JoomlaLock.com All4Share.net

ŞERİATİ MUHAMMEDİYE HZ. NUH’UN GEMİSİ GİBİDİR

 Şeriati Muhammediye

Şeriati Muhammediye Hz. Nuh'un Gemisi Gibidir - A. Mesud ÇINAR

Sayı : 112 - Nisan 2017

 

Şeriati Muhammediye Hz. Nuh'un Gemisi Gibidir

 

لَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ إِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
قَالَ الْمَلأُ مِن قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي ضَلاَلَةٌ وَلَكِنِّي رَسُولٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
أُبَلِّغُكُمْ رِسَالاَتِ رَبِّي وَأَنصَحُ لَكُمْ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
أَوَعَجِبْتُمْ أَن جَاءكُمْ ذِكْرٌ مِّن رَّبِّكُمْ عَلَى رَجُلٍ مِّنكُمْ لِيُنذِرَكُمْ وَلِتَتَّقُواْ وَلَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
فَكَذَّبُوهُ فَأَنجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُواْ قَوْماً عَمِينَ

 

-“Andolsun ki Nûh’u Resul olarak kavmine gönderdik de dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin sizin O’ndan başka bir ilâhınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.”

-Kavminden ileri gelenler dediler ki: “Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz”.

-(Nûh) dedi ki: “Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Rasulüm.”

-”Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.”

-“(Allah’ın azabından) sakınıp da rahmete nail olmanız için, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir(kitap) gelmesine şaştınız mı?”

- “O’nu yalanladılar, biz de O’nu ve O’nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar, kalb gözleri körleşmiş bir kavim idiler.” (A’raf 59-64)

A’raf suresi bizlere bazı peygamberlerin ve kavimlerinin kıssalarından bahseder. Bu kıssalardan bir tanesi de Ulu’l Azm peygamberlerin ilki Allah (cc)’ın onu Neciyullah sıfatıyla nitelendirdiği Hz. Nuh (as) ve onun kavmidir. Cenabı Hak Kur’anı Kerimde bu kavimleri ve bu kavimlere gönderilen peygamberleri bazen tafsilatlı bir şekilde bazen ise mücmel (özet) bir şekil de bizlere beyan eder.

Hz. Nuh ve kavmi de Kur’an’ın beyan ettiği kıssalardan dır. Hz. Nuh (as)’ın tevhid mesajını ve İnsanlığın ikinci başlangıcı olan Tufan olayı diye bilinen bu beyan bizlere mücmel bir şekilde sunulmuştur. Kur’an’ın üslub ve anlatım metodu öze yönelik olduğu için uzun yaşantıların ve zamanların neticesi olan bu olayların anlaşılması için açıklamaya ihtiyaç dulumaktadır.

Peygamber için de dünya hayatını en uzun yaşayanlardan (rivayetlere göre dokuz yüz ve ya bin üç yüz sene) olan Hz. Nuh hakkındaki ayeti kerimeler, tevhid mesajı ve beyan edilen olaylarda H. Nuh’un yaşadığı kavmin toplumsal yapısı, inançları bilinmeden sıhhatli bir şekilde anlaşılamaz.

Bu kavim Hak yoldan sapmış, azgın toplumların ilkidir. Hz. Adem’in oğlu Şit (as)’dan sonra insanlık şeytanın “onları sıratı müstakimden saptıracağım” ahdi üzerine peygamberlerinin şeraitlerini, tevhidi nizamı unutup zulme, sapkınlık ve azgınlığa daldılar.

Cenabı Hak rahmaniyetinin neticesi şirke düşmüş insanlığa merhamet buyurarak onları uyarması ve hidayete erdirmesi için Hz. Nuh’u gönderdi. Nuh (as) kullukta şaşıp başka ilahlar edinen kavmine; “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin sizin O’ndan başka bir ilâhınız yoktur” buyurarak onların özlerini, geldikleri yeri ve en sonunda yine dönecekleri yeri hatırlatıcı öğütler verdi. Uymadıkları takdirde devam ettikleri bu halin neticesini onlara bildirerek; “Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.” dedi.

Denilir ki cahiliye devrinde Kabe-i Şerifteki putların bir kısmı bu kadim kavimlerin Salih insanlarının vefatlarından sonra onları anmak hatırlamak ve onların yaşadığı dini unutmamak için temsilen yapılmıştır. Zamanla nesillerin değişmiş ile onların yapılış nedenleri unutulmuş ve ilahlaştırılmışlardır.

Bu kavim Hak olan şeriatı unutan kendi beşeri nizamlarını kurup yaratanına karşı çıkan, birliği beraberliği unutup kendi kast sistemlerini oluşturan, üsttekilerin alttakileri ezdiği, ahlaksızlığın toplumun temellerini sardığı bir toplumdur.

Seçkin ve zalim bir kitlenin batılı savunup ayakta tuttuğu bir toplum. Bu seçkin kitleyi Allah (cc) “Mele (zenginlik ve siyasi otorite ile toplumu kendi heva ve heveslerince yönetenler) ’” diye tanımlar. Kendi beşeri nizamlarının ve otoritelerinin bozulmasından korkan mele’ taifesi’nin Nuh(as)’a cevabı; “Kavminden ileri gelenler dediler ki: “Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz” oldu. Hakikatin tebliğine karşı, nasihate ve hidayete karşı Nuh (as)’ı dalaletle suçlayan küfürde şuurlu olduklarını gösteren bir toplum.

Hz. Nuh(as)’ın cevabı; “Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir rasulüm”. Ben sizin gibi Allah(cc)’a ortak koşmuyorum, kendimi ve etrafımdakileri O (cc)’nun ahkamıyla yönetiyorum, teslimiyetim de onadır çünkü ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Sizlere asıl dalaletin ne olduğunu anlatmaya geldim sizleri acı günün azabından kurtarmaya geldim.“Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.”

Nuh (as)’ın bu tebliğinin değer ve kıymetini devam eden ayette Cenabı Hak şöyle beyan buyurdu. “(Allah’ın azabından) sakınıp da rahmete nail olmanız için, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir(kitap) gelmesine şaştınız mı?”

Artık zikrettiğiniz diğer her şeyi bırakıp da Allah (cc) tarafından sizi uyarması için gönderilen rasule uyun onun size öğrettiği zikre, yola, hidayete ve hakikate sarılın ki rahmete nail olasınız.

Rahmanın rahmetini istemediler ve “O’nu yalanladılar, biz de O’nu ve O’nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar, kalb gözleri körleşmiş bir kavim idiler.”

Beyan edilen bütün bu ayetleri birinci muhataplar olan sahabe efendilerimiz yaşadıkları zamanın, yaşantının ve toplumun Nuh (as)’ın kavmine benzemesi hasebiyle hiç şüphesiz sonraki nesillerden daha iyi anlayıp hakikati daha zahir gördüler.
Günümüz küfür toplumları ellerindeki bütün imkanlarla Müslümanlığın ve müslümanların içerisine nifak toplumlarını nifak tohumlarını ekmektedirler. Müslümanlığı hakikatle küfrün ilk görüşte seçilemediği bir toplum haline getirdiler. toplumu ıslah edip nifaktan, küfürden, haset den, şek ve şüphe den arındırabilmenin tek yolu Cenabı Hakkın beyanını ve üslubunu anlayıp metodunun tatbiki ile mümkün olur.

Böyle bir toplumda küfür tufanının altında kalıp boğulmamanın tek yolu Şeriatı Muhammediyeyi yaşayıp anlayıp ve ömürlerini bu yolu anlatmaya adamışlara ,gemileri şeriat, dümenleri sünnet, kuvveti ise Kur’an olan Salihlere teslim olup gemilerine doğru var gücümüzle koşmaktır.

Mevla bizi Şeriatı Muhammediye gemisin’den ayırmasın. Rotamızı ve istikametimizi daime kendisi eylesin. Amin…

 

Yazar: A. Mesud ÇINAR

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort