MEHRİ İSLAM OLAN İMAN GÜZELİ HZ. ÜMMÜ SÜLEYM (R.ANHA)-2

Uhud Savaşı’ndaydı, Allah Resûlü’nün (sav) “şehit oldu” haberi gelince çılgına dönen, Hz. Ümmü Süleym aralarında Hz. Fatıma ve Hz. Aişe’nin de bulunduğu on dört veya yirmi kadar hanımla birlikte Uhud’a koşarak gittiler. Önlerine ilk çıkan sahabeden Resûlullah’ı (sav) sordular ve sağ olduğunu haber alınca, çok sevindiler. Mücahitlerin yaralarını sararak, onlara su taşıdılar. Hz. Ümmü Süleym annemiz, Mekke’nin fethinde bulunduğu gibi, Huneyn Savaşı’na da iştirak etmişlerdir.

Hz. Ümmü Süleym (ra) fakirdi, dünyalık namına fazla bir şeyi yoktu, fakat kanaat ehli ve cömertti. Allah Resûlü (sav) evine teşrif buyurduğu zaman, O’na bir şeyler ikram etmek için can atardı. Bazen günlerce biriktirebildiği bir miktar yağ ve benzeri yiyeceği, bazen evinde pişirdiği yemeği, bazen de turfanda çıkmış meyveden, yaş hurmadan bir kaba doldurur oğlu Hz. Enes ile hane-i saadetlerine gönderir, Hz. Resûlullah’ı (sav) kendi nefsine tercih ederdi. Sevgi ve hürmetinden dolayı Resûlullah Efendimiz’in (sav) üzerine oturduğu minderi, üzerinde namaz kıldığı eşyaları başkasına çıkarmaz, hatıra olarak saklardı.

Bir gün Allah Resûlü (sav) Hz. Ümmü Süleym’in (ra) evine geldi. Biraz sohbet ettikten sonra asılı duran deriden yapılmış su kabını alarak su içti. Hz. Ümmü Süleym Resûlullah’ın (sav) ağzının değdiği yeri keserek teberrüken sakladı. Başka bir gün Allah Resûlü (sav) Hz. Ümmü Süleym’i ziyaret etmiş, biraz oturduktan sonra bir müddet uyumuştu. Mübarek alınlarında ter damlaları birikmişti. Hz. Ümmü Süleym annemiz, Resûlullah’ı (sav) uyandırmamaya gayret göstererek ter damlalarını temiz bir beze alarak bir kabın içine sıkıyordu. Fakat Resûlullah (sav) uyanmıştı. “Ey Ümmü Süleym, ne yapıyorsun?” buyurdu. Hz. Ümmü Süleym, “Ey Allah’ın Resûlü, biz çocuklarımız için bunun bereketini ümit ediyoruz.” Nebiyyi Ekrem (sav) tebessüm etti ve şöyle buyurdu: “İsabet ettin Ya Ümmü Süleym!” Hz. Ümmü Süleym, Efendimiz’in (sav) vefatından sonra, biriktirdiği ter damlalarını koku imalinde kullandı. Çünkü o en güzel kokudur.

Hz. Ümmü Süleym’in bütün ailesi, kardeşleri, kocası, oğlu hepsi de İslam’a gönül vermiş, Allah (cc) ve Resûlü (sav) uğrunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen insanlardı. Bu mübarek ailenin Allah Resûlü’nün (sav) yanında ayrı bir yeri vardı. Allah Resûlü (sav) Hz. Ümmü Süleym’i, zaman zaman ziyaret ediyor, halini hatırını soruyor, gönlünü alıyordu. Hz. Ümmü Süleym’in bu derece Resûlullah’ın iltifatına mazhar olması, sık sık onu ziyaret etmesi, sahabelerin dikkatini çekmişti. Bir gün bunun sebebini sordular. Allah Resûlü (sav) buyurdu ki: “Ben Ümmü Süleym’e acıyorum! Kardeşi Haram bin Milhan, Beni korurken şehit oldu.”

Hz. Ümmü Süleym, Fahri Kâinat Efendimiz’in (sav) bereket mucizesine de vesile olmuştur. Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Zeyneb ile evlendiği gün, Hz. Ümmü Süleym oğlu Hz. Enes’le kendilerine yağda kavrulmuş Medine hurması gönderdi. Gönderilen hurma küçük bir kap içinde ancak iki kişinin doyacağı kadardı. Hadiseyi, Hz. Enes bin Mâlik şöyle anlatıyor: “Nebi (sav) götürdüğümü kabul etti ve bana, ‘Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’yi çağır.’ diye emretti. Bu arada daha birçok kimsenin ismini zikretti. Resûlullah’ın (sav) azıcık bir yiyecek için birçok kimseyi çağırmayı bana emretmesine şaştım. Ama emrine aykırı hareket edemezdim. Onların hepsini çağırdım. Bu sefer, ‘Mescid’de kim varsa, onları da çağır.’ buyurdu. Öyle yaptım. Mescide gidip, orada namaz kılan kimi buldumsa onlara, ‘Resûlullah’ın düğün ziyafetine buyurunuz.’ dedim. Geldiler. Nihayet sofra doldu. Bana, ‘Mescid’de kimse kalmadı mı?’ diye sordu. ‘Hayır!’ dedim. Bu sefer, ‘Bak, yolda kim varsa, onları da çağır.’ buyurdu. Çağırdım. Odalar da doldu. ‘Gelmeyen kimse kaldı mı?’ diye sordular. ‘Hayır, yâ Resûlullah!’ dedim. ‘Haydi, çanağı getir.’ buyurdu. Getirip önüne koydum. Mübarek elini çanağın üzerine koyup bereket duasında bulundu. Bundan sonra, ‘Onar onar halkalansınlar ve herkes kendi önünden yesin.’ buyurdu. Davetliler emredilen şekil üzere oturarak doyuncaya kadar yediler. Böylece bütün davetliler bölük bölük gelip yiyip gittiler ama çanaktaki hurma getirdiğim gibi duruyordu. Resûlullah bana, ‘Ey Enes! Kaldır.’ diye emretti. Ben de çanağı kaldırdım. Sonra da annemin yanına vardım. Hadiseyi olduğu gibi anlattım. Annem de bana, ‘Hiç hayret etmene gerek yok! Eğer, Allah (cc) ondan bütün Medine’lilerin yemesini dilemiş olsaydı, hepsi de yer ve doyarlardı.’ dedi.”

Resûlullah’ın (sav) hatıraları Hz. Ümmü Süleym için büyük bir teselli kaynağıydı. Bir defasında oğlu Hz. Enes’e “Perçemini tamamen kesemem; çünkü Resûlullah mübarek eliyle onu okşardı.” diyerek Resûlullah’ın hatırasına olan saygısını ifade etmiştir.

Hz. Ümmü Süleym, Resûlullah’tan ayrı kalmaya tahammül edemezdi. Bir gün Allah Resûlü (sav) hac için Mekke’ye gidiyordu. Bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Biraz sonra hareket edilecekti. Hz. Ümmü Süleym de O’nunla beraber bulunmak istiyordu. Fakat maddeten buna imkânı olmadığı için çok üzgündü. Allah Resûlü (sav) “Ey Ümmü Süleym, bu yıl bizimle hacca gelir misin?” buyurdu. Hz. Ümmü Süleym, üzgün bir şekilde, “Ya Resûlullah, kocamın iki binek hayvanı var. Bunlardan birine kendi, diğerine de oğlu binecek.” dedi. Resûlullah’ın (sav) gönlü bu fedakâr hanımın üzülmesine razı olmadı. Hanımlarının yanına alarak onu da hacca götürdü. (Başka bir rivayete göre de, Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) onun gönlünü hoş tutmak üzere: “O halde Ramazan’da bir umre yap. Bu ayda yapılacak umre, benimle birlikte yapılan bir hac karşılığındadır.” buyurdular.)

Hz. Ümmü Süleym annemiz ilme karşı oldukça duyarlı biriydi. Son derece hayâlı biri olduğu halde, hayânın öğrenmeye mani olmaması gerektiğinin şuurundaydı. Böylece birçok ailevi konu, onun Resûlullah’a yönelttiği sorular vasıtasıyla açıklığa kavuştu. Bir defasında zihnini meşgul eden bir meseleyi sormak için Resûlullah’ın (sav) huzuruna geldi ve “Ya Resûlullah! Allah (cc) hakikatin söylenmesinden hayâ etmez. Bir kadın rüyasında erkeklerin gördüğünü görür ise gusletmesi gerekir mi?” diye sormuş ve Resûlullah da (sav) “Yaşlık gördüğünde gerekir.” buyurmuştur. Hz. Ümmü Süleym ilmi kaynağından öğrendiği için ilim deryasında müstesna bir yer kazandı. Resûlullah’ın (sav) vefatından sonra sahabiler çözemedikleri bazı mahrem meseleleri ona sorarak öğrenirlerdi.

Hz. Ümmü Süleym sevgi ve hizmette tekâmül etmiş bir hanım sahabe annemizdir. Bütün varlığı ile Âlemlerin Efendisi’ne (sav) derin sevgi ve hürmetiyle hizmet etmiştir. İki Cihan Güneşi Efendimiz (sav) onun hakkında: “Rüyamda cennete girdim. Önümde bir hışırtı işittim. Bir de baktım ki, Milhan kızı Rumeysâ orada.” buyurarak Allah (cc) ve Resûlü (sav) katındaki sevgi ve mertebesine işaret buyurmuşlardır.

Yolumuzu aydınlatan mübarek annelerimizin hayatları bizlere reçete niteliği taşıyor. Sahabe annelerimiz çok sevmiş, çok hizmet etmiş ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmamışlardır. Rabbim bizleri de gerçek sevenlerden ve hizmet ehli kullarından eylesin. Rabbim şefaatlerine nail eylesin. Âmin.

Yararlanılan Kaynaklar:

Hilal Kara, Abdullah Kara, Cennetle Müjdelenen Hanımlar, Nesil Yayınları, 2007
Mehmed Emre, Büyük İslâm Kadınları ve Hanım Sahabeler, Çelik Yayınevi, İstanbul
Serpil Özcan, Hz. Havva’dan Hz. Zeyneb’e Kadınların İzinde, Server İletişim, 2009
Mustafa Necati Bursalı, Mübarek Hanımlar, Şelale Yayınları, 1990

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2012 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort