doğru gelişimine mani olur ve onu en aşağı seviyeye (esfel-i sâfilîne) doğru sürükler. Neticede kalbin kararıp safiyetini kaybetmesine sebep olur. Bu da en güzel kıvamda ve mükerrem olarak yaratılan insanın tükenişini ifade eder. Dolayısıyla kalbin safiyet ve berraklığını muhafaza için, günah ve mâsiyetlerin menfi telkinlerinden son derece sakınmak icap eder.

Cenâbı Hak (cc) kullarını günahtan uzak tutmak için her türlü kolaylığı sağlamıştır. Şu hadis-i şerif Rabbimizin (cc) ne kadar merhametli olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir: Rasulullah (sav) şöyle buyurur: “Allah Teâla Hazretleri meleklerine şöyle emreder: Kulum kötü bir amel yapmak isterse, onu yapmadıkça yazmayın! Yapınca, onu aleyhine bir günah olarak yazın! Eğer benim rızamı düşünerek terk ederse bunu onun lehine bir sevap yazın! Kulum iyi bir iş yapmayı arzu ederse, yapmasa bile ona bir sevap yazın! Eğer onu yaparsa, en az on misli olmak üzere yedi yüz misline kadar ona sevap yazın!”

Bunun yanında Cenâbı Hak, kullarını affetmek için sayısız fırsat kapıları aralayarak, onları her fırsatta günahlardan arındırmayı murat etmektedir.

İkinci hadisimizde, Allah’tan (cc) daha çok kıskanan kimse bulunmadığı, bu sebeple de Allah’ın (cc) çirkinliklerin açığını da gizlisini de yasakladığı ifade edilmektedir. Bu durum, kullarına Allah’tan (cc) daha çok şefkat ve merhamet gösteren kimse bulunmadığını gösterir. Her şeyi en iyi bilen Rabbimiz, günahların kulları için ne kadar zararlı olduğunu da en iyi şekilde bildiğinden, açık gizli bütün günahları yasaklamıştır. Günahların işlenmesine Cenâbı Hak kadar kızan ve bunu O’nun kadar çok yasaklayan kimse olamaz. O hâlde, Allah’ın günahkâr kuluna vereceği ağır cezayı yadırgamamak icap eder. Yüce Rabbimiz bu cezalarla kullarını korkutup, onları günahların zararından muhafaza etmeyi murat etmektedir.

Allah Teala (cc), kullarını günah ve çirkinliklerden muhafaza etmek için peygamberler ve kitaplar göndermiş, emir ve yasaklarını önceden bildirmiştir. Koyduğu sınırlara riayet edilmemesi hâlinde gazaplanacağını da daha önceden haber vermiştir. Bütün bunlar O’nun kullarını günahlardan korumayı murat etmesinden kaynaklanmaktadır. Cenâbı Hak, günahlar karşısında kulunu her varlıktan daha çok kıskanmakla birlikte, buna karşı muamelesini daima hikmetle, adaletle ve en güzel şekilde yapar. Zulme ve haksızlığa asla meydan vermez. 

Devam edecek...

 

KAYNAKÇA:
Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Murat Kaya
Feyzü’l Furkan Kur’an-ı Kerim ve Meali, Hasan Tahsin Feyizli

 

Yazar:  Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort