TEVBE KARARLILIKTIR, BİR DAHA YAPMAMAYA AZMEDİŞTİR

Tevbe Kararlılıktır, Bir Daha Yapmamaya Azmediştir- Yakub Haşimi Hocaefendi

Sayı : 133 - Ocak 2019

 

Tevbe Kararlılıktır, Bir Daha Yapmamaya Azmediştir

 

Sual: Efendim Cenabı Hak ayeti kerimede: “Ey iman edenler! Allah’a öyle tevbe edin ki, nasuh bir tevbe olsun.” buyuruyor. Öncelikli olarak tevbe, nasuh tevbesi nedir ve bu nasuh tevbe nasıl yapılır?

Cevap: Tevbe bir furkandır yani fark ediştir. Hakk’ın istediği ile nefsin istediklerini fark edip; nefsin istediklerinden kaçıp Hakk’ın istediklerine sığınıştır tevbe. 

Tevbe acziyet, pişmanlık, mahcubiyet duygusudur. 

Tevbe, “Ya Rabbi benim bu nefse gücüm yetmiyor, şeytanla baş edemiyorum. Sana sığınıyorum, Sen benim elimi bırakma, beni kapından kovma. Benim ümidimi, sevincimi kırma Ya Rabbi.” diyerek Allahu Teala’ya karşı aczini itiraf etmektir. 

Bu anlamda acziyeti itiraf, hasbelbeşer yapılmış eksikler, noksanlar varsa bunlardan pişmanlıktır. Harbi bir şekilde “Evet, ben bunları yaptım, şeytanla baş edemedim, nefsime gücüm yetmedi bunları yaptım. Pişmanım, kapına geldim. Küçüğün işi sehv ile isyan büyüğün işi af ile ğufrandır, ben merhametine sığınıyorum.” diyerek pişmanlık duymaktır. Allah’ın azametinden, kibriyasından, yüceliğinden mahcubiyettir, utanma duygusudur. 

Allah Rasulü: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” ayeti kerimesi geldiğinde altı ay semaya doğru bakamamışlar. Ben nasıl Allah’a istediği gibi doğrulacağım, nasıl bunu başaracağım diye edebinden, utanma duygusundan utancından semaya bakamamış. Ta ki O’nun hakkında “عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ - Ey Muhammed! Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzeresin.” (Yâ-sîn, 4) ayeti gelinceye kadar. Sen dosdoğru yol üzerindesin, sen doğrusun, korkma! Bu müjde O’na verilinceye kadar gökyüzüne bakamamış Kâinatın Efendisi. 

İşte tevbe böyle bir mahcubiyettir, mahzuniyettir. İnsanın bir kaybı oluyor, misal ailesinden birini kaybediyor; annesini, babasını kaybediyor, evladını kardeşini kaybediyor vesaire, Allah cümle göçmüşlerimize rahmet eylesin. Bundan dolayı ne kadar mahzun oluyor, günlerce yüzü gülmüyor, yemiyor içmiyor, iştahı kaçıyor. Halbuki ölen kendisi değil aileden biri vefat etmiş. Ama onun yokluğu, onun olmayışı bunu bu kadar etkiliyor. Belki onunla yaşadığı şeyleri düşünüyor. Geçmişte güzel şeyler yaşamış, güzel ilişkiler olmuş. Onlar bir daha olmayacak, bunları düşününce mahzun oluyor. 

Bırakın bir insanın annesini babasını kaybetmesini evinde beslediği bir muhabbet kuşu olsa iki üç sene ona baksa su verse, yem verse o muhabbet kuşuyla arasında bir ülfet olsa adeta bir dostluk olsa; onu bir evlat gibi sevse… O kuş uçsa, kaçsa veyahut ölse o insan mahzun oluyor. Kuş, ama üzülüyor insan… 

Veya mal kaybediyor, para kaybediyor; malını satmak zorunda kalıyor. 

Eğer bir mümin işte tevbe ile Allah’a karşı böyle bir mahcubiyet, mahzuniyet yaşamıyorsa o tevbeyi anlamamış demektir. İsyan, günah, gaflet… yaptığın her ne ise sana imanın hakikatini, Allah’ın sevgisini, Allah’ın heybetini kaybettiriyor. Bunları unutmasan zaten, kaybetmesen o günahı işleyemezsin. İhsanı düşünen bir insan, Allah’ı görürmüşçesine hareket etse, Allah’ın kendini sürekli gördüğünü müşahede etse, bunu düşünse kötülük yapamaz. 

Öyleyse bu insan Hakk’ı kaybetmiş, bundan dolayı mahcubiyet yaşaması lazım. Ya Rabbi ben senin gözünün önünde neler yapıyorum!.. 

Misal sigara içiyorsun baban geliyor, deden geliyor, amcan geliyor seni öyle yakaladığında mahcup oluyorsun, hemen ayağının altına atıyorsun. Niye, babana saygından… Allah’a karşı günah işliyorsun, seni her daim gören işiten senden haberdar olan Âlemlerin Rabbine karşı sen bir masiyette, bir hatada, bir isyanda bulunmuşsun. Peki, bunun sende bir mahcubiyeti olmamalı mı? Bir toparlanması olmamalı mı? 

İşte tevbe mahcubiyettir. Tevbe kararlılıktır, bir daha yapmamaya azmediştir. Furkan dedik ya madem fark ettin ki yaptığım şey yanlıştır, Hakk’a karşı yapılmaması lazım, “Ben Müslümanım benim böyle davranmamam lazım.” bunu anladın, ciddi karar vermelisin ki onu bir daha yapmayasın. Bir daha misal yalan söylemeyesin, gıybet etmeyesin, zulmetmeyesin, kimsenin hakkına hukukuna tecavüz etmeyesin, kem gözle kimseye bakmayasın. Kibirden, gururdan, ucbdan uzak durasın. Kararlılıktır tevbe. 

Tevbe ric’atır, dönüştür; Allah’a dönüştür. “Ya Rabbi ben nefsani bir alanda, şehevi arzularla, gaflet içinde yaşıyordum. Şimdi uyandım, Seni tanıdım, bildim. Sen sonsuz merhamet sahibi, mağfiret sahibi, güç kuvvet sahibi Âlemlerin Rabbisin. Sana döndüm Ya Rabbi.” 

Dönüştür; dolayısıyla bir muhabbettir sevgidir, aşktır tevbe. Seven sevdiği ile arayı bozar mı, katar mı? Sevdiğini incitir mi? Günahtan Cenabı Hak inciniyor. Bizi günah işleyelim diye yaratmamış. Hayırda yarışalım diye yaratmış bizi, güzellikleri yapalım diye yaratmış bizi. Şer işledik mi, yanlış yaptık mı inciniyor Cenabı Hak. Nasıl sevdiğimizi incitelim? Çocuğumuzu incitmiyoruz, bizden bir şey istese yok dememeye çalışıyoruz. Misal elbise istiyor, oyuncak istiyor alakaderilimkan ona yok demek istemiyoruz, çocuğun yüzü yere düşmesin… Allah senden kulluk istiyor, ibadet istiyor, itaat istiyor, dürüstlük istiyor, doğruluk istiyor, temizlik istiyor. Seviyorsan eğer bunları var gücünle yapmaya azmedeceksin. 

Tevbe muhabbettir, tevbe istikrardır, sıratı müstakim üstünde, Allah’a dosdoğru giden yol üstünde sabitkadem olmaktır. Kararlılıktır dedik ya kararını vermişsin. Kararın ne idi: Ben Müslümanım, Müslüman kalacağım, Müslüman öleceğim. Öldürseler beni, ben Allah’ın izniyle Rabbime karşı yanlış yapmam. Rabbimi aldatmaya kalkmam, Rabbimi kandırmaya çalışmam. 

İstikrar… 

Namazımdan, abdestimden, helalimden taviz vermem. Hiç kimse beni harama, küfre, fıska, zındıkaya bulaştıramaz. 

Sorunun ikinci bölümü, tevbe nasıl yapılır? İnsan işte bütün bu duyguları, bu erdemleri özünde birleştirip Allahımızın “فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ - O halde hemen Allah’a kaçın” (Zariyat, 50) emri üzerine; bütün bu duygularla masivadan, gafletten, nefsaniyetten, hevau hevesten Allah’a koşuştur tevbe. Şöyle bir akşam vakti okulların dağılma saatinde gidin bir okulun önünde okuldan çıkan çocukları izleyin. Okul bittiğinde, bitiş zili çaldığında o çocuklar sınıflarından nasıl bir heyecanla, bir coşkuyla koşuyorlar… Onlara göre o günkü sıkıntı, yoğunluk bitti, ders bitti. Bir an evvel evlerine koşup ne yapacaklarsa evlerinde, kendilerince huzur ne ise ona bir koşuşları var. Gözü kimseyi görmüyor o talebenin. Birbirini ezercesine okulun kapısından, sınıflardan çıkıyorlar. 

Teşbihimi mazur görün kış vakti ağılda tutulan hayvanları düşünün… Bahar geldiğinde, etraf yeşillendiğinde, ağılın kapısını açtığınızda o hayvanlardaki coşkuyu bir düşünün. O yeşilliklere doğru, yaylalara çayırlara doğru nasıl bir hücum vardır. 

İşte tevbe böyle yapılır. Günahtan, masivadan Allah’ın razı olmadığı her şeyden Allah’ın rızasına, Allah’ın yoluna O’nun emrine böyle bir koşuş… Coşkuyla… 

Cenabı Hak bizden istediği her şeye marka koymuş, kalite koymuş. İman istiyor; kamil iman istiyor. Amel istiyor; salih amel istiyor, vasıflı işler istiyor. Tevbe istiyor; nasuh tevbesi istiyor. “تُوبُوا إِلَى اللَّهِ - Allah’a tevbe edin” Ama “تَوْبَةً نَّصُوحًا - Nasuh gibi tevbe edin.” 

Nasuh kim? Geçmiş Peygamberlerin (aleyhimussalatu vesselam) ümmetlerinden Nasuh isminde bir erkek. Bu Nasuh’un sakalı bıyığı çıkmıyor. Ama şehveti ziyade, arzuları çok. Bu arzularını tatmin için, nefsini körlemek için kendine makyaj yapıyor bayana benzetiyor kendini ve gidiyor bayanlar hamamında tellak oluyor. Kadınları keseliyor, onların mahrem yerlerini görüyor, onlara dokunuyor. Öyle tatmin ediyor kendini. 

Bir gün şehrin valisi hamamı kapatıyor. Kendi ailesini, kızlarını, gelinlerini hasılı mahremlerini hamama getiriyor. Hamama yabancı girmeyecek diyor. Hamamda aileden birinin bir ziyneti kayboluyor. Bu hamamda kaybolduysa o zaman bunu hamamdaki görevlilerden birisi aşırdı, diyorlar ve asker hamamın etrafını kuşatıyor. Vali emir veriyor ki hamamda herkesi arayın. Nasuh’u korku alıyor. Aramada erkek olduğu ortaya çıkacak, sen erkeksin bayan hamamında ne işin var, deyip Nasuh’un kellesi gidecek. Müthiş bir can korkusu… Bu can korkusuyla Nasuh Allah’a yöneliyor. Ya Rabbi sen beni burada satreyle, beni gize, beni kurtar; tevbe bir daha ben bu işi yapmayacağım. Ben vazgeçiyorum ama kellem gidecek, hayatımı bana bağışla. Çok gözyaşı döküyor, çok pişman oluyor. Derken Nasuh’a sıra gelmeden ziynet bulunuyor. Maksat ziynetin bulunmasıydı, diğerlerini aramıyorlar. Ziynet bulununca arama kaldırılıyor. Nasuh çıkıyor o hamamdan, o çıkış bir daha o işi yapmıyor. 

Allahu Teala’nın bu hareket hoşuna gidiyor, bunu kıyamete kadar gelecek insanlığa bir örnek gösteriyor. Nasuh gibi olun, pişman olduğunuz şeyi bir daha yapmayın, kararlı olun. Kalite istiyor. 

Cenabı Hak hoşuna giden şeyleri kıyamete kadar bakileştiriyor arkadaşlar. 

Hazreti Hacer Allah’a sığınarak Safa Merve arasında oğluna su arıyor. Allah’tan başkasında ümidi kalmamış. Kuşun uçmadığı kervanın geçmediği bir yerde, her türlü vahşetin olduğu bir yerde su arıyor. Can havliyle gidip geliyor. Bir ileriye gidiyor bakıyor bir şeyler var mı; İsmail kundakta, çocuktan biraz uzaklaşınca, korkuyor, geri geliyor. Bir çaylak, bir kartal, bir doğan İsmail’i alır. Bir kurt gelir İsmail’i parçalar diye koşarak geri dönüyor, İsmail’e bakıyor. 

Bu gidiş gelişler Allahu Teala’nın hoşuna gidiyor. O annelik duygusu, o şefkat… Kendinden geçmiş çocuğu düşünüyor. Cenabı Hak Hacer’in yaptığı bu ameli, bu gidiş gelişi kıyamete kadar Müslümanlara emrediyor. O arada siz de gidip geleceksiniz. Hacer’i unutmayacaksınız, Hacer’in amelini yapacaksınız. Say diyoruz buna yani gayret… Safa Merve arasında git gel bu ibadet. “إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِن شَعَآئِرِ اللّهِ - Gerçekten, Safa ile Merve Allah’ın alâme-tlerindendir.” (Bakara, 158) buyuruyor Allah. 

Sen o Safa’yı, Merve’yi bilir misin oralar Allahın şiarındandır, işaretlerindendir, beşaretlerindendir, Allahın kıymet verdiği yerlerdendir. 

Orda kuş uçmaz kervan geçmezdi ama Hacer orayı adeta dünyanın en sayfiye, en lüks yeri haline getirdi, Allah’ın şiarı oldu orası. 

İşte tevbe, Allah’ın razı olduğu şeylere kişinin kendinden, nefsinden, şeytanından, hevasından firar ederek, kaçarak Allah’a sığınmasıdır. Ve bu tevbe de böyle yapılıyor. Allah’a koşarak… Say gibi, tavaf gibi ama kararlılıkla, istikrarla, muhabbetle, mahcubiyetle, mahzuniyetle, itirafla.

O zaman tevbe Nasuh tevbesi olur.

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort